Ay Nehri - Kitap kapağı

Ay Nehri

L.B.

Bölüm 6

ASH

"Bebeğim?"

"Evet Liv, biliyorum," diye cevap verdim duştayken. "Yakında burada olurlar."

Maeve'in kokusunu üzerimden çıkarmak için iyice yıkandığımdan emin olmam gerekiyordu.

Kaçmanın bir yolunu bulduğuna hala inanamıyordum. Onu bir Yunan tanrıçası gibi hücresinin kapısını elinde tutarken gördüğümde gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

Eşim çok zekiydi. Daha önce kimse oradan kaçmayı başaramamıştı. Neyse ki, küçük firarimin kaçamayacağından emin olduğum bir hücre bulmuştum.

Şimdi tek yapmam gereken durumundan kimsenin haberi olmamasını sağlamaktı. Annem ziyarete geliyordu. Birkaç gün sonra babamın ölüm yıldönümüydü.

Annemi Olivia'yla evliliğimi ayarlamaya iten şey onun ölümüydü. Babamın ölümünü atlatamadığı için bir Seçilmiş Eşi’n benim için daha iyi olacağını düşünmüştü.

Aradan geçen her yıl çektiği acı ikiye katlanmıştı. Bu yüzden Eleanor ve beni aynı kaderi yaşamaktan kurtarmak istemişti.

Küçük Maeve'imi hatırladım. Onun için canımı bile verirdim. Aradan geçen her gün, eş bağımız eşleşme sürecini bitirmediğimiz için daha da yoğunlaşacaktı.

Bağı tamamladığımızda, eş çekimi hafifleyecekti ama o zamana kadar o kadar güçlüydü ki kaleden dışarı adım bile atamıyordum.

Liv mutluydu bu halimden çünkü oldukça doyumsuz olmuştum. Mayıs'tan beri rahat geçirdiğim bir günüm olmamıştı.

Ona layık değildim.

Onun hakkında ne kadar çok şey öğrenirsem, onu işaretlemek konusunda o kadar kötü hissediyordum. Kaos kıskançlık ve öfkeyle hareket etmişti. O gece onu kontrol etmem imkansızdı.

Olivia'dan memnun olsam da Kaos aynı fikirde değildi. Onu memnun etmesi zordu.

İlk başlarda Maeve'i aşağıdaki zindanda tuttuğumuz için kızgın olsa da kaçmaya çalıştıktan sonra hak vermişti.

Maeve'i hayatıma dahil etmemin bir yolunu bulmak için zamana ihtiyacım vardı. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

Görünüşe göre, Ay Nehri Sürüsü’ndendi, benim sürümden. Ailesinin rütbesi o kadar düşüktü ki onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

Ama garip bir nedenden dolayı onun hakkında kendinden daha çok şey bildiğimi hissettim. O ve ailesi tam bir gizemden ibaretti.

Maeve'in kokusunu üzerimden attıktan sonra duştan çıktım. Kaos içimde uludu. Onu özlüyordu belli ki.

Üstüme bir şeyler geçirip ailemi karşılamak için aşağı indim.

Umarım Tylor yarın gizemli eşim hakkında daha fazla şey öğrenmiş olur, ~diye düşündüm.

***

MAEVE

Yatakta uyandım. Uykuya daldığımda yerde olduğuma yemin edebilirdim. Acı çekmediğimi fark edince şaşırdım.

Arkamı dönünce yanımda birisinin olduğunu fark ettim. Aşağı baktım ve etrafımda hareket eden bir el gördüm. Beni yanımdaki vücuda doğru çekti.

"Aç mısın?" Sesi hemen tanıdım, Bay Merdiven’di. Tekrar endişelenmeye başlamıştım ama midemdeki guruldama yüzünden dikkatim çabucak dağıldı.

"Neredeyse iki gündür bir şey yemedin. Açsın," dedi.

"Peki bu kimin suçu?" diye fısıldadım.

"Ye," dedi, doğrulurken. Beni yanına çekti. Elime nerden çıkardığını anlayamadığım bir tabak dolusu yiyecek uzattı. Çok açtım ama yemeğin içinde bir şey olup olmadığını düşünerek tedirgin oldum.

Hayatımda hiç bu kadar çok uyumamıştım. Nasıl ve neden bu kadar çok uyuduğumu bilmiyordum.

Uzandı ve ağzına bir Brüksel lahanası attı. "Zehirli değil. Hadi ye," dedi.

Ona sırtımı dönüp yemeye başladım. O kadar açtım ki çatal bıçak olmadığını fark etmedim bile. Çıplak ellerimle koca bir bifteği ağzıma tıkmakla meşguldüm.

Ayrıca yatak dışında üstünde yemek yiyebilecegim bir şey yoktu. Ne sandalye ne de bir masa görmüştüm. Sadece etraftaki mumlar vardı.

"Aferin," diyip tabağı aldı ve ıslak mendil uzattı.

Göğsünü sırtıma yasladı. "Konuş benimle," diye emretti.

"Ne hakkında?" diye sordum, şaşırmıştım. Yüzüne bakmak için dönmeye çalıştım ama omuzlarımdan kavrayarak hareket etmemi engelledi. Odadaki duvarlardan birine bakıyordum.

"Tamam, neden onun yerine sana bir hikaye anlatmıyorum? Rastgele bir adamın ısırıp çırılçıplak bir şekikde zindana atmasına kadar normal olan bir kızı anlatan hikayeye ne dersin?"

"Sanırım bu hikayeyi daha önce duymuştum,” dedi kıkırdayarak. Gülüşü beni öfkelendirdi. "Bana başka bir hikaye anlat."

"Başka hikayem yok,” dedim. "Neden bana ne istediğini söylemiyorsun? Neden buradayım? Bunu neden yapıyorsun?"

"Şşşş," diye fısıldadı. Nefesinden gelen sıcaklık beni ürkütmüştü. Omzumu öpmeye başladı. Isırık işaretine doğru gidiyordu dudakları.

Kollarımdaki tutuşunun gevşediğini hissettim. Kalkmaya çalıştım ama beni yakaladı. Beni tutmak için vücudunu kullanmıştı.

"Kaçmaya çalışmayı bırakmanı öneririm. Kaos rahatsız oluyor."

"Ben senin oyuncağın değilim!" diye bağırdım.

"SEN BENİMSİN!"

Gözlerinin karardığını gördüm. Sesi derinlerden gelmişti, onun da benim gibi olduğunu fark etmiştim.

Una'yı içimde hissedebiliyordum. Yüzeye çıkmak için sabırsızlanıyordu. Elimi yüzüne uzatarak onu yatıştırdım.

Aniden yanağına dokunmama şaşırmış gibiydi.

Kafasını elime sürtmesini izledim. "Kaos?" dedim. Gözleri parladı.

Kafasını şiddetli bir şekilde salladı.

"Bunu yapma,” dedi nefes nefese. "Senin yanındayken onu kontrol etmek çok zor."

"Neden?" diye sordum sessizce. Sahip olduğum bu avantajı kafamın bir köşesine yazmıştım.

"Yapma," dedi. "Ne onu alacak ne de kontrol edecek haldesin. Eşimiz olabilirsin ama ben bile bazen zar zor bastırıyorum."

"Ne demek istiyorsun?"

"Yani, kontrolü ele aldığında, ben..."

"O kısmı değil,” dedim. "Diğer kısmı."

"Eşim olmak hakkında mı?" diye sordu, başımla onayladım. "Senin şu an olduğun şey."

"Evet... Bu ne anlama geliyor?" Kelimelerimin her hecesini vurgulayarak sormuştum.

"Ne demek ne anlama geliyor?"

"Neyden bahsettiğini bile bilmezken sorumu bana geri soramazsın."

"Sen bir kurt... ben de kurt... eşimsin," dedi basitçe.

"Özür dilerim, ne?" Jeton geç de olsa düştü. "Kurt adam gibi mi? Bizim gibi başkaları da mı var, yoksa sadece biz mi böyleyiz?"

"Ciddi misin? Tylor haklıymış," dedi kendi kendine.

"Tylor bir kurt adam mı?"

"NEDEN?" Kaos cevap verdi. Bunu evet olarak kabul etmeye karar verdim.

"Kaos, ben..."

Bana öyle bakarken ne diyeceğimi unuttum. Dudakları hummalı bir şekilde benimkilere yapıştı. Isırdığı yeri dişledi, bağırdım. Çabucak dudaklarıyla ağzımı kapattı.

Neden bilmiyorum ama inledim.

Bana baktı. Ona uzandım. Ona dokunamadan bileklerimi yakaladı.

Bir ses duydum. Bileğime bakana kadar ne olduğunu anlayamadım.

Beni yatak direklerine bağlıyordu. Şaşkınlığım bir süre sonra öfkeye dönüşmüştü.

Kendimi kurtarmak için sol elimle uzandım, ama bileğimi yakaladı. Önünde boydan boya yayılmıştım adeta.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok