
Reed'in Seks Akademisi
Bu işi neden mi istiyorum? Çünkü kız kardeşim koruyucu ailede. Çünkü uyuşturucu bağımlısı annemiz, on yaşındaki bir kıza bakmayı bırakın, kendine bile bakamıyor. Çünkü beş parasızım ve düzgün maaşlı bir iş bulamıyorum. Ve yakında işleri yoluna koymazsam kendimi ciddi bir çöküşün eşiğinde bulacağım.
Bay Reed, Akademi'nin bilinmeyen dünyasına sadece gözlerimi değil, bütün bedenimi de açmıştı. Ne onu ne de yaptıklarını inkâr edebilirdim. Ben ona aittim, bunu o da biliyordu.
Ama bunu bilen bir başkası daha vardı. İkimizi de alt etmeye kararlıydı.
Kalbim kırılmadan buradan çıkmayı başarabilecek miydim?
Bölüm 1
Kitap 1
"Oturun."
Yavaşça masasına doğru ilerlerken kalbim ağzımda atıyordu. Burada olmamam gerektiğini biliyordum ama başka seçeneğim yoktu. Şu anda bu fikirden vazgeçmemek için gerçekten çok çaba sarf ediyordum.
Karşısındaki deri koltuğa geçerken abanoz masanın arkasındaki adam gözlerini benden ayırmıyordu. Kısa eteğimi aşağıya çekiştirirken omuzlarımı dikleştirip tereddütle dediğini yaptım.
Kaslı vücuduna mükemmel bir şekilde oturan kusursuz, özel dikim siyah bir takım elbise giymişti. Uzun boyu, düşünmeye cesaret edemediğim karanlık, çarpık bir vaadin tehdidi gibi üzerimde geziniyordu.
O geldiğinde Akademi'nin önünde sigara içiyor, bir yandan da telefonla hasta kız kardeşimi kontrol ediyordum. Bugün okula gitmemişti. Koruyucu ailesinin ona iyi bakmadığından endişeleniyordum. Bu adam kibirli pisliğin tekiydi ama burada olmamın birçok nedeni vardı.
Binaya doğru yaklaştığını gördüğümde elimdeki izmariti çöp kutusuna atayım derken ıskalamıştım. Son derece kaba bir şekilde, küfreder gibi izmariti yerden almamı emrettiğinde ona siktirip gitmesini söyleyecektim ama sustum.
Çok terbiyeli olmadığımı kabul ediyordum. İçimdeki utanmaz kaltağın ne zaman ortaya çıkacağını gerçekten kontrol edemiyordum ama gelin görün ki şu anda orman yeşili gözlerine bakarken ağzımdan çıkacak kelimeleri iki kez düşünüyordum.
Bay Reed, sekreteri beni ofisine alırken ona böyle sesleniyordu, tam karşımda oturuyordu. Yüzünde meymenet namına hiçbir şey yoktu. Gözlerini bana dikmişti. Arkasındaki açık pencereden içeriye giren esintiyle birlikte birkaç saç teli alnına doğru uçuşuyordu.
Aynı anda burnuma keskin bir misk ve meşe yosunu kokusu geliyordu. Bir koku daha vardı ama ne olduğunu tam olarak çıkaramıyordum. Sarhoş edici derecede güzel bir kokuydu, kokunun pahalı takım elbisesinden yayıldığını biliyordum.
Önünde açık bir dosya duruyordu ama bu benim öz geçmişim değildi. Normal bir iş görüşmesine bu şekilde çağrılmazdınız.
Yıllardır çalıştığım kuaförden suçsuz yere kovulmuştum. Üç aydır işsizdim ve yeni bir iş bulmak neredeyse imkânsızdı.
Üç ay boyunca sayısız mülakata girmiştim. Hepsinde de aşağılanmış, geri çevrilmiştim. Kanepelerde uyuyarak geçirdiğim bu üç ayda arkadaşlarımdan nasıl geri ödeyeceğimi bilmediğim borç paralar almıştım.
Hiç birikimim yoktu. Sıfır. New York gibi bir şehirde para biriktiremezdiniz. Saatte 15 dolar kazanıyorsanız ve dolaylı da olsa bakmanız gereken bir çocuk varsa bu imkânsızdı.
Kuaförde çalışırken Akademi hakkında konuşan iki kızın konuşmasına kulak misafiri olmuştum. Bu işin kız kardeşime yardım etmek için, biraz olsun toparlanabilmemiz için tek şansım olduğunu biliyordum. Kızlar beni birileriyle tanıştırmış, sonunda adım ve iletişim bilgilerim doğru kişilere ulaştırılmıştı.
Ve işte buradaydım.
Bay Reed'in gözleri vücudumda gezinirken dolgun ve simetrik dudaklarının bir köşesi hafifçe yukarıya kıvrıldı. Bunun hoş bir görüntü olduğunu söyleyemezdim.
Yutkunmaya çalışıyordum ama boğazım şişti, çalışmak istemiyordu. Sanırım bu adam sohbet etmek ne bilmiyordu ama sorun yoktu. Ben de şu anda pek hoşbeş havasında değildim.
"Evet, Bayan... Beauvoir," diye söze girdiğinde gözlerinde tam olarak ne olduğunu anlayamadığım bir bakış vardı. "Neden buradasınız?"
Adımı onun ağzından duymak iğrençti ama takılmamaya çalıştım.
"Açıkçası, iş istiyorum," dedim ona kararlı bir şekilde.
Zümrüt yeşili gözleri göğüslerime kayarken çenesi kasıldı. Tekrar konuşmadan önce bir an durakladı.
"Adım Evelyn," diye düzelttim. O işleri zorlaştırıyorsa ben de zorlaştıracaktım. Bunun için kendimle gurur duyuyordum.
Ama sorusu, ki gayet geçerli bir soruydu, cevapsız kalmıştı. Pencereden dışarıya baktım ve gözyaşlarımı bastırırken dudağımı ısırdım.
Bu işi neden mi istiyorum? Çünkü kız kardeşim koruyucu ailede. Çünkü uyuşturucu bağımlısı annemiz, on yaşındaki bir kıza bakmayı bırakın, kendine bile bakamıyor. Çünkü beş parasızım ve düzgün maaşlı bir iş bulamıyorum. Ve yakında işleri yoluna koymazsam kendimi ciddi bir çöküşün eşiğinde bulacağım.
"Para işime yarayabilir," dedim omuz silkerek. Sanki daha fazlasını söylememi bekliyormuş gibi bana bakarken soğukkanlı davranmaya çalışıyordum. Ama ekleyecek bir şeyim yoktu. Diyeceğim tek şey buydu.
"Daha önce bu sektörde çalıştınız mı?"
Başımı iki yana salladım. Bu sektör sadece birkaç yıldır yasaldı. İşimi kaybetmeden önce bu yola gireceğimi hiç düşünmemiştim. Zar zor geçiniyordum. "Çalışmadım ama ne yapacağımı biliyorum."
"Öyle mi?" derken başını eğip beni inceledi.
"Yani, ben... Daha önce de bir şeyler yaptım. İlişkilerimde."
"Ne gibi şeyler?"
Bu soru karşısında beni birden sıcak basmıştı. Bu çok özel bir soruydu. Çok... Sapıkça. Ama yine de buraya kadar gelmiştim, burada olmayı ben istemiştim. Sorusuna cevap vermek zorunda olduğumu biliyordum.
"Mesela... Şey..." diye başladım. Keskin bakışlarından kaçınırken yumruğumu sıkıyordum. "Oral seks. Ve..."
"Evet?"
Aman Tanrım. Bu hayatımın en utanç verici anı olabilirdi. Yumruğumu daha da sıkarken kız kardeşimi düşündüm. Sikerler haysiyeti. Bea'nin bana ihtiyacı vardı.
"Ve göt şeyleri."
Adam bana bakıp başını salladı, hiç etkilenmemişti. Sonrasında bana aklımın ucundan bile geçmeyecek bir şeyi yapmamı emretti, tam burada, hemen şimdi. "Soyun."






































