
Satılık Omega
Aurora, sürüsünde sıradan bir kız olduğunu sanıyordu. Ta ki 16. yaş gününe kadar. Bir Omega olduğunu öğrenmesi, bulunduğu acımasız sürüde bir ayrıcalık değil, değeri başkaları tarafından belirlenen birine dönüşmek demektir.
Artık özgürlüğü elinden alınmış ve kaderi, onu sahiplenmek isteyen sürülerin kararlarına bırakılmıştır.
Yine de sessizliği zayıf olduğundan değil, içinde sakladığı gücündendir. Aurora, kimsenin görmediği bir dayanıklılığa sahiptir. Dünya ona boyun eğmesini söylerken o ayakta durmayı başarabilecek midir?
Bölüm 1
AURORA
Açık kapıdan süzülen erkek sesleri alçak bir uğultu gibi kulağıma çarpıyordu. Diğer omegaların arkasından sahneye çıkarken gözlerimi yere sabitledim.
Parlak ışıklar çıplak bedenlerimizi aydınlatırken bizi izleyen erkekler karanlıkta kalıyordu. Bugün, bir alfaya ve sürüsüne iki haftalığına seks kölesi olarak satılmak üzere açık artırmaya çıkarılacağım on beşinci gündü.
Eskiden bu kadar çok yabancının ve beni isteyen erkeğin önünde çıplak durmak beni utandırırdı ama artık utanmayı çoktan unutmuştum.
Ellerim yanlarımda, başım öne eğik duruyordum. Uzun, koyu kahverengi saçlarımın arkasına bile saklanamıyordum. İzleyenler vücudumun her yerini görebilsin diye saçlarım sıkı bir topuz yapılmıştı.
Teklifler başladığında gözlerimi boşluğa diktim. Çok geçmeden sıra bana gelmişti.
“Aurora, öne çık!” diye emretti alfam.
Oldukça kısaydım. Boyum yaklaşık 1.60’tı ama gözlerim erkeklerin özellikle çekici bulduğu çok açık bir maviydi. Alfam başımı kaldırıp kalabalığa bakmamı emreder etmez teklifler başladı.
On altıncı doğum günümde ailemle birlikte bir omega olduğumu öğrenmiştik. Bunun ne anlama geldiğini bildiğim için dehşete kapılmıştım.
Kokum bir gecede değişmişti, yanıma gelen her kurt anında omega olduğumu seziyordu. Neden böyle olduğunu kimse bilmiyordu ama bence bu Ay Tanrıçası'nın iradesiydi. Ne bir parti vardı ne de doğum günü pastası. Sürüm ve ailem için satılacak bir eşyadan başka bir şey değildim.
Sürümüzde bir omega ortaya çıkar çıkmaz sürü kasasına para getirmek için satılırdı. Çocuğun ailesi sessiz kalmaları karşılığında iyi bir miktar para alırdı.
Beni alfamıza ihbar ettiklerine, sanki öz çocukları değilmişim gibi anında ona teslim ettiklerine inanamıyordum.
O andan itibaren çocukluk dönemi sona ermişti. Gelecekte bana teklif verecek insanlara istediklerini sunabilmem için dört hafta boyunca fahişe olarak eğitilmiştim. Hepsi sadece alfamın zenginleşmesi içindi.
İlk gün masumiyetimi Alfa Kurt'a vermek zorunda kaldım. Tüm gücümle direnmiştim ama çok güçlüydü. Tek bir emri direncimi kırmaya yetmişti. Savaşçılarının izlemesine izin vererek ve onlara “Bakın, bir omegayı böyle kontrol edersiniz” dediğinde kendimi aşağılık hissetmiştim.
Sonraki günlerde sürümün erkekleri beni tekrar tekrar kullanmıştı. Öyle ki artık karşı koymayı bile aklımdan geçiremiyordum. Kaçmayı denemiştim ama fazla uzağa gidemeden yakalanıp bir güzel dayak yemiştim. Bir daha kaçmayı denemeyi bile düşünmezdim.
Sürekli utanç içindeydim, kendimi kirlenmiş hissediyordum. Yemek yemiyor, kendimi öldürmeye kalkışıyordum ama her girişimim acımasız ve dayanılmaz cezalarla karşılanıyordu.
Yemek yemezsem zorla yediriyorlardı, kendime zarar vermeye çalışırsam ceza iki katına çıkıyordu. Kurdumu kurtboğan enjeksiyonlarıyla sürekli kilit altında tutuyorlardı.
Adamlar birbirini ezerek bağıra çağıra bedenim için teklif veriyorlardı. Onları duymazdan geldim.
Artık o kadar kırılmıştım ki konuşamaz olmuştum. Bana ne söylenirse yapıyordum çünkü hâlâ hissedebildiğim tek şey itaatsizliğimin ardından gelen acıydı.
Hiçbir cinsel arzum yoktu. Zevk almıyor, ıslanmıyordum, bu da her şeyi başlı başına acı verici bir eyleme dönüştürüyordu.
Dört gözle beklediğim tek şey iki haftalık çalışmanın ardından verilen iki haftalık iyileşme süresiydi. Sonra tekrar bu sahneye dönecektim. Tabii o zamana kadar hayatta kalabilirsem.
Biz omegaların birbirimizle konuşmasına izin verilmiyordu ama iletişim kurmanın başka yollarını bulmuştuk. Birimiz geri dönmediğinde bunu hemen fark ediyorduk. Bizi koruyan adamların fısıltılarını duyuyorduk.
Omegalara bu şekilde davranmak yasak olmasına rağmen bize yardım edebilecek kimse yoktu. Diğer sürülerden üyeler ziyarete geldiğinde yardım isteyemiyorduk çünkü alfamız ziyaretçiler gelmeden önce her zaman sessiz olmamızı ve güzelce gülümsememizi emrediyordu.
Böylece burada yasa dışı olarak neler olup bittiği hakkında kimsenin tek kelime etmeyeceğinden daima emin oluyordu.
Katılımcı alfaların sürülerinden sadece birkaç üye müzayedelerden haberdar oluyordu. Resmi olarak biz omegalar sadece eşlerimizi bulmak için diğer sürüleri ziyaret ediyorduk.
Biz omegalar itaatkârlığımız, dayanıklılığımız ve erkekleri çeken benzersiz kokumuz sayesinde oldukça değerliydik.
Teklifler yükselmeye devam ediyordu ama kulaklarımı kapatmıştım. Ne kadar para edeceğim ya da bu kez kime satılacağım artık umurumda değildi. Tek dileğim tekrar bir sadistin eline düşmemekti.
Yine de içimde küçücük bir umut vardı. Dün gece rüyamda Ay Tanrıçası'nın sesini duymuştum. Sesi yumuşacık, sıcacıktı. Ruhumun en derinlerinde titreşen bir güç taşıyordu.
“Sevgili Aurora'm, lütfen biraz daha dayan. Senin ve omega kız kardeşlerinin çektiği acıları görüyorum. Sana acınızdan sorumlu olan herkesten intikam alman için güç vereceğim. Onu akıllıca kullan ve beni gururlandır çocuğum” demişti.
Ama cevap verdiğimde hiçbir karşılık alamadım. Belki de zihnimin bana oynadığı bir oyundu.
“Satıldı… Siyahlar içindeki saygıdeğer alfaya,” diye duyurdu alfam.
Başımı tekrar eğdim.
ALFA DONATELLO
BİRKAÇ HAFTA ÖNCE
Remmo sürüsü aylardır takibimdeydi. Arkadaşlarım ve diğer sürülerden tanıdıklarım bana onlar hakkında hikayeler anlatıyordu.
Bana gelmelerinin nedeni, kadınları istismardan korumak için kurulan bir grubun başında olmamdı.
Bu grubu ailem kurmuştu. Annemin sürüsü, annemin omega olmasından dolayı ona zulmetmişti. Babam onları ziyaret edip anneme neler yaptıklarını gördüğünde bir daha asla böyle bir şey yaşanmayacağına dair yemin etmişti.
Babam beni hem sürüyü hem de grubu devralacak şekilde yetiştirmişti.
Zamanla gelmiş geçmiş en korkulan alfa olmuştum. Bunun için iyi sebeplerim vardı.
Babam bana grup adına ilk görevimi verdiğinde ve kadınlara neler yapıldığını kendi gözlerimle gördüğümde hayatımın amacı benzer istismarlara maruz kalan kadınlara yardım etmek olmuştu.
Ama bu aynı zamanda sık sık öfkelendiğim anlamına geliyordu.
Bazen öfkelensem de babam iki yıl önce hem grubun hem de sürünün kontrolünü bana devretmişti. Kız kardeşim de grubun bir parçasıydı. Kurtardığımız kadınlara yardım etmek için terapist olmayı öğrenmişti. Bu durum beni ve ailemi çok gururlandırıyordu.
Kimse kesin bir şey bilmiyordu ama Remmo sürüsünde bir terslik olduğu belliydi. Gerçek gelir kaynakları neredeyse yoktu ama alfaları âdeta zengin bir adam gibi yaşıyordu.
Yıllar önce maddi yardım istemesi gerekirdi ama böyle bir talep hiç gelmemişti.
Orada neler döndüğünü öğrenmek için betama gizlice sürüye katılmasını ve etrafı araştırmasını söylemiştim. Öğrendikleri beni aşırı öfkelendirmişti.
Öyle ki, içimdeki kurt bedenimi ele geçirecekti.
O alçak alfa omegalara nasıl zarar verebilirdi? Onları nasıl satabilirdi?
Omegalar bu dünyadaki en nadir, en çok arzu edilen varlıklardı. Sevilmeleri, korunmaları ve değerli mücevherler gibi muamele görmeleri gerekirdi.
Remmo sürüsünün alfası ise bunun tam tersini yapıyordu. Bunu yaparak kültürümüzü ve yaşam tarzımızı yok ediyordu.
Benim sürümde omegalara asla zarar verilmezdi. Bizim için küçük prensesler gibiydiler. Asla bir şey yapmaya zorlanmazlardı. O alfa bu güzel yaratıklara nasıl bu kadar acımasız davranabilirdi?
Bir omegaya zarar vermek yasalara aykırıydı. Böyle bir suça kalkışan herkes ölümle cezalandırılırdı. Bu cezanın uygulanması ise grubumuzun göreviydi. Yine de tüm bunlar gizlice yürütülürdü. Sadece Kurt Konseyi ve güvendiğimiz sürüler bundan haberdardı.
Kurt Konseyi, tüm kurtların yasalara uymasını sağlıyor, grubumuzun varlığını dış dünyadan gizli tutuyordu. Alfa çocukları olmadan Konsey’in de gerçek bir gücü kalmazdı.
Sürülerde liderlik soyla aktarılırdı ve yalnızca omegalar, alfa eşlerinden alfa çocuklar taşıyabilirdi. Bu bağ koparsa geleceğin liderleri doğmaz, sürülerde kaos ortaya çıkardı.
Bu satışlar şimdiye kadar duyduğum en korkunç şeydi ama sakin kalmam gerekiyordu. Remmo'nun alfasını konseye bildirmem için sağlam ve tartışmaya yer bırakmayan kanıtlara ihtiyacım vardı.
Kurdum Storm, kuralları ve yasaları umursamıyordu. Onun istediği olsaydı, çoktan yola çıkmış olurdum. Bu aceleciliği beni şaşırtmıştı çünkü daha önce hiç bu kadar içgüdüsel, bu kadar itici bir hızla beni bir yere sürüklemek istememişti.
“Senin neyin var? İşlerin böyle yürümediğini çok iyi biliyorsun!” dedim kurduma, anlamasını sağlamaya çalışarak.
Sadece öfkeli bir hırıltı çıkardı.
Tepkisi beni rahatsız etmişti ama tartışmayı sürdürmenin anlamı olmadığını bilerek boş verip geçtim. İkimiz de inatçıydık.
Tam o anda biri ofis kapımı çaldı. “Alfa, daha fazla haberim var,” dedi betam Michi.
“Gir!” diye yanıtladım. Yardım istemek için gönderdiğim sürülerde işlerin nasıl gittiğini merak ediyordum.
“Beni gönderdiğin her alfa yardım etmeyi kabul etti. Artık altı alfanın hepsi bizim tarafımızda, ilerlemeye başlayabiliriz.”
“Çok iyi,” dedim memnuniyetle. Ama betamın yüzündeki ifadeyi görünce sordum. “Ama başka bir şey daha var, değil mi?”
Michi derin bir nefes aldı. “Onlar da hikayeleri duymuşlar. Bize anlattıkları düşündüğümüzden bile daha kötü.”
Kurdum bunu duyunca hırladı ama hızlıca onu geri ittim. Michi'nin başka ne duyduğunu öğrenmek istiyordum.
“Birkaç hafta önce, River Sürüsü'nün yakınında ağır yaralı bir omega bulunmuş. Sürünün alfası onun eşi olduğunu hemen anlamış ama onu kurtaramamış. Kadının ona söylediği son sözler şuymuş: 'Lütfen Remmo sürüsünün diğer omegalarını kurtar yoksa onlar da er ya da geç ölecek.'”
“Alfa diğerlerini kurtaracağına söz verdikten sonra kadın kollarında ölmüş. Sürü doktoru gömülmeden önce kadının vücudunu incelemiş,” diye ekledi Michi. Ardından duraklayıp üzgün bir şekilde başka tarafa baktı.
Yumruklarımı sıkıp tırnaklarımı derime sapladım. “Peki doktor ne öğrenmiş?” diye sordum dişlerimi sıkarak.
Michi bana tekrar baktı ama bu sefer gözlerinde yaşlar vardı. Bu beni şoke etmişti. Hayatım boyunca onu ağlarken hiç görmemiştim.
Ağzını açmadan önce zihnim çoktan bedenimin önüne geçmiş, beni en kötüsüne hazırlıyordu.
“Vücudunun her yerinde yara izleri, işaretler ve morluklar varmış. Yıllarca istismara uğramış. Alfa, daha on sekiz yaşındaydı.”
Kurdum kontrolü ele geçirip Remmo sürüsünün alfasına duyduğu saf nefret ve tiksintiyle tüm ofisimi mahvederken konuşamadım.
Ya gelecekteki eşim şu anda aynı şeyi yaşıyorsa?



































