Milenyum Kurtları - Kitap kapağı

Milenyum Kurtları

Sapir Englard

Kızlar

Sienna

Biri insanların içinde, hiçbir şeyi umursamadan sebepsiz yere kendi kendine gülüyorsa bilin ki âşıktır.

Otobüs durağında oturmuş, dalgın bir halde ayaklarını sallayarak beni bekleyen en yakın arkadaşım Emily’e bakınca bunu düşünüyordum. Yüzünde kocaman, şapşal bir gülümseme vardı.

“Em!” diye bağırdım el sallayarak.

Hayal kurmayı bırakıp bana doğru döndü ve ayağa kalktı. Bana gülümsedi fakat bu, farklı türden bir gülümsemeydi. Öncekinden daha sönük, aşina olduğum bir gülümseme.

Kendi başınayken yüzüne yayılan gülümsemenin yanına yaklaşamazdı.

“Selam, Si,” dedi, bana kocaman sarılarak. “Bugünkü planımız ne?”

“Çok görmek istediğim, yeni açılan galeriye gideceğiz, hadi!”

Onu yolda sorguya çekmeye karar verdim. Önce biraz kendine gelsin diye düşündüm. O zamanlar aşk, önceliklerim arasında yer almıyordu.

Daha on beş yaşındaydım. Pus’un başlamasına bir yıl vardı. Hayattaki hiçbir şey canımı sıkamazdı.

Fakat bu, aşk meşk konularını merak etmediğim anlamına gelmiyordu. Şehrin içinden geçen, manzaralı kestirme yolda yürürken kendime daha fazla hâkim olamadım.

“Benimle paylaşmak istediğin bir şey var mı Em?”

Emily anında, “Ne?” dedi. “Ben... Ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum.”

Pek inandırıcı değildi. Kızarmış yanakları ve benden kaçırdığı gözleri onu ele veriyordu.

“Hadi ama Em,” dedim onu dürterek. “Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun.”

Emily iç çekti, gözlerini yere dikti ve bir kozalağı tekmeledi. Ama ağzından baklayı çıkaracağını biliyordum. Biz dosttuk, birbirimizden asla sır saklamazdık. Emily niçin sır saklamaya şimdi başlasın ki?

Kimseye söylemeyeceğine yemin eder misin?

“Hayatım üzerine yemin ederim.”

Bu konuda ciddiydim. Emily’nin gözleri sonunda gözlerimle buluştu ve dudaklarının o parlak gülüşle kıvrıldığını gördüm. Kendini zor tutuyordu.

Sana bir keresinde Pus’u yaşamaya başlamadan önce biriyle yatmak istediğimi söylemiştim, hatırlıyor musun?

“Evet,” dedim. “Zamanı geldiğinde şok olmamak için bunu yapmak istiyordun, değil mi?”

“Evet, öyle. Ben… Biriyle tanıştım.”

Ağzım beş karış açık halde durdum ve Emily’nin kolunu tuttum.

“Ciddi misin?!” diye bağırdım. “NE? Ne zaman? Nasıl? Kim? Detayları bilmek istiyorum.”

“Sana sırasıyla her şeyi anlatacağım, Si.” Emily güldü.

Emily’nin suratındaki ifadeden birini bulduğunu anlamıştım. Ama o kişinin, Emily’nin bekâretini kaybedeceği kişi olduğunu düşünmemiştim.

“Bana yalnızca şunu söyle,” dedim ciddileşerek. “Onun doğru kişi olduğundan emin misin?”

“Hayır,” dedi Emily. “Fakat o benden daha büyük. Tecrübeli olması hoşuma gidiyor. En azından ikimizden biri ne yaptığını biliyor olacak.”

Bir süreliğine gülüşüp yolumuza devam ettik. Ona sormak istediğim o kadar çok soru vardı ki…

“Bekle bir dakika. Senden kaç yaş büyük, Em?”

“On yaş.”

“Oha. Şaka yapıyorsun.”

“Önemli değil ki. Uzun boylu, yakışıklı ve özgüveni çok yüksek. Konuştuğumda beni gerçekten dinlediğini hissediyorum. Tüm dikkatini veriyor.”

Emily’nin bakışlarından ve gülümsemesinden doğruyu söylediği belli oluyordu. Onun için çocuğun yaşının hiçbir önemi yoktu.

Arkadaşım âşık olmuştu.

Ben de ona destek olacaktım.

Elini tuttum. “Senin adına çok seviniyorum, Em.”

“Bakalım o da beni istiyor mu? Bekleyip göreceğiz…”

“Em, kendine bir bak,” dedim, kolunu şakacı bir tavırla ittirerek. “Sana nasıl karşı koyabilir ki?”

“Siz dominantlar yok mu…” dedi ve gözlerini devirdi.

Galeriye gitme planımızı çoktan unutmuş, ayaklarımızın bizi nereye götürdüğünden habersiz halde el ele tutuşmuş, gülüyorduk.

Kimse bizi durduramazdı. Birlikte dünyaya izimizi bırakacaktık.

***

Sıçrayarak uyandım, aklıma doluşan anılar yüzünden zihnim hâlâ bulanıktı.

Elim anında şişmiş ve morarmış olan boynuma gitti.

Siktir. Az önce gördüklerim rüya olabilirdi ama bu ısırık izi kesinlikle bir rüya değil, boktan bir kâbustu.

Ardı ardına mesajlar gelirken telefonum deli gibi titredi.

Michellekızım!
Michellesoktuğumun telefonunu açsana!
SiennaÖf be Michelle, saat daha çok erken
SiennaNe var?
Michellesenden bir açıklama bekliyoruz
Sienna???
Michellewinstons’a gel
Michelleorada olacağız
Michelle😘

Yatağımda yuvarlanıp sızlandım. İstediğim son şey, arkadaşlarımın beni yüz yüze sorguya çekmesiydi. Hele de Alfa’nın boynumda iz bıraktığı dün akşamdan sonra…

Tanrım! Bu izi nasıl kapatacaktım?

Aynaya bakmamla nefesimin kesilmesi bir oldu.

Isırık kocamandı, boynumda devasa boyutta bir morluk bırakmıştı. Hayatımda hiç bu kadar büyük bir ısırık görmemiştim.

Canım acımıyordu. Hatta ize her dokunduğumda içim bir hoş oluyordu, sanki Aiden Norwood’un dişlerini boynumda hissediyordum.

Bu histen kurtulup giyinmeye başladım. Bulabildiğim en uzun şalı alıp boynuma doladım.

En azından Michelle ve kızlarla takılırken Alfa’yı kısa bir süreliğine de olsa aklımdan çıkarabilirdim.

Dikkatimi dağıtacak bir şeylere ihtiyacım vardı.

***

Favori brunch mekânımız Winston’s’a vardığımda herkesin çoktan toplanmış olduğunu gördüm.

Her Çiftleşme Dönemi’nde yeni bir partner bulan Michelle, kızlara son macerasını anlatıyordu. Şimdilik o şanslı çocuk…

Adı neydi ya? Ralph mı?

Yoksa Russell mı?

Yok, yok, Ross’du. Michelle’in sevgililerinin isimlerini hatırlamak çok zordu.

Beni yanlış anlamayın. Michelle kaşar falan değildi.

O yalnızca cinselliğiyle barışık bir kadındı; kimse ona ne yapıp ne yapamayacağını söyleyemezdi.

Beni üç arkadaşına ayarlamaya çalışan ve gündemin nabzını tutan Michelle’di.

“İşte geldi!” diye bağırdı Michelle, ben içeri girer girmez.

“Selam çocuklar,” dedim ve oturdum, bir yandan şalımı düzeltiyordum.

Dün gece kimse Alfa’nın beni işaretlediğinin farkına varmadan Sürü Evi’nden sıvışmıştım ve bunu elimden geldiğince herkesten saklamaya kararlıydım.

Kızlar bana dün akşamki yemekle ilgili soru sormaya başlamadan önce Mia’nın ne kadar mutlu göründüğünü fark ettim ve ellerini tuttum.

“Mia, sizin adınıza ÇOK sevindim.”

“Teşekkürler, Si,” deyip gülümsedi. “Gerçek olduğuna inanamıyorum. Harry’le birbirimizin en iyi arkadaşıyken...”

“Bir baktınız ki seks yapmaya başlamışsınız,” diye dalga geçti Michelle, Mia’yı dürterek.

Mia lokantanın ortasında kalçasını ileri geri hareket ettirerek, “Evet bebeğim!” diye bağırdı.

“Eşleşme töreni ne zaman? Bir yer kararlaştırdınız mı?”

“Birkaç ay içinde. Nerede olacağını pek umursamıyorum, Harry’nin ailesinin bir sürü mülkü var. Emlak zengininin oğluyla eşleşmenin artılarından biri,” deyip sırıttı.

“İyiymiş,” dedim gülerek.

“Evet, bayağı iyi,” dedi Erica ama o gülmüyordu.

Erica hoşnutsuzluğunu hiçbir zaman saklamayı başaramamıştı. Partnersiz geçirmekte olduğu bir başka Pus, onun her zamankinden daha gergin olmasına yol açıyordu.

Hepimiz, Erica’nın ruh halinin Pus’un etkisi yüzünden böyle olduğunu bildiğimiz için bu tavrını görmezden geldik. Normalde Erica dünyanın en tatlı insanı sayılırdı.

Çiftleşme Dönemi’ni partnersiz geçirmek kolay değildi, bunu çok iyi bilirdim. Fakat şimdi, bundan daha büyük sorunlarım vardı ve Michelle bu sorunları kurcalamak üzereydi.

“Evet, Sienna,” dedi Michelle konuyu değiştirerek. “Dünkü yemek hakkında konuşmayı yeterince erteledik. Hadi, anlat bize.”

“Güzeldi işte,” dedim, sohbete nasıl yön vereceğimi kestirmeye çalışıyordum. “Yule Balosu ya da Yazın Başlangıcı Kutlaması’dan öyle çok farklı değildi. Yalnızca daha az kişi vardı, ortam biraz daha samimiydi.”

“Samimi demek,” dedi Michelle sırıtarak.

Sanki ne olduğunu biliyormuş gibi bakıyordu bana, bu hiç hoşuma gitmemişti. Ama nasıl bilebilirdi ki? Kimse Alfa’nın beni işaretlediğini görmemişti, bundan emindim.

“Aynen. Ailem, Sürü Evi’nin lideriyle yüz yüze görüştü. Bu kadar.”

“Michelle bize böyle anlatmadı ama…” diye çıkıştı Erica.

“Ne?” Michelle’e döndüm.

“Hay sokayım ya,” dedi Michelle. “Erica, çeneni kapasan da olanları Sienna kendisi anlatsa.”

“NE ANLATACAKMIŞIM?!”

Lokantadaki herkes susup, dönüp bize bakana kadar bağırdığımın farkına varmadım. Sinirli değildim. Çok ama çok sinirlenmiştim. Bu nasıl olabilirdi? Nasıl öğrenmişlerdi?

“Sienna,” dedi Michelle usulca. “Abartılacak bir şey değil. Kulağımıza Alfa ile senin biraz yakınlaşmış olabileceğinize dair bir söylenti çalındı, o kadar. Bazıları sizin yemek salonunu aynı zamanlarda terk ettiğinizi söylüyor ve…”

Burnumdan soluyordum, çok sıcakladığım için şalımı gevşetmek zorunda kaldım. Michelle’in gözleri fal taşı gibi açıldı.

“Bir dakika,” dedi. “O da ne?”

Hassiktir! Nasıl böyle aptalca bir şey yapabilirdim?

Çiftleşme Dönemi bitinceye dek odamdan ayrılmamalıydım. Boynumdaki o kocaman, çirkin yarayla ne diye toplum içine çıkmıştım ki?

Üzerimde, “Ağzıma sıçıldı, sorduğunuz için teşekkürler,” yazsa daha iyiydi.

Böyle işaretlenmemin en kötü yanı da boynumdaki iz kaybolmadıkça çoğu kurt adamın yanıma yaklaşmayacak olmasıydı. Bu da Çiftleşme Dönemi’ni eşimi bulamadan geçireceğim demekti.

Eşimi bulamadığım bir Pus daha… Aiden bir ısırıkla onu bulma ihtimalimi elimden almıştı.

Daha fazla kaçamayacağımı anlayıp derin bir iç çekerek şalımı çıkardım. Kızlar boynumu görünce hayretler içinde kaldı.

“Bu… olamaz…” dedi Michelle, gördüklerine inanamıyordu.

“Dün Alfa beni işaretledi. Çiftleşme Dönemi boyunca ona aitim. Ne kadar da şanslıyım, değil mi?”

Şanslı olduğumu söylerken dalga geçiyordum fakat Erica’nın yüzündeki ifadeden bunun hoşuna gitmediğini anladım. Erica kaşlarını çattı.

“Şükretmelisin. Alfa tarafından işaretlenmek mi? Bu çok büyük bir olay, Si,” dedi Erica.

“Biliyorum ama…”

“Şaka mı yapıyorsun? Bu HARİKA,” diye haykırdı Michelle.

Mia, “Of be Sienna, benden hep bir adım önde olmaya çalışıyorsun!” diye takıldı.

İç çektim, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyordum.

Sıkıntı, kızların sırrımı bilmemesiydi. Bakire olduğumdan haberleri yoktu. Bunu onların anlayabileceği şekilde nasıl anlatabilirdim ki?

“Bana sormadı bile. Gelip beni ısırdı, sanki onun malıymışım da bunda söz hakkım yokmuş gibi.”

“Si,” dedi Michelle, başını iki yana sallayarak. “Hayatını kendi koyduğun kurallar çerçevesinde yaşamayı sevdiğini biliyorum. Ama var ya ben Alfa’yla sikişmek için adam öldürürdüm. Şaka mısın sen ya? Benden ne istiyorsa yapardım. Ayrıca seni işaretlemiş, bu yüzden fazla seçeneğin yok. İkiniz de Çiftleşme Dönemi boyunca birbiriniz dışında biriyle sevişemeyeceksiniz.”

Michelle, Pus için Ross’la eşleşmiş olsa da bakışlarında kıskançlık seziyordum. Bu kıskançlık daha çok statüyle alakalıydı.

Michelle, Mia ve Erica dâhil hiç kimse beni anlayamazdı.

Konuyu değiştirmek için farklı bir yol aramaya koyulmuştum ki telefonuma her şeyi bok eden bir mesaj geldi.

Sanki daha kötüsü olabilirmiş gibi…

SeleneTahmin et az önce posta kutusundan ne çıktı
SeleneAlfa’dan SENİN adına yazılmış bir mektup.
SeleneAnneme açıp bakmamasını söyledim ama ne kadar meraklı olduğunu biliyorsun
SiennaAlfa neyle ilgili yazmış?
SiennaNe istiyor?
SeleneSi…
SeleneOnun yanına taşınmanı istiyor.

Daha fazla dayanamadım.

Ayağa fırladım ve arkadaşlarıma veda etmeden koşar adımlarla lokantadan ayrıldım.

Havanın soğukluğu bile içimdeki öfkeyi yatıştıramıyordu.

Alfa önce beni iznim olmadan işaretleyip gerçek eşimi bulma umudumu elimden almıştı.

Şimdiyse evcil hayvanıymışım gibi yanına çağırıyordu. Sanki dünya tersine dönüyordu da bir tek ben sağlıklı düşünebiliyordum.

Bir anlığına tam orada, şimdi kurda dönüşebileceğimi düşündüm. Kalabalığın ortasında kıyafetlerimi yırtar, en hayvani, en vahşi benliğime bürünürdüm.

İşte Alfa’nın canını yakmayı bu kadar çok istiyordum.

Köpek dişlerimle boynunu ısırıp kopardığımı gözümün önüne getirebiliyordum.

Ne var ki dönüşmeye henüz yeni başlamışken, ellerimde tüylerin belirdiğini, tırnaklarımın uzayıp omurgamın büküldüğünü görür görmez kendimi durdurdum.

Hayır.

Aiden Norwood’la Sürü Evi’nde yüzleşecek, tüm bu saçmalıklara son verecektim. Evet, o Alfa’ydı fakat öyle olması, yaptıklarının yanına kâr kalacağı anlamına gelmiyordu.

Alfa kiminle uğraştığını işte şimdi anlayacaktı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok