Havuz Partisi - Kitap kapağı

Havuz Partisi

AJ Pages

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Özet

-Kısa hikâye-

Jess, Jack'in arkadaşlarıyla bir havuz partisine katılmayı kabul ettiğinde Jack'in, en çılgın fantezilerinden birini gerçekleştirmek için onlardan yardım istediğinden habersizdir.

Fazla göster

Birinci Bölüm

Jack, iş arkadaşının havuz partisine katılmamı istediğinde kendisiyle daha birkaç haftadır tanışıyorduk. Henüz birbirimizi arkadaşlarımızla ya da ailemizle tanıştırmamıştık. Hatta, evimizde geçirdiği sayısız geceye rağmen ev arkadaşım Christina’yı bile doğru düzgün tanımıyordu.

Başlarda, ikimiz de öylesine, eğlenceli bir ilişki istiyorduk. Tanıştığımızda ben daha yeni, bir ilişkiden çıkmıştım ve Jack de yeni kurulan bir şirketteki işlerle boğuşuyordu. Bu ilişki ikimiz için de ideal bir anlaşma gibi görünüyordu bu yüzden işleri daha ileri götürme fikri pek hoşuma gitmiyordu.

Sanırım endişemin ardındaki gerçek neden, ona kendime bile itiraf etmeye hazır olmadığım derin duygular besliyor olmamdı. Jack ile arkadaş olarak kolayca bağ kurmuştuk, birlikte çok eğleniyorduk. Buna bir de muhteşem sevişmelerimiz eklenince ilişkinin artık ciddileştiğinden endişelenmeye başlamıştım.

Bu yüzden, ilişkiyi ilerletme yönünde adım atan kişinin Jack olması iyi olmuştu. Ayrıca, birkaç iş arkadaşıyla bir havuz partisinde buluşmamı istemesi olabildiğince sıradan bir şeydi; beni ailesiyle tanıştırmak için eve davet etmesinden çok farklıydı. Kendime bunun illaki bir şey ifade etmediğini hatırlatıp duruyordum.

Ancak bu durum, kara kara düşünmeme ve partiden birkaç gün önce, yeni bir mayo seçmeme yardım etmesi için Christina’yı alışverişe sürüklememe engel olmadı.

Mayo seçmek benim için her zaman çok zor olmuştu. D kap göğüslerim ve yuvarlak popom için rahat, destekleyici ama aynı zamanda seksi görünen bir mayo bulabilmem zordu. Bu yüzden Christina altın rengi, ipli bikiniyi gösterdiğinde gözlerime inanamadım.

“Niye öyle bakıyorsun? Bununla çok seksi görünürsün!” diyerek almam için üsteledi.

Başımı salladım. Bu mayoyu şimdiden eleyip başka mayo bakmaya başlamıştım. “Bu model bana asla yakışmaz,” dedim. “Her yerimi örtse bile ipi açılacak, bir yerim görünecek diye korkarım.”

“Bu kadar korkuyorsan çift düğüm atarsın!”

Bu konuyu kapatmasını dileyerek iç çektim. Bana destek olmaya çalıştığını biliyordum ama reklamlardaki, medyadaki mayo mankenlerinin fiziğine sahip, minyon, zayıf arkadaşımdan bu tür konularda tavsiye almak saçmaydı.

“Şunu bir dener misin, Jess?” diye yalvardı. “Yanıldığımı kanıtlamak için denesen ne kaybedersin ki?”

“Peki. Neden olmayacağını göstermek için denemeyi kabul edersem bu konuyu kapatacak mısın?”

“Kapatırım ama Jack seksi bir bikiniyi pas geçtiğini öğrenirse eminim kıçına bir iki şaplak atar!” diyerek popoma vurdu.

Her ne kadar göz devirsem de yanaklarımın kızarmasına, kendi kendime gülümsememe engel olamadım. “Çok komik!”

Jack ile yaşadığım yoğun ilişkinin bir sonucu da sevişmelerimizin pek sessiz olmamasıydı ki Christina bu konuda benimle sürekli dalga geçiyordu. Tabii onu geceleri sık sık gürültüye maruz bıraktıktan sonra bu tür şakalarına kızamıyordum.

Denemem için çeşitli renk ve tarzlarda beş farklı mayo takımı bulana kadar raflara göz gezdirdikten sonra, deneme kabinlerine döndük. Mayoları teker teker deneyip Christina’nın önünde yürüdüm. Dürüstçe yorum yapacağını biliyordum.

Altın rengi bikiniyi bir an önce deneyip kurtulmak istediğimden önce onu denedim. Sorun şu ki giydikten sonra bana çok yakıştığını fark ettim. Üst kısmı göğüslerimin büyük bir kısmını örterek kendimi rahat ve güvenli hissetmemi sağlıyordu. Alt kısmında kalçalarımı destekleyen fazla ip olmaması biraz kötüydü ancak buna rağmen o da örtmesi gereken her yeri örtüyordu. Belki de asıl sürpriz, aynada kendime her açıdan bakarken gülümsüyor olmamdı.

Düşüncelerim, Christina’nın soyunma odasının kilitli kapısının diğer tarafından gelen sabırsız sorularıyla bölündü. “Hâlâ giymedin mi? Hadi, olmadıysa bile göreyim! Söz vermiştin!” diyordu.

“Tamam, tamam,” diyerek derin bir nefes aldım ve kapıyı açtığımda zoraki bir gülümsemeyle kafa salladım. “Bence fazla açık.”

Christina’nın gözleri parladı.

“Vay canına! Ne kadar seksi olmuşsun!”

İltifatını geçiştirmeye çalışıp vücuduma bakarak gördüğüm tüm kusurları işaret ettim.

Ama Christina ikna olmadı. “Şaka yapmıyorum, bunu mutlaka almalısın! Bir de Jack’in seni bununla ilk gördüğünde yüzünün aldığı şeklin fotoğrafını çekmeni istiyorum!”

Göz devirdim. “Beni zaten defalarca çıplak gördü. Şaşıracağı bir şey kalmadı ki.”

“Hayır, katılmıyorum! Seni normalde giydiğin spor kıyafetler yerine bikiniyle görünce çıldıracak!”

Tekrar soyunma odasına girip kaşlarımı çatarak aynaya baktım.

Christina içeri girip gülümseyerek arkamda durdu.

“Bunu alacaksın,” dedi. “Ya kendin alırsın ya da ben sana alırım.”

Aynadan gülümseyerek kafa salladım. “Olur ama önce diğerlerini de deneyeyim, tamam mı? Sonra karar veririm.”

Gönlüm olsun diye, “Tabii, onları da dene,” dedi. “Ama ben kararımı verdim ve bunun ne anlama geldiğini biliyorsun.”

Homurdanarak onu nazikçe kabinden dışarı ittikten sonra, bir sonraki mayoyu denemek üzere kapıyı kapattım.

Sonunda en beğendiğim mayo, beni hem seksi hem de iyi gösteren, tek parça, siyah bir mayo oldu. Dekoltesi vardı ama belimi toparlıyordu ve popomun büyük kısmını örtüyordu. Christina mayonun hem seksi hem de zevkli bir seçim olduğuna söyleyince bunun aslında çok da seksi olmadığı anlamına gelebileceğinden endişelendim.

Sonunda hem siyah olanı hem de altın rengi olanı aldım. Kendime (ve Christina’ya) bikiniyi sırf o para harcamasın diye aldığımı söyledim. Bu bikiniyi gerçekten giymek gibi bir niyetim yoktu. Christina, saçmaladığımı bildiği için bunu yüzüme vurmak yerine gülümseyerek başını sallayacak kadar nazik davrandı.

***

Birkaç gün sonra, parlak mavi, dize kadar gelen, kolsuz bir yazlık elbise ve kahverengi deri sandaletler giyerek partiye gittim. Aldığım iki mayoyu da yanıma alsam da altın rengi bikiniyi giymek konusunda kendimi ikna edemedim. Çantamda tek parça bir mayo daha olması beni rahatlatıyordu. Ne giyeceğimi oraya varıp diğerlerinin ne giydiğini gördüğümde karar verecektim.

Jack’in evi yolumun üzerinde olduğu için önce ona uğradım böylece iş arkadaşının evine birlikte gidebilecektik. Kapıyı açtığında üstünde kırmızı, beyaz balık desenli, lacivert bir deniz şortu, düz gri bir tişört ve kahverengi deri sandaletler vardı. Gözlerim şortuna takıldığında bacaklarımın arası karıncalandı. Onu daha önce hiç bu kadar kısa bir şeyle görmemiştim. Şort, dikkatimi kumaşın altından görünen kaslı kalçalarına çekti. Hem bu görüntü hem de şortun altına bir şey giymediğini bilmek beni çok tahrik etti.

Birden, Christina’ya söylediklerimi hatırladım, Jack’in beni defalarca çıplak gördükten sonra bikinili görünce tahrik olmayacağını düşünerek belki de yanılıyordum, çünkü onu mayoyla görmek beni beklenmedik bir şekilde çılgına çevirmişti.

Jack beni kendisine bakarken yakalayınca sıcak ela gözlerinde muzip bir parıltıyla gülümsedi. “Gördüklerin hoşuna mı gitti?”

Kendi kendime güldüm. Yanaklarım yanmaya başlarken, “Evet,” demek zorunda kaldım.

Gülerek, “Kızardın,” dedi. Beni tepeden tırnağa süzerek bir adım daha yaklaştı.

Gülmemek için dudağımı ısırarak, “Kızardım mı?” dedim.

“Hıhı.” Bana ulaştığında başını sallayıp ellerini kalçalarıma koydu ve yavaşça aşağı indirip popomu iki yandan kavradı. Ne kadar tahrik olduğunu anlamamı istercesine kendine doğru çekti.

O bana yaslanırken ben de ellerimi kollarına koyarak istemsizce inledim.

“Ne düşünüyorsun?” diye fısıldayarak kulak mememi dudaklarının arasına aldı, emdi, hafifçe ısırdı. Kulağımın hemen arkasını hafifçe öptü, dudaklarını boynumda gezdirirken bir daha öptü.

Parmak uçlarımı omuzlarına bastırarak inledim. “Seninle aramda sadece bir kat kumaş olduğunu bilirken partiye nasıl odaklanabileceğimi düşünüyorum.”

Jack öyle bir iç çekti ki sıcak nefesini omzumda, boynumda hissettim. “Belki de gitmeden önce bu konuda bir şeyler yapmalıyız,” dedi.

Geri çekilip gözlerimin içine baktı, saçlarımı kavrayıp çekiştirerek nefesimi kesti.

Dudaklarım aralandı. Yüzüne bakarak başımı salladım.

Tutkulu bir öpücük için yüzümü yüzüne çekti. Benim onu istediğim kadar onun da beni istediğini hissetmek beni mutlu etti.

Beni öperken bir yandan kanepeye taşıdı. Ne olduğunu anlamadan kendimi sırtüstü yatar vaziyette buldum. Bacaklarım Jack’in beline dolanmıştı, bedenim arzuyla karıncalanıyordu. Ona yapıştım, ağırlığını üstümde hissederek tişörtünü kavradım.

Ellerini vücudumda dolaştırmaya başladı, kalçalarımdan yukarı götürüp elbisemi, belimde toplanana kadar yukarı sıyırdı. Parmaklarını külotumun beline geçirip külotu yavaşça indirdi.

Yardım etmek için kalçalarımı kaldırdım. Külotu ayaklarımdan çekip çıkardığında bacaklarım havadaydı.

Yavaşça eğilip dudaklarımdan öperken ağzından bir inilti döküldü. Bacaklarımın arasında dolaşan eli beni çıldırtıyordu. Alt dudaklarımın arasından klitorisimi bulup nazik daireler çizerek okşamaya başladı. İki parmağını içime sokup yavaş, kışkırtıcı bir tempo tutturarak beni ağzına doğru inletti.

“Kahretsin, daha şimdiden sırılsıklam olmuşsun,” diye mırıldandı. “Partiden önce seni becermemi mi istiyordun?”

Tıslayarak, “Evet,” derken gözlerim üzerimdeki ellerindeydi. “Seni her zaman çok istiyorum.”

Göğsünden bir hırıltı koptu, beni okşarken ne kadar zevk aldığımı görmek ister gibi yüzüme bakıyordu.

Zevkten yüzüm kasılırken gözlerinin içine bakarak, “Tanrım, harika bir his,” diye inledim.

“Çok seksisin, Jess. Ben de her zaman seni düşünüyorum,” diye mırıldandı.

“Tanrım,” diye inlerken başım kanepenin kolçağına düştü. “Gelmek üzereyim!”

Sesini alçaltarak, “Şimdiden mi?” diye sordu.

Orgazma yaklaştıkça eline sürtünerek, “Evet!” diye haykırdım. “Parmakların muhteşem! Her taraflarına boşalacağım!”

“Durma, parmaklarıma boşal, Jess! Onları sıkıştırdığını hissetmek istiyorum. Tanrım, daracık, sırılsıklam vajinana girmek için sabırsızlanıyorum. İçinde olmaya bayılıyorum!”

Bu sözler beni doruğa ulaştırmaya yetti. Bacaklarımın arasını çılgınca bir hızla parmaklarına sürterek haykırdım. Bütün bedenim kasılırken kestane rengi saçlarını kavradım.

Ben zangır zangır titrerken bana dokunmaya devam etmeye çalışarak, “İşte böyle, benim için sertçe boşal,” diye mırıldanıyordu.

Sonunda kendime geldiğimde nefes nefeseydim. Ellerim Jack’in saçlarından boynuna, omuzlarına, göğsüne kaydı.

Elini bacaklarımın arasından çektiğini hissettiğimde, “Harikaydı,” diye mırıldandım. Gözlerim hâlâ kapalıydı.

Jack, “Hım,” diye inlerken gözlerimi açmama neden olan bir ses duydum. Parmaklarını ağzına sokmuş emiyordu.

Şaşkınlığım yüzümden okunuyor olmalıydı. Bunu daha önce hiç yapmamıştı. Kimse yapmamıştı. Bunun beni ne kadar tahrik ettiğini, vücudumun bu manzaraya nasıl tepki verdiğini fark etmem uzun sürmedi.

Jack, “Tadın enfes,” diyerek parmaklarını son bir kez emdi.

Ona bakarken şehvetten gözlerim karardı, konuşamadım.

“Hiç kendi tadına baktın mı, Jess?” diye sordu.

Utanarak hafifçe kafa salladım.

“Yani, bu tadı zaten biliyordun, öyle mi?”

Ona uzun uzun baktım, dudaklarımda küçük bir gülümseme, gözlerimde vahşi bir bakış vardı.

Jack aşağı uzanıp az önce yaladığı iki parmağını tekrar içime soktu.

Parmaklarını hissettiğimde nefesim kesildi, onları ileri geri oynatmaya başladığında kasıldım. İçimden çıkardığında dudaklarıma götürdü.

Benden ne yapmamı istediğini hemen anladım ki bunu ben de istiyordum. Dudaklarımı onun için araladım, o da parmaklarını yavaşça ağzıma soktu. Parmak uçlarını hafifçe emerken hem aldığım tattan hem de bunu yapıyor olmaktan dolayı inledim.

Jack parmaklarını boğazıma kadar götürdü.

Öğürdüğümü görünce yavaşça geri çekti ve parmaklarında kalan sularımı emmeme izin verdi.

“Aferin sana,” diye homurdandı. Beni iştahla öperken boynumu kavrayıp hafifçe sıktı.

Dudaklarına karşılık verirken inledim, gömleğinin üstünden belini kavradım, bacaklarımı bacaklarına doladım.

Öpüşmeye ara verdiğimizde soluk soluğa, “Seni istiyorum,” diyerek gömleğini çekiştirmeye başladım.

Gömleğini çıkardıktan sonra, dudaklarını boynuma, omzuma götürdü. Elbisenin üstünden göğüslerimi okşadı, belimde toplanan eteğimi yukarı sıyırıp elbiseyi başımdan çıkardı.

Sütyenimin askılarını omuzlarımdan indirdi ve göğüslerim ortaya çıkana kadar sütyeni çekiştirdi. Onun kocaman ellerine bilen büyük gelen memelerimi avuçladı, teker teker ağzına almadan önce uçlarını yaladı.

İç çektim, memelerimi ağzına alması hissini ne kadar sevdiğimi ona da söyleyerek sırtımı havaya kaldırdım. Hevesle mayosunun önündeki kabarıklığa uzanıp kaya gibi sertleşmiş penisini yumuşacık şortunun üstünden ovuşturdum.

Jack dokunuşlarımı hissettiğinde göğsümün üstünde hırladı.

Elimi penisine doladım, başparmağımı üstünde dolaştırıp en tepesini ucundaki yarık kısma kadar ovuşturdum. Ben bunu yaparken tekrar inleyerek üstüme eğildi, daha fazlasını ister gibi elime sürtünmeye başladı.

Göz göze geldiğimizde birbirimize gülümsedik.

Jack iç çekerek, “Harikasın,” derken hâlâ doğrudan gözlerimin içine bakıyordu.

Şortunun belindeki ipleri çekiştirip gevşettikten sonra, bir elimi içeri sokup pürüzsüz, sert penisini kavradım. Şortunu indirmeden önce onu bu şekilde biraz okşadım.

Jack şortunu indirmeme yardım etti ve ayağa kalkmadan ayaklarıyla tekmeleyerek çıkardı. Üstüme eğilip ensemi kavradı. Ben onu okşayarak vajinamın girişine çekerken dudaklarıma yapışıp uzun uzun öptü.

İnleyerek geri çekilirken, “Prezervatif takayım,” dedi.

Doğrulup üstümden kalkmaya başladığında başımı sallayarak, “Seni hemen istiyorum,” dedim.

Göz göze geldik. Herhangi bir tereddüt belirtisi arar gibi yüzüme baktı.

“Emin misin?”

Başımı salladım. “Evet. Lütfen.”

Jack ikiletmedi. Tekrar inleyerek penisini kavradı ve vajinamın girişini bulup içine girmeden önce, ucunu hafifçe alt dudaklarıma sürttü.

Penisinin çıplak ucunun alt dudaklarımı araladığını hissettiğimde nefesim kesildi. Jack, birkaç kez hafifçe içime girip geri çekildi. Sonunda, on sekiz santimetreyi tamamen içime sokup kalçalarını tüm ağırlığıyla bana verdiğinde inledim.

Kulağıma sokularak, “Ah, vay canına!” diye homurdandı. “Tanrım, içinde olmak harika bir his, Jess.”

Kondomsuz penisinin tamamen içimde olmasının, onun altında bu şekilde sıkışmış olmanın verdiği zevkle inledim. Temposunu artırdığında bacaklarımı beline dolayıp parmak uçlarımı sırtına bastırdım.

Zevkten kendimden geçerken yüzüne bakarak, “Tanrım, muhteşemsin,” diye inledim.

Beni tekrar öpmek için eğildi, alt dudağımı dişleriyle çekip bıraktıktan sonra geri çekilip dizlerinin üstüne doğruldu. Beni kalçalarımdan tutup kendine doğru çekerek kolçakta duran başımın mindere kaymasına neden oldu. Ellerini popomun altına koyup bacaklarımı iyice açarak daha sert bir tempo tutturdu.

Kollarına, göğsüne ve kalçalarına uzanarak parmak uçlarımın ulaşabildiği her yerini kavramaya çalışırken haykırdım:

“Siktir! Tanrım, yine boşalacağım!”

Jack elini bacaklarımın arasına sokup başparmağıyla klitorisimin üzerinde daireler çizerek karşılık verdi.

“Penisimi sık, Jess,” dedi. Beni sımsıkı kavradığını hissetmek istiyorum. Çok yaklaştım… Muhteşemsin. Penisime boşal ve ben de geri çekilip karnına boşalacağım, tamam mı?”

Başımı sallayarak, “Hayır, içime boşal! Lütfen!” diye haykırdım.

Jack doğum kontrol hapı kullandığımı zaten biliyordu bu yüzden istediğim şeyi tereddüt etmeden yapacağını düşünüyordum.

Aniden, “Kahretsin!” diye haykırdıktan sonra, durup klitorisimi ovmaya odaklandı. “Emin misin?”

Yüzümde ciddi bir ifadeyle ona baktım, tekrar hareket etmesini arzulayarak kasığına sürtündüm. “Evet, eminim! İçime boşaldığını hissetmek istiyorum. Seninle aynı anda gelmek istiyorum, Jack!”

Jack hırlayarak tekrar üstüme eğilirken bacaklarımı kaldırıp göğsüme doğru itti. Sonuna kadar içime girerken klitorisimi uyarmaya devam edip temposunu bir kez daha artırdı.

“Tekrar söyle,” dedi.

Başım yine arkaya düşerken inledim. Artık çok yaklaştığımı biliyordum. “İçime boşalmanı istiyorum, Jack! Bunu hissettiğimde ben de doruğa ulaşacağım! Lütfen! Doldur beni! Çok istiyorum!”

Jack homurdanarak orgazm olurken hamleleri çılgın bir hâl aldı. Penisi içimde nabız gibi atıyordu ve gidip geldikçe ılık ılık içime boşalıyordu.

Elini bacaklarımın arasından uzaklaştırdım ve saniyeler sonra onunla birlikte doruğa ulaşana kadar klitorisimi çılgınca uyardım. Jack’in altında kıvrandım, kasıldım.

Jack küfrederek üstüme yığılıp yüzünü boynuma gömdü.

Ben de iç çekip kollarımı göğsüne doladım, saçlarını düzelttim ve sırtında bıraktığım küçük çizikleri ovuşturdum.

Jack sonunda içimden çıkarak beni uzun uzun öptü. Üstümden kalkarken terli bedenlerimizin neredeyse birbirine yapıştığını fark ederek güldük. Jack ayağa kalkarken gülerek popoma bir şaplak attı, sonra beni de ayağa kaldırmak için elini uzattı.

Kalçamı nazikçe okşayarak coşkuyla, “Muhteşemdi!” diye dedi.

Ben de hoş bir sersemlikle, “Evet, harikaydı,” diye sırıttım. “Ama sanırım biraz geç kalıyoruz.”

Jack gülümseyerek başını salladıktan sonra, giysilerimizi toplamaya başladı.

İç çamaşırımı uzattı. Ben sütyenimi geri takarken elbisemi kanepenin üstüne serip şortunu giydi.

Onun yeniden giyinmesini, şortunu çekmesini ve belindeki ipi bağlamasını izlerken yine büyülenmiş gibiydim. O bana seslenene kadar ona nasıl baktığımın farkında bile değildim.

“Bana öyle bakmaya devam edersen buradan hiç çıkamayacağız,” dedi.

Mahcup bir biçimde gülerek özür dileyip kafamı çevirdim. Elbisemi alıp düzelterek başımdan geçirdim.

Sandaletlerimizi giyerken Jack ile tekrar göz göze gelip karşılıklı gülümsedik. Jack anahtarlarını almaya gitmeden önce popoma mahsustan bir şaplak daha atarken ben de temizlenmek için iç çamaşırlarımı alıp banyoya gittim.

Banyo aynasında kendime baktığımda son on dakikayı kafamda yeniden canlandırırken hâlâ gülümsüyordum.

Sonra endişelerim geri geldi. Jack ile aramızdaki ilişkiyi derinleştirmemek için kendime karşı verdiğim savaşı kaybetmiştim. Ancak, onun için bu kadar eriyip biterken onunla nasıl öylesine bir ilişki sürdürebilirdim?

Jack bana kendimle ilgili, başka hiç kimseyle yaptığımı hayal edemeyeceğim kadar zevk veren şeyleri keşfetmemde yardımcı oluyordu. Başından beri, bizi tahrik eden şeyleri birlikte keşfediyorduk. Bana nelerden hoşlandığımı ya da ne istediğimi soruyordu ki bunlar daha önce kimsenin bana cinsel bağlamda sormadığı sorulardı. Karşılığında ben de ona aynı şeyleri sorma arzusu duyuyordum, onun da aynı şekilde hissetmesi için ne yapmam gerektiğini bilmek istiyordum.

Ancak bu durum iyi olduğu kadar tehlikeliydi de çünkü kaybedecek ne kadar çok şeyim olduğunu biliyordum ve duygularımı kendime saklamayı, kendimi tutmayı istememe rağmen yine de bir şekilde Jack’e teslim oluyordum. Ne zaman birlikte olsak duygularım daha da yoğunlaşıyordu, her zaman bir öncekinden daha iyi hissediyordum. Olayın asıl baş döndürücü kısmı ise onun da aynı şekilde hissedebileceğine dair umudumdu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok