
Kanadı Kırık Kuşlar 2: Yıkılmadım Ayaktayım
Lily ve Mason artık rakip değil, üniversiteyi birlikte fethetmeye hazırlar. Yepyeni bir yapılacaklar listesiyle, vahşi ve tatlı anları birer birer işaretliyorlar. Ancak Mason’ın futbol kariyerini tehdit eden acı bir sakatlık her şeyi altüst ettiğinde, Mason içine kapanır ve Lily’nin eski korkuları yeniden su yüzüne çıkar. Büyük emekle korumaya çalıştıkları aşkları bir sınavdan geçerken, bastırılmış travmalar, karmaşık aileler ve parmaklarının arasından kayan hayaller arasında, Lily ve Mason birlikte iyileşmenin ne anlama geldiğini öğrenmek zorundadır.
Bölüm 1
Kitap 2: Yıkılmadım Ayaktayım
LILY
Lise sonda hayatımın aşkıyla tanıştım. Üniversitenin ilk yılının hayatımızın en güzel yılı olacağını düşünüyordum. Oysa ne kadar yanılıyordum…
BİR YIL ÖNCE
MASON
Üniversite için eşyalarımı toplamam gerekirken kendimi Lily’nin evinin önünde arabada otururken buldum. Buradan taşınma konusunda duygularım karmakarışıktı… Lily’ye ihtiyacım vardı.
Motoru durdurup eve koştum ve kapıyı bir kere tıklattım. Çok beklememe gerek kalmadan biri kapıyı açtı. İçeride son ses müzik açıktı. Lily’nin babası Murray bitkin görünüyordu.
“Ah, iyi ki geldin,” diye iç geçirdi, omuzlarını düşürerek. “Kahve almaya gittiğimi falan söylersin. Bu ses beni çıldırtıyor.”
Sonra da anahtarlarını alıp aceleyle evden çıktı. Müziğin geldiği üst kata çıkarken Nickelback çaldığını duyunca başımı iki yana salladım.
Merdivenlerin sonunda durdum ve gülümsedim. Lily odasında dans ediyor, avazı çıktığı kadar bağırarak detone şarkı söylüyordu.
“Ödümü kopardın!” dedi, masaya yürüyüp müziğin sesini kısarken.
“Burada ne işin var?” diye sordu ve kollarını belime doladı.
Ben ona sarılırken, “Eşyalarını toplayacaktın hani?” diye ekledi.
“Evet,” dedim, başımı onunkine yaslayarak. “Veda etmeye geldim,” diye fısıldadım, burnumu onunkine sürterek.
“Öyle mi? Sadece veda etmeye mi?” diye gülümsedi Lily, ellerini belimden göğsüme, sonra da enseme kaydırarak.
“Hı-hı.” Gülmemek için kendimi zor tutarak, “Yani seni çok uzun bir süre göremeyeceğim sonuçta,” diye fısıldadım.
Başını geriye atıp güldü. “Abartıyorsun Mason Cooper.”
“Şimdi gelip veda etmeseydim seni tam yirmi dört saat göremeyecektim,” diye iç çekip şakacıktan surat astım.
“Eşyalarımı toplamama yardım etmeye mi geldin?” diye sordu Lily. Beni bırakıp üzeri eşya dolu yatağına gitti. Sadece yatağı değil, bütün odası darmadağınıktı.
“Benimle yaşaman şartıyla,” diye cevap verince bana imalı ve biraz da suçlu bir bakış attı.
“Mason,” diye iç çekti üzgün bir hâlde. Onu öyle görünce kötü hissettim.
“Sorun değil prenses. Ama sen benimle yaşayana kadar mutsuz bir çocuk olacağım,” dedim. “Birlikte yaşamasak da her cuma ve cumartesi benimle kalacaksın,” diye ekledim, yanağını öperek.
“Ona kim karar verdi?” Yanağını defalarca öpüp boynuna inerken güldü.
“Ben,” diye mırıldandım. Ellerimi kollarından aşağı sürükleyip kalçalarına, sonra da poposuna kaydırdım. Boynuna yumuşak öpücükler kondururken sessizce inledi.
“Mason, babam aşağıda,” diye fısıldadı, ellerini saçlarıma götürüp hafifçe çekiştirerek.
“Dışarı çıktı,” dedim, dudaklarına yönelerek. Ben böyle der demez tişörtümü çıkarmaya çalışınca kendimi tutamayıp güldüm.
“Yavaş ol prenses,” dedim, ellerini tutarak. Lily hemen omuzlarını düşürdü, sevimli bir ifadeyle dudaklarını büzdü. “Sana bir sürprizim var.”
“Sürpriz mi?” diye sordu, bir şey saklıyormuşum gibi arkama bakarak.
“Hadi,” dedim, elini tutup merdivenlere yönelerek.
Ben onu arabaya sürüklerken, “Nereye gidiyoruz?” dedi.
“Sürprizlerden nefret ederim,” diye sızlandı, ön koltuğa otururken.
Kaşlarımı kaldırarak, “Sürprizlere bayılırsın,” diye cevap verdim. “Gözlerini bağlayayım mı?” diye sordum.
“Hmm,” diye mırıldandı, başını yana eğip bana bakarak. “Yok, o zaman seni dikizleyemem.”
Gülümseyip arabayı çalıştırdım. Lily bir yola bir yüzüme bakıp onu nereye götürdüğümü tahmin etmeye çalışıyordu.
Hiçbir şey belli etmedim. Ancak arabayı kenara çektiğimde nereye geldiğimizi anladı.
“Su kulesi mi?” diye sordu, yavaşça kemerini çıkarırken. Sonra yüksek sesle, “İlk randevumuz!” diye bağırdı.
“Randevu değildi ki. O zamanlar sadece arkadaştık, unuttun mu?” diye sordum.
“Ama sen randevu olmasını istiyordun,” dedi.
“Tabii ki istiyordum! Seni orada tutmak için sürekli bir bahane bulup listeye eklemeler yapıyordum.”
Arabadan inip eski merdivene yürüdük.
“Merdiven o zaman da bu kadar kötü durumda mıydı?” diye sordu Lily, temkinli bir tavırla.
“Hemen arkanda olacağım,” dedim.
Merdiveni tutup basamakları çıkmaya başladı. Hemen arkasından çıkarken manzaram Lily’nin güzel poposuydu.
Birkaç kez gülümseyerek aşağı baktı, arkasında olmam onu rahatlatıyordu. Tepeye vardığımızda derin bir nefes alıp temiz havayı içimize çekerek sessizliğin tadını çıkardık.
Sessizce arkasına geçip kollarımı vücuduna doladım ve çenemi başının üstüne yasladım.
“Seni buraya neden getirdiğimi bilmek ister misin?” diye sordum, o parmaklarını ellerimde gezdirirken.
“Hı-hı,” diye cevap verdi, iyice bana sokularak.
“O gece burada o listeyi yapmamız hayatımızı değiştirdi. Bu yüzden bugün yeni bir liste yapacağız. Üniversitenin ilk yılında yapmak istediğimiz her şeyi yazacağız.”
“Gerçekten yeni bir liste mi yapacağız?” diye sordu heyecanla.
“Evet,” dedim. “Burası tam yeri.” Oturup bacaklarımı korkulukların arasından sarkıttım.
O da hemen aynısını yaptı ve başını omzuma yasladı. Hiç vakit kaybetmeden listeyi hazırlamak için telefonumu çıkardım.
“Liste seni bana âşık eden şeydi, bu yeni listeyle bana olan aşkın bitemez,” diye şaka yaptım. Başımı kaldırınca gözlerini devirdiğini gördüm.
Kendimi tutamayıp güldüm.
“İlk ne yazalım?” diye sordu Lily.
“Gece gizlice yurt odana girmek.” İtiraz etmesine fırsat vermeden göz kırpıp yazmaya koyuldum.
“Ya hayır deseydim?” diye gülerek beni hafifçe dürttü.
“Hep bira fıçısının üstünde ters durarak bira içmeyi denemek istemişimdir,” dedi gergin bir tavırla.
Kaşlarımı havaya kaldırdım, böyle bir şey demesini beklemiyordum.
“Hâlâ beni şaşırtmaya devam ediyorsun,” dedim, listeye eklerken.
“O zaman bir sürpriz daha,” dedi. “Çıplak koşmak!” diye bağırdı.
“Gerçekten mi?” diye sordum şüpheyle.
“Tabii,” dedi Lily, en masum gülümsemesini takınarak. Ardından, “Ya sen? İster misin?” diye sordu.
“Saklayacak bir şeyim yok,” diye omuz silktim. “Gerçi bir sürü erkeğin seni çıplak görmesinden pek hoşlanmam.”
“Çok hızlı koştuğum için hiçbir şey göremeyecekler,” dedi, kollarını ileri geri hareket ettirip koşuyormuş gibi yaparak.
“Eskiden hızlıydın ama artık seni sabah altıda yataktan sürüklememe izin vermiyorsun.”
“Sabahları onun yerine yaptığımız şeylerden şikâyet ettiğini sanmıyorum,” dedi kaşını kaldırarak.
Ellerimi havaya kaldırarak, “Haklısın. Şikâyetçi değilim,” dedim.
“Listeye eklendi ama bütün okul çıplak vücuduna bakarken gireceğim kıskançlık krizine hazır ol,” dedim.
“Başka ne yazalım?” diye sordu, başını tekrar omzuna koyarken.
“Çılgın bir üniversite partisine gitmek,” dedim.
“Sahte kimlik çıkarmak,” dedi Lily.
“Ve tabii kimliği yakalanmadan kullanmak,” diye ekledim.
“Aa, bir de kampüsteki çeşmeye atlamak istiyorum,” dedi heyecanla, beni tekrar güldürerek.
“Bu listeye eklemek istediğin başka yasadışı aktiviteler var mı prenses?” diye sordum.
Bir an düşünürken dudaklarını bastırdı, sonra yanakları kızarmaya başladı. “Yıldızların altında sevişmek,” dedi birden.
Bunun ne kadar seksi ve romantik olacağını düşündüm. Kesinlikle evet.
“Hadi, bir şey söylesene!” diye bağırdı, kolumu sallayarak.
“Daha önce bunu düşünemediğim için üzüldüm,” dedim, yalandan surat asarak. Lily dediğime gülüp tekrar bana sokuldu.
“Eh, sanırım üniversitenin ilk yılında yapılacaklar listesi bitti o zaman,” dedim, başımı onunkinin üstüne koyarak.
Bir süre sessizlik içinde gecenin tadını çıkardık. Biraz sonra sessizliği Lily bozdu.
“Bir şeyler daha eklemek istiyorum,” dedi usulca, parmaklarıyla elimde daireler çizerek. “Gerçek şeyler. Sadece üniversitede yapılacak çılgınlıklardan bahsetmiyorum.”
“Tamam,” diye başımla onayladım. “Ne eklemek istiyorsun?”
Derin bir nefes alarak, “Annem konusunda huzur bulmak istiyorum. Onu affetmek falan istediğimden değil. Siktirsin gitsin!” dedi.
Kendimi tutamayıp güldüm. Sonra tekrar ciddi bir ifade takınıp lafını bitirmesine izin verdim.
“Affetmesem bile en azından… Olanları sindirmek istiyorum.”
Bir an sessiz kaldım ve söylediklerini düşündüm.
“Kız kardeşlerimi annemden uzaklaştırmak istiyorum,” dedim usulca, neredeyse utanarak. “Yani, bu yıl mümkün değil tabii ama üniversite takımında harikalar yaratmak, üçüncü sınıfta baş oyun kurucu olmak, sonra da NFL’e seçilmek istiyorum.”
“Hepsini yapacaksın,” dedi Lily. Bunu beni eylemek için söylemediğini anlayabiliyordum.
“Profesyonel bir sporcu olursam kız kardeşlerimi o evden kurtarabilirim,” dedim duygu yüklü bir sesle.
Başka biriyle olsaydım şu anda konuşmayı keserdim ama Lily’nin yanında rahat davranabiliyordum. “Zengin olacağız ve kimseye ihtiyacımız olmayacak. Sana hak ettiğin hayatı vereceğim. Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun prenses ve ben sana bunu sağlamak istiyorum.”
Lily elini göğsüme, tam kalbimin üstüne koydu. “Bu çok güzel bir hayal Mason. Bu yıl gerçekleşmeye başlayacak.”
“Evet,” dedim.
“Bir şey daha,” dedi Lily.
“Ne istersen…”
“Birinci sınıfın sonunda birbirimize hâlâ şimdiki kadar âşık olacağız.”
Yavaş ve sevgi dolu bir şekilde öpüştük.
Geri çekildiğimizde, “Keşke o gece buradayken seni öpseydim. O zaman bütün yazı ‘arkadaş’ olarak geçirmezdik,” dedim.
“Belki,” dedi o haylaz gülümsemesiyle. “Belki de sana tokat atardım ve bir daha hiç konuşmazdık.”
Güldüm. Bence tokat atmazdı ama söz konusu Lily olunca belli olmazdı. Sevdiğim özelliklerinden biri de buydu zaten.
“Aslında,” dedim kaşlarımı kaldırarak, “şu anda bir şeyi listeden silebiliriz.”
Alaycı bir tavırla gülerek gökyüzüne baktı. “Yıldız yok. Hem zaten resmen birinci sınıf olana kadar beklemen gerekiyor,” diye cevap verdi, işaret parmağıyla burnumun ucuna dokunarak.
“Teknik olarak birinci sınıfız,” diye onu ikna etmeye çalıştım. Hiç oralı olmadan başını salladı. “Biraz öpüşelim o zaman?” diye sorunca başını geriye atıp güldü.
“Sadece bir öpücük,” dedi, ciddi olduğunu göstermek için parmağını sallayarak.
Lily dudaklarını benimkilere değdirdiği anda elimi çenesine götürüp onu nazikçe öpmeye başladım. Geri çekilir gibi olduğunu hissedince dudaklarımı ondan hiç ayırmadan iyice yaklaştım.
Bir öpücük demişti. Dudaklarımız birbirinden ayrılmadığı sürece sadece bir öpücük sayılırdı.
İtiraz etmeyince dilimle alt dudağına dokundum, o da ağzını açarak karşılık verdi. Dillerimiz birbirine değerken saçlarımdan tutup beni iyice kendine yaklaştırdı.
Aniden geri çekilip bana kocaman, arzu dolu gözlerle baktı. “Beni eve götürür müsün?” Bu bir sorudan çok bir talep gibiydi.
İkimiz de merdivenden olabildiğince hızlı indik ve arabaya koştuk. Lily’nin elini çekerek onu durdurdum.
Onu kendime doğru çevirip arabanın soğuk metaline bastırdım ve vücudumla oraya hapsettim. Kollarımda olmasına bayılıyordum.
Lily’nin nefesi kesildi. Alınlarımız kısa bir an için birbirine değdi, sonra onu tekrar öptüm. Omuzlarımdan tutup beni daha da yakına çekti.
Onu içimdeki bütün sevgiyle önce usulca, sonra tutkuyla öptüm. Lily inlediğinde yemin ederim vücudumdaki her damla kan penisime hücum etti.
Lily’yi arabaya daha sert bastırırken kalçalarımızı birbirine sürtmeye başladık. Biz hareket ederken araba da bizimle birlikte sallanıyordu. Parmaklarını sırtıma geçirince belini sıkıca kavradım.
Dudaklarımı çenesinin boynuyla birleştiği yere götürüp nazikçe emerken, “Lütfen Mason. Beni eve götür,” dedi yalvarırcasına.
Başımı hayır anlamında sallayınca şaşırdı.
“Beni eve götürmeyecek misin?” diye sordu çaresizce, hayal kırıklığı içinde kaşlarını çatarak.
Dudaklarına bakarak, “Hayır,” diye fısıldadım. Sesim boğuktu. Nefes nefese kalmıştım. “O kadar bekleyemem.”
Arabanın arka kapısını açıp onu içeri yönlendirdim. Dudaklarımız birbirinden hiç ayrılmadı. Lily parmaklarını saçlarıma dolamıştı.
Tişörtümü çıkarıp kapıdan dışarı fırlattım. O sırada Lily çoktan kıyafetlerini çıkarmış, karşımda iç çamaşırlarıyla duruyordu.
En sevdiğim koyu mavi dantelli takımını giydiğini görünce semsert oldum.
“Ah, siktir prenses,” diye inledim, şortumla iç çamaşırımı tek seferde indirirken.
“Fikir de bu zaten,” dedi göz kırparak.
Üzerine çıkıp dudaklarımı yavaşça dudaklarına bastırdım.






































