Milyarder CEO - Kitap kapağı

Milyarder CEO

Marie Hudson

Alışveriş Zamanı

DANIELLE

Limuzin son derece lüks bir gelinlik butiğinin önüne yanaştıktan sonra şoför inip kapıyı açtı.

Merdivenleri çıkarken çok iyi giyimli bir kadın tarafından karşılandık. Kadın bizi içeri aldıktan sonra kapıyı kilitledi.

Gülümseyerek, “Tucker randevusu için gelmiş olmalısınız,” dedi.

“Evet, hanımefendi,” dedim, nazik bir şekilde. “Benim bir gelinliğe, kız kardeşimin de bir nedime elbisesine ihtiyacı var.”

Kadın kendisini takip etmemizi işaret edince pahalı elbiselerin bulunduğu kısma ilerledik. Zarif, kabarık elbiselerin üzerindeki fiyat etiketlerini görünce ağzımız açık kaldı.

“Bay Tucker ne isterseniz alabileceğinizi söyledi.”

“Sınırsız bir bütçeniz var, bu yüzden önce hangi tarzda bir gelinlik tercih ettiğinizi öğrenmekle başlayalım,” dedi kadın, birden fazla gelinlikle dolu askılara hızlıca göz gezdirirken.

Hemen dışında hatırı sayılır büyüklükte bir podyum olan soyunma odasına gittik. Satış danışmanı balık kesim, dar gelinliği giymeme yardım ettikten sonra dışarı çıkıp aynaya baktım.

“Hayır!” diye bağırdı Bailey. “Bunu sevmedim. Çok dar.”

Balık kesim, A kesim, prenses stillerine kadar her şeyi denedikten sonra sonunda sevdiğim bir model denedim.

Aynada kendime bakınca bu gelinliği alma sebebimi hatırlayıp ağlamaya başladım.

Sadece bir çocuk dünyaya getirmem beklenen bir ya da iki yıllık bir evliliği garantilemek için… Yavaşça başımı sallayıp, soyunma odasına dönüp üstümü çıkardım. Gelinliği satış danışmanına teslim ettikten sonra tekrar üstümü giyindim.

Kadın elbiseyi kasaya götürmek için alırken fiyat etiketine bakıp şaşırmaktan kendimi alamadım.

Bailey elbiselere koşarak, “Nihayet, sıra bende. Hangi renk giymemi istersin?” diye sordu.

“Açık yeşilimsi maviyi seviyorum. Sana en çok yakışanı görmek için birden fazla renk deneyeceğiz. Ayrıca Danny'nin isteği doğrultusunda mütevazı bir elbise olmalı,” diye cevap verdim.

“Aklımda beğeneceğinizi düşündüğüm birkaç renk var,” dedi satış danışmanı.

Ardından birkaç elbise alıp Bailey'i az önce benim çıktığım soyunma odasına götürdü.

Bu kez sandalyeye oturan ben oldum. Kardeşimin türlü renklerde elbiselerle yürümesini izledikten sonra onu çok heyecanlandıran bir elbisede karar kıldık.

“Evet! Buna bayıldım!” diye bağırdı Bailey.

Danışman elbiseyi kasaya götürüp yanımıza döndü.

Başka bir odaya geçerken, “Şimdi bir duvak, taç, takı ve ayakkabı bakmamız gerekiyor,” dedi.

Elbiselerimize uygun olan parçaları seçebilmek için uzun bir süre harcadık. Satış danışmanı ürünleri kasadan geçirirken yüzüm kızardı.

Danny'nin verdiği kredi kartını uzattığımda kadın karta bakarak gülümsedi. Kartın üstünde artık soyadım olan Tucker ve ~Tucker Girişimcilik~ ~yazıyordu.

“Demek evlenmek için seçtiği şanslı kadın sizsiniz, ha?” diye sordu.

“Evet, ama bu henüz duyurulmadı. Danny resmî açıklamayı yapana kadar bu şekilde kalmasını istiyor,” dedim, dik dik bakarak.

Basın fırsat bulsa bunun kokusunu almaya bayılır. İfşa edilmemiz durumunda birilerinin cebine çok para girebilir.

“Hiçbir şey söylemeyeceğim. Danny dün beni arayıp sizinle ve kız kardeşinizle ilgilenmemi istediğini söyledi.”

“Böyle bir haberi duyurarak avukatlarıyla karşı karşıya gelecek değilim,” dedi, kibar bir sesle.

Ona yüz dolarlık bir bahşiş bıraktım. Eşyalarımızı alıp çıktığımız sırada arkamızdan gülümsüyordu.

Tekrar limuzine binip alışveriş merkezine gittik. Şoför iki saat alışveriş yapabileceğimizi, sonra da öğle yemeğine gitmemiz gerektiğini söyledi.

Her türlü mağazadan alışveriş yaparak hatırı sayılır miktarda kıyafet, elbise ve gece elbisesi aldık.

Şoför gitme vaktinin geldiğini söylediğinde alışveriş merkezinin çıkışındaki tuvalete girip dışarıda yemek yemeye uygun bir şeyler giydik. Şoför bizi tekrar limuzine bindirdikten sonra yola çıktık.

Bailey'e dönüp, “Sana bir sorum var,” dedim.

“Tamam, ne bilmek istiyorsun?” dedi, tek kaşını kaldırarak.

“Cory ile aranızda ne var?”

Bailey kızardı. “Pek bir şey yok. Sadece birbirimizi tanımaya çalışıyoruz, o kadar.”

Kollarımı kavuşturup yüzüne bakarak, “Onu öptün, değil mi?” diye sordum. Daha çok kızardığını görünce sorumun cevabını almış oldum.

“Dikkatli ol,” diye uyardım. “Sonra bir bakmışsın bağlanmışsın ama aranızdaki ilişki yürümüyor.”

“Biliyorum,” dedi gözlerini kırpıştırarak. “Yine de hoş biri. Bana onun için çok önemliymişim gibi davranıyor.”

“Onlarla daha yeni tanıştık,” diye hatırlattım. “Her şeye bu kadar hızlı atlama. Seni sadece yatağa atmaya çalışıyor olabilir.”

“Peşinde olduğu şeyin bu olduğunu söylemiyorum ama erkekler genç kadınların ilkleri olmaya ya da onlara sahip olmaya bayılırlar.”

“Lütfen biraz ağırdan alır mısın? Umarım her şey yolunda gider ama bir şey yapmadan önce iyice düşün.”

Gülerek, “Tamam, anneciğim!” dedi.

Ben de onunla birlikte gülmeye başladım.

Şoför lüks bir restorana yanaşıp kapıyı açtığında merdivenlere bakıp indik. Şoför inmemize yardım edip bizi karşılayacak garsonun yanına gitmemizi söyledi.

Restoranda bizi bekleyen Danny yeni bej elbiseme, ayakkabılarıma ve çantama bakarak gülümsedi.

Kulağıma eğilip, “Muhteşem görünüyorsun. Param sana çok yakışmış,” diye fısıldadı.

Kol kola girip diğer kardeşlerin oturduğu özel bir odaya gittik. Bizi görünce gözlerine inanamadılar.

Cory, Bailey'i dizlerine inen mor elbisesi, file bluzu ve gümüş rengi ayakkabıları ile görünce ayağa fırlayıp sandalyesini çekti.

Elini tutarak, “Kahretsin! Nefes kesici olmuşsun,” dedi.

Bailey kıpkırmızı olurken Cory yanına oturup iyice yaklaştı.

Danny de benim sandalyemi çekip oturmama yardım ettikten sonra yanıma geçti.

“Bu gerçekten sürpriz oldu. Bugün birlikte yemek yiyeceğimizi bilmiyordum,” dedim, peçetemi kucağıma koyarken.

“Halletmemiz gereken birkaç şey vardı. İkiniz de elbiselerinizi ve düğün için ihtiyacınız olan tüm eşyaları aldınız mı?” diye sordu Danny, ellerini masanın üstüne koyarak.

“Hesabıma bakılırsa gerçekten iyi iş çıkarmış olmalısınız.”

“Ne kadar harcadığımı kontrol mi ettin?” diye sordum.

“Üç yüz dolarlık bir elbise almadığından emin olmak istedim. Düğünümüzde bir prenses gibi görünmeni istiyorum, bu yüzden beğendiğin her şeyi aldığından emin olmak istedim.”

“Fiyatı ne olursa olsun,” diye yanıt verdi.

“Düğünü herkesin önünde yapmayacağımıza göre ne önemi var ki?” dedim.

“Evliliğimizi resmîleştirmek için hikâyemizi yayınlayacak gazeteciler olacak” dedi, menüyü yüzüne tutarak.

“Ne? Ciddi misin sen?” dedim, inanamamış gibi.

“Evet,” dedi, sakince. “Evlendiğimizi, dolayısıyla piyasadan çekildiğini herkesin bilmesini istiyorum.”

Yüzünü görebilmek için menüyü aşağı indirdim. “Peki ya sen? Sen piyasadan çekildin mi?”

Yüzüme şaşkın şaşkın baktı. “Evet, sözleşmede yazıyordu. Evlendikten sonra birbirimizi aldatamayız. Sadece birbirimize ait olacağız, ki bu da başka birini göremeyeceğimiz, dokunamayacağımız ya da sahip olamayacağımız anlamına geliyor.”

“O kısmı okudum. Sadece benimle aynı fikirde olduğundan emin olmak istedim,” dedim, gülümseyerek.

Danny alaycı bir şekilde gülümsedi. “Sözleşmeyi ben yazdığıma göre neden ikimizden birine haksızlık edecek bir şey koyayım ki? Sadece birbirimize ait olacağımız maddesini de bu yüzden koydum.”

“Evliliğinizden memnun olmaman durumunda sana fayda sağlaması için,” diyerek laf soktum.

Menüsünü önüne koyarak sırıttı. “Merak etme, bir yıl boyunca rahatlıkla tatmin olabilirim. Beni şu an hayal edebileceğinden çok daha fazla şekilde memnun edeceksin,” dedi, vücudumu süzerek.

Geri çekilip, “Ne demek istiyorsun?” diye sordum.

Sırıtıp menüye bakmaya devam etti.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok