Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Jekyll ile Hyde

Jekyll ile Hyde

1. Bölüm

JAMIE

Dövme stüdyoları benim huzur bulduğum yerlerdi. Elime bir dövme makinesi alıp dikkatimi bir sonraki çizgiye odakladığımda yirmi altı yaşında sıradan bir kız gibi davranabiliyordum. Maaşını almak için mesaisini doldurmayı amaçlayan biri gibi. Henüz küçük bir çocukken annemle babamın gözlerimin önünde öldürüldüğü ve hem eğitimli bir keskin nişancı hem de profesyonel bir hırsız olduğum gerçeğini unutabiliyordum.

Bu yeni dövme stüdyosu da diğerlerinden farksızdı, ta ki kapının sertçe itilip açılmasıyla huzurum bozulana kadar.

İçeri giren dört adamdan ikisinin sarhoş olduğu barizdi. Hepsinin üzerinde kot pantolon ve deri motorcu yeleklerinden oluşan evrensel kötü çocuk üniforması vardı.

Onların Sessizliğin Ruhları MK üyeleri olduğunu hemen anladım. Kasabaya geleli sadece birkaç ay olmuştu ama Arizona, Carefree’yi motosiklet kulübünün yönettiğini biliyordum. Bize bunu buradaki ilk kahvaltımızda daha kahvemi yudumlamadan önce bir garson söylemişti.

O kahvaltıdan sonra kulüple ilgili biraz araştırma yapmıştım. Carefree, altmışlı yılların hippi döneminde ortaya çıkmış anarşist bir motosiklet çetesi tarafından yönetiliyordu. Silah ve uyuşturucu ticareti yapıyor, birkaç striptiz kulübü ve seks oyuncağı dükkânı işletiyorlardı. Yerel kolluk kuvvetlerini rüşvetle taraflarına çekmişlerdi ve kasabayı kendi kurallarına göre koruyorlardı.

Her şey oldukça klişeydi ama işime burunlarını sokmadan önce bu unutulmuş yerde geçinip gidebilirdik.

Kulüpten birileriyle ilk defa aynı odada bulunuyordum ve onların odağı başka bir yerdeyken ne kadar iyi göründüklerini düşünmeden edemedim.

İlk bakışta tökezleyen iki sarhoş dikkat çekici görünse de gözlerim kapıya en yakın duran adama kaydı. Grubun ne en uzunuydu ne de en çekicisi. Aksine, odanın karanlığında dururken karanlığa aitmiş izlenimi veriyordu.

Ama göz göze geldiğimizde ondan yoğun bir gücün yayıldığını hissettim. Herhangi bir odaya ya da kalabalığa doğal olarak liderlik edebileceği hissine kapıldım.

İçimdeki kaslar anlık bir arzuyla kasılsa da zihnim sahiplenici bir adamın görüş alanında olma fikrinden tiksinince çenemi ona meydan okurcasına kaldırdım.

Bedenimin ondan etkilenmesi umurumda değildi. Bana kimse sahip olamazdı.

Elimin altında hareketlilik hissedince dikkatimi tehlikeli olabilecek bu bakışmadan kaçırdım. Müşterimin omzumun üzerinden baktığını ve onları görünce başını hızla eğdiğini gördüm.

Stüdyonun sahibi Pete, Bay Gövde Gösterisi ile konuşmaya gitti. Pete kısa bir süre sonra Bir Numaralı Ayyaş’ı kendi düzeneğine götürünce dövme pazarlığı yaptıklarını tahmin ettim.

Buraya iş için başvurduğumda Pete referansı olmayan birini işe almakta tereddüt etmişti. Ama sonunda, hiçbir dövme sanatçısının yapmaktan hoşlanmadığı, Çin sembolü, şarkı sözü veya kalp gibi küçük dövmelerle çalışmaya başlamama izin vermişti.

İtirazlarımı kendime saklayıp dövme makinemle her seferinde harikalar yaratmıştım. Pete çok geçmeden acemi olmadığımı anlayıp bazı büyük işleri yapmama izin vermeye başlamıştı.

Şimdiyse kafasına itfaiyeci kaskı takmış çıplak bir pin-up kızını yangın direğinden kayarken resmediyordum. Masaya yüzüstü yatmış genç itfaiyeci müşterim acıyı gayet iyi karşılıyordu.

Kulüple ilgili merakımı bir kenara bırakarak kusursuz çizgilerimi çizmeye yeniden odaklandım.

On beş dakika sonra, arkadaşının dövmesinin yapılmasını izlemekten sıkıldığı anlaşılan İki Numaralı Ayyaş belasını aramaya geldi.

İki Numara sandığım kadar sarhoş olmadığını gösteren net sesiyle, “Harika bir kıçın varmış. Seni neden daha önce kasabada görmedim?” diye sordu.

“Burada yeniyim,” dedim başımı kaldırmadan.

“Senin gibi seksi bir hatunun böyle bir yerde ne işi var?”

Güzelliğimi her zaman yerinde bir silah olarak kullandığım için bunu sorun etmedim.

“Kim Carefree adında bir kasabaya taşınmak istemez?”

Adam bir tabure çekip dibime oturunca kırmızı ve turuncu karışımı sakalları omzuma sürttü. Beni test ettiğini anlayabiliyordum.

Gülümseyerek dövmemi yapmaya devam ettim. İkiz erkek kardeşimle büyümüştüm. Böyle oyunları kazanmak için tepki verilmemesi gerekiyordu. Birkaç dakika görmezden gelindikten sonra İki Numara iç çekerek dövme portföyümü karıştırmaya başladı.

“Vay canına, bunlar müthiş!” Geçen yıl yaptığım biyometrik bir kalp fotoğrafını işaret ediyordu. Gülümsedim ama çalışmama devam ettim.

Zayıf ama kaslı İki Numara’nın güçlü yumrukları olduğunu tahmin edebiliyordum. Kumrala çalan sarı saçları ışıkta kızıla dönüyordu ve gür sakalları düzgün şekillendirilmişti. Evrensel standartlara göre son derece seksi bir adamdı.

Aynı zamanda hiperaktivite problemi vardı. Dosyamı karıştırırken başını fon müziğine göre hareket ettiriyor, parmaklarını sayfaların üzerinde gezdiriyor ve sol dizini sallıyordu.

Dakikalar sonra ayağa kalkıp çekmeceleri açarak diğer dosyalarımı inceledi. Onları da incelerken başını salladığını göz ucuyla görebildim.

Pete’e baktığımda onun İki Numaralı Ayyaş’a özenle dövme yaptığını ve Bay Gövde Gösterisi’nin de diğer yaşlı adamın yanında duvara yaslanmış beklediğini gördüm. Ayaktaki ikili dövme yapılan kulüp arkadaşlarını dikkatle izliyordu.

Sonucu merakla bekliyorlardı. Bu adamların kasabadaki kodamanlar olduğunu ve onlara saygı duymam gerektiğini anlıyordum ama bu olay saçmalamaya başlamıştı.

İki Numara parmağını açık mürekkep kapağına sokmaya çalıştığında eline bir tokat attım. Elini kezzapla yakmışım gibi geri çekildi. Göz açıp kapayıncaya kadar çekmecelerimden birine uzanıp altın ejderhamı aldım.

İki Numara bana hınzırca gülümseyerek yine aynı mürekkep kapağına yavaşça uzandı. Mesajı açıktı. Dövme mürekkeplerimle oynamak istiyordu ve ona izin vermeliydim.

Eli mürekkep kabının yaklaşık iki santim uzağındayken ejderhanın ağızlarından birini işaret parmağının üzerine ittiğimde düzenek kilitlendi.

Parmağına kenetlenen şeyi inceledi. Yeşim ve zümrüt süslemeli, altın renkli ve iki başlı bir ejderhaydı. İki başın da birer açık ağzı vardı ve içine sokulan her şeyi kavrıyordu.

Bu ejderha bir Çin parmak kapanıydı.

İki Numara ejderhayı ortasından tutup çekti. Kolayca çıkmayınca daha da zorladı ama başaramadı.

Kapanı tekrar incelerken diğer işaret parmağını yavaşça ikinci ağza soktu. Kapan bir kez daha yerine oturduğunda zafer kazanmış edasıyla gülümsemekten kendimi alamadım.

“Şu lanet şeyi çıkar parmaklarımdan,” diye emretti.

Çocuk oyuncağına sıkıştırdığı parmaklarıyla sevimli göründüğü için ona bundan sonra Yakışıklı Şeytan ya da kısaca YŞ demeye karar verdim.

Ejderhaya elimi uzattığımda taburesini bana daha da yaklaştırdı. Anlık bir dürtüyle yanağını okşadım. O da kısa bir şaşkınlık anından sonra sevgiye aç bir kedi yavrusu gibi elime yanaştı.

Bu kasabanın krallarından biriydi ve hödük bir tipe benziyordu. Neden böyle bir tepki vermişti? Bir saniyeliğine elime sokulmasına izin verdikten sonra çenesini kavradığımda gözlerimin içine bakmak zorunda kaldı.

Hayal kırıklığına uğramış öğretmen sesimle, “Bu adama ölene kadar taşıyacağı bir dövme yapıyorum ve sen benim dikkatimi dağıtıyorsun, YŞ,” dedim. “Böyle devam edersen bir hata yapacağım, o yüzden durmanı rica ediyorum.”

Aslında bu rica diğer kulüp üyeleri ve patronum içindi.

YŞ kaşlarını çatarak ejderhaya hapsolmuş parmaklarını havaya kaldırdı.

“Bu, Çin parmak kapanı,” diye açıkladım. “Bir bulmaca. Parmağını koparmak istemiyorsan kaba kuvvetle bir yere varamazsın. Ondan kurtulmak için ihtiyacın olan tüm ipuçları ejderhanın içinde.”

Gözleri Noel sabahındaki bir çocuğun neşesiyle parlayınca ben de rahatlayarak sessiz bir iç geçirdim.

“Senin küçük tuzağından kurtulursam karşılığında ne alacağım?” diye sordu flörtöz bir tonda.

Elimi yüzünden çekip dikkatimi tekrar müşterime verdim. “Parmaklarını tekrar kullanabileceksin.”

İtfaiyecinin baldırı taş gibi sertti. Korkudan kaskatı kesilmişti. Ona güven vermek için baldırını sıktıktan sonra dövmedeki kızın yüzünü gölgelendirmeye başladım.

YŞ’nin ejderhanın üzerindeki karmaşık işlemeleri incelediğini çevresel görüşümde gördüm. Canavarın karnındaki şifreli kilidin düğmelerini bulup bana dönerek parlayan gözlerle gülümsedi.

O bulmacayı çözmeye çalışırken odadaki gerginlik dağıldı.

Ben dövmenin son rötuşlarını yaparken YŞ sonunda bulmacayı çözüp parmaklarını kurtardı.

“Bulmacayı çözdüğüme göre bu bende kalabilir mi?”

Bir kahkaha attım. “Asla olmaz. On dört ayar altın ve üzerinde gerçek mücevherler var, ayrıca manevi değer de taşıyor. Ona dokunmasına izin verdiğim tek kişi sensin ve neredeyse parçalıyordun. Tabii ki kalamaz.”

“Böyle bir şeyin kasaba dövmecisinde işi ne?” diye sordu merakla.

“Aile yadigârı. Babam iş yerinde onunla uğraştığımda parmaklarımı kilitlerdi. Bulmacayı çözmem aylarımı alırdı. Bu kadar kısa sürede çözmüş olman beni etkiledi.”

YŞ kurnaz bir ifadeyle, “Ailende çocukların ellerine verdikleri pahalı yadigârlardan daha çok var mı?” diye sordu.

Gözlerinin içine bakarak doğruyu söyledim. “Artık yok. Ailem öldürüldükten sonra kurtarabildiğim tek şey oydu.” Es verdim. “Bu yüzden onu sana veremem.”

Ejderhaya bir kez daha uzun uzun baktıktan sonra onu yavaşça çalışma tezgâhıma bıraktı.

İtfaiyecinin dövmesini bitirip köpükle üzerini silerken omzumun üzerinden YŞ’ye baktım. “Bu kız ateş gibi oğlum. Hiç bu kadar seksi dövmeci görmemiştim.”

Övgüsüne gülümsedim. “Seni boşuna durdurmadım, YŞ, şuna bak.” İtfaiyeciye dövmeye tüm açılardan bakabilmesi için bir ayna uzattım.

Birden arkamda birilerini hissedince Bay Gövde Gösterisi ile Yaşlı Adam’ın dövmeme bakmak için geldiğini gördüm. İhtiyar ıslık çalarken bir dakika sonra Bay Gövde Gösterisi başını onaylarcasına salladı. Onun onayına ihtiyacım olmasa da övgünün ondan gelmesi iyi hissettirdi.

İtfaiyeci bana sessizce teşekkür edip yüklü bir bahşiş bırakınca çıkardığım işten memnun kaldığını anladım. Ben çalışma istasyonumu temizlerken kulüp üyeleri arkadaşlarını bekliyordu.

Tam stüdyodan çıkacakken hödüğe benzeyen adam, “Neden bana YŞ diyorsun?” diye sordu.

“Hiçbiriniz kendinizi tanıtmadınız, bu yüzden sana YŞ demeye karar verdim.”

YŞ kuşkuyla, “Yani bizi tanımadığınızı mı söylüyorsun?” diye sordu. Başımı iki yana salladığımda bana sert bir bakış attıktan sonra, “YŞ ne anlama geliyor?” diye sordu.

Tereddüt etmeden, “Yakışıklı Şeytan,” diye cevap verdim.

Sert bakışları hızla flörtöz bir gülümsemeye dönüştü.

Kendi kendine mırıldandıktan sonra, “Bu gece Shorty’nin aramıza katılmasını kutlamak için bir parti vereceğiz. Gelmelisin,” dedi.

Pete’in dövmesini yapmaya devam ettiği Bir Numaralı Ayyaş’ı gösterdim. “O mu?”

“Evet, o Shorty. Yaşlı olan Steel ve çirkin olan da Rogue.”

İşte o anda isimlerinin deri yeleklerindeki armalarda yazılı olduğunu fark ettim. Steel’in adının altında başkan yardımcısı, Rogue’un ise başkan olduğunu belirten bir arma vardı. YŞ’ye döndüğümde Breaker adının altında silah çavuşu yazdığını gördüm.

“O zaman sen de Breaker oluyorsun,” diyerek parmaklarımı isim armasında gezdirdim. “Silah çavuşu ne demek?”

YŞ benim dokunuşumla göğsünü kabarttı. “Sen cidden yeniymişsin. Pete sana bir şeyler öğretmiştir diye düşünmüştüm.”

Pete’le pek konuşmazdık. Stüdyonun huzurlu ve sessiz olmasından hoşlandığı için ben de bunu bozmamak için çok fazla soru sormaktan ve kısa sohbetler başlatmaktan kaçınırdım.

Burası kasabadaki tek dövmeciydi ve hobimi gerçekten seviyordum.

YŞ çenemi hafifçe kavrayıp yüzümü çevirerek gözlerimin içine baktı. “Bana YŞ demen hoşuma gitti. Parti işine ne diyorsun güzellik?”

“Cuma akşamı saat on bir diyorsun, sence planım yok mudur?” Planım vardı ama bu planın köpük banyosu ve koca bir bardak viski olduğunu söyleyecek değildim.

“Buradaki en iyi partileri biz veririz. Sen de özel konuğum olarak geleceksin. Birçok kız böyle bir davet almak için birbirine girer.” YŞ neyi geri çevirdiğimi anlamam için nefessiz konuşuyordu ama aslında teklifini kabul etmemi istemiyordu.

Bu da bir şekilde başka bir sınavdı. Ama bu durum ya da bu adamlar hakkında politik hamleyi bilecek kadar bilgim olmadığı için içimden geleni yapmaya karar verdim.

“Davet için teşekkürler ama almayayım. Sana iyi eğlenceler koca adam.” Dudaklarının hafifçe kalktığını ve gözünün kenarındaki kırışıklığı yakaladım. Teklifini geri çevirmem onu nedense memnun etmişti.

Altın ejderhayı yerine koymak için hareket ettiğimde üzerimdeki gözleri hissettim. Onların rahatsız edici bakışlarından kurtulmak için buradan çıkmalıydım. Neden hepsi bana bakıyordu?

Çantamı elime aldığımda YŞ bir kez daha konuştu. Geldiklerinden beri bir tek onunla konuşmuştum. Rogue, Steel ve Shorty benimle tek kelime bile konuşmamıştı.

Burası garip bir kasabaydı.

“Yarın öğle yemeğine ne dersin? Barbeküye gelebilir misin?” diye sordu.

Bu soru üzerine benim üzerimdeki gözler ona çevrildi. Yüzüne dikkatle baktığımda bu teklifi kabul etmemin onun için önemli olduğunu anladım.

Reddetmek için bir nedenim yoktu. Üç ay boyunca Cain ile Pete dışında kimseyle konuşmadığım için biraz sosyalleşmekten zarar gelmez diye düşünüyordum.

“Evet, barbekü olur. Ben de bir şeyler hazırlayayım mı?”

YŞ yine çocuklar gibi şen gülümseyince doğru kararı verdiğimi hemen anladım.

YŞ sevinçle zıplayarak, “Kurabiyeye hayır demem,” dedi. “Ana Cadde’deki garajda, tam öğle saatlerinde.”

Sonra arkasına dönüp stüdyodan âdeta sekerek çıktı. Biraz önce olanları açıklayacaklar mı diye merakla Rogue ile Steel’e baktım.

Rogue kaşlarını çatarken Steel de bu durumda karşısında benim kadar şaşkın duruyordu.

Omuz silkerek Pete’le vedalaştıktan sonra işimden olmadığımı umarak stüdyodan çıktım.

Continue to the next chapter of Jekyll ile Hyde

Discover Galatea

Üçlü HazAşk KaçamağıAşk İçin Her ŞeyEşim Benden Nefret Ediyor: FinalHer Güzele Bir Canavar

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi