Alfa Kral'ın Kızı - Kitap kapağı

Alfa Kral'ın Kızı

S. J. Allen

İlk Dokunuş

KOL

“Aslında Alfalar kulüplere gitmez, Kol!”

Beta’m Jordan’a gözlerimi devirerek baktım. Çocukluğumuzdan beri en iyi arkadaşım olmasına rağmen bazen sahiden gevşemesi gerektiğini düşünüyordum.

Omzuna vurdum. Gülerek, “Hadi, bir şeyler içelim, tamam mı? Hayat güzel. E genciz, eğlenelim,” dedim.

İkna olmuş görünmüyordu, aksine muhtemelen burada olmamamız için bir neden bulmaya çalışırken derin düşüncelere dalmış gibiydi. Sonunda pes edercesine omuzlarını indirip etrafına bakınarak başını salladı.

“Peki Alfa, nasıl istersen. Ben gidip içkileri alayım.”

O uzaklaşırken içimden, Akıllı adam,~ diyerek gülümsedim.

Dans pistine hızlıca göz attım. Elbette bir Diego Gray sayılmazdım ama kadınlar yine de bir Alfa’yı arzuluyordu. Masamıza gelen birkaç kişi olmuştu.

Bir esmer güzeliyle dans ediyordum. Tamamen emin olmamakla beraber insan olduğunu düşünüyordum. Belki de bir kurttu ama kimin umurundaydı?

Bu kız da kendini Şehvet Pusu’nun etkisine oldukça kaptırmış görünüyordu ama o anda dans pistinde arkadaşlarıyla dans eden bir kızı göz ucuyla fark ettim.

Işıklar buz beyazı saçlarından yansırken onun kim olduğunu anlamam için arkasına dönmesine lüzum yoktu.

Bu kahrolası.

Gianna.

Gray idi.

Yani Diego Gray’in küçük kız kardeşiydi. Esmer kızdan uzaklaşıp Jordan’ın bana uzattığı içkiyi sessizce alarak gözlerimi Gianna’dan ayırmadan içtim.

Diğer kız haşin bir tonda bir şeyler mırıldanıp hışımla oradan uzaklaştı. Onu dinlediğim söylenemezdi. Başımı şiddetle iki yana salladım.

Benim neyim var? Odaklanmalıyım. O yasaklı bölge. ~Bu gece ya da herhangi bir gece Diego’dan dayak yemeye hiç niyetim yoktu. Ama gözümü ondan bir türlü alamıyordum.

Arkadaşlarının kulağına bir şeyler söyleyip uzaklaşmasıyla onun pistin ortasında tek başına kaldığını gördüm. Diego’nun sağladığı görünmez koruma halkası onun yalnız olduğu anlamına geliyordu.

Ne? ~Jordan’ın biriyle konuştuğunu duyabiliyordum ama kim olduğunu görmek için bakmadım. ~Belki de o kız ama kimin umurunda?~

Gianna’yı göz hapsine alarak bana uzatılan içkiyi aldım.

Tanrı aşkına, çok seksi görünüyordu. Bu yüzden içkimi masaya bırakıp ona doğru yürüdüm.

Ne yapıyorum ben? Canıma mı susadım? Hayır, sadece onun iyi olup olmadığını kontrol etmek istiyordum, hepsi bu. Herhalde Diego bunu sorun etmezdi, değil mi?

Evet, nihayetinde onun küçük kız kardeşine göz kulak olduğun için elbette sorun etmeyecekti. Üzgün göründüğü için sen de tıpkı bir centilmen gibi onun iyi olup olmadığını sordun, bu kadar!

Bunun için seni dövecek hali yoktu, değil mi?

Aramızdaki mesafeyi kapattım. Sırtı bana dönük olduğundan geldiğimi görmedi. Omuzlarını düşürürken gitmek için döndü.

Bu tam da onu durdurma fırsatım!

Hiç düşünmeden ellerimi beline doladığımda onun gerildiğini hissettim.

Lanet olsun. Bunu belki de yapmamalıydım ama şimdi geri çekilirsem bu ona daha kötü hissettirir miydi? Sikerler, aklımdakini yapacağım.

Kulağına, “Benimle dans eder misin?” diye mırıldandım. Rahatlayıp başını onaylarcasına sallayarak bana doğru yaslandı. Nefesimin boğazımda düğümlendiğini hissettim.

Vay canına, çok güzel kokuyor. Meyvemsi, çiçeksi bir koku. Gül yaprakları ve papaya gibi. Lanet olsun!

Kalçasını bana sürtmeye başladı. Onu sıkıca tutup kendime çektim. Böyle devam ederse kontrolümü yitirecektim.

Hem çok ateşliydi hem de kahrolası bir tanrıça gibi dans ediyordu. Kollarını boynuma sarıp yüzümü yüzüne doğru çektiğinde düşünceler içinde kaybolmuş vaziyetteydim.

Kokusunu içime iyice çektim. İnanılmaz kokuyordu. Kendime engel olamadım. Boynundan omuzlarına doğru öpmeye başladım. Bana doğru yaslanırken dudaklarından hafif bir iniltinin çıktığını duydum.

Taş gibi sertleşmiştim. Acaba bunu hissedebiliyor muydu? Çaktırmadan yüzüne baktığımda dudaklarında ufak bir tebessüm olduğunu fark ettim.

Sikeyim.

Diego beni öldürecek.

Ama sikerler.

Ona daha da yaklaşmalıyım.

Bana daha da şiddetli sürtünürken ayak bileklerine kadar eğilip saçını savurdu. Kıyafetlerini yırtıp ona orada sahip olma dürtüsüyle savaşarak gözlerimi kapattım.

Kontrolümü tekrar bulduğum anda daha önce benzerini tatmadığım Şehvet Pusu, erimiş sıcak bir lav dalgası misali beni ele geçirdi. Bu müthiş yoğun bir pustu.

Sırtı bana dönükken mermi gibi hızla doğrulup kaskatı kesilerek titrek nefesler aldı.

Kendi ellerini vücudunda gezdirmesini seyrettim. Tam olarak aynısını benim vücuduma yapmasını istiyordum. Şehvet Pusu’ndan kurtulmaya çalışarak gözlerimi kırpıştırdım.

Kendi kendime, Odaklan, Kol,~ diye homurdanıp gözlerimi sıkıca kapatarak bu çılgınca dürtüyü bastırmaya çalıştım. Onun hareketlendiğini hissedince gözlerimi açtığımda koşmaya başladığını gördüm.

Hiç düşünmeden peşinden koştum. Artık neler olduğunu sorgulayamayacak kadar çok kaptırmış haldeydim. Bu da ne böyle? Jordan’ın telefonlarını açmayıp onu kulüpten çıkarak sokağa kadar takip ettim.

Lanet olsun.

Bu hatun gerçekten hızlı.

Neredeyse ona yetişmek için dönüşmek zorunda kalacaktım! Herkes Gianna’nın hikâyesini biliyordu. Ailesi o daha çocukken kurdunu dizginlemişti. Bu denli hırçın olmasının sebebi buydu.

Söylentilere göre sadece ergenlik ayini sırasında dönüşmüştü.

İstediğinde dönüşmenin özgürlüğünü hiç tatmamıştı ve bizim için özgürlük dört ayak üzerinde ormanda koşmak demekti.

Aniden durdu. Kahretsin! Onun evine gelmiştik.

Nefes nefese kalmıştı. Ona yaklaşırken bluzunun düğmelerini açmaya başladığını gördüm. Şehvet Pusu’m daha önce hiç olmadığı kadar tekrar alevlendi. Tanrım, ona hemen burada ihtiyacım var!

“Gianna,” diye fısıldadım. Bana dönünce göz göze geldiğimizde ikimizin de nefesi kesildi.

Kahretsin!

Aynı anda, “Eşim,” diye fısıldadık.

GIANNA

Göz gözeyken, “Eşim,” diye fısıldadık. Onun yutkunduğunu ve bakışlarını gözlerimden çekip vücudumda gezdirerek kıvrımlarımı incelediğini gördüm.

Bluzumun önünü açtığımı hatırlayınca kızardım. Kapatmaya çalışarak aşağı baktım. “Yapma,” diye fısıldadı.

Başımı tekrar kaldırdığımda tam önümde durduğunu gördüm. Ela gözlerindeki yeşil kırçıllı renkleri görebiliyordum. Bu Alfa Kol idi. Tanrım, o hayatımda gördüğüm en yakışıklı adamdı.

Abimle aynı boyda, takribi bir seksen yedi belki de bir doksan civarıydı. Geniş, kaslı omuzları, kuvvetli kol kasları ve güçlü bacaklarıyla atletik bir yapısı vardı.

Üzerine yapışan mavi tişörtü, kaslı ve sert göğüsleriyle omuzlarını vurguluyordu.

Bej rengi kot pantolonu da kuvvetli bacaklarını gösteriyordu ve arkasını dönse poposunun da aynı derecede enfes görüneceğinden emindim.

Gözlerimi kapatıp dudaklarımı yaladım. Bu bacak aramdaki dürtüye yardımcı olmuyor, onu aksine körüklüyordu. Onun kurt forumunu görmek kesinlikle aklımı başımdan alacaktı.

Sadece aurasıyla bile güçlü bir otorite yaydığı için Alfa unvanını sonuna kadar hak ediyordu. Gözlerimi açıp vücudunu sessizce tepeden tırnağa süzerken derin bir nefes aldım.

Tekrar göz göze geldiğimizde elini uzatıp yüzümdeki saçları geriye attı. Sadece bu küçük dokunuş bile vücudumun elektriklenmesine ve Şehvet Pusu’nun tekrar baş göstermesine yeterli oldu. Kendimi tutamadım.

İnledim.

Bu onun ihtiyacı olduğu tek işaretti. Beni kucağına alıp bacaklarımı gövdesine sardıktan sonra beni yakındaki bir ağaca onu neredeyse ikiye bölecek bir güçle yapıştırdığında nefesim kesildi.

Ellerini vücudumda gezdirip dudaklarıyla parmaklarını takip ediyordu. Boynumu, omuzlarımı ve göğsümü sırayla öptü.

Memelerimi avuçladığında tekrar inleyip zevk içinde belimi dışa doğru kıvırırken onu boynundan tutarak kendime daha da çektim.

Sutyenimi aşağı çekip memelerimi ortaya çıkardı. Meme uçlarıma dokunup onları sıktığında sertleştiklerini hissettim.

Dudaklarını meme ucuma götürünce dilini üzerinde gezdirerek emdikten sonra mememe hafifçe vurarak diğer tarafa geçti.

Yıldızları gördüğümde yüksek sesle inleyip dudaklarını vücudumda gezdirirken kendimi kaybetmemek için nefes almaya çalıştım. Nefes nefese kalırken bana tam olarak nasıl dokunması gerektiğini bildiğini fark ettim.

Tenim alev almış, iç çamaşırım sırılsıklam olmuştu ve çok yaklaşmış olsa da daha vajinama bile dokunmamıştı.

Şimdi dudaklarını karnıma indirmiş her milimimi öpüyordu. Ellerini bacaklarımda gezdirirken kalçamı sıkıp eteğime uzanarak onu hızlı bir hareketle belime kadar sıyırdı.

Arzunun etkisiyle yüksek sesle inledim. Gözlerim geriye doğru devrilince, ne yapacağını ve nereye yöneleceğini beklerken belimi dışa doğru kıvırdım.

Öpücüklerini kondururken ellerini vücudumda gezdirmeye devam ediyordu. Bacaklarımla belini sıkıp onu daha da kendime çekerek nefes nefese halde, “Evet,” dedim. Evet, bunu şimdi istiyorum,~ diye düşündüm.

PAT!

Yere ani bir şiddetle çarpınca nefes alamadım. Daha gözlerimi açmadan hırıltıları duydum.

Kahretsin.

Bu Diego.

Gözlerimi açtığımda ikisinin de birbirine hırladığını, daireler çizdiklerini, yarı kurtlarına dönüştüklerini, dişlerini gösterdiklerini ve pençelerini dövüşmeye hazır halde tuttuklarını gördüm.

Lanet olsun.

Hayır.

Diego, Kol’un üzerine atıldığında, “DIEGO, HAYIR!” diye bağırdım.

Kol tam onun saldırısını savuşturmuştu ki Diego dönüp ona tekrar saldırmaya hazırlandı.

“Kız kardeşimden uzak dur,” diye hırladı. Yutkundum. Diego’yu hiç bu kadar öfkeli görmemiştim. Bir şey mi biliyordu? Ne kadarına şahit olmuştu?

Kaçıp canını kurtarması için yalvarır gözlerle sessizce Kol’a baktım. Ona şok içinde bakakaldım. Gördüğüm gerçek miydi? Kol resmen gülümsüyordu! “Hayır,” diye hırladı.

Lanet olsun.

Diego kendini kaybederek ona tekrar saldırdı. Hırıltılar ve homurdanmalar eşliğinde kolları ve bacakları havada uçuşan bir yığının içinde birbirlerine girdiler.

Atılan yumruklar illa ki isabet ediyordu. Hatta Kol, Diego’nun gözüne bir yumruk indirerek gözüne onu pek de açmayan bir morluk bıraktı. Diego da Kol’un kaburgalarına bir tekme geçirerek aynı şekilde karşılık verdi.

Onları durdurmak için ayağa kalkmaya çalışsam da bacaklarım tutmuyordu. Bedenim güçsüz düşmüştü. Durmaları için onlara bağırsam da görüş açım bulanıklaşıyor ve başım dönüyordu.

Kör edici beyaz ışık parladı ve...

Her şey karanlığa gömüldü.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok