Sevgililer Günü Laneti - Kitap kapağı

Sevgililer Günü Laneti

Jen Cooper

Bölüm 3

LAUREN

Lauren içeri girmeden önce dairesinin kapısına yaslandı. Elinde tuttuğu anahtarlığı sıkıp o gece yaşayabileceği ama yaşayamadığı şeyleri hayal ederek gözlerini yumdu.

Derin bir iç geçirip kapının kilidini açarak içeri girdi. Geniş salon bomboş ve loştu. Paltosunu çıkarıp yüksek topuklu ayakkabılarını tekmeleyerek bir kenara fırlattı. Ev arkadaşının odasından gelen kıkırdamaları duymazdan gelmeye çalıştı.

Kendi kendine sırıtıp, En azından birimizin gecesi iyi geçiyor, diye düşünerek buzdolabına yöneldi. Buzluktan dondurma kutusunu çıkarıp kolunun altına sıkıştırdı. Çantasını kolundan çıkarmadan salonun sağ tarafındaki odasına yöneldi.

Yatak odası onun mabediydi. Daha doğrusu yatağı öyleydi ve odasının büyük bir kısmını da yatağı kaplıyordu. Yatağının üstü farklı dokuda pelüş örtülerle doluydu.

Yatağının karşısındaki bej renkli düz duvarda bir televizyon asılıydı. Altında açık renkli ahşap bir makyaj masası duruyordu. Onun hemen yanında da içi tıka basa giysi dolu olan ve banyoya açılan küçük gömme dolabının girişi yer alıyordu.

Çantasını tüylü halının üzerine bırakırken genelde düzgün duran yatağına ve etrafa saçılmış kıyafetlerine baktı. Bütün öğleden sonrayı Sevgililer Günü için mükemmel elbiseyi aramakla geçirdiği için ortalık savaş alanına dönmüştü.

Üstelik ne yazık ki buna değmemişti.

Tüm bu düşünceleri bir kenara bırakıp elbisesini çıkarmak üzere gömme dolaba yöneldi. Aynanın önünden geçerken bir an için durdu. Yansıması içinde kalan bir fanteziyi aklına getirmişti.

Seçtiği elbiseyi kendine pek yakıştıramamıştı.

Vücuduna oturan ve hatlarını belli eden elbise, kısa boylu biri olduğu için olması gerektiği kadar hoş durmuyordu. Diz kapağı ile uyluğu arasında bir yerde bitmesi gereken elbise, diz altına geldiği için bacakları olduğundan daha kısa görünüyordu.

Aynada kendini inceleyip elbiseyi biraz kısalttırmaya karar verdikten sonra pijamalarını giyip yatağa geçerek dizüstü bilgisayarını açtı. Yapılacaklar listesini kontrol etmeye başladı.

Her etkinlikten önce olduğu gibi, rezervasyonları iki kez kontrol etme şeklindeki standart işini yaparken bir yandan dondurma kaşıklıyor, bir yandan da çeşitli e-postalar gönderiyordu.

Grubun konserde çalacağı şarkı listesini gözden geçirip önerilen şarkıları onaylarken telefonundan mesaj sesi yükseldi. Gözlerini bilgisayar ekranından ayırıp telefona bakan Lauren, mesajın babasından geldiğini görünce yüzünü buruşturdu.

Tam da morali düzelmeye başlamıştı! Ama ailesinden gelen sinir bozucu mesajlar olmadan Sevgililer Günü olur muydu hiç!

Daha önceki bir Sevgililer Günü’nde, annesi İspanya’dayken mesaj atmıştı. Babasından boşandıktan sonraki üçüncü fırtınalı aşkı yaşadığı zamanlardı. Lauren mesajı okumamıştı. Zira müstakbel cici babasının annesine aldığı yeni lüks oyuncaklar hiç ilgisini çekmiyordu. Annesi hep bu tarz şeylerden bahsederdi.

Aslında bu sefer babasından gelen mesajı da okumak istemiyordu çünkü ne yazdığını tahmin edebiliyordu. Babası daha önce defalarca kez aynı şeyi söylemişti.

Kesin o hafta sonu için bir etkinlik ayarladığını söyleyecekti. Hâlbuki Lauren’ın böyle bir yardıma ihtiyacı yoktu. İhtiyacı olmadığını söylese bile babası ısrarcı olacaktı. Sanki Lauren’a iyilik ediyormuş gibi, sanki onsuz hiçbir şey yapamazmış gibi bir hava yaratacaktı.

Evet, babası zengin ve güçlü bir adamdı. Evet, her sektörde bağlantıları olan bir sosyeteydi. Ve evet, Lauren üniversite masraflarını karşılamak için zamanında onun yardımını kabul etmişti. Ama artık sadece kendi adını kullanarak etkinlik planlama işini kurmak istiyordu. Ancak babası bunu ya anlamıyordu ya da anlamak istemiyordu.

Lauren onun parasını ve bağlantılarını sürekli reddetmesine rağmen, onu hâlâ yol gösterilmeye ihtiyaç duyan küçük bir kız çocuğu gibi görüyordu.

Ama Lauren yardıma muhtaç küçük bir kız çocuğu değildi. Tüm yetişkinlik hayatını bunu kanıtlamaya çalışarak geçirmişti ama babası anlamamakta ısrar ediyordu. Babasının yardım dediği şey, Lauren için patronluk taslama ve haddini aşma anlamına geliyordu. Babasının haber alma dediği şeye, Lauren gölgede bırakma ve ilgiye boğma diyordu.

Kendi işini babasının etkisinden kurtarmak istiyordu. Çünkü babası müdahale ettikçe müşteriler babasının ismini daha çok anıyor, bu da Lauren’ın içine kurt düşürüyordu. Acaba müşterilerin onunla çalışmak istemesinin sebebi yetenekli olması mıydı yoksa babasının güçlü biri olması mıydı?

Babasının bu yardım çabasının sebebi, evin hizmetçisiyle yatıp otuz beş yıllık evliliklerinin bitmesine sebep olmuş olmak olabilirdi. Öyleyse bile, Lauren yardım istemediğini söylemesine rağmen onu dinlememesi sinir bozucuydu.

Lauren bir süre bunları düşündükten sonra telefonu eline alıp babasının son işgüzarlığını okudu. Bu sefer de başka bir mekâna rezervasyon yaptırdığını haber veriyordu. Lauren dondurma kaşığını dişlerinin arasına sıkıştırıp iki eliyle mesaj yazmaya başladı.

LAURENBen hallediyorum baba, yine de teşekkürler. O mekânı iptal edebilirsin. Müşteri önerdiğim yeri beğendi.
BABAMBen onu ikna ederim. Zaten yarın golf oynamaya gidiyoruz, bayılacak.

Lauren telefonu yatağın üzerine bıraktı. Sakinleşmek için birkaç derin nefes alıp verdikten sonra dondurmadan bir kaşık aldı. Ardından telefonunu alıp bir mesaj daha yazdı.

LAURENİptal et. Bu benim etkinliğim, ben hallederim.
BABAMEminim halledersin, güzel prensesim. Tıpkı okul piyesindeki başrolün hakkını verdiğin gibi, ha? İstersen mekânı ne olur ne olmaz diye yedekte tutayım. Ne dersin? Her ihtimale karşı.

Lauren bu kez cevap vermemeye kararlıydı.

O kahrolası okul piyesinden bahsetmese olmazdı! Lauren’ın o gece Ariel’ı oynaması gerekiyordu ama açılış gecesinde sahnede kusmuştu. Aslında gerginlikten ya da korkudan değil, midesi rahatsız olduğu için kusmuştu.

Ancak babası, her fırsatta Lauren’ın o geceyi nasıl berbat ettiğini hatırlatır, unutmasına asla izin vermezdi. Hayatında bir kez başarısız olmuştu ama aslında Lauren bunu büyük bir başarısızlık olarak görmüyordu.

Telefonunu komodinin üzerine öfkeyle bıraktı. Neyse ki telefon kabı yumuşak olduğu için bir şey olmamıştı. Dondurma kutusunu da telefonun yanına koydu. Tek dileği biraz kafa dağıtmak, gerginliğini atmaktı. Baş ucundaki çekmeceyi açıp sadık sevgilisini çıkardı.

Ailesini, işini ya da o gün Sevgililer Günü olup olmadığını düşünmek istemiyordu. Tek istediği, nefesini kesen, gördüğü andan beri zihnini sürekli meşgul eden koyu renk saçlı, yeşil gözlü o yakışıklıyı hayal etmekti.

Vibratörü çalıştırıp gözlerini kapattı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok