
Araba koltuğunun astarını tırmalıyordum ki bu yanımda oturan Elaine’yi rahatsız ediyor gibiydi.
Görünüşe göre bu şeyi kazanmamı sağlamak onun işiydi. Bu da onun yüklü bir maaş çeki alacağı anlamına geliyordu.
Yarışmada uzun süre kalmayacağımı bilmiyordu. En azından öyle bir planım yoktu.
“Bu pahalı bir araba,” diye fısıldadı huysuzca. Kamera kapalıydı ve kameraman tişörtünün köşesiyle lensini siliyordu. Bu yüzden şu an rol yapmamıza gerek yoktu.
Bunu bir rahatlama fırsatı olarak gördüm ve bir elbise giymeme rağmen ayaklarımı uzattım. Mavi kumaş göğüslerimden dizlerime kadar vücudumu kaplamıştı.
Her ne kadar dışarıda kar yağsa da ilk defa bu kadar güzel bir şey giyme şansım olmuştu.
Elaine'in kucağında sahte kürk mantom vardı. Gerektiğinde omuzlarıma sarmaya hazırdı.
“Malik'in parasını yararlı bir şeye yatırdığına sevindim,” diye fısıldadım ve tek kelime etmeden beni azarlar şekilde suratıma baktı.
Dürüst olmak gerekirse sıkıntıdan patlamak üzereydim ve iki saatten fazladır mahsur kaldığım bu arabadan inmek istiyordum. Dışarısı karla kaplıydı.
Her bir santimi kar kaplı arazi oldukça iç karartıcı duruyordu ki yıllar boyunca bu görüntüye alışmıştım. Bu yüzden kafamı pencereye yaslayıp sessizce zamanın daha hızlı geçmesini diledim.
Direkt Malik’e gitmiyorduk.
Hepimizin iyi anlaşması beklendiğinden Aşk Sürüsü’nden seçilen diğer kızla tanışmam istenmişti. Sanırım bunun iyi bir başlangıç olacağını düşünmüşlerdi.
Bir Aşk Sürüsü üyesi olarak adımıza layık davranmam, herkesi ve her şeyi sevmem gerekiyordu.
Eşim de dahil.
Şu anda nerede olduğunu bilmiyor olabilirdim. Keşke bilseydim çünkü o zaman beni bu yarışmadan atabilirdi ama Grey... Ne zaman aklıma gelse tüylerim diken diken oluyordu.
Bu kaçamayacağım bir şeydi ve sadece düşünmek bile kalbimin sıkışmasına neden oluyordu. İple oynatılan bir kukla gibiydim.
Bu Aşk Sürüsü kızı Macie North'un benim yaşadığım yerden uzakta yaşaması çok kötüydü.
Sürümüzün genelde karlı kaplı arazilerle geniş bir alana yayılmış en büyük sürülerden biri olduğu düşünülürse buna rağmen Macie ve ben orta noktada buluşacaktık.
Oraya vardığımız anda Elaine bana döndü.
Kameramanlar dışarı çıkmaya ve ilk buluşmayı çekmeye başladılar. “Ve arkadaş canlısı görünmeye çalış. Önemli insanlar bunu görecek.”
Kimleri kastettiğini biliyordum. Malik ve ailesi. Tartışmak yerine, ki bu daha fazla soruna neden olurdu, başımla onaylayıp Macie'yi düşünmeye başladım.
Kim bilir nasıl biriydi... Ya da neye benziyordu. Aynı sürüde büyüdüğümüzü düşünürsek büyük ihtimalle bana benziyordu.
İnanması zor olsa da aşktan nefret ediyor olabilirdi. Belki o da benim gibi olacaktı.
Elaine arabadan indi ve kapı kendiliğinden kapandı.
Arabadan indiği anda yapmacık bir gülümseme takındı. Şu ana kadar gördüğüm kadarıyla işinde o kadar iyiydi ki ilk bakışta ben bile inanabilirdim.
Sanki bu iş için doğmuştu. Saçları rüzgara rağmen hiç bozulmamıştı ve kıyafeti bir Luna'ya göre mükemmel görünüyordu.
Çabucak paltomu giydim ve verdiği anlık sıcaklığın tadını çıkardım. Önemli an geldi çattı!
Utangaç bir insandım. Alexa ve ben ne zaman biriyle tanışsak o hemen samimiyet kursa da ben önce konuşmaya değer birisi olup olmadığına bakıyordum.
Şimdi ise her ne kadar benimkinden farklı olsa da birinin kişiliğini sevmek zorunda kalarak bu kararı veren temelde bendim.
Kalbim küt küt atıyor, neyle karşılaşacağım düşüncesi karnıma ağrılar girmesine neden oluyordu.
Daha önce set tamamen kurulana kadar arabada kalmam söylenmişti.
Zaten tüm bu kamera olayı sinirlerimi bozuyordu ve umarım kamera çok yaklaştığında ani tepki vermezdim.
Kameralar yaklaştığında herkesin hakkımda ne düşüneceğine dikkat ediyordum...
Dürüst olmak gerekirse Malik'in nasıl biri olduğumu görmesini umursamadığımı fark ettim çünkü olmadığım biri gibi davranmayacaktım. Eğer rol yaparsam muhtemelen beni bir saniye bile düşünmeden kenara atardı.
Berbat bir aktördüm.
Derin düşüncelere dalmışken Elaine sonunda arabanın kapısını çaldığında sıçradım. Yanakları soğuktan kızarmıştı ve kıyafetinin kremsi rengine uygun bir kışlık palto giymişti.
Kıyafetiyle arka plandaki karlı ağaçlara uyum sağlıyordu.
Araban indiğimde elbisemin altını uçurtmak üzere olan kış rüzgarı yüzüme çarptı.
Eteği buz gibi parmaklarımla bastırarak Elaine'ye biraz daha yaklaştım ve sıcaklığının bir kısmının bana yayılmasını umdum çünkü bacaklarım açıkken ayaklarımın altındaki buz kütlesine yığılabilirdim.
“Unutma, mutlu davran,” diye tısladı Elaine kulağıma. “Sen tanış, biz filme çekelim ve sonra direkt Alfa Malik'e gidelim.”
Sanki onu görmek bir şekilde tüm sinirimi ya da gerginliğimi bastıracakmış gibi söylemişti.
Aslında kitaplarımın ve rahat yatağımın olduğu evime dönmeyeceğimi bilmek işleri biraz daha kötüleştiriyordu. Ve bir Alfa... Ve bütün o kızlarla tanışmak.
Öteki kızın diğer arabadan inişini izlerken daha da gergin hissettim.
Koyu renkli saçları kendi saçlarımı topladığıma şükrettirecek derecede yüzüne vuruyordu. Yardımcısı Elaine'nin erkek versiyonu gibiydi.
Çok güzel dikilmiş bir takım elbise giymişti ama ona çok bakmadım.
Asıl baktığım kişi karda tökezleyen ve muhtemelen bana bakan ama aramızdaki mesafe nedeniyle yüzünü göremediğim kızdı.
Senaryo filan yoktu. Buluşmamız, insanların izlemesi için konuşmayı bir şekilde keyifli hâle getirmemiz ve sonra gerçek yarışmaya geçmemiz gerekiyordu.
Elaine ben dikkatli bir şekilde yürürken arkamda kalmış sırtımdan ittiriyordu.
Kızın giydiği şey beni kıskandırdı. Şatafatlı olduğu için değil. Sadece sıcak tutacak bir şeye benziyordu ve şu an böyle bir kıyafet için neler vermezdim.
Yaklaştıkça kıyafetinin koyu grisinin gözlerine nasıl mükemmel bir şekilde uyum sağladığını fark ettim. Gri gözlü bir Aşk Sürüsü üyesi görmek çok zor olsa da imkânsız değildi.
O eşsiz örneklerden biri olmalıydı.
Kız bana sıcak bir şekilde gülümsedi ve mahcup bir şekilde başını eğdi. Gözlerindeki amansız coşkuyla benden biraz daha genç görünüyordu.
Kara batan altın topuklu bir ayakkabı giymişti.
Bunu nasıl başardığını bilmiyordum. Ben olsaydım ilk adımımda kara yüzüstü düşerdim.
“Macie North,” dedi kız, elini uzatarak. Eli siyah bir eldivenle kaplıydı. Halbuki benim elim çıplaktı ve soğutan uyuşmuştu.
Burnunun ucu parlak kırmızıydı ve eminim benimkinin de öyle olduğunu fark etmişti.
Kameraları görmezden gelmeye çalışırken elini sıktım. “Aria Quade.”
“Bayıldım!” diye haykırdı sanki piyango kazanmış gibi. Ya da belki de Alpha Malik'in kalbinin anahtarını...
Omuzlarımdan tuttu ki bu beni şaşırttı ve sarılmak için kendine çekti. İlk başta ne yapacağımı bilemediğim için kalakaldım.
En azından sıcaktı ve rüzgarla aramdaki boşluğu kapatıyordu ama insanların bu kadar açık yürekli davranmalarına alışık olduğumu söyleyemezdim, özellikle de bana. Kulağıma fısıldadı. “Kameraya iyi görünüyor.”
Dibimize girmek üzere olan kamera merceğine bakınca ne demek istediğini anladım.
Geri çekildiğimizde genişçe gülümsedi ve ben de onu taklit etmek için elimden geleni yaptım. Ben hiç olmadığım kadar yabancı hissederken o gayet doğal davranıyordu.
Elbette, kim uyum sağlıyorsa ya da sağlayacaksa özellikle Aşk Sürüsü'nden olduğu için ondaki bazı Luna’ya has özellikleri anında görecek ve karizmatik, arkadaş canlısı tavırlarıyla favori olacaktı.
“Tanıştığımıza memnun oldum,” dedi. “Önümüzdeki birkaç ayın neler getireceğini görmek için sabırsızlanıyorum.”
Belli ki o kadar uzun süre dayanacağına inanıyordu. Yine de seçilebilir biriydi ve onu henüz tam olarak tanımama rağmen bu yarışma boyunca Alfa’sını elinden almadığım sürece arkadaş kalabileceğim bir kız olduğu hissine kapıldım.
“Sen de,” dedim. Keşke bu kadar utangaç olmasaydım. Sesimde bir titreme vardı ama insanların bunun soğuktan olduğunu sanıp mazur görmelerini umdum.
Macie'nin konuşmaya hakim olmaktan zevk aldığını anlamam en az beş dakikamı aldı.
Malik'in malikanesine ortak arabayla gitmeyi önerdiğinde aklıma Alexa geldi.
Ayrılmamamız gerektiğine karar vermiş gibiydi. Öyle ki sanki Elaine beni çekip götürmesin diye kolumdan tutmuştu.
Kameraman tekrar çekime başladıktan sonra “Biz arkadaşız,” diye duyurdu. “Ve birlikte gidiyoruz.”
Bunu neden yapmaya karar verdiğini bilmiyordum. Biraz göz korkutucuydu. Bu yüzden bir şey demeden yanında durdum ve başka seçeneğimiz yokmuş gibi beraber gideceğimiz arabayı işaret etmesini izledim.
Benim geldiğim arabaya binmemizi istiyordu. En azından oraya giderken eğleneceğimden emin olabilirdim.
Elaine ve Macie'nin yardımcısı bundan rahatsız olsa da Macie kendi bildiğini yaptı ve kısa süre sonra arabaya geri döndük. O ortada otururken Elaine ve ben iki tarafında oturuyorduk.
“Heyecanlı mısın?” diye sordu Macie arabaya biner binmez.
Omuz silktim. En azından bu çile sırasında onun arkadaşı olmaya çalışacaksam dürüst olabilirdim.
Her neyse, Malik'e ne kadar az ilgi duyduğumu söylersem belki beni tehdit olarak görmezdi.
“Pek sayılmaz,” dedim ve gülümsemesi hafifçe bocaladı. “Arkadaşım girmem için baskı yaptı ve sanırım tesadüfen seçildim.”
Macie umursamaz tavrımı beğenmezse bunu anlardım. Oysa söylediğim her kelimede gözleri daha da parıldadı.
En azından yarışmaya zorla kaydolduğumu söylerken dürüst davranıyordum... Alexa ve ayrıca bilinmeyen bir düzenbaz kuruluş tarafından.
“Bunu duyduğuma ne kadar sevindim bilemezsin,” dedi, ellerimi tutarak. Gözlerindeki samimiyet beni biraz şaşırttı.
Her ne kadar öyle olsa bu kız bana fazla özgüvenli gelmiyordu. Belki de ona benzeyen biriyle arkadaş olduğum içindi. Doğuştan böyle insanlara ilgi mi duyuyordum?
“Bu muhtemelen garip görünecek...”
Ah, harika.
“Ama bence Malik ve ben birbirimiz için yaratılmışız,” diye fısıldadı, sanki başka birisinin duymasını istemiyormuş gibi. “Yani... Seçilmiş olmam onun ve benim âşık olduğumuzu kanıtlıyor.”
Ne dediğini anlamaya çalışırken ona baktım. O kadar ciddi görünüyordu ki gülmemek için kendimi zor tuttum.
Bildiğim kadarıyla Macie henüz Malik'le tanışmamıştı ve yine de ona âşık olduğunu mu düşünüyordu? Tamam, belki böyle düşünmezse yakın olmazdık.
“Peki ya diğer kızlar?” diye sordum dikkatlice.
Macie’nin gülümsemesi bocalamadı. Bir saniye bile. “Onların bir önemi yok. Kazanacağım ve benimle aynı fikirde olduğunu bilmek beni mutlu ediyor.”
Dönüp pencereden dışarı bakarak sakinleşmeye çalıştım. Malik de onun gibiyse birbirlerine çok uyarlardı. Ama içimden bir ses onun da bu kıza benim kadar şaşırabileceğini söylüyordu.
Güzel görünüyordu ama ağzını açtığında insanın kaçıp gidesi geliyordu.
Ben nasıl bir şeye bulaştım?