Son Gülen İyi Güler - Kitap kapağı

Son Gülen İyi Güler

Riley I.

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Özet

Hazel, üç yıllık erkek arkadaşının ondan ayrılmasıyla sarsılır. Okulun serserisi ve tuhaf karakteri Graham’ın onunla epey ilgilendiği ve onu güldürdüğü bir partiye katılır. Hazel sadece bir geceliğine rahatlamaya karar verir.

Ama sonraki karşılaşmalarında bu planın işe yaramayacağı anlaşılır. Graham artık onu daha yakından tanımaya niyetlidir.

Hazel ona o geceyi unutması için yalvardığında Graham bunu reddeder. Aksine, her şeyini ortaya koymaya, onu büyülemeye ve onunla sevgili olmaya kararlıdır.

Fazla göster

47 Bölüm

Bölüm 1

1. Bölüm

Bölüm 2

2. Bölüm

Bölüm 3

3. Bölüm

Bölüm 4

4. Bölüm
Fazla göster

1. Bölüm

EYLÜL

Son yılın hakkı verilmeli, arkadaşlarla dağıtılmalı ve unutulmayacak mutlu anılar biriktirilmeliydi.

Gelgelelim ben yıkık hâldeydim.

Daha dönem başlayalı bir hafta olmasına rağmen kalbim paramparçaydı.

Tüm dönemi iyileşmek için uyuyarak geçirmek istesem de arkadaşım Melissa’nın benim için başka planları vardı. Jacob beni terk ettiğinden beri bir haftadır yanımdan ayrılmamış, odama kamp kurmuş, benimle aşk filmleri izlemiş ve bayılana kadar beyaz çikolata yemişti.

Güzeldi ama acımı, çaresizliğimi ve kafa karışıklığımı giderme konusunda pek işe yaradığı söylenemezdi.

Beş gün sonra moralimi düzeltmek için farklı bir yol denememiz gerektiğini söyledi.

Dolabımdan tatlı bir etekle siyah bir bluz çıkarıp bir ev partisine gitmeyi önerdi. Bir geceliğine kafamı dağıtmam ve gevşemem gerektiğini söyledi.

“Gerçekten çok keyifli olacak.” Parlayan gözleriyle gülümsedi. “Dans eder, şarkı söyleriz. Bira içme yarışmasına katılabiliriz. Onlar acayip eğlenceli tipler, Hazel. İstersen sarhoş olup bir geceliğine her şeyi unutabiliriz. Ne dersin?”

Hiç parti insanı olmasam da Melissa’yı reddedemezdim. Özellikle de bu fikrin kalp sızıma iyi geleceğine dair bu kadar umutlu göründüğü için.

Derin bir nefes verip üstümü giyinmek için banyoya gitmemden bir saat sonra çıkmaya hazırdık.

Yolda Melissa’yla bağıra çağıra şarkı söyledik. O hafta ilk defa gülümsemeyi ve rahatlamayı başarmıştım. Belki de bir gece dışarı çıkmaya ihtiyacım olduğu konusunda haklıydı. Ağlayıp zırlamadan bir gece geçirmeye. Mekân değişikliğine.

Vardığımızda ev tıklım tıklımdı. Büyük bir çoğunluk içmeye ve aptalca dans etmeye başlamıştı. İçerideki hava bunaltıcı olduğu kadar bulaşıcıydı. İlk bir saat boyunca Melissa içkilerimizi yenileyip benimle ilgilendi.

Ama gece ilerledikçe Melissa’nın bir çocukla bakıştığını fark ettim.

Onların okulda da bakıştığını ve birbirine gülümsediğini görmüştüm. Ama ne zaman Melissa’ya bunu sorsam aralarında bir şey olduğunu defalarca inkâr etmişti.

Ama bu gece alkol onu yeterince gevşetmiş olacaktı ki o çocukla ilgilendiğini gizlemek için herhangi bir çabaya girmiyordu.

Onu kestiğini beşinci kere yakaladığımda kaşlarımı kaldırarak kolundan tuttum. “Git,” dedim.

Melissa kaşlarını çatarak, “Ne?” diye sordu.

Girişteki çocuğa baktım.

Neden bahsettiğimi anlamak için o tarafa dönmesine gerek yoktu. Başını iki yana sallayarak, “Hayır. Buraya birlikte geldik,” diye itiraz etti.

“Sorun yok. Git,” diye ısrar ettim.

“Hazel.”

“Melissa.”

“Seni yalnız bırakmayacağım.”

Gözlerimi devirdim. Sorun olmayacağı konusunda ısrar etmeye devam edip bu gece onun da eğlenmeye hakkı olduğunu söyledim. Yanımdan ayrılmamak konusunda ısrarcı ve korumacıydı. Onu ikna etmek zor olsa da ona gitmek isteyeceğim zaman haber vereceğimi söylediğimde nihayet gönülsüzce kabul etti.

“Lütfen, Hazel.” Bana uyarırcasına baktı. “Huzursuz ya da yorgun hissedersen veya odana dönüp film izlemeye devam etmek istersen bana haber, tamam mı?”

Onu başımla onayladım.

Ardından o uzaklaşırken ben de kendime oturacak bir yer aradım. Yalnız kalabileceğim bir yer. Dikkatimi dağıtacak kimse kalmayınca yine o karanlık düşünce trenine binmiştim.

Parti alanından ayrı bir odanın arka tarafına itilmiş bir koltuk buldum. Hâlâ herkesi görebiliyordum ama nefes alabileceğim bir alan da vardı. Kendimi koltuğa bırakıp iç çektim.

Ayrılık gerçeği beynimi işgal etti. Gafil avlanmış ve ihanete uğramıştım. Jacob’la birinci sınıftan beri çıkıyorduk ve harika bir ilişkimiz olduğunu sanıyordum. Ama belli ki gözüm kör olmuştu. İşaretleri görmemiştim. Aramızdaki değişiklikleri fark etmemiştim.

Benden ayrılma sebebini hâlâ anlayabilmiş değildim.

Bir şeyleri düzeltmek istemediği için ona kızgın ve kırgındım. Rahatsızlığını benimle ancak ona zarar verdiği ve benden ayrılmak istediği zaman paylaşması haksızlıktı. Ayrılığımızda söz sahibi olamamıştım. Bana işleri düzeltmem için şans vermemişti.

“İşte bu! Parti asıl şimdi başladı!”

Girişteki birkaç çocuk ıslık çalarak bağrışmaya başlayınca derin düşüncelerimden ayıldım. Kaşlarımı çatarak kargaşaya baktım.

Kapının etrafında toplanmış tezahürat yapıyorlardı. Muhtemelen ahmakça bir şey yapan biri için bağrışıyorlardı. Sonra biri gürültülü müziğe rağmen duyulan sesiyle bağırınca kalabalık alkış tuttu.

Heyecandan deliye dönmüş parti müdavimlerine şaşkınlıkla baktım.

Gerçekten mi?

Acaba gelen partiye daha fazla alkol getiren biri miydi? Kim böyle karşılanırdı ki?

Sonunda o kişi ortaya çıktı. Çok uzun boyluydu. Onu kalabalığa rağmen daha önce görmem gerekirdi. Dalgalı siyah saçları loş ışığa rağmen parlıyordu. Belirgin kasları tişörtünün altından bile anlaşılıyordu. Oturduğum yerden bile gözlerinin ışıldadığını görebiliyordum.

Graham St. Claire.

Başka kim olabilirdi?

Lisenin oyun kurucusu.

Bu abartılı karşılamaya gözlerimi devirdim. İnsanların onu neden ilahlaştırdığını anlayamıyordum. Tek olayı harika bir Amerikan futbolu oyuncusu olmasıydı.

Çekici ve büyük gülümsemesi ya da cezbedici ve ışıltılı gözleri beni kandıramazdı.

Onun diğer yüzünü görmüştüm. Acımasız, saldırgan ve son derece pervasız biriydi.

Hiçbir zaman zalimliğinin hedefi olmamış olsam da ona katlanamıyordum. İnsanlara davranış şekli korkunçtu. Onları çekinmeden aşağılaması. İnsanların kitaplarını ve sırt çantalarını parçalaması. Güçlü olduğu için önüne geleni duvarlara ve dolaplara yapıştırması. İnsanların sınıfta dikkatini dağıtıp onlara küçük şeyler fırlatarak ceza aldırması.

Jacob da dâhil. Graham ona eziyet etmiş, acı çektirmiş ve onu küçük düşürmüştü.

Diğerlerinin aksine ben Graham’ın yaptıklarını görmezden gelemiyordum. Yaptıkları ne komik ne de eğlenceliydi. Bunları yaparak daha havalı ya da güçlü olmuyor, acınası ve iğrenç görünüyordu.

Onunla aynı ortamı paylaşmak zorunda kalacağım için dişlerimi sıktım. Bir anlığına gidip Melissa’yı aramayı düşünsem de kendimi durdurdum. Bütün hafta başımda nöbet diktikten sonra nefes almayı hak ediyordu. Havası değişmeliydi.

Dışarıdan görüldüğü kadarıyla gecesi umut vadediyordu. Çocuk onun etki alanına girmiş gibi gözlerini ondan alamıyordu.

Bu yüzden boğazımdaki acı tattan kurtulmak için içkimden bir yudum alıp kaşlarımı çattım.

Bir saat daha bekledikten sonra Melissa’yı alıp buradan gidecektim. Zaten bu köşede saklandığım için kimse beni rahatsız etmeyecekti. Kaldı ki biri yanıma gelecek bile olsa yaydığım karanlık enerjinin insanları iteceğine emindim.

Gözlerimi kapatıp yutkundum.

Burada inanılmaz yalnız ve eğreti hissediyordum. Arabaya gidip huzur içinde ağlamak istiyordum. Ama anahtar Melissa’daydı.

Gözlerim dolarken göğsümdeki boşluk genişledi. Tam ayağa kalkıp kendimi banyoya atacakken biri yanıma oturdu. Ağırlığının etkisiyle minderin yerinden oynadığını hissettim.

Yanağımdan süzülen yaşları silip kaşlarımı çatarak ona döndüm. İfademi gören birinin yanımda oturmak istemesi imkânsızdı.

Şansıma tüküreyim.

Yanımdakini görünce ağzım açık kalsa da tek kelime edemedim. Tek yapabildiğim kaşlarımı çatmaktı.

Gerçekten umursuyormuş gibi endişeli bir ifadeyle, “İyi misin?” diye sordu. Dingin ve alçak sesini duyunca içimde öfkeyle korkunun karıştığını hissettim.

Graham St. Claire.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok