Milenyum Kurtları - Yılbaşı Özel - Kitap kapağı

Milenyum Kurtları - Yılbaşı Özel

Sapir Englard

Hediyemi Aç 🌶️🌶️🌶️

AIDEN

Gözlerim yavaşça açıldı. Sienna'nın yanımdaki vücudundan gelen sıcaklığı hissedebiliyordum, beni rahatlatıyor, kendimi evimde hissettiriyordu. Çünkü evindeydim: Sienna'nın yanı, benim evimdi. Her neredeysek orası evimizdi.

Dün gece sürü evinden eve geldiğimde Sienna çoktan uykuya dalmıştı. Onu uyandırmak istemedim, bu yüzden mesafemi korumaya çalışarak yavaşça yatağa girdim. Ama şimdi durum farklıydı, bedenlerimiz birbirine dolanmıştı.

Kol ve bacakları benimkilerin üzerindeydi ve saçları her yerimizdeydi. Gözlerini açar açmaz bana çevirdi.

Ona gülümsedim. Alnını öperken, “Günaydın meleğim,” dedim.

Sienna bana sokuldu ve kolunu göğsüme doladı. “Günaydın yakışıklı,” diye karşılık verdi. “Mutlu Noeller.”

“Mutlu Noeller,” diye tekrarladım onu kendime daha da çekerek. Sienna’yla ne kadar yakın olursak olalım az geliyordu; teninin tenime değmesine, nefesini nefesimde, ağzını ağzımda hissetmeye ihtiyacım vardı. Başka türlüsü yetmiyordu.

Ama bugünün sarılmalar ve sessiz anlardan ibaret olmayacağını biliyordum.

Her ne kadar bunun tadını çıkarmak istesem de Sienna'nın brunchta küplere binmesine neden olan ve günün geri kalanında aramızda gerginlik yaratan şey hakkında konuşmamız gerektiğini biliyordum.

Bu yüzden derin bir bir nefes alıp sordum: “Alfa’yla görüşmem hakkında konuşabilir miyiz?”

Sienna, “Aiden, hayır” diye cevap verdi, beni susturmak için dudaklarıma parmağını götürdü. Kaşlarımı kaldırıp konuşmaya devam etmesini bekledim. “Sorun yok. Anlıyorum.”

“Gerçekten mi?”

“Raphael'e hayır diyemezsin. O, Milenyumun Alfası ve bu senin görevin.”

Çenesini kaldırdım ve dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdum. Eşime hayran kalmıştım. Ardından ona, “Seni seviyorum,” dedim.

“Ben seni daha çok seviyorum,” diye mırıldandı. Dudaklarını tekrar dudaklarıma götürdü ve öpüştük ama bu seferki daha tutkuluydu. Sienna bir anda bacağını savurup üstüme oturdu.

Kalçaları benimkiyle aynı hızda hareket ediyordu ve penisimin gittikçe daha çok sertleştiğini hissedebiliyordum. Atletinin ucunu çekiştirip çıkarmaya çalıştım ama beni durdurdu. İkimiz de nefes nefese kalmıştık. Sienna, “Şimdi olmaz,” dedi.

“Ne?”

Yapamam ~,~ Aiden. Bütün evi temizlemem gerek.”

“Temizliğin canı cehenneme!”

“Yemek takımlarını seçip masayı kurmam gerekiyor.”

“Gereksiz.”

“Çiçek aranjmanlarını almam gerekiyor.”

“Çiçeği kim ne yapsın?”

“Ve duş almam gerekiyor.”

Bana yüzünde o kadar bitkin bir ifadeyle baktı ki gülmeden edemedim. Saçını çekiştirdim, çok sevimli görünüyordu. “Şimdi duş alırsan sana katılabilirim,” dedim.

Ama Sienna yalnızca iç çekip üstümden kalktı ve dolabımıza doğru yürümeden önce yanağımdan öptü. Giyinirken onu izleyip kendime eziyet ettim.

O vücudun şu anda bu yatakta olması için yapmayacağım şey yoktu. ~

Sienna odadan çıkarken, “Özür dilerim,” dedi. “Sonra görüşürüz.”

İç çektim.

Mutlu Noeller bana. ~

SELENE

Sienna ve Aiden'ın evine girdiğimde çok şaşırdım. Burası kahrolası bir Noel masalına benziyordu.

Sienna koyu kahverengi parkelerin üstüne büyük beyaz halılar ve koltukların üstüne ağır, beyaz örtüler sermişti. Her yerde mumlar vardı ve loş odayı sıcak ışıkla dolduruyordu. Bir de ağaç vardı.

En az üç metre boyundaydı ve üzerinde bir sürü süs vardı. Altın süslemeler, kırmızı püsküller ve en tepesinde sevimli bir gümüş yıldız olan, şimdiye kadar gördüğüm en harika Noel ağacıydı.

Sienna odanın girişinden, “Gelmişsin!” diye seslendi ve gözlerimin o muazzam ağaçtan uzaklaşmasına neden oldu.

“Sienna! Şu haline bak! Çok güzel görünüyorsun,” dedim kollarımı ona dolayarak.

Sienna, “Senin sayende,” dedi, Jeremy'i yanağından öptü ve bizi içeri götürdü. “Hadi gel, sana biraz yumurta likörü alalım.”

Jeremy kırmızı örtülü masaya doğru giderken, “Yer kartlarını alacağım!” diye seslendi. Masa örtüsünün üstündeki güzel yazılı yer kartlarını gördüm ve Sienna'ya döndüm.

“Gerçekten kendini aşmışsın kızım,” dedim. “Cidden. Bu çok etkileyici.”

Sienna bana kocaman gülümsedi. “Herkes bir arada olduğu için çok mutluyum.” Yemek odasına girdik, Sienna’nın dediği gibi, herkes gelmişti.

Parlak, gümüş bir mini elbise içinde harika görünen Michelle bana sarıldı. Josh'a el salladım, Mia ve Erica’yla yemek yedim, ardından torunlarına ilgi yağdıran anne ve babama sarıldım.

Annem küçük Vanessa'yı göğsüne yakın tutarak kulağıma, “Sence Sienna ne zaman çocuk yapacak?” diye fısıldadı.

Güldüm. “Aman Tanrım, anne. Daha yeni eşleşti. Ona zaman tanı.”

Gözlerim etrafta gezindi ve odaya şaşkın gözlerle bakan Sienna'ya çevrildi. Onu izlediğimi görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. “Mutlu Noeller,” dedim.

“Mutlu Noeller,” diye karşılık verdi.

SIENNA

En sevdiğim insanların yemek odasında birbirleriyle kaynaşmasını izlemek kalbimi ısıttı. Bu geceyi organize etmek için harcadığım tüm saatler, katlandığım tüm stres… Hepsine değmişti.

“Sana çikolatalı kuru üzümlü kurabiye pişirdim ama denemen için sadece bir tane. Hazır olduğunda onu mutfakta bulabilirsin,” dedi Grady boş bir tabakla yanımdan geçerken.

Ona gülümsedim. “Denemek için sabırsızlanıyorum,” dedim.

Tanrım, gerçekten Noel havasına girmiş olmalıyım. ~

Oturma odasından gelen yeni sesler duydum ve antreye geri döndüğümde onları gördüm. Aiden Norwood, hayatımın aşkı. Milenyumun Alfası Raphael Fernandez'in yanında duruyor.

Oturma odamda.

Bir süre birbirleriyle konuşmalarını izledim, ardından boğazımı temizledim. Aiden bana baktı, yüzüne bir gülümseme yayıldı. “İşte burada,” deyip yanıma geldi ve kollarını belime doladı.

“Burada ne işin var?”

Aiden elimi tuttu ve beraber Raphael'in yanına gittik. “Milenyumun Alfası arayı kapatmak istedi. Ben de bunun için eşimin verdiği bu inanılmaz partiden daha iyi bir yer olamaz diye düşündüm~.” ~

İnanamıyorum. ~

Aiden, Milenyumun Alfası’nı evimize gelmeye ikna etmiş, sürü işlerini bir kenara bırakıp ailesine öncelik vermişti.

“Harika bir iş çıkarmışsın, Sienna. Tam bir şölen. Beni davet ettiğin için teşekkür ederim.”

Rüya mı görüyorum? ~

“Saçmalama, Milenyumun Alfası, burada olmandan onur duyuyoruz. Gerçekten. Sana bir şey getireyim mi? Ara sıcaklar gelmek üzere ama eğer açsan sana mutfaktan bir şeyler getirebilirim. Yumurta likörü ister misin?”

Raphael güldü ve Aiden ona katıldı. “Beni yumurta likörüyle tavladın. Bana yolu göster,” dedi gülümseyerek.

“Şu tarafta, yemek odasında,” dedim ve Raphael doğru yöne doğru yürümeye başlar başlamaz gözlerimi fal taşı gibi açıp Aiden'a döndüm. “Nasıl...”

“Raphael’i ikna etmede pek zorlanmadım. Ofisime geldiğinde, ona eğer benimle eşimin Noel partisine gelmezse bu tatil sezonunda şansımın yaver gitmeyeceğini söyledim. O bir erkek, bu yüzden bunun ne kadar zor olduğunu anlıyor…” Aiden sözünü bitirmeden ona vurmaya başladım.

“Öyle bir şey yapmadın.”

Aiden, “Hayır, yapmadım,” dedi gülerek. “Ama Raphael’e Yule Balosu’ndan önce mükemmel bir parti vermek için ne kadar çok çalıştığını anlattım. Ve o da en az bizim kadar aileyi ön planda tutuyor,” diyerek beni kendine çekti.

Boş oturma odasına bakarken gülümsedim. Sevdiğimiz herkes yemek odasındaydı ve biz burada durmuş, birbirimize sarılıyorduk. Parıldayan mumlar, pırıl pırıl ağaç, aşırı yakışıklı eşim… Bundan daha iyisi olamazdı.

Aiden kulağıma, “Sana bir şey aldım,” diye fısıldadı ve cebine uzanırken başımı çevirip ona baktım.

“Yarına kadar birbirimize hediye vermeme konusunda anlaşmıştık!” dedim.

Aiden, “Biliyorum, ama bu bekleyemez. Lütfen,” dedi ve bana küçük bir hediye kutusu uzattı. Aldım ve ona sinirli bir bakış atarak paketi açmaya başladım. Kutuyu açtığımda nefesim kesildi.

Etrafı küçük elmaslarla çevrili kan kırmızısı yakut bir kolyeydi. Yakutun kırmızısı çok canlıydı ama etrafındaki elmaslar sayesinde daha yumuşak, daha zarif görünüyordu. Aiden’a baktım. “İnanamıyorum… Bu… Çok güzel.”

Aiden, “İzninle,” dedi. Kolyeyi kutudan çıkardı ve arkama geçti. Saçlarımı tutup kaldırdım ve kolyeyi nazikçe boynuma taktı.

Beni kendi etrafında döndürünce yüz yüze geldik. Gözleri kolyenin üzerindeydi. Ama sonra yüzüme doğru ilerleyip gözlerimin içine baktılar. O anda, bana olan sevgisini daha önce hiç olmadığı kadar güçlü hissedebiliyordum.

Anın büyüsü ve kolye yüzünden dilim tutulmuştu

Her şey mükemmeldi.

Bu mükemmel anı yaşadıktan sonra yemek odasındaki partiye katılmaya gittik. Garsonlar yemek tabaklarını masaya koymuşlardı ve barmenler bardakları tekrardan yumurta likörüyle dolduruyorlardı.

Ailece ilk kadeh kaldırmamızın heyecanıyla, “Herkes bir bardak alsın!” diye seslendim. Kan bağımız olmasa da onlar benim ailemdi.

Aiden yanımda ve sevdiğim herkes bir arada olduğu için konuşmaya başladığımda sevincimi zar zor bastırabildim. “Bu gece burada bizimle olduğunuz için hepinize teşekkür etmek istiyoruz…”

Tam kadehimi kaldırmıştım ki onu hissettim.

İçimden akıp geçen elektrik.

Meme uçlarımın sertleşmesi.

Vajinamın ıslanması.

Pus.

Buradaydı.

Yemek odası sessizliğe büründü. Aiden'ın da aynı şeyi hissedip hissetmediğini kontrol etmek için başımı sola çevirdim. Dudağını öyle sert ısırıyordu ki kanamaya başlamıştı.

Sekiz gündür seks yapmamıştık.

Vücudumun içindekileri salmaya ihtiyacı vardı.

Hemen şimdi. ~

Etrafıma baktım, tüm ailemin ve arkadaşlarımın aynı ihtiyaç tarafından ele geçirildiğini gördüm. Herkes kendine hâkim olmaya çalışıyordu.

Ama neden? Noel'di. Hiçbir şeyi içimizde tutmamalıydık.

Sakinliğimi korumaya çalışarak, “Planlar değişti,” dedim. “Herkes gitsin. Dışarı çıkın! Eve gidin ve bir saat boyunca birbirinizi sevin! Baloda görüşürüz!”

Lafımı ikiletmediler. Raphael dâhil herkes bir dakika içinde evi boşalttı. Giderken bize el sallayıp öpücük gönderdiler.

Yemek servisi elemanları da çıkar çıkmaz Aiden'a baktım, altın yeşil gözleri şehvetle doluydu.

“Hediyeni açmanın zamanı geldi,” dedim, dudaklarım gülümsemeyle kıvrılırken.

Aiden’ı harekete geçirmek için elbisemin askısını indirdim.

Aiden saniyeler içinde üstüme çıktı.

Hiç vakit kaybetmedik. Yemek odasında, yerde elbisemi bacaklarıma, ardından kalçalarımın üstüne kadar sıyırdı ve yüzünü kalçalarımın arasına gömdü.

Önce diliyle beni kışkırttı ama tahrik edilmeme gerek yoktu.

Beni becermesini ~istiyordum.

Hırladım ve Aiden buna dilini içime sokarak cevap verdi. Beni uzun uzun yaladı, neredeyse gelecektim ama Aiden bu gerçekleşmeden önce uzaklaşıp kendi pantolonunu yırtarak çıkardı.

Penisini içime soktu ve her santiminin içimde titrediğini hissedebiliyordum. Şimdiye kadar hissettiğim en leziz, en derin duyguydu.

Ama daha fazlasına ihtiyacım vardı.

“Daha hızlı,” dedim. Aiden bu emri uygulamakta hiç zorluk çekmedi. Daha derinlerime girip çıkarken dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve orgazmın yaklaştığını hissettim.

Pus her şeyi daha yoğun hissetmeme neden oluyordu ve Aiden'ın hareketleri büyüleyiciydi.

Tüm doğru noktalara dokunuyordu. Şu anda kendi kış harikalar diyarımdaydım.

Gözlerim kapalıydı ve hayalimde şekerlemeler dans etmese de parlak renkli kıvılcımlar ve elektrik patlamaları zihnimde oynuyordu.

Penisi vajinamın derinliklerine girip çıkarken Aiden hırladı, ben de karşılık olarak inledim.

Çok yaklaşmıştım. Hem de çok. Uçsuz bucaksız gökyüzünden hızla düşüyordum. ~Geliyorum!~ ~

Hiç olmadığı kadar şiddetli bir orgazm yaşadım.

Sekiz günlük yoksunluğun ardından burada uzanmış, vücudumu ele geçiren bir zevk dalgasına kapılmıştım.

Aiden da boşaldı, nefes nefese kalmıştık. Ardından bana baktı, bedenlerimiz hâlâ birbirine yapışıktı.

Bu,ihtiyacım olan tek hediyeydi,” diye mırıldandı gülümseyerek.

Ben de ona gülümsedim.

Çünkü zaten bu Noel'de ihtiyacım olan tek hediyenin eşim olduğunu düşünüyordum. Parti olsun ya da olmasın, bu gece beni tatmin ediyordu.

“Benim de ihtiyacım olan tek hediye sensin,” dedim.

Aiden bana yaklaşıp fısıldadı: “Güzel… Çünkü ben sürekli veren ~bir hediyeyim.”

Aman Tanrım… ~

Ve daha yeni başlamıştı.

Daha fazla hikâye keşfet
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok