Elithra Rae
LEO
Sarah’nın yanına ulaştığımda ilk düşündüğüm, Bu kahrolası insan müsveddesi benim cadıma tecavüz etmeye nasıl kalkışabilirdi? ~oldu.
Sarah’nın çağrısını aldığım anda okuduğum kitaptan uzaklaştım. Çağrısını duymak beni memnun etse de çok kısa süre içinde panik ve korku beni ele geçirdi. Kitabı elimden bırakmadım bile. Onun yanına giderken kitabı öylece düşürdüm.
İnsan ona, “Başkasının adını haykırmayı kes! Leo da kim?” diye bağırıyordu.
Sarah’nın korku dolu kısık sesi beni çekti. “Leo…”
“Seni duydum, benim güzel Sarah’m.” Yüzyıllardır hissetmediğim tarzda bir öfke içimi sardı. O benimdi ve benden başka kimse ona zarar veremezdi.
“Sen de kimsin?” İnsan cahil cesaretiyle bana kafa tuttu. “O senin Sarah’n değil. O benim…”
Elimi kaldırarak bileğimi hızla kıvırdığım anda acınası insanın boynunu gücümle kırdıktan sonra cesedi pikabın kasasından aşağı düştü.
Sarah ise kasanın içindeydi. Kılıfının her yerinde simler olduğu için ona ait olduğunu düşündüğüm bir telefon gördüm. Telefonu montumun cebine atıp Sarah’nın yanına çömelerek saçlarını yüzünden geriye doğru taradım.
Gözyaşları onun güzel beyaz tenine düşerken öfkem daha da alevlendi.
“Benim zavallı küçük cadım. Artık yanındayım. Her şey yolunda.”
Bileklerindeki ipi yakarak küle çevirdikten sonra onu olabildiğince nazikçe kucağıma aldım. Tüy kadar hafif olmasa da narin olduğunu hissederek özenle hareket etmeye çalıştım.
Onu kasadan indirdikten sonra yaptığımı ve yapacaklarımı görmesi için çevirdim.
“Bir daha sana ya da başkasına zarar vermeyecek. Ruhu artık benim.”
Öfkem saf büyüye dönüşürken gücün içimden özgürce akmasına müsaade ettim.
Pikabı küçük bir hurda yığınına dönüşene kadar ezdikten sonra olayın hatırlatıcısı olabilecek her şeyi aleve verdim.
Sıradan bir ateş yeterli olmadığı için alevi neredeyse yeni oluşan bir yıldızın sıcaklığına ulaşana kadar harladım, nihayet ardından yalnızca yerde bir yanık izi kaldı.
Her şey yanıp kül olduktan sonra Sarah’nın teninin kokusu dikkatimi çekti. Artık korkusu geçtiği için teninin değişen kokusunu alabiliyordum.
Onu iyice kendime çektim. “Güçlü bir uyuşturucu karışımı. Vücudundan atana kadar benimle kalacaksın.”
Elleriyle tişörtümü kavradığını hissedince onu koruma içgüdüm devreye girdi.
“Arabam... Hâlâ pizzacının orada.” Bunu bana neden söylediğini ve onu korumam, cadıma zarar verdiği için bu insanı öldürdüğüm gerçeğini saklamam konusunda bana güvendiğini biliyordum.
“Ben onu hallederim.” Işınlanma konusunda onu uyarmam bulunduğu durum sebebiyle hiçbir işe yaramayacağı için, herhangi bir uyarıda bulunmadan onu evime ışınladım.
Onu doğruca odama götürüp yatağıma yatırdım.
Ay ışığı tenini öperken ve çıplak vücuduyla yatağımda sere serpe uzanırken, onu tatmin etmeyi her şeyden çok istiyordum.
Ama bunu böyle bir durumda başlatamaz, ona şu anda sahip olamazdım. Böyle olmazdı. Seksi küçük cadımın, benim onu istediğim kadar o da beni istediğinde rıza göstereceği zamanı bekleyecektim.
“Mümkün olduğunca çabuk döneceğim. Burada kal, hareket etmeye çalışma.”
Kendimi tutamayıp yüzünü okşadım. “Güçlü ol, benim küçük cadım.”
Dudaklarına yapışmanın cazibesi irademi yenmeden önce odadan çıktım.
***
Pizzacının önünde biraz durarak işleri nasıl halledeceğime dair planımı yaptım.
Kollarımı sıvayarak, kameraları bile etkisi altına alacak karmaşık bir illüzyon büyüsü yaptım.
Biraz önce küle çevirdim pikabı, arabayı kullanan o acınası insanı ve yanında oturan Sarah’yı biçimlendirdim. Sonrasında yaptığımdan gurur duymasam da Sarah’nın güvenliği için bunu yapmak zorundaydım.
Büyüyle, insanın pikabını Sarah’nın arabasının yanına park ettirdim. Sarah keyifli bir seks seansı yaşamış edasıyla yolcu koltuğundan indi.
Sürücü tarafına doğru yürüyüp eğilerek o herifi tutkuyla öptü.
Bunu seyretmek bile beni büyüyü yarım bırakacak kadar sinirlendirse de kendimi bunları onun güvenliği için yaptığım konusunda telkin ettim.
Sarah arabasına doğru yürürken ona el sallayıp öpücük yolladı. Ben de Sarah’nın aracının yanındaki karanlığa doğru ilerledim. İllüzyondan faydalanarak, cadımın küçük bedeninin içine saklandım.
İnsanın pikabını içinde lavuk varken, herhangi bir insanın görüş alanından çıktıktan sonra tamamen ortadan kaybolmak üzere hareket ettirdim.
Ona benzemek için illüzyon büyüsünden yardım alarak Sarah’nın arabasını onun evine doğru sürdüm.
Arabasının yanaştığını duyan babası hemen dışarı çıktı.
“Selam, Sarah, hoş…” Arabadan benim indiğimi görünce donup kaldı. “Kızım hangi cehennemde, Leo?” Kızgın olsa da öfkesini sırf sesindeki endişeyi gizlemek için kullandığını biliyordum. Bunu anlayınca gülümsedim.
“Endişelenme, eski dostum. O güvende. Bir insanla buluşacağından haberdar mıydın?”
Babasının rengi attı. “O çocuk ne yaptı?” O anda David’in o çocuğa güvenmediğini, Sarah’yla bu yüzden bugün tanışmamı istediğini anladım.
“O çocuğun Sarah için tehlikeli olduğunu biliyordun.” Sesimde bir nebze de olsa öfke vardı. “Yine de onunla buluşmasına göz yumdun.” Ona doğru bir adım attığım anda beni durdurmak için elini kaldırdığını gördüm.
“Emin değildim, Leo. Çocuk bugün tuhaf davrandı ama yıllardır sevgililerdi. İçimde kötü bir his olsa da Sarah kendi seçimlerini yapabilecek yaşta. Onunla tanışınca, onunla bağ kurmak için sabırsızlanacağını biliyordum.”
Elini indirip yüzünü ovuşturdu. “Seni ona göndermemiş olsaydım…”
David, Sarah doğmadan yıllar önce, daha okulu bile bitirmemişken bana rastlayınca arkadaş olmuştuk, ama çok sonrasına kadar neden tanıştığımızı tam olarak bilmiyordu.
“Onu durdurdum David. Yine de cadı içgüdülerine her zaman güvenmelisin. Seni hiçbir zaman yanıltmaz.”
David, Sarah doğduktan kısa bir süre sonra küçük kızını görmem için beni evine davet etmişti. Sevgili eşi alışverişteyken.
Sarah’yı gördüğüm anda, ona ve gücüne çekilmiştim. Bunu David’le paylaştığımda onunla bir anlaşma yapmıştık.
Yıllar boyunca Sarah’yı ara sıra uzaktan izlemeye devam ettim. İnsan çocuğu tanıyamamıştım ama dediğim gibi, onu her gün takip etmiyordum. Sadece evde olduğu zamanlarda onu görmek için eve uğruyordum.
“Tamamen iyileşene kadar benimle kalacak. Amy’ye Sarah’nın şeytanıyla bağlandığını söyle. O güvende ve yakında evine dönecek. Muhtemelen yarın ya da ertesi gün…”
Düşünerek çenemi ovuşturdum. “Yüksek ihtimalle yarından sonra, yine de erken dönebiliriz.”
David endişeli bir ifadeyle bana baktı. “Neden şimdi dönemiyor, Leo?”
İç çektim. “Çocuk ona ilaç verdi. Sarah bu yüzden onu kurtarmam için beni çağırdı. Onu kendi başına durduramadı. İlaç yüzünden büyüsü etkisizdi ve şimdi tüm vücudunu sarmış vaziyette.”
“Kendini toparlaması ve duygularını sindirmesi gerekecek. Bu konuda konuşmak istemeyebilir, muhtemelen en iyisi bu meseleden tamamen habersizmiş gibi davranman ve Amy’ye hiçbir şey anlatmaman.”
Arkadaşımın yumruklarını sıktığını gördüm. “Onu öldüreceğim.” Sözleri karşısında gülümsedim.
“Ben çoktan icabına baktım, David.”
Şoktaki arkadaşımın bana uzaylı görmüş gibi baktığını gördüm.
“Ben bir şeytanım, David. O artık benim. Kimse onun kılına zarar veremez. Ayrıca, o çocuğun ruhu artık cehennemde ve varoluşunun kalanında acı çekmesi için onu bir arkadaşıma gönderdim bile.”
“Senin bir şeytan olduğunu biliyorum. Ben sadece…”
Kıkırdayarak arkadaşıma doğru yürüyüp geri çekilmediği için onunla gurur duyarken omzuna hafifçe vurdum.
“Sadece onun için birini ne kadar kolay öldürebileceğimi fark etmemiştin. İçin rahat olsun dostum, kızın için en güçlü bekçi köpeğini seçtin.”
“Şimdi onun yanına dönmeliyim. Sen de eşinin yanına dön, adamım. Hatta neden başka bir kız daha yapmaya çalışmıyorsunuz, ha?”
David’in tek kelime etmesine fırsat vermeden oradan ayrıldım.