Marie Hudson
Addy
Myra’yla Kevin bütün derslerde yanımdaydı. Gün oldukça hızlı geçiyordu. Günün son dersinde erkekler için kuvvet antrenmanı, kızlar içinse dövüş antrenmanı ve ardından iyi bir eş olma dersi vardı. Myra’yla giyinme odasına gidip antrenman için gerekli üniformaları giymiştik.
Myra omzuma dokundu. “Hey, ders başlamadan önce tuvalete gitmem gerekiyor. Yalnız idare edebilir misin?”
Başımı salladığımda köşeyi dönüp tuvalete doğru gözden kaybolmuştu. Birden sırtıma inen şiddetli bir darbeyle dolaplara çarptım. Çarpmanın etkisiyle kapanan dolap kapısı dudağımı kesmişti. Yere yığıldığımda gözüme bir darbe daha geldi.
Macie yüzüme doğru, “O BENİM ~seni lanet olası ~dışlanan,~” diye bağırdı. “Beni terk etmesi için ne yaptın bilmiyorum ama seninle işim bittiğinde o çirkin suratına göz ucuyla bile bakmayacak.”
Yumruklar yüzümü iniyor, ayaklar vücudumu tekmeliyordu. Kendimi saldırıdan korumaya çalışarak yerde top gibi kıvrılmıştım. Diğer kızların uzaktan gelen çığlıklarını duyuyordum ama kim olduklarını çıkaramıyordum. Kulaklarıma hücum eden kan, sesleri bastırıyordu. Birden kapı çarparak açılınca odayı dolduran bir kükreme altımdaki zemini sarstı. Güçlü kollar beni yerden kaldırırken kızlar saldırılarına ara verdi.
Macie’nin, “Bana saldırdı aşkım,” diye yalan söylediğini duyabiliyordum.
“Sende bir çizik bile yok.” diye karşılık verdi Drake. “Myra, hemen babamı ara. Bu iş bugün bitecek.”
“Neden Alfa’yı arıyorsun?” dedi Macie nefes nefese.
“Toplantıda öğrenirsin.” Beni göğsüne yaslayarak duruşunu ayarladı ve telefonu eline aldı. “Bu akşam Macie ve ailesiyle yemekten sonra bir toplantı düzenlememiz gerek. Az önce Addy’nin ağzını burnunu kırdı. Yine.”
Aramayı sonlandırmadan önce hattın diğer ucundan boğuk bir ses yanıt vermişti. “Bu akşam saat yedide Alfa’nın ofisinde ol.”
Macie eline dokunmak için uzandı ama Drake kendini geri çekmişti. “Bu toplantıda ne olacak?” diye sorarken Macie’nin sesi titriyordu.
“Akşam öğrenirsin,” diye homurdandı Drake. “Myra, Sam’e Addy’yi sürü doktoruna götürdüğümü, bugün eğitimde olmayacağımı söyle.”
“Beni burada bırakma ağabey. Eşyalarımızı aldıktan sonra sizinle geleceğim.”
Drake beni kollarının arasına alıp vücuduna bastırdı. Koridorda yürürken bir kapı açıldı. Kuş cıvıltılarını duyabiliyordum. Okulun dışında olduğumuzu gösteren güneşin sıcaklığını hissedebiliyordum. Bir araba kapısının açılma sesini duyduğumda başımı çevirdim. Drake beni yavaşça bir koltuğa oturtuyordu. Ben koltuğa yerleşirken dilini şaklattığını duydum.
“Addy, bebeğim. Bana bak,” dedi kolumu nazikçe okşarken.
Başımı ellerimin arasına gömerek başımı salladım. Ellerimi hafifçe çekiştiriyor, ellerimi indirmemi istiyordu ama ellerimi acıyla zonklayan yüzüme daha sert bastırdım. Sonunda ellerimi daha sert çektiğinde buna karşı koyamadım.
“Tanrım,” diye mırıldandı. Parmağını yavaşça yüzümde gezdiriyordu. “Seni hemen doktora götürmeliyiz. Kız kardeşim bizimle orada buluşabilir.”
Kapımı kapattı ve hızla sürücü koltuğuna geçti. O kadar hızlı geri geri gidiyordu ki, vites değiştirip otoparktan hızla çıkarken neredeyse boynum incinecekti. Yolda son gaz ilerlerken birkaç dakika sessiz kaldı. Gözleri birkaç saniyeliğine donuklaşmıştı, bu da diğerleriyle bağlantı kurduğunu gösteriyordu. Kurdum nadiren ortaya çıktığından ve beni sürüye kabul etmediklerinden hiçbir zaman sürüyle bağlantı kuramamıştım.
“Lütfen, konuş benimle Addy. Ne oldu?” Tekrar yola odaklanmadan önce bana baktı.
Gözüme dokunduğumda acıyla irkildim. “Seni ondan çaldığımı düşündüğü için bana saldırdı,” diye fısıldadım.
“O lanet sürtük bu akşam hak ettiğini bulacak. Onun icabına bakacağım,” diye homurdandı.
Ona döndüm. “Düşüncesizce bir şey yapma Drake. Seni kaybettiği için acı çekiyor. Bu sürüde reddedilen ~olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim. Tüm hayatını seninle planlamıştı.”
Acımasız bir şekilde güldü. “Biliyorum ama bu asla gerçekleşmeyecekti. Bunu ona defalarca söyledim ama beni dinlemedi. Beni yeterince uzun süre elinde tutabilirse ve eşim ortaya çıkmazsa onu seçeceğimi düşündü. Doğru zamanı bekliyordum, eşimin yakınlarda olduğunu biliyordum. Eşim benden sadece bir yaş küçük olmalıydı. Birkaç ay içinde reşit olacaktı, bu yüzden eşimin kokusunu alana kadar Macie zaman geçirmeme yardımcı oluyordu.”
Pencereden dışarıya baktığımda hırpalanmış yüzümün yansımasını gördüm. “Saldırıya uğradığımı nasıl anladın? Myra’nın bağırdığını duyduğumu sandım ama yüzüme inen darbelerden dolayı duymak zordu.”
Göğsünden alçak sesli bir homurtu çıktı. “Myra bana bağlandı. Macie’nin sana saldırdığını, diğerlerinin de ona katıldığını söyledi. Onlar da bunun hesabını verecekler ama önce Macie emirlerime itaatsizlik etmenin bedelini ödeyecek. Neden bana haber vermedin?”
Başımı öne eğdim. “Sürü bağlantım yok. Ailem sürü bağlantısına katılmama izin vermedi.”
Araba savrulurken Drake çabucak direksiyonu düzeltti. “Ne yaptılar dedin?” derken neredeyse bağıracaktı. “Addy, çok özür dilerim. Kendi dünyama o kadar dalmışım ki bundan haberim yoktu. Çoğu yavru beş yaşına geldiğinde bağlantıya kabul edilir.”
Şişmemiş tek gözümle ona bakıyordum. “Daha altı yaşındaydın. Bilemezdin.”
Başını sallarken saçları bir o yana bir bu yana savruluyordu. Parmaklarımı saçlarında gezdirmemek için kendimi zor tutuyordum. “Babamın bilmesi gerekirdi. Baban onun Beta’sı. Bu nasıl gözden kaçtı?”
Yoldaki bir tümseğe çarptığında inledim. “Babam muhtemelen kayıtlarımda sahtecilik yapmıştır. Tüm evraklara erişimi var. Kabul ritüelinden geçtiğimi yazmış olabilir. Sınıfımdaki diğer bütün yavrular kendi aralarında ettikleri yeminden bahsediyordu. Ben de oradan duymuştum ama benim ritüele katılma zamanım hiç gelmedi.”
Gözleri gidip geliyor, kurdunu kontrol etmeye çalışıyordu. “Doktor seni kontrol ederken bununla ilgileneceğim. Babam, muhtemelen babanın bütün yavrular için gerekli olan tek şeyi yapmadığını bilmiyor. Babam bunu öğrendiğinde baban Beta pozisyonunu kaybedebilir.”
Babamın rütbesi nedeniyle gösteriş yaptığı tek şeyi kaybettiğini düşününce yüzümde küçük bir gülümseme belirdi. Ama bu gülümseme hemen kayboldu. Onlar benim ailemdi. Beni yetiştirme tarzlarından hoşlanmıyor olabilirdim ama bana başımı sokacak bir çatı vermişlerdi. Bazıları bu yüzden bana aptal diyebilirdi ama gördüğüm kötü muameleye rağmen onlara her zaman saygı duymuştum.
Çok geçmeden sürü doktorunun ofisine vardık. Drake hızla arabadan inmiş, kapımı açtıktan sonra beni kucağına almıştı. Basamakları ikişer ikişer çıkarken beni kendine yakın tutuyor, tüm bu itiş kakış sırasında inliyordum.
“Üzgünüm, seni mümkün olduğunca çabuk bir şekilde Mark’a götürmeye çalışıyorum,” derken nazikçe sırtımın alt kısmını tuttu.
Odaya girdiğimizde bir hemşire kapıyı açtı ve bizi sırada bekleyenlerin önüne aldı. Burnu akan ya da öksüren küçük yavruları, muayene edilmekte olan aile üyelerini bekleyen insanları görünce kendimi bir an suçlu hissettim. Drake yanlarından aceleyle geçerken başlarını eğdiklerinde onlara cılız bir şekilde gülümsedim. Hemşire koridorun ortasındaki açık kapıyı işaret ettiğinde Drake beni büyük, soluk sarı renkte bir odaya taşıdı. Beni nazikçe sedyeye yatırdıktan sonra da geri çekildi. Hemşire kapıyı kapatırken Drake yaralarımı inceliyordu.
Parmağıyla hafifçe yüzüme dokundu. “Siktir Addy. Bu çok saçma. Her zaman bu kadar kötü müydü?”
Yavaşça başımı salladım. Acımı belli etmemeye çalışıyordum. “Her zaman değil. Bu seferki, bir çetenin üzerime çullandığı zamanki kadar kötüydü. Genelde sadece vücuduma bir yumruk atılır ya da ayaklarım ezilir. Ama bu sefer daha agresifti.”
Telefonunu çıkardı ve yüzümün fotoğrafını çekmeye başladı. Parmakları elbisemin altına kayıyordu. Afallayarak elini çabucak geri ittim. Gözleri benimkilerle buluştuğunda yüzüne bir sırıtma yayıldı. “Sadece babam için hasarı belgeliyorum. Macie’yle ne yapacağına karar vermesine yardımcı olacak.”
Telefonu elinden kaptım. “Kendi fotoğraflarımı çekebilirim. Kıyafetlerimin altında ne olduğunu görmene gerek yok.”
Dudakları seğirirken alçak sesli bir hırıltı çıkardı. “Buna hakkım var. Sen benim eşimsin. Nasıl ki sen bana aitsin,” dedikten sonra vücudunu işaret etti. “Ben de sana aitim.”
Başımı yavaşça salladım. “Henüz buna hazır değilim. Birlikte olduğun diğer kızlar kıyafetlerini çıkarmana izin veriyor olabilir ama ben onlardan biri değilim. Fotoğrafları kendim çekeceğim.”
Derin bir nefes alıp yere indim ve giyinme odasına doğru ilerledim. Ardından arkamdan perdeyi çekip kapattım. Elbisemi ve uzun kollumu çıkarıp Drake içeriye dalıp beni kurtarmadan önce Macie’nin hırpaladığı yerleri, karnımın, göğsümün ve boynumun fotoğraflarını çektim. Sonrasında sadece morlukların göründüğünden emin olmak için fotoğrafları inceledim. Yavaşça kıyafetlerimi giyerken saldırının sebep olduğu acı içimde zonkluyordu. Acıyla yüzümü buruşturdum.
Odanın kapısı açıldığında başka bir adamın sesi odayı doldurdu. “Drake. Nasıl gidiyor?”