Lyra May
ANOUD
Battaniyeye sarınıp Ralph’in odasının yanındaki odama sığındım. Odada bir bardak viski ve ondan gelen bir not beni karşıladı. Bana iyi geceler dilemiş, onu saat yedide uyandırmamı istemişti. Viskiden bir yudum aldım.
Dumanlı ve baharatlı tadı harikaydı. Koştuğum için yorgun olsam da eşimle vakit geçirdiğim için memnundum. Bana verdiği battaniyede tıpkı onun gibi sıcak ve rahatlatıcı bir koku vardı.
Kokuyu tam olarak betimleyemesem de içime işlemişti. O anda bu battaniyeyi saklayacağıma karar verdim. O artık benimdi.
O gece deliksiz bir uyku çektim. Alarmla uyanıp duş alarak sabah rutinimi hızla tamamladım. Normalde makyaj yapmazdım ama renkli nemlendirici ve biraz allık sürmeye karar verdim.
Gözlerimi belirginleştirmek için rimel sürmek istesem de kahvaltıdan sonra antrenmanımız vardı. Tam yediye doğru Ralph’i uyandırmaya gittim. Kapısını çalıp ona saati söyledikten sonra yemek odasına indim.
Yaklaşık iki yüz elli kişi yemek odasına doluşmuştu. Kraliyet ailesi burada olduğu için salonda bir gerginlik söz konusuydu. Ama herhangi bir tehlike yoktu, bunu hemen takım liderine ilettim.
Ralph birkaç dakika sonra ana koruma ekibi Beta David ve Gamma Roads ile aşağı indi. Alfa onları kapıda karşıladıktan sonra hepsi ortadaki masaya oturdu. Birkaç Omega içecek getirip yemek taleplerini alırken oda hareketlendi.
Bu sürünün verimliliği gurur duyulacak türdendi. Yemeklerin mutfaktan hızla gelmesi bile takdir edilesiydi. Eşimin yanındaki sandalye gelecek Luna için boş bırakılmıştı.
Beni bekliyordu. Alfa’ya hayranlıkla bakarken gömleğinin yakasından görünen morluğu fark edince afalladım. Bakışlarını üzerimde hissedince gözlerimi gayriihtiyari ona çevirdim.
Yine nöbette olduğum için sırtımı duvara yaslamış duruyordum. O beni tepeden tırnağa süzerken içimde bir ateş yandı. Yüksek yakalı gömleğini gördüğünde gözlerini kıstığını fark ettim.
İşaretlerini göremediği için mi sinirlenmişti? Bu düşünce beni heyecanlandırınca vücudum hemen tepki verdi. Dudaklarının hissini düşünme işini bir an önce bırakmam gerekiyordu.
Dün geceki sarışın dikkatimi dağıttı. Eşimin yanına gidip aslında benim için ayrılmış sandalyeye oturdu. Acı ve kıskançlık göğsüme çöreklendi.
Beş dakika öylece geçti. Sonra on. Sonra yirmi. Bu kahvaltı hiç bitmeyecek miydi? Eşime bir kez daha dokunursa zıvanadan çıkacaktım.
Tek iyi yanı eşimin o kadını elleriyle beslememiş olmasıydı. Öyle bir senaryoda onun seçilmiş Luna olduğunu göstermiş olurdu.
“Anoud, lütfen masaya gelebilir misin?” Ralph'in sesi zihnimde yankılandı. Meseleyi ona daha öncesinde açıklamadığım için kendimi içten içe azarladım.
Ona Alfa’nın eşim olduğunu veya beni reddetmeyi planladığını söylememiştim. Hemen yanına gidip Ralph’in solunda durdum. Eşim de hemen onun yan tarafında oturuyordu.
“Beni çağırdınız, majesteleri,” dedim.
Ralph antrenman ve programlarımızın değiştirilmesi hakkında konuşmaya başladı. Önce genç kurtların antrenman alanını kontrol etmemi istedi.
Tam uzaklaşacakken sıcak bir el bacağımdan aşağı, baldırımdan dizimin arkasına doğru hareket etti. El tekrar yukarı çıkarken ve masadakilerle vedalaşırken bunu çaktırmamak zordu.
Yine de uzaklaşırken eşimin ayağa kalkıp peşimden geldiğini hissettim.
“Buraya gel,” diye emretti bir banyonun kapısını açıp beni içeri iterek. Beni hızla duvara yaslayıp dudaklarını boynuma gömerek eliyle fermuarımı çekiştirdi.
“İşaretimi kapatmışsın eşim. Bunu prens için mi yaptın?”
Ne? O boynumu öpmeye devam ederken cevap vermemek için dudağımı ısırdım.
“Yeni pozisyonunu duydum. Seni gelecek yıl Kraliçe Luna yapıyormuş, öyle mi? Seni seçilmiş eş olarak kabul edeceğine göre bu ateşli küçük amcığı gerçekten seviyor olmalı.”
Elini külotumun içine sokup parmaklarını hassas tenimde sertçe gezdirdi.
“Siktir,” diye inledi boynumda. “Bana bunun onun için olmadığını söyle. Benim için bu kadar ıslandığını söyle.”
“Evet, senin için, sadece senin için eşim,” diyebildim o parmaklarını içime sokmadan hemen önce. Acı içinde çığlık atarak elini tuttum.
“Ah, dur. Acıyor.”
“Acıyor mu?” G noktamı nazikçe okşamaya başlarken başparmağını klitorisime yerleştirdi.
“Böyle daha iyi mi aşkım?”
Vücudum onun parmaklarına alıştıkça titrek bir nefes verdim.
“Evet. Ah, harikasın. Lütfen durma.”
İlk defa bu kadar hızlı yükselmiştim. Sadece bir dakika sonra yüzümü boynuna gömerek parmaklarına boşaldım. Orgazmın yoğunluğundan nefesim kesildi.
Kendime gelmem birkaç dakika sürse de söylediklerini hatırladım.
“Söylentiden ibaret. Doğru değil.”
“Bana kendi ağzıyla söyledi.”
“Hayır, doğru değil. Bu sadece bir test, sürünün gizli bilgileri nasıl ele aldığını görmek için. Bilginin saraya ya da düşmanlarımıza ulaşıp ulaşmayacağını görmek için. Biz arkadaşız, bu yüzden bizi tanıyanlar için buna inanmak zor değil. Bunu sana baş başayken mi söyledi? Sır olduğunu söyledi mi?”
“Evet. Yani bu bir yalan mı?”
Başımı onaylarcasına salladığımda o da rahatça iç çekip vücudunu bana yasladı.
“Tanrıçaya şükürler olsun.”
“Ben olsam bu kadar hızlı şükretmezdim. Testi geçemedin.”
Başını kaldırıp gülse de şaka yapmıyordum. Başarısız olmuştu. Sonra ifadesi ciddileşti.
“Canını yakmak istememiştim. İyi misin? Kurdum biraz sahiplenici davrandı.”
Bu utanç vericiydi.
“Ah, evet, iyiyim. Sadece… Daha önce bana kimse böyle dokunmamıştı.”
“Öyle mi?”
“Evet, yani içime. Ya da dışıma. Of, lanet olsun. Demek istediğim, kimse bana böyle yaklaşmamıştı ve benim için biraz şaşırtıcı oldu.”
Utançtan yüzümün kızardığını hissederek gözlerimi kapattım.
“Kahretsin… Bunu senden zorla almak istememiştim.” Geri çekilip parmaklarını saçlarında sıkıntıyla gezdirdi. “Daha sonra konuşalım. Vardiyandan sonra ofisimde olacağım.”
Hafifçe başımı salladığımda kapıyı açtı. Bir kez daha hislerini yüzüme vurduktan sonra beni bırakıp gitti. Beni reddetmek istiyordu.