Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Kanatlarım Varken

Kanatlarım Varken

İkinci Bölüm

ON İKİ GÜN SONRA

Michael yola çıkmaya hazırdı. Takım elbiseleri, gömlekleri ve kravatları ile birlikte askılı bir çantaya özenle yerleştirilmişti. Günlük kıyafetleri ve kişisel bakım eşyaları düzgünce başka çantalara konmuştu.

Annesi, Ollie’nin valizini hazırlamasına yardım edip valizi koridora koymuştu. Michael’ın sırt çantasında atıştırmalıklar, bir alıştırma bardağı ve uçuş sırasında oğlunu oyalayacak bir sürü oyuncak vardı.

Michael, Anelise’i daha iyi tanımak için onunla e-posta aracılığıyla konuşuyordu. Anelise’in daha yeni yirmi bir yaşına basacak olmasına rağmen ne kadar olgun olduğuna hayret etmişti.

Onu tanımasına yardımcı olmak için ona Ollie’nin videolarını göndermişti. Anelise de karşılığında Ollie’nin bayıldığı bir masal okuduğu bir kayıt yollamıştı. Michael, Ollie’ye her gece bu masalı dinletiyordu.

Annesi Susan, Michael’a son iki haftada çok yardımcı olmuştu. Eşyalarını toplamasına yardım etmiş, yokluklarında evde sorun çıkmaması için her şeyi halletmiş ve Ollie’ye Anelise’den söz etmişti.

Torunuyla vakit geçirmeyi çok seviyordu, onu bol bol şımartıyordu. Onunla parka, oyuncakçıya ve Ollie’nin en sevdiği lokantaya gitmişlerdi. Susan, onun bir Meksika pidesini iki lokmada yutuvermesine şaşırıp kalmıştı.

“Michael, yarın gitmeden önce başka bir şeye ihtiyacın var mı? İstersen markete uğrayabilirim,” dedi Susan oğluna.

Michael, şarj aletlerini ve fişleri dikkatle el bagajına yerleştirip, “Sanırım artık her şey hazır, anne. Sağ ol,” dedi.

“Anelise bu yolculuk için iyi bir seçim oldu. Kim ile Neil’ın onu önermesine sevindim,” dedi Susan.

“Ben de çok sevindim. Evet demeseydi ne yapardık bilmiyorum. Ama bu akşam gelip gelmek istemediğini sorduğumda verdiği tepkiye biraz şaşırdım.”

“Yani, insanlar ne yaşıyor bilemezsin. Ama sanırım Kim kızını hâlâ anne babasına muhtaç on beş yaşında bir ergen gibi görüyor.”

Susan devam etti: “Hatta Kim geçen gün bana, Anelise’in sana evet demeden önce onlardan izin almamış olmasına biraz üzüldüğünü söyledi.”

Michael annesine şaşkınlıkla baktı. “Ciddi misin, anne?”

Susan başını salladı. “Bu genç kadında görünenden daha fazlası var gibi geliyor bana.”

“Hata mı yaptım sence?” diye sordu Michael. “Lütfen dürüst ol, anne.”

“Yok canım. Belli ki kendini okuluna vermiş. Dört yıldan kısa sürede yüksek lisansı bitirmek için çok çalışkan olmak lazım. Sanırım sadece biraz daha bağımsız olmak istiyor.”

Susan devam etti: “Ollie’nin onunlayken iyi ellerde olacağına ve onun yanında çok şey öğreneceğine inanıyorum.”

Michael annesinin sezgilerine güvenerek başını salladı. “Sağ ol, anne.”

Annesi de onu yanağından öptü. “Rica ederim. Henüz ne hediye istediğime karar vermedim ama zamanı geldiğinde sözünü tutacağından emin olacağım. Belki sadece bir Burberry marka çanta! Neyse, Ollie uyuduğuna göre ben yatıyorum. Yarın çok erken kalkmamız gerekiyor!”

Michael annesine iyi geceler diledikten sonra, ofisine giderek şirketin diğer şirketle birleşmesi için gerekli olan her şeyin hazır olduğundan emin oldu.

Adli muhasebe alanındaki deneyimiyle muhasebe bölümünün başına getirilmiş Michael, şirketin sahibi ve CEO’su tarafından, İngiliz şirketinin genişleme açısından uygun bir aday olup olmadığını değerlendirmek için en doğru kişi olarak görülmüştü.

Ekipte ayrıca hukuk bölümü başkanı Craig ve İK departmanını gözlemleyip şirketin İngiliz yasaları altında nasıl çalıştığını inceleyecek olan Ken Banks de vardı.

Ken iyi bir adamdı, ayrıca çok çalışkandı. Bu yolculuğa çıkmak için, karısını ve iki ergen çocuğunu geride bırakıyordu ama ailesi, temmuz ayında onu ziyaret etmeyi planlıyordu.

Michael, seyahat için gereken her şeyin hazır olduğundan memnun bir şekilde duş aldıktan sonra yatağa girerken önündeki üç ayın güzel geçmesini diliyordu.

—

Anelise ile Leslie, arkadaşlarıyla birlikte en sevdikleri restoranda, bahar döneminin bitmesini kutluyorlardı. Leslie kafayı bulacak kadar içmişken Anelise ertesi gün erken kalkması gerektiğini bilerek sadece iki kadeh içmişti.

Tiffany bangır bangır çalan müziğin sesini bastırarak, “Ani! O seksi aksanlı, yakışıklı İngiliz erkeklerinin arasında olacağın için seni çok kıskanıyorum!” diye bağırdı.

“Aynen ha! Bir de tezini yazarken para kazanacaksın! Ne şanslısın be, Ani!” dedi sarhoşluktan dili dolanan Monica.

“Yanında çalışacağı adamın tok, seksi bir sesi olduğunu da unutmayalım!” diye ekledi Leslie, bir peynir çubuğuna daha uzanırken.

Diğer kızlar ona mahsustan laf sokup lakaplarla seslenirken Anelise, “Kısmetliyim demek ki,” diye güldü.

Tiffany arkadaşlarına sarılırken, “Bizi aramayı ve fotoğraf göndermeyi unutma!” diye ekledi. “Gitmem lazım. Ailem on bir gibi burada olacak ve geçen seferki gibi sarhoş olmak istemiyorum. Babam harçlığımı kesti!”

Diğer kızlar güldüler ve onu bekleyen Uber’e binen Tiffany’ye el salladılar. Birkaç şarkı boyunca dans ettikten sonra bir taksi tutup eve gittiler.

Leslie ile Anelise dairelerine çıkarken gülüşüyorlardı. Evden içeri girdikleri anda, Leslie kendini Anelise’in yatağına bıraktı. Anelise üstünü değiştirirken bir yandan onun sorularını cevaplıyordu.

“Adaptörünü aldın mı?”

“Aldım.”

“Pasaportunu?”

“Çantamda, biletlerimin yanında.”

“Peki ya telefonunu ve kredi kartlarını? Her şeyi güncelledin mi?”

“Evet, Leslie, telefonum yurt dışı aramalara açık. Bankaya gittim ve ekstra ücret almadan her şeyi hallettiler. Yani, her şey hazır. Neyin var senin?”

Leslie iç çekerek doğruldu. “Tanıştığımızdan beri hiç bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştık! Üstelik seni ziyarete bile gelemiyorum!”

Anelise arkadaşının yanına oturup sımsıkı sarıldı. “Biliyorum, bu kadar değişiklik insanın gözünü korkutuyor ama sana her gün mesaj atacağıma ve birkaç günde bir aramaya çalışacağıma söz veriyorum.”

Leslie başını sallayıp sonra, “Neden hayatımızdaki her şeyin değişmek üzere olduğunu hissediyorum?” dedi.

Anelise hafifçe güldü. “Çünkü saçmalıyorsun ve hayal gücün fazla geniş. Hadi, bu kadar kasvet yeter. İçtiğin tüm o kokteylleri uyuyarak atmaya bak. Erken kalkmam gerekiyor ama gitmeden önce odana uğrarım.”

Leslie, “Uçağın kaçta diye sordu?”

Anelise, “Sabah yedi buçukta uçuyorum. Saat farkıyla, tam onda Chicago’ya varmış olacağım. Londra uçağı öğlen on ikide olduğu için harika bir zamanlama. Böylece Bay Whitlock ile Ollie’yi biraz daha tanıma fırsatım da olacak,” diye açıklayıp sözlerini esneyerek bitirdi.

Leslie başını sallayarak odasına giderken, “İyi uykular, tatlı bela!” dedi.

Anelise, “Sana da uyuz!” diye karşılık verdi.

İki kız da yataklarına girerken önlerindeki üç ayın hayatlarını değiştireceğini bilmeden uyumaya hazırlandılar.

Continue to the next chapter of Kanatlarım Varken

Discover Galatea

Hokey OyuncusuMotosikletçiyle DansIssız CennetSahne Işıklarının AltındaÖn Savunma

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi