Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Beşik Hırsızı

Beşik Hırsızı

İkinci Kurban

LAUREN RYDER

Marie King. Altı yaşında. Kaçırıldı. Başının arkasından vuruldu. Evinden on dakika uzaklıktaki bir oyun alanında salıncağa bindirilmiş şekilde bulundu. ~

Ryder, Phillips ve Lennox olay yerini üzgün bir şekilde ve sanki deja vu yaşıyormuş gibi incelediler. Her şey neredeyse bir önceki günkü cinayetle aynıydı.

Ancak bu sertleşmiş, soğuk, morarmış ve çürük içindeki küçük cesedin daha az sarsıcı olduğu anlamına gelmiyordu.

Lauren'ın tüyleri ürperdi.

Başarısız oldukları hissine kapılmaya başladı.

Tekrar öldürmeden önce onu yakalamalıydık. ~
Daha fazlasını yapabilirdik. ~
Elini kolunu sallayarak ortada geziyor ve elimizde tek bir ipucu bile yok. ~

Ancak bu düşüncelerin kendisini esir almasına izin vermedi ve olumsuz duygularını bir kenara iterek profesyonelce davranmaya devam etti.

"Yani adamımız cinayetleri hep aynı şekilde mi işliyor?" diye sordu Phillips.

"Onu laboratuvara götürünce anlayacağız. Ama belli ki öyle." Lennox geceliği kaldırıp maktulün karnını açtı.

Secundo Hostia. ~
İkinci Kurban. ~

Özenle kazınmış.

"Huzur içinde uyusun," dedi Lennox. Phillips başını öne eğdi. Lauren cesedin yanında diz çöktü.

"Ailesi nerede?" diye sordu Lauren.

"Hale onları haberdar etmesi ve merkeze getirmesi için bir memur gönderdi," dedi Lennox.

"Bu adam ruh hastası sapığın teki," dedi Phillips iğrentiyle.

Tam o sırada, Lennox'ın asistanı koşarak yanlarına geldi ve "Isabelle'in toksikoloji raporunu aldık," dedi.

"Ve?"

"Elde var sıfır."

Benimle dalga geçiyor olmalısınız. ~

"Biz neyle karşı karşıyayız? Lanet olası bir ninja mı?" dedi Phillips.

"Şu an buna inanırım," dedi Ryder.

Lauren bir sürü kötü insanla uğraşmıştı ama hepsi de onu alt edemeyecek kadar dengesiz, bencil tiplerdi.

"Merkeze geri dönelim," dedi Phillips. "Ailelerle konuşalım ve Isabelle’le Marie arasında yaşları dışında başka bir bağlantı bulabilecek miyiz bakalım."

Lauren olay yerine son bir kez baktı.

İnanamıyorum. ~
Hayat ve umut dolu iki küçük kız. ~
İkisi de artık yok. ~

"Bir kere daha olursa elimizde bir seri katil var demektir," dedi Phillips.

Lauren herkesin böyle düşündüğünden emindi ama ilk defa biri bunu dillendirmişti.

O an durumun vahametini daha iyi anladı.

Daha önce de seri katillerle uğraşmıştı ama bu baş dedektif olarak ilk vakasıydı.

Artık daha derine inmek üzereydi ve kurbanların yaşları göz önüne alınınca basının üzerlerine hücum etmesi an meselesiydi.

Kaybedecek zaman yoktu.

"Hadi gidelim, Phillips," dedi ve parktan çabucak ayrıldılar.

***

Merkeze varınca Lauren izin istedi.

Bay ve Bayan King'in karşısına çıkmadan önce biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

İki gündür spor yapmıyordu ve artık beyni uyuşmaya başlamıştı. O sabah kahve içmeye bile vakti olmamıştı.

Kafein eksikliğinden başı ağrıyordu.

Mutfağa girdi ve kahve yapan Hale’i görünce hem şaşırdı hem de sevindi.

O gün ilk defa gülümseyerek "Ne zamandan beri makinenin nasıl çalıştırılacağını biliyorsun?" diye sordu.

"Sen doğmadan çok önce öğrendim canım. Gerçi biraz sert yapmış olabilirim."

"Yok canım."

Hale ikisi için de bir bardak kahve doldurdu. "Gel yürüyelim, Ryder. Parkta ne olduğunu anlat."

Koridorun sonuna doğru yürüdüler. "Olay mahalli öncekiyle neredeyse aynıydı. Yani korkunçtu. Suçlunun çok spesifik yöntemleri var," dedi Lauren.

"Öyle görünüyor. Ve..."

Ve? ~

Ne zaman aklına bir şey takılsa Hale hemencecik anlıyordu bu yüzden konuşmaya devam etti.

"Üzerinde çalışabileceğim bir şeye, bir ipucuna ihtiyacım var ama elimde hiçbir şey yok.

"Ve ben burada oturmuş yerimde sayarken o elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor ve kim bilir nerede bir sonraki kurbanını avlıyor."

"Tekrar yapacağından emin misin?" diye sordu Hale.

"Kesinlikle hız kesmiyor. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum," dedi akıl hocasına.

Normalde tereddütlerini sadece bir kişiye açardı: babasına.

Teğmen Hale, Lauren'ın "yaşlı adamı" ile pek çok ortak özelliğe sahipti: korumacıydı, duyarlıydı ve destekleyiciydi.

Ama sıcakkanlı ve teselli etmeyi seven babasının aksine biraz mesafeliydi ve tavsiyeleri de kısa ve netti.

"Seni tanıdığım dört yıl boyunca senden istediğim tek şeyi yapmalısın..."

"Beş," diye düzeltti Lauren. "Tahmin edeyim. İşimi?"

Hale başını salladı. "Evet. Sen sadece işini yap, gerisi kendiliğinden hallolur."

Lauren kahveden bir yudum aldı. Hale haklıydı. Kahve aşırı sertti.

Hale pencereden donuk gri gökyüzüne bakarken "Annemin bana hep sorduğu bir soru vardı," dedi

"Neymiş o?"

"Şey derdi, 'Olly, beş yüz tabağı nasıl yıkarsın?'"

"Nasıl?" diye sordu Lauren.

"Teker teker."

Lauren kahvesinden bir yudum daha aldı ve söylediklerini düşündü.

Haklı. Olaylara daha yakından bak ve odaklanmaya devam et. Adımlarını sırayla at. ~

Hale ayağa kalktı ve tam çıkarken "Bu arada Kingler ofisinde bekliyor," dedi. "Sen ne zaman hazır hissedersen."

Lauren mutfaktan ayrılmadan önce telefonunu çıkardı ve Liam’dan gelen mesajlara baktı.

Lauren
Hey. Dün gece için tekrar özür dilerim. Umarım eğlenceli geçmiştir.
Liam
Evet geçti ama seni özledik.
Lauren
☹️
Liam
www.newyorktimes.com/00769_9efcpd
Liam
Üstünde çalıştığın dava bu mu?
Lauren
Evet...
Liam
Tanrım... korkunç.
Liam
O zaman seni affediyorum.
Lauren
Teşekkürler kardeşim.
Liam
O piçi yakalayın.
Lauren
Elimden geleni yapıyorum.

Lauren ofisine dönerken Memur Davis'e rastladı.

"Nasıl gidiyor?" diye sordu Davis. "Herhangi bir ipucu var mı?"

Lauren başını salladı. "Hayır, şimdi Kingler’le konuşmaya gidiyorum."

"Ah, bu çok zor olacak," dedi Davis.

"Evet. Bu tür konuşmalar her zaman zor olur. Bu işlerle nasıl başa çıktığımızı görmek istersen içeri gelip bizim için not alabilirsin."

"Gerçekten mi?"

"Yani, eğer istersen."

"Tabii ki isterim. Çok teşekkür ederim, dedektif!"

Lauren Phillips’i de alıp yavaşça ofisinin kapısını açarken Davis onları takip etti.

Richard ve Lillian King kanepede birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı.

Lauren'dan daha gençtiler ama bu sabah yaşadıkları şey onları on yıl yaşlandırmış olmalıydı.

Lauren çiftin karşısına oturdu.

"Merhaba. Ben Dedektif Ryder. Bu da dedektif Phillips. Kızınızın davasını araştırıyoruz. Sadece birkaç soru sormak istiyoruz."

Ama devam edemeden Richard sözünü böldü. "Size ne anlatmamızı istediğinizi bilmiyorum. Evvelsi gece yatmaya gittiğimizde her şey yolundaydı.

"Dün sabah uyanınca bir baktık ki Marie gitmiş ve şimdi öldüğünü öğreniyoruz."

"Richard, lütfen sus," diye yalvardı Lillian. "Sadece bize yardım etmeye çalışıyorlar."

"Evet," dedi Phillips. "Mümkün olduğunca çok bilgi toplamaya ihtiyacımız var."

"Ne öğrenmek istiyorsunuz?" diye sordu Lillian.

"Öncelikle," dedi Lauren, "Kızınız hakkında biraz daha bilgi edinmek istiyoruz. Marie'nin ilgi alanları neydi? Okul dışında herhangi bir etkinliğe gidiyor muydu?"

"O...” diye yutkundu. "Salı ve perşembe günleri bir dans kursuna gidiyordu.~"

"Hangisine?" diye sordu Lauren.

"30. Cadde’deki Astaire Kids’e."

"Yazdın mı?" diye sordu Lauren. Davis başını sallayıp adresi kâğıda not aldı.

"Başka bir şey var mı?"

"Pek sayılmaz," dedi Lillian.

"Sadece altı yaşındaydı," dedi Richard sert bir sesle. "Okula götürürdük. Eve getirirdik. Nereye gitmesini istiyorsak oraya giderdi."

"Evet, anladım," dedi Lauren sakinliğini koruyarak. "Şimdi, Marie ile olan uyku vakti rutininizden bahseder misiniz?

Sadece o gece sıra dışı bir şey olmuş olabilir mi diye düşünüyorum. Gözden kaçırdığınız bir şey mesela."

"Tabii," dedi Lillian. "Marie okuldan gelince saat beşe altıya kadar kitap okurduk ya da oyun oynardık. Sonra annem gelirdi ve yemeği hazırlamama yardım ederdi.

Annem gittikten sonra Marie elini yüzünü yıkar ve en sevdiği prenses pijamasını giyerdi. Sonra da Richard ninni söyleyerek onu uyuturdu. Her zaman yaptığı gibi."

Richard sandalyesine gömüldü, sanki kızıyla olan rutininin artık geçmişte kaldığını ilk defa fark ediyor gibiydi.

Kanepenin döşemesini sanki içine girmek istiyormuş gibi sıktı. Korkunç gerçeği kabullenmek yerine yok olmak istiyor gibiydi.

"Bakın," dedi Lauren. "Öncelikle ne kadar üzgün olduğumu tekrar söylemek istiyorum. Fakat duydunuz mu bilmiyorum ama aynı bu şekilde bir kız daha öldü."

"Evet, o haberi okuduk," dedi Lillian, artık gözünden yaşlar akıyordu. "O küçük kızın ruhu için dua etmiştim ve Tanrı’ya bizi güvende tuttuğu için şükretmiştim.

Ama buna inanamıyorum," diye devam etti. "Bunun başımıza geldiğine inanamıyorum. Kızımın başına."

Başını kocasının göğsüne koydu. Richard ona sarıldı.

Eşine şefkatle sarılıyordu ama Lauren'a onu öldürecekmiş gibi bakmaya devam ediyordu.

"Eğer işinizi yapıp ilk cinayetten sonra adamı yakalasaydınız şimdi kızımızla beraber evde olurduk," dedi.

Lauren ters bir şey söylememek için çenesini sıktı.

O üzgün. ~
Yas tutuyor. ~
Bu senin hatan değil. ~

"Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim," dedi Lauren. Richard'ın söylediklerini ciddiye almamak için elinden geleni yapıyordu.

"Olay yeri inceleme ekibi evinize zorla girilip girilmediğini incelemek ve kanıt aramak için kısa bir süre içinde dairenizde olacak," diye devam etti. "Yarın sizi ararım."

"Teşekkür ederim," dedi Lillian. Richard ise hiçbir şey söylemedi sadece el sıkıştı.

Kingler kendilerini biraz toparlayıp odadan çıktılar.

Lauren, Phillips ve Davis ise boş boş birbirlerinin yüzüne baktılar.

Hiçbir şey. Hala bir şey yok. ~

Lauren Hale’in sözlerini hatırladı ve "Hadi bakalım," dedi. "İşimize geri dönelim."

"Phillips, Bayan Mackintosh'u ara ve Isabelle'in Astaire Kids'e gidip gitmediğini öğren."

"Hemen," dedi Phillips.

"Biraz düşünmem lazım. Davis, notları bırakır mısın?"

Phillips ve Davis odadan çıkınca Ryder içini yiyip bitiren yenilgi duygusuyla baş başa kaldı.

Kahvesinin kalanını bir dikişte içti ve elindeki kâğıt parçasına baktı.

Marie King'in büyükannesini arayıp olağandışı bir şey fark edip etmediğini sorabileceğini düşündü. Ama bundan bir şey çıkmayacağı kesindi.

Tam o an kağıttaki iki kelime dikkatini çekti:

Prenses Pijamaları. ~

Bayan King, Marie'nin en sevdiği pijamalarıyla uyuduğunu söylemişti ama Marie bir gecelikle bulunmuştu.

Lauren masasını karıştırıp Isabelle Mackintosh'un atlıkarıncadaki fotoğrafını buldu.

Isabelle Marie'yle aynı geceliği giyiyordu.

Bunu nasıl fark etmedim? ~

Belki büyük bir ipucu değildi ama karanlık bir mağarada ufacık bir kıvılcım bile yol gösterici olabilirdi.

Isabelle ve Marie'yi birbirine bağlayan herhangi bir şey Lauren'ın içindeki umudu tazelemeye yeterliydi.

Lauren
Benimle kanıt odasında buluş.
Lauren
Bir şey buldum.
Phillips
Beş dakikaya oradayım.

Onu artık yakalayacaktı.

Buna mecburdu.

Üçüncü bir kanlı gecelik görmek istemiyordu.

Continue to the next chapter of Beşik Hırsızı

Discover Galatea

Sevgili Günlükİblisin EsiriHayvanlar AlemiMancini Kardeşler 1. Kitap: Fabrizio'yu SavunmakNefes Nefese

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi