Kuş ve Kurt - Kitap kapağı

Kuş ve Kurt

Raven Flanagan

Şimdi Ne Olacak?

FREYA

Günler birbirine karışmıştı.

Alvyna haberi getirdiğinden beri annesi yataktan çıkmamıştı. Bunu takip eden iki hafta boyunca Freya yemek pişirme ve dikiş işlerini üstlenmek zorunda kalmıştı. Babası, ölen askerlerin cesetlerinin yakıldığı törene katılan tek aile üyesiydi. Gwylan yataktan çıkmak istememiş, Freya da törenin yapılacağı saray yakınlarındaki yere uçamamıştı.

Kendini çok dışlanmış hissediyordu. Çocukluğundan beri ne zaman insan içine çıksa herkes gözünü ona dikiyordu ama kimsenin aklına töreni onun ulaşabileceği bir yerde yapmak gelmemiş miydi?

Lonan törenden döndüğünde Freya’ya ablasının ölümüne yol açan olayları anlatmıştı.

“Alvyna bana Vargarların sınır yakınlarında görüldüğünü söyledi. Onları kovalamaları için Valkürleri göndermişler ama bu bir tuzakmış. Onların düzinelerce savaşçısı varken bizim sadece birkaç askerimiz varmış. Canavarlar birden çalılıklarda saklandıkları yerden çıkmışlar. Valkürlerin bile gücü bir yere kadar. Ablan çok mücadele edip birçoğunu öldürmüş. Raga, bir Vargar Alvyna’nın boğazına saldıracakken önüne atlayarak can vermiş.”

Freya şaşırmamıştı. Raga çok iyi kalpliydi, üstelik âşıktı. Elbette Alvyna’yı koruyacaktı.

“Sonunda takviye kuvvetler gelip Vargarları kovalamış ancak yardım çağırmalarına kalmadan Raga kan kaybından ölmüş.”

Freya, Alvyna’nın Raga’ya yardım etmek için elinden gelen her şeyi yaptığını tahmin edebiliyordu.

“Bize zırhını verdiler,” dedi babası. “Sanırım başka biri kullanmayacak. Koyacak bir yer bulursun.”

Zırhın üstünde hâlâ Raga’nın kanı vardı. Freya onunla ne yapacağını bilmiyordu. Zırhı Raga’nın boş yatağına bıraktı, ona bakmayı bile yüreği kaldırmıyordu. Annesinin eski yorganlarından biriyle üzerini kapattı.

Ablasını çok özlüyordu. Dünyada onu hiçbir zaman yetersiz görmeyen tek kişi sonsuza dek gitmişken hayatına nasıl devam edecekti?

Annesinde teselli bulmak istedi ancak Gwylan ne yataktan çıkıyor ne de konuşuyordu. Çalışmak istemiyor, doğru düzgün yemek de yemiyordu.

Freya annesini hiç böyle görmemişti ve ona nasıl yardım edeceğini bilemiyordu. Lonan, annesinin yapamadığı işleri telafi etmek için her geçen gün daha çok çalışıyordu.

Sonunda Gwylan’ın pazardaki arkadaşları ziyarete gelmeyi bıraktı çünkü herkesi geri çeviriyordu. Freya odaya girdiğinde yüzüne bile bakmıyordu. Freya’nın bıraktığı yemekleri bazen yiyor bazen de yemiyordu.

Freya’yla babası hiç konuşmadan akşam yemeklerini yiyip yatmaya gidiyor, geceler sessizlik içinde geçiyordu. Bazen babası akşam yemeği için eve bile gelmiyordu. Freya başka birinin evinde yemek yediğini ya da geç saatlere kadar çalıştığını tahmin ediyordu. Karanlıkta tarlada çalışamazdı, o yüzden bir şeyler yapıyor olmalıydı.

***

Birkaç hafta sonra, Freya huzursuz hissetmeye başlamıştı. Ailesi için elinden gelen her şeyi yapıyordu ama onların kendisine ihtiyacı olduğundan emin değildi. Yemek pişirmek, temizlik yapmak ve annesinin dikiş işlerini yetiştirmek dışında burada başarabileceği ne vardı ki? Onun yaşındaki kızlar ya Raga gibi halka hizmet etmeli ya da kendi yuvalarını kurmak için hazırlık yapmalıydı.

Pazarda insanlar her zamanki gibi ona dik dik bakıyordu.

“Adarynler tekrar saldıracakmış. Duydun mu?” Konuşan kişi annesini ziyaret eden kadınlardan biriydi ama kadın Freya’nın ne yüzüne baktı ne de annesini sordu. Bir yandan kumaş ve ipliklere bakarken başka bir kadınla konuşmakla meşguldü.

“Gerçekten mi? Neden şimdi? En son Johnny doğmadan önce böyle saldırmışlardı.”

Freya’nın niyeti konuşmalarını dinlemek değildi. İpliğe ihtiyacı vardı. Ama en son Raga ve Freya doğmadan önce böyle bir saldırı olduğu doğruydu.

“Duyduğuma göre,” dedi ikinci kadın, “Konsey ya savaş ilan edecekmiş ya da yenilgiyi kabul edip bir tür ateşkes yapacakmış.”

İlk kadın güldü, neredeyse elindeki krem rengi ipliği yere düşürüyordu. “Bize saldıran onlar! Neden barış yapalım ki?”

“Gerçekten savaş mı çıksın istiyorsun?”

“Onlara güçlü olduğumuzu göstermeliyiz, yoksa tekrar saldırırlar.”

“Siz ne istersiniz hanımefendi?” İplik ve kumaş ticareti yapan ithalatçı Freya’ya hitap ediyordu.

“Sadece bunlar lütfen.” Annesinin müşterilerinden aldığı bozuk paraların bir kısmını adama uzattı. Dikiş dikme konusunda annesi kadar iyi değildi ama ailesine destek olmak için elinden geleni yapıyordu.

Freya pazardan çıkarken gözlerin üzerinde olduğunu hissetti. Burası, saraya yakın ağaçların arasında birkaç geniş tahta köprü üzerine inşa edildiği için en azından ulaşımı kolaydı. Yürüyerek gidip gelebiliyordu. İnsanların bakışları yüzünden buraya neredeyse hiç gelmiyordu ancak annesi yatakta, babası da meşgul olduğu için mecburdu.

Taze ekmek ve ot almak için tezgâhtan tezgâha koşuşturan kalabalık, Freya’dan uzak durmaya çalışıyor gibiydi. Sanki ona dokunsalar kanatlarını kaybedeceklerdi. Freya onlara aldırmamaya çalıştı.

Birinin ona ailesinin nasıl olduğunu sormasını bekliyordu. Ya da belki ablasının bir arkadaşı ona güzel bir şeyler söyleyebilirdi. Ama kimse Freya’nın gözlerinin içine bile bakmıyordu.

Pazardan ayrılırken rengârenk kıyafetler giymiş Adaryn soylularından oluşan küçük bir kalabalık gözüne çarptı. Üzerlerindeki parlak renkli kumaşlar ve ipliklerle hiç dikiş bile dikmemişti. Turuncu ve kırmızı boyalar halk için çok pahalıydı.

Gruptaki iki adam, konsey üyesi olduklarını belli eden altın renkli altı kanatlı bir kolye takıyordu. Konsey üyelerinden biri Freya’yı işaret edince diğeri de ona doğru döndü.

Tabii ya, şimdi de göz dikme sırası onlara gelmişti. Bağırarak kanatsızlığın bulaşıcı olmadığını söylemek istiyordu ancak onları görmezden gelmeye çalıştı.

Birden biri omzundan tutarak onu konsey üyelerinin bulunduğu yönün tersine doğru çekti. Güçlü ama nazik bir dokunuştu.

Freya, Raga’nın böğürtlen şarabının kokusunu tanıdı. Başını çevirdiğinde Komutan Alvyna Leif’le göz göze geldi. “Ah,” dedi. Selam veremeyecek kadar şaşırmıştı.

Savaşçının üstünde, pazarın ortasında onu çok daha uzun gösteren kanatlı miğfer de dahil olmak üzere Valkür zırhının tamamı vardı.

“Bir dakika benimle gel.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok