
Bir hemşire, “Onu görmek isterseniz Alfa Dane yan odada,” diye bilgi verdi.
Odanın kapısını çalıp içeri girmek için onay bekledim. Odaya girdiğimde bir doktorun Alfa Dane’in yanındaki tabureye oturmuş, onun dizindeki yarayı diktiğini gördüm.
Üzerinde iç çamaşırından başka bir şey yoktu. Göğsündeki yüzeye yakın kesikler kelebek dikişlerle kapatılmıştı.
Doktor iğneyi tekrar derisinden geçirirken, Dane, “Lei,” diye inledi.
Yanına gidip elini tuttuğumda Jarren’la yaşadığım sıcaklığın aynısını onunla da hissettim.
Dane, “Bana daha fazla ilaç veremeyeceğinize emin misiniz doktor?” diye homurdanırken elimi sıkıca kavradı.
Dane işini böldüğü için sinirlenen doktor, “Sana koca bir atı bayıltacak kadar ilaç verdim Alfa, hâlâ ayık olman bile bir mucize,” dedi.
Dane, “Jarren iyi mi?” diye sorunca ben de ona gereken ameliyat hakkında bilgi verdim.
Başını sallayan Dane, doktor dikişleri sıkıp ipi düğümlerken tekrar yüzünü buruşturdu.
Doktor ayağa kalkıp, “Bitti, şimdi dinlenmelisin, ilaçlar yakında etkisini gösterecek,” dedikten sonra bizi yalnız bırakmadan önce nefesinin altından, “Öyle umuyorum,” diye mırıldandı.
Doktorun kalktığı tabureye oturduğumda yüz yüze geldik.
Dane hemşirenin ardından kapıya bakarak acıyla, “Umarım senin hastaya yaklaşımın onunkinden daha iyidir,” dedi.
“Başardınız mı?” diye sorduğumda sırıttı.
“Evet. Hepsinin işi bitti,” diye cevap verdi.
“Ama biz onları öldüremeden, iki avcı silahına davranıp biz göz açıp kapayıncaya kadar üzerimize mermi yağdırmaya başladı. Çoğu kurşun Jarren’a isabet etse de bir tanesi dizime denk geldi.”
Yatakta kıpırdanırken homurdandı. “Dizin yürümek için bu kadar mühim olduğunu bilmiyordum, resmen katlanabilir sandalye gibiydim. Çok utanç vericiydi,” dediğinde gülmeme engel olamadım.
Başına gelene güldüğüm için bana dik dik baktı. “Yine de yerdeyken dördünü indirmeyi başardım,” diye övündüğünde gözlerimi devirdim.
“Aferin sana,” diye fısıldadığımda hâlâ el ele tutuştuğumuzu fark ettim.
“Bu ilaçlar beni uyutacak gibi fare.” Gözlerini kısa süreliğine kapadıktan sonra tekrar açınca o yoğun turuncu gözleriyle bana baktı.
“Yanımda kal, uyandığımda burada olmanı istiyorum,” diye emretti.
İçimden ona gözlerimi devirmek geldi. Her hücresi uyuşturulmuş olmasına rağmen hâlâ bana emir verebiliyordu.
Başını iki yana salladığında, “Peki Alfa,” dedim.
“Dane, bana Dane de,” diye ısrar edince karşılığında gülümsedim.
Elimi şiddetle sıktığı için bir şeyler oluyor diye paniğe kapıldım.
“Bir daha söyle,” diye homurdandığında şaşkınlıkla kaşlarımı çattım.
“Ne?” diye sorarken farkına vardım. Yanaklarım kızarsa da dediğini yaptım. “Dane.”
Aşağı bakmamla iç çamaşırının içinde kocaman bir kabarıklık görünce gözlerimi dehşet içinde açtım.
Yanaklarım pembeleşirken, “Tanrı aşkına Dane, belli ki pek kötü hissetmiyorsun,” diye mırıldandım.
Bana sırıtarak kıkırdadı. “Bu senin suçun küçük eşim, bunu bana sen yaptın.”
“Belki de gitsem iyi olur, senin dinlenmeye ve… Sakinleşmeye ihtiyacın var,” derken dikkatle ereksiyonuna baktım.
Tabureden kalkmaya çalışsam da Dane elimi iyice sıktı. Nasıl oluyorsa hâlâ beni tabureye geri itecek kadar güçlüydü.
“Hayır. Kal. Sana kalmanı söyledim,” diye homurdansa da kaşlarımı çattığımı görünce ifadesinin yumuşadığını fark ettim. Daha nazik bir tonda, “Yanımda kal,” dediğinde başımı onaylarcasına salladım.
İlaç etkisini göstermeye başlayınca gergin vücudu gevşerken gözleri kapandı. Kapalı gözlerle, “İyileşmek için sabırsızlanıyorum farecik,” diye mırıldandı.
“Seni öyle bir becereceğim ki beni bir daha asla terk etmeye yeltenmeyeceksin.”
Onun mırıltılı sesinden kelimeleri belli belirsiz duysam da tehdidini düşünürken öfkeyle arzunun içimi ele geçirdiğini hissediyordum.
Çoğu insan narkoz etkisiyle sayıklamaya başlayıp komik şeyler gevelerdir. Ama belli ki benim eşim azgın bir seks bağımlısına dönüşüyordu.
Elimi gevşemiş elinden çekip kollarımı göğsümün üzerinde kavuşturdum. Ona dik dik bakmaya başladım.
Baygın olduğu ve hiçbir şeyden haberinin olmadığı düşünülünce, bu gerçekten anlamsız bir başarıydı ama bana bir şekilde daha iyi hissettiriyordu.
Ondan hoşlandığım ve böylesi çekici bir adamın beni becermesini kesinlikle istediğim için yine de yanlış anlaşılmak istemiyordum.
Yanımda telefonum ya da kitabım olmadığı için odada vakit geçirebileceğim bir şeyler arıyordum. Ne kadar süre uyuyacağını sadece Tanrıça bilirdi.
Kafamı koridora doğru uzatıp bir hemşire bulunca ondan eşimi temizlemek için bir şeyler getirmesini rica ettim.
Birkaç dakika sonra bir kâse ılık su, temiz bir bez ve antiseptik mendillerle geri döndü. Her şeyi masaya sıralayıp eşimi temizlemeye başladım.
Hem onun hem de avcıların kurumuş kanını kollarından temizlemeye koyulurken onun pürüzsüz ve bronz tenine hayran kaldığımı hissettim.
Parmaklarımı kollarıyla omuzlarında kıvrılan dövmelerin üzerinde gezdirdim. Dövmelerin sırtında da olduğunu tahmin etsem de onlara başka bir gün bakacaktım.
İri pazısının genişliği yüzünden zorlanan, sol üst koluna taktığı siyah deri bandı fark ettim. Büyürken bize farklı bölgeler ve her birinde bulunan sürüler hakkında eğitim verilirdi.
Babam Hawaii doğumlu olduğu için ısrar ederek ailemin sürüsünü kıyıya yakın konuşlandırmış, erkek kardeşimle benim ismimi de buna uygun seçmişti. Orta bölgelere yakın bölgemizin iklimi ılımandı.
Eşlerim Güney Ormanı sürüsünden geliyordu. Güney’deki sürüler birbirlerinden kokularıyla ve kollarının üst kısmına taktıkları deri bantlarla ayrılırdı.
Her sürünün farklı bir rengi olduğu için o siyah bant takıyordu.
Güney’de hava çok daha sıcaktı. Çoğu sürüde kadınlar yalnızca şort ve kısa bluzlar giyerdi. Erkeklerin büyük kısmı üstsüz gezer ve sadece kollarına deri bant takardı.
Eşlerim hem buradaki daha serin iklim nedeniyle hem de farklı geleneklerimize saygı duydukları için tamamen giyiniyordu.
Kuzeydeki sürüler son derece muhafazakârdı. Vücutlarının çoğunu örterlerdi.
Eşimin göğsüne doğru ilerlemeye başladım. Tenindeki kan lekelerini titizlikle temizledikten sonra antiseptik bir mendille tüm sıyrık ve kesiklerin üzerinden geçtim.
Şekil değiştirenlerin güçlü bağışıklık sistemi nedeniyle enfeksiyon kapması pek olası olmasa da işimi şansa bırakmak istemiyordum.
Daha da aşağı inip dizindeki dikişle kapatılmış geniş yaraya yaklaşmamaya özen göstererek baldırlarını temizledim.
O anda gri iç çamaşırının hayal gücüne pek iş bırakmadığını düşünürken eskiz defterime tam olarak neye benzediğini çizebileceğim aklıma geldi.
Tekrar yüzüne bakınca hâlâ baygın olduğunu, huzur içinde uyurken koyu kirpiklerinin yanaklarına düştüğünü gördüm.
Gözlerimi üzerinden bir türlü ayıramadığım için, dayanılamayacak bir sapkınlık hissiyle tekrar penisine baktım.
İçimde ona dokunmak, hatta kumaşın üzerinden onu okşamak gibi garip bir istek belirse de onun rızası olmadan bunu yaparsam kendime bunun istismar olduğunu hatırlattım.
Acaba uyandığımda ben baygınken bana dokunduğunu öğrensem nasıl hissederdim?
Kendimi içten içe azarlarken elimdeki bezi iyice sıktım. Aletine son bir kez bakarken sanki ona baktığımı biliyormuş gibi kumaşın altında kıpırdandığını görünce şaşkınlıkla ciyakladım.
Bana el sallıyor gibiydi. Bakışlarımı tekrar Dane’in yüzüne çevirdiğimde hâlâ derin bir uykuda olduğunu gördüm.
Vücudunu temizlemeyi hızlıca bitirip tekrar yerime oturdum. Hemşire kâseyle bezi almak için içeri girdiğinde Dane’in inen ereksiyonu sayesinde rahatladım. Bunu başka kimsenin görmesini istemiyordum.
Hemşireye, “Erkek kardeşim burada mı?” diye sorduğumda, bana Akamai’nin sürü evine geri döndüğünü ve temizlik yaptığını söyledi. Hemşireden kardeşime müsait olduğunda gelip beni bulmasını söylemesini istedim.
Akamai içeri girdiğinde ellerimi Dane’in gümüş rengi saç uçlarında gezdiriyordum. Duş alıp üzerini değiştirmiş Akamai oldukça havalı görünüyordu.
Ondan eşlerim için yeni kıyafetler getirmesini ve onların kesinlikle benim eşim olduğunu söyledim.
Bana bunu hâlihazırda tüm ailemin bildiğini ve Alfaların keşif gezisine çıkmadan önce onlara söylediğini anlattı.
Ailem de bir ara ziyarete geldi. Eşimi yarı çıplak görmemeleri için Dane’in üzerini battaniyeyle örttüm.
Ailem eşlerimle tanışmam ve iki eşimin olması hakkında ne hissettiğimi sordu. Onların sürüsüne gitmek isteyip istemediğimi de sordular.
Eşlerimin beni sürülerine götürmek için ailemden izin istemesine sevinmiştim.
Babam kısık sesle, “Onlar iyi adamlar Lani, o silah ateşini üzerlerine çekerek savaşçılarımı kurtardılar,” dedi. “Sana iyi bakacaklar ve olur da bakmazlarsa nereye geleceğini gayet iyi biliyorsun.”
Küçük kızının yakında sürüsünden ayrılacak olması onu duygulandırıyordu.
“Biliyorum baba.” Dane ve Jarren’la ilgili böyle bir sorun olmayacağını bilerek güldüm.
Otoriter davranacakları için şimdiden edeceğimiz kavgaları kestirsem de bana öfkeyle el kaldırmayacaklarından emindim.
Dane’in istediği gibi onun yanında kalırken bir yandan da Jarren’dan haber bekliyordum. Sonunda dört saatlik ameliyatın ardından doktor bana tüm kurşunları başarıyla çıkardıklarını ve yaralarını kapattıklarını söyledi.
Doktor, “Hâlâ narkozun etkisinde, birkaç saat içinde uyanacaktır,” dedi.
Biraz dil dökerek her şeyin yerini değiştirmem gerekse de hemşireleri Jarren’ın yatağını Dane ile kaldığımız odaya taşımaları için ikna etmeyi başardım.
Üçümüz birlikte kalırsak daha hızlı iyileşecekleri konusundaki ısrarımın üzerine hemşireler ikna oldu.
Eşlerimin arasında oturup sırayla ikisine bakıyordum. Bu iki yakışıklı adam mışıl mışıl uyuyordu.
Benim için elbette beklenmedik bir sürpriz olsa da onlara bakınca iki eşim olmasına şükrediyordum.
Eşlerimle baş başa kaldığımda düşüncelerim gittikçe daha fesat bir hâl alıyordu.
Onlarla çiftleşmenin nasıl olacağını düşününce yanaklarımın kan kırmızı olduğunu hissettim.
Sırf okulda bekâretim yüzünden alay konusu olmamak için hayatım boyunca yalnızca bir kez seks yapmıştım.
Ne düşünülmüş ne de hoş bir deneyimdi ama o zamanlar çıktığım sevimli bir çocukla yatmıştım.
İki eşle olmanın nasıl olabileceğine tam olarak hazır olmasam da o hem o erkek arkadaşımlayken çok şey öğrenmiştim hem de en azından bâkire değildim.
Ara sıra telefonumla oynayarak ve Damon’ın bana getirdiği kitapları okuyarak uyanmalarını bekliyordum. Odadan sadece birkaç kez tuvaleti kullanmak için çıkmıştım.
İçten içe yemek kokusunun onları uyandırmasını umarak yemeğimi tepsiye koysam da uyumaya devam ettiler.
Gece çökünce dişlerimi fırçalayıp makyajımı temizledikten sonra yataklarına imrenerek baktım. Üzerinde saatlerce oturduğum için tabure artık o kadar da rahat gelmiyordu.
Jarren hâlâ ameliyatın etkisinden çıkmaya çalışıyordu ama Dane’in dizine baktığımda dikişlerin olduğu derinin iyileşmeye başladığını görebiliyordum.
Bana engel olamayacak kadar ufak bir suçluluk hissederek Dane’in yanına kıvrılıp ona doğru sokuldum. Birkaç dakika içinde, onların düzenli nefes alışverişlerinin sesiyle uykuya daldım.