Maximus'un Kurtuluşu - Kitap kapağı

Maximus'un Kurtuluşu

Leila Vy

Bölüm 7

LEILA

Cıyakladım, hala pastamı önümde tutuyordum ve düşmenin etkisiyle anlık refleksle gözlerimi kapattığımda yumuşak bir şeyin üzerinde oturduğumu hissettim.

Gözlerimi açtığımda kucağında olduğumu fark ettim. Kucağından inmek için kıvranmaya başladım fakat daha da sert kavradı.

"Yememi mi istiyorsun?" Bana baktı, ama sesi normalden daha derine inmiş, daha dinçti.

"Evet," dedim ve pastayı dudaklarına doğru götürdüm. Yüzünü pastaya doğru hafifçe hareket ettirdi, pastadan bir ısırık alırken gözleri gözlerimden hiç ayrılmamıştı.

Pastamı seksi ağzına alırken bacaklarımın arasında ağrılı bir şey hissettim.

Çok seksiydi ve ses çıkarmamak için dudaklarımı ısırmak zorunda kalmıştım. Kurdum önümdeki olaya mutlu bir şekilde mırıldanmıştı.

Çiğnemesi bittiğinde dudaklarında kırıntılar olduğunu gördüm.

Onları yalamayı çok istiyordum, ama bunun yerine başparmağımı kullanmayı ve yumuşak dudaklarında dolaştırmayı seçtim, kırıntıları nazikçe sildim. Gözleri kararmıştı.

Merdivenlerden inen ayak sesleri duyunca hemen kucağından aşağı indim. O da istekli gibi hemen bırakıverdi.

Havadaki gerginlik artık ortadan kalkmıştı, garip bir durumun içinde kalmıştık.

Annem merdivenlerden inip yanımıza geldi ve beni görünce gözleri parladı.

"Bugün erken kalkmışsın." Gülümsedi.

"Evet, uyuyamadım. Bugün limonlu kek yapmaya karar verdim." Omuz silktim ve Maximus’un yarı yenmiş pastasıyla sandalyeme geri döndüm.

Bilinçsizce, anlık refleksle Maximus'un az önce yediği pasta olduğunu fark etmeden elimdeki pastadan bir ısırık aldım.

Bunu fark etmiş olmalıydı, çünkü ben daha demin yediği pastayı yerken gözleri bendeydi.

Ona özür mahiyetinde bir gülümseme vermeden önce çabucak çiğnedim ve yuttum.

"Üzgünüm,” sessizce mırıldandım.

"Görünüşe göre sen de uyanıksın Alfa. Sana kahvaltı hazırlamamı ister misin? Ne istersin?" diye sordu annem mutfağa girerken.

"Sorun değil, Bayan Thorn. Kızınızın pastasını yiyeceğim,” dedi, masanın karşısına uzanıp pasta tabağımı kendisine çekerken aceleyle cevap vermişti.

Ona baktım ve masadan kalkmadan önce pastasının geri kalanını ağzıma tıktım.

"Anne, koşuya çıkıyorum. Daha sonra döneceğim,” dedim pastamı çiğnemeyi bitirdikten sonra.

iPod'umu almak için mutfağa gittim ve ön kapıya yürürken müziğimi açtım.

Çıkarken Maximus'un bakışlarını hala arkamda hissedebiliyordum.

Hızlanmadan önce yavaş bir koşuyla başladım.

Koşarken vücudum müziğin ritmiyle hareket ediyordu. Yüzümden ter akıyordu, kıyafetlerimin vücuduma yapıştığını hissedebiliyordum.

Bitkinlik hissini sevdim ve kendimi çam ağaçlarının yanından geçmeye, düşen kütüklerin üzerinden atlamaya ve bölgenin güney ucundaki keskin eğimli arazide koşmaya zorladım.

Sonunda koşumu bitirip ormandan çıktığımda iPod'umu kapattım ve kulaklıklarımı çıkardım. Gözlerimi kapattım ve erkenci sonbahar esintisini hissederek derince nefes alıp verdim.

Bu kurdumu ve beni rahatlatıyordu, hafif esen rüzgâr bize çarptığı için terim soğumuştu.

Okula dönmeden önce burada sadece iki günüm kalmıştı.

Görünüşe göre eşim burada değildi. Bir parçam burada olmadığı için üzgündü ama bir parçam da gayet mutluydu.

Bu kariyerimin başlangıcıydı ve bir eşin beni yapmak istediğim şeyden mahrum bırakmasını istemezdim doğrusu.

Gözlerimi açtığımda Maximus'un sürü evinin yanındaki tepenin üstünde durduğunu ve bana bilinçli şekilde baktığını gördüm. Kafamı yana eğdim ve ona baktım.

Ona bakmamdan rahatsız olmuş olacak ki kaşlarını çattı, ama bu sadece sırıtmama neden olmuştu. Will yüzünde bir gülümsemeyle yanıma geldiğinde duş almak için sürü evine geri dönmek üzereydim.

"Leila, koşmak için erken kalkmışsın," dedi, bana yaklaşırken.

"Evet, vücudumdaki gerginliği hafifletmeye yardımcı oluyor," diye cevapladım benimle yürürken.

Maximus'un durduğu yere doğru çevirdim kafamı, gitmişti. Kaşlarımı çatsam da sonra tekrardan Will’e odaklandım.

"Peki, bugünkü planın nedir?" diye sordu kolu benimkine değerken. Dokunuşu Maximus'unki kadar etkileyici değildi. Nedenini bilmiyordum.

"Hiçbir şey, gerçekten... Sanırım daha çok okumaya çalışacağım." Okula birlikte yürüyen bir grup genç kurdun yanından geçerken omuz silktim.

"Benimle çıkmak ister misin?" diye sordu, sorduğu gibi yüzü kızarmıştı. Ona baktım ve gülümsemeden edemedim.

"Tabii," dedim, şaşırarak baktı. Gözleri mutlulukla parladı.

"Teşekkür ederim. Bu gece saat altıda görüşür müyüz?" diye sordu.

"Beni nereye götüreceksin?" diye sordum, sürü evine varmıştık.

Ona bakmak için arkamı döndüm. Uzun boylu bir adamdı ve yakışıklı olmadığını söyleyemezdim, çünkü yakışıklıydı, ama Maximus kadar değildi.

"Bu bir sürpriz." Sırıttı ve göz kırptı. "Sonra görüşürüz, Lee."

"Peki. Görüşürüz." Hafifçe gülümsedim ve evin içine girdim.

Duş almak için yatak odama koştum. İşim bittikten sonra saçlarımı saç kurutma makinesi ile kuruttum ve bir çift siyah kot pantolonla kırmızı bir bluz giydikten sonra zincirli bir altın kolye taktım.

Aşağıya indiğimde evde kimsenin olmadığını fark ettim. Ailemin bazı sürü görevleri nedeniyle dışarıda olabileceğini düşündüm.

İç çektim ve ortak alanda oturup televizyonu açtım.

Birkaç kanal geçtim ve ilginç bir şey göremedikten sonra televizyonu kapattım.

Can sıkıntısı içimi kemiriyordu, ben de tez önerimi bitirmek için hastane bölümüne yöneldim.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok