Ateşi Körükle

“Bunun gerçekten gerekli olduğuna emin misin?” diye sordu Lincoln, onu zorla götürdüğüm lüks kıyafet mağazasının kapısında beklerken.

“Çoktan modelim olmayı kabul ettin, bu yüzden gardırobu ben düzeceğim. Birileri işime çomak sokmasaydı belki de bu çıkmazda olmazdın. O yüzden sineye çek, şimdi benimsin.”

Şeytani sırıtışımı gören Lincoln’ün gözleri büyüdü. Elinden tutup onu mağazanın arka tarafındaki bir vitrine doğru sürüklediğimde ürperdi.

“Cidden bana bunu mu yaptıracaksın?” diye sordu. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu. Fazlasıyla hoşnutsuz görünüyordu.

“Belki de pandoranın kutusunu açmamalıydın. Böylece yatağımdaki gömleksiz adamın kim olduğunu ve seni paylaşmamı isteyen düzinelerce DM almazdım.”

“Seni istiyorlar yakışıklı. Ben de senin tamamen benim olduğunu bilmelerini istiyorum.”

“Yine de bunu yapmak zorunda değilsin,” diye itiraz etti Lincoln. “Şirin sevgili pozları verebiliriz. Tate’in süper fotoğraflar çekeceğini biliyorsun. Benim yarı çıplak fotoğraflarımı çekmek biraz aşırı değil mi?”

“Bu onları DM’lerini daha fazla doldurmaya teşvik etmez mi?”

Yakışıklı sevgilimin yüzündeki şaşkın ifadeyi görmezden gelerek önümdeki raftan seçtiklerime daldım.

Teorik olarak mütevazılığını koruyacak, stratejik olarak yerleştirilmiş birkaç kısmı olan neredeyse yarı saydam bir Örümcek Adam kostümünün üzerinde nasıl duracağını düşündüm.

Gerçi bu durum alçakgönüllülük gerektirmiyordu.

Bunu Lincoln başlatmıştı ama ben bitirecektim. Yayın akışıma, yatak başının aşırı derecede seksi olduğu, sevimli bir şekilde buruşmuş bir fotoğrafını göndermenin geri tepeceğini bilmeliydi.

Yastığıma salyalarımı akıtırken kimse yüzümün asıklığına odaklanmamıştı. Daha çok karın kaslarıma ve çarşafın altında kaybolan mutlu izlere odaklanmışlardı.

Takipçilerimden biri #kabarıklığıhisset hashtag’ini açıp yorum bölümümde Linc’in çarşafın altında çıplak ve sünnetli olup olduğu konusunda bir kaos başlattığında, meseleyi ele almam gerektiği kesinleşmişti.

Hannah ile yeni dostum Tatum’la fazlasıyla paylaşımda bulunsam da, başka hiç kimse erkeğimin aletinin detaylarını bilme ayrıcalığına sahip değildi.

“İşte bu!” diye haykırdım parmaklarım raftaki son kostümün kaygan kumaşına dokunduğunda. Linc’in kamera karşısında gözlerini kamaştıracak, hafif metalik, daracık bir zıbın çıkardım.

“Ciddi misin?”

“Bunu tekrar tartışmayacağız, Linc. Kabul ettin ve geri dönüş olmadığını biliyorsun.”

“Şimdi git bunu prova odasına götür ve aletini sımsıkı sardığından emin ol. Sonra eve dönüp seksi fotoğraflarını çekelim. Aeni benden çalmak isteyen binlerce eşcinsel erkeğin önünde boynum dik havamı atabileyim.”

“Çok sıkı olmasın demek istedin herhalde!”

“Hadi aşkım yürü.”

Lincoln umutsuzlukla başını salladı. Elimdeki askıyı aldı. İsteksizce mağazanın arka tarafındaki soyunma odasına doğru yürüyüp perdenin arkasında kayboldu.

Mağazada gezinirken rafları incelemeye devam ettim. Yumuşak ve göz alıcı renklere dayanamıyordum.

Sevgilim daracık zıbının içindeyken Tarzan’ının Jane’i düşündüm. Ürkek erkek arkadaşımın süper kahramanlara olan ilgisinin onu ikna etmemi sağlayacağını düşündüm.

Diğer cosplay kostümlerinden bazılarını görmüştüm. Bu çok da müstehcen değildi, ancak neredeyse şeffaf ağ, Instagram’da şişkinlik arayan lejyonumun önceki soruları hakkında kesinlikle hiçbir soru bırakmayacaktı.

Evet, bu muhtemelen benim açımdan önemsizdi.

Evet, bunun Lincoln’ü internette yabancıların önünde gösteriş yapmaktan biraz utandırdığını biliyordum.

Ve evet, onun parkta el ele tutuşup birbirimizin gözlerinin içine özlemle bakabileceğimiz sevimli fotoğraflar çektirme fikrini kabul edebileceğimi biliyordum.

Ya da... planıma sadık kalıp herkesi kıskandırabilirdik.

Linc’e ilişkimizin münhasırlığını soran tüm DM’leri göstermemiştim.

Soyunma odalarına giden koridora adım attığımda, Lincoln’ün ayaklarını görüp göremeyeceğimi anlamak için perdelerin altından bakarken. “Çok sessizsin,” diye yorum yaptım.

Ayakkabı giymekten nefret ettiği düşünüldüğünde, bunu anlamam uzun sürmedi. “Beni bilerek görmezden mi geliyorsun?”

“Hayır,” dedi sessizce. Perdeyi hafifçe geri çektiğinde kaslı pazularının pürüzsüz hatlarını örten son derece sıkı taytı ortaya çıktı.

Hannah’nın doktorunun onu bir spor salonuna yazılmaya teşvik etmesi kelimenin tam anlamıyla şimdiye kadarki en iyi karar olmuştu. Sadece yeni ve yakışıklı bir koca bulmakla kalmamış, aynı zamanda Lincoln ve beni de istediğimiz zaman spor yapmaya teşvik etmişti.

Her şey Hannah’nın yakışıklı kocasıyla daha fazla spor aletini müstehcence kirletmek istediğinde bana bebek bakıcılığı için para ödemesine izin vermediğim içindi. Nate en sevdiği eşcinsel amcalarıyla takılmayı zaten çok seviyordu.

“Bu açıdan iyi görünüyor. Geri kalanını gösterecek misin?”

Lincoln perdenin kenarını indirdi. Elimi tutup beni kendisine birlikte çekmek için perdenin etrafından uzandı.

Seçimimle gurur duyduğumu söylemek yetersiz kalırdı. Vücudundaki tek bir çukur ya da kıvrım bile gizlenmemişti. Kostümü ona özel dikilmiş gibi oturmuştu.

Parmak uçlarımı yavaşça göğsünde gezdirerek, “Çok güzel,” dedim. “Nasıl bir his?”

“Şaşırtıcı derecede rahat, ama gerçekten hiçbir şeyi gizlemiyor.”

Sırıtarak bir adım öne attım. Lincoln’ün sırtı hafifçe arkasındaki duvara yaslanmıştı. Onun kişisel alanını tamamen işgal ederken yumuşak nefesi yüzümde dalgalanıyordu.

“İşte,” diye başladım, göğsüm hafifçe onunkine değecek şekilde eğilerek, “Bütün mesele de bu zaten.”

Parmaklarım üzerinde gezinirken Lincoln’ün göğsü kabardı, uçları bir kostümden çok tenine benzeyen yumuşak malzemenin içinden yeni edindiği karın kaslarının belirgin çukurlarını izledi.

“Böyle yapmaya devam edersen beni sertleştireceksin,” diye fısıldadı, bakışları endişeyle gözlerim ve arkamdaki perde arasında gidip geliyordu.

İçeri girdiğimizde mağaza neredeyse bomboştu. Genç kasiyer olası bir satıştan çok eline yapışmış telefonla ilgileniyordu.

“Çok geç,” diye alay ettim, parmaklarım yavaşça penisinin başında geziniyordu. “Bana oldukça sağlam görünüyor.”

“Böyle yapmaya devam edersen daha mağazadan çıkmadan bu kostümü mahvedeceğim.”

“Buna izin veremeyiz,” diyerek geri çekilip cebimden cep telefonumu çıkardım.

Hızlıca portre moduna geçtim ve ışık filtresi ayarlarını değiştirdim. SLR makinem kadar iyi değildi ama işimi görecekti. “Arkana yaslan, ellerini düz tut ve sağ ayağını arkandaki duvara koy.”

“Parker...” diye sızlandı ama talimatlarıma uyarak ellerini arkasındaki duvara doğru açtı ve dizini bükerek ayağını yüzeye dayadı.

Bacağının açısı beline gölge düşürüyor, kırmızı kumaşın altındaki ereksiyonunu kısmen kamufle ediyordu.

“Kıpırdamadan dur.” Öne doğru bir adım atarak kostümünün yakasını düzeltmek için uzandım, dikişleri kollarının arkasına doğru çevirdim ve omuzlarına yakın hafifçe kıvrılmış malzemeyi düzelttim. “Bir şey daha...”

Avuçlarım göğüs kaslarını kavrarken Lincoln’ün gözleri büyüdü.

Parmaklarım durmadan önce yavaşça aşağıya indi, parmaklarımın uçlarını örtülü meme uçlarının hafifçe kalkık girintileri üzerinde gezdirdim. Bunun onu biraz çılgına çevirdiğini bildiğimden, büzülmüş deriyi hızla çimdikledim.

Başı usulca arkasındaki duvara çarparken boynu büküldü. “Of, Park. Beni öldürüyorsun,” diye soluk soluğa bağırdı. Parmakları arkasındaki yüzeye doğru bükülürken, aleti giysilerin altında gözle görülür şekilde kalınlaştı.

“İntikam çok kötü, değil mi?” Birkaç adım geri çekilip kameramı kaldırarak önümdeki baştan çıkarıcı sahneyi ekranda çerçevelemek için alay ettim. “Başını aşağı eğ ama kirpiklerinin arasından bana bak. Düşünceli görünmeye çalış.”

Lincoln isteksizce talimatlarıma uydu. Uzun kirpiklerinin altından bana için için yanan bakışlar yöneltti.

“Bu kadar güzel olman gerçekten haksızlık.” Başlangıçta onunla çıkmak istemememin nedenlerinden biri de buydu. Sürtüklük dönemimde birlikte olduğum güzel oğlanlar çok kibirli.

Neyse ki, Lincoln’ün inek tarafı onu tam bir narsist göt olmaktan alıkoydu. Ama kıçı görülmeye değerdi. Yuvarlak, sert ve...

“Odaklan, Parker. Hayal kurmayı bırak. Şu fotoğrafları çek ki eve gidebilelim. İşbirliği yaparsam bana oral seks sözü verildi ve gördüğün gibi hazırım.”

“Bunun için evde olmamız gerektiğini kim söyledi?”

Lincoln kıpırdandı, neredeyse pozunu bozacaktı ama haklıydı. Onu buraya kadar sürüklemiştim. Ateşli Örümcek Adam’ımı kirletmeden önce birkaç fotoğraf çekmem gerekiyordu. Ağzımı onun Peter... Parker’ına götürmek için can atıyordum.

“Olduğun yerde kal,” diye ısrar ettim.

Pozisyonuna devam etti.

“İyice alevlen. Bana kızgın bir şekilde sevişmek istiyormuş gibi davran.”

“Bunun için rol yapmana gerek yok,” diye tehdit etti, sesi azgınken kullandığı o dumanlı niteliğe bürünmüştü. Bayılmıştım.

Aynı adamla tek eşli olmanın isteyeceğim bir şey olacağını hiç düşünmemiştim ama Lincoln’le tanıştıktan sonra başka kimseyi istememiştim.

“Şimdi arkanı dön, ellerini göğüs hizasında duvara koy ve omzunun üzerinden bana bak.”

Linc’i telefonumun ekranında dikkatlice ortalayarak bir o yana bir bu yana hareket ederken yoğun bakışı hiç azalmadı.

Aramızdaki gerilim sonunda koptu ve elimi tutarak beni kabaca göğsüne doğru çekti.

“Benimle alay etmeyi bırak, Parker. Kendimi kaybetmek üzereyim.”