Merra Gischan
LIAM
Liam ~hâlâ kollarını kavuşturmuş bir şekilde masasına yaslanmış, sırıtıyordu. Basit ve kırılgan görünüşlü bir kadından bunu beklemiyordu.
İlk başta, çoğu kadının yaptığı gibi, onu ilk gördüklerinde kendilerini ona sunarak onunla flört edeceğini düşünmüştü. Eskiden kadınlar bunu çok yapardı.
Chloe Sweets'in ona nasıl baktığını en başından beri fark etmişti.
Ta ki onu üzene kadar...
Scott'ın ~bana söylemediği şey neydi?~
Liam'ın genel olarak kadınları algılayışı bu denli önyargılı olmasaydı, ona karşı olan hislerinin şaşırtıcı bir şekilde karşılıklı olduğunu söyleyebilirdi.
Elbette, çok daha güzel kızlarla tanıştım ama onun açık kahverengi ile altın renginin karışımından oluşan dalgalı saçları, yuvarlak ela gözleri, kızdığında kızaran yanakları, titreyen pembe dudakları...
O sıradan kıyafetlerinin ardındaki gizli kıvrımları… ~Onları kesinlikle fark etmişti.
Liam parmaklarını saçlarında gezdirirken, Sweets'le kısa bir karşılaşmanın aklına girmesine izin verdiği için kendisiyle dalga geçti.
Gecikmiş yönetim kurulu toplantısına gitmek üzere ofisinden çıkmadan önce, “Hiç değilse artık bitti,” diye ~düşündü.
CHLOE
Chloe'nin telefonu çaldığında cumartesi sabahıydı. Arayan Melanie'ydi. Liam Kingston'la tanışalı iki gün olmuştu ancak Melanie'yle bu konu hakkında hiç konuşmamıştı.
İstemediği için değil, bu akşam teslim etmesi gereken Jeremy'nin projesiyle çok meşgul olduğu için.
Proje, yetişkin temalı bir gelin partisi için pasta, tatlılar ile minik kek hediyelikleri hazırlamaktı. Jeremy damadın sağdıcıydı.
Jeremy, Chloe'nin dükkânında tanıştıkları ilk andan beri Chloe'den etkileniyordu.
O zamandan beri Jeremy, Chloe'nin hizmetleriyle ürünlerini tanıdıklarına tavsiye ediyordu. Bunun sonucu olarak, gelin ile damat adayı için bir evlilik partisi düzenleniyordu.
“Evet?” diyerek açtı Chloe telefonu.
“Hey, nerelerdeydin?”
“Meşguldüm.”
“Nasıl olduğumu bilmek istemiyor musun?”
“Ayrıca, neden bana Liam'dan bahsetmedin?” diye sordu Melanie.
“Çünkü sana daha önce de söyledim, onunla ilk önce görüşenler sen ile Scott olmalı! Hiç arkadaş canlısı sayılmaz, Mel!”
“Bu arada, Scott'ın lüks çatı katına taşındığına göre asıl sen neler yapıyorsun?” Chloe patlamak üzereydi ama bir şekilde alaycılığını dizginlemeyi başardı.
Çoğu zaman kendini hep kötü bir durumun kurbanı olarak gören veya gösteren klasik Melanie'ye kolayca katlanabiliyordu. Ama son zamanlarda Chloe'nin sinirleri hep gergindi.
“Amy sana hastaneden çıktığımı söyledi,” dedi Melanie mırıldanarak. “Scott ile ben Liam'ın dükkânla ilgili teklifini geri çevirmene şaşırdık. Liam'a gelince… Onun o kadar da uzlaşmacı biri olmadığını biliyoruz.”
“Mel, gerçekten halletmem gereken çok şey var.”
Chloe içini çekti.
“Hamilelik ve Scott'ın ailesiyle yeterince uğraşıyorsun, anlıyorum. Dükkân için endişelenme. Sen şimdi küçük ailen için endişelen,” dedi nazikçe.
Melanie bir süre sessiz kaldı.
“Ne olursa olsun, Scott Liam'a çok kızdı. Hepimizin pazar günü öğle yemeğinde buluşmasını istiyor. Gelebilir misin?” diye sordu Melanie hafif kırgın bir sesle.
“Ne için?” diye sordu Chloe.
“Scott ile ben, ikimiz de olanların sorumluluğunu üstlenmek istiyoruz, Chloe. Buna inanmak senin için bu kadar mı zor?”
Chloe bir an sessizlik içinde yere baktı. “Tamam, bunu düşüneceğim.”
“Tamam. Bana haber ver. Ara beni,” dedi Melanie.
Chloe telefonu kapatır kapatmaz pasta hamuru [CW4] üzerinde çalışmaya devam etti ama aklı yine Liam Kingston'da dolaşmaya başlamıştı.
Neden gidip onunla tekrar buluşmalıyım?
O çok kibirli!
Elbette, mükemmel görünümlü, zengin, mükemmel… Kaç defa mükemmel demeliyim? Her neyse, bu tavrı hiç hoş değildi.
İnsanlara nasıl davranılacağından haberi yok gibiydi.
Çok fazla arkadaşı olmadığına eminim.
Her şeye rağmen...
Bir sürü kız arkadaşı olduğundan eminim.
Chloe birden durup her şeyi fazla düşünmekten nefret ettiğini fark etti. Özellikle de aklında olmaması gereken biri hakkında fazla düşünmekten…
İşine devam etmeden önce derin bir nefes aldı.
Kabul ediyorum, çok çekici, yakışıklı. Üstelik her şeyi var. Ondan etkileniyorum ama binlerce başka kadın da etkileniyor olmalı.
Chloe! Yine yaptın yapacağını! Kadınların bu çelişkili zihinleri de neyin nesi? Ah! Fazla düşünmeyi bırak! Hemen!
Chloe, fazla düşünen zihnini rahatlatmak için mini MP3 hoparlörünü açtı. Bu şekilde saatlerce odaklanarak işinden keyif almayı başardı.
***
Saat 17:30 olmuştu bile. Her şey neredeyse bitmiş, teslimat için hazırdı.
Üstünde çiftin mini şeker hamurundan yapılmış figürlerini barındıran iki katlı pasta, krokan tatlısı, meyveli turtalar ile son olarak bitirilmesi gereken üzerleri göğüslü ve penisli mini kekler...
Chloe hâlâ fırında olan birkaç keki bekliyordu. Pastanecilikle ilgili öğrendiği bir şey de, beklenmedik bir durumla karşılaşma ihtimaline karşı her zaman yedek hazırlamaktı.
Keklerini beklerken banyo yaptı. Dalgalı kumral saçlarını kuruttuktan sonra biraz makyaj yaptı. İç çamaşırlarını giydikten sonra fırının zamanlayıcısının sesini duydu, aynı anda kapı da çalındı.
Bu Amy olmalı, diye ~düşündü. Amy tüm tatlıları otele götürürken ve etkinlik boyunca ona yardımcı olmak için gönüllü olmuştu.
“Evet, içeri gel! Kapı açık!” diye bağırdı Chloe mutfakta eldivenlerini ararken.
Chloe kapıya bakma zahmetine bile girmedi çünkü Amy'yi bekliyordu. Başka bir randevusu da yoktu. Komşularıyla tanışmak için ise hiç zamanı olmamıştı.
Sonuç olarak, kapısına biri geldiğinde, kapının dışında kimin olduğunu her zaman bilme şansı genellikle yüzde yüzdü. İçine kapanık olmanın ayrıcalığı olarak değerlendirirdi bu durumu genellikle.
Dairesine giren kişinin Amy olmadığını bilmiyordu. Gelen Liam Kingston'dı.
Liam, Chloe'nin davetine uyup kapıdan içeri girdiğinde, hemen bir şeyler söyleyip onu selamlamak üzereydi.
Ama odaya girdikten sonraki manzara onu olduğu yerde durdurmuştu. Şaşırmıştı. Vücudu hızla tepki verdi. Vücudunun her santimetresinin gerildiğini hissedebiliyordu.
“Biliyorum, biliyorum! Üzerimde sadece iç çamaşırlarım var. Elbisemin kremayla lekelenmesinden ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun. Elbiseyi mahvetmeye yetecek kadar yapışkan o tatlı şeyi temizlemek için o kadar çok zaman harcıyorum ki...”
Liam'a arkasını dönmüş, hâlâ onun varlığından habersiz gevezelik ediyordu.
Chloe fırın eldivenlerini giydikten sonra pişmiş kekleri çıkarmak için eğildi.
“Kıçım hakkında tek kelime bile etme! Amy, lütfen bana tüm bu kekleri otele götürebilecek düzgün bir araban olduğunu söyle?”
Üzerinde siyah dantel iç çamaşırlarından başka bir şey olmayan Chloe'ye bakmak Liam'ın bir süre donup kalmasına, hiçbir şey söyleyememesine yetmişti. Dahası, onun eğildiğini gördüğünde, küçük beliyle kıvrımlı kalçalarına daha fazla odaklanmıştı.
Vücudunun diğer kısımlarından bahsetmeme izin verme. Bu Amy denen arkadaşı her zaman onun vücuduyla ilgili bir şeyleri eleştiriyor muydu?
Çünkü Liam'ın tek bildiği vücudunun çok seksi göründüğüydü. Vücudu Victoria's Secrets süper modelleri kadar ince değildi ama bu onu daha da seksi yapıyordu.
Liam, onu korkutmadan Chloe'nin orada olduğunu bilmesini nasıl sağlayacağı hakkında kendi içindeki bir çatışmasının ortasındaydı. Neyse ki çok geçmeden beklediği arkadaşı Amy kapıdan çıkageldi.