Verandadaki minderli koltuğa oturup bir bacağımı dizimin üzerine atarak buz gibi biramı yudumladım.
Güneş batıyordu ve aşağıdaki plajdaki parti tüm hızıyla devam ediyordu.
Karşımda oturan Hayden çizburgerini bitirmişti. Çenesinden akan kırmızı sosu görünce sırıttım.
Ağzında lokmayla, “Ne?” diye sordu.
Çenesinin tersiyle ağzını silmesini izlerken biramı yudumlamaya devam ettim.
“Bu boktan gösteri daha ne kadar sürecek?” diye sordum.
“Birkaç saat daha,” deyip birasına uzandı.
O, birasını bitirirken ben de ayağa kalktım.
“Bir tane daha ister misin?” diye sordu.
Başımı sallayıp biramın kalanını kafama diktim.
Bir soğutucuya gidip kapağını kaldırdı ve iki soğuk bira çıkarıp kapaklarını açtı.
Bana da bir tane uzattıktan sonra, geğirerek yerine oturdu.
“Beklediğimiz başka sevkiyatlar ya da teslimatlar var mı?” diye sordum.
“Siktir git be oğlum! Partideyiz!”
Bu gece iş hakkında konuşmak istemediği belliydi.
“Peki, ne düşünüyorsun o zaman?” diye sordum.
İnci gibi beyaz dişlerini göstererek sırıttı.
“Hatun ayıklıyorum, kardeşim,” diye cevap verdi.
“Sanırım bu kasabadaki hatunların yarısını ayıkladın,” diye güldüm.
“Sen kendi payına düşeni yaptın,” dedi.
“Zor olmuyor,” diye cevapladım.
“İtibarımız sağ olsun. Raffiel olduğun duyulunca hatunlar hemen düşüyor,” dedi, sırıtarak.
Doğruydu.
İkimiz de kız düşürmekte zorlanmıyorduk.
Kadınlar kendilerini kollarımıza atıyordu ama artık fazla kolay olmaya başlamıştı.
“Karşı koyan birini mı istiyorsun?” diye sordu Hayden.
“Hele bir karşı koysun,” diye kıkırdadım.
“Ya da yoldan çıkarabileceğin küçük, tatlı bir bakire?”
Yüzümü buruşturdum.
“Ne istiyorsun?”
“Bilmiyorum. Bir bağ? Bir kıvılcım?”
“Bir ilişki mi yoksa?” diye sordu, yüzünü buruşturarak.
“Bilmiyorum!”
Biramı ağır ağır yudumlayarak iç çektim.
“Bu kasabadaki hiçbir kadının senin kadının olacak kadar cesur olacağını sanmıyorum,” diye güldü Hayden.
“Sen tam evlenilecek adamsın ama!” diye karşılık verdim, tek kaşımı kaldırarak.
“Benimki daha büyük,” dedi.
“Seninki daha büyük diye otomatikman daha çekici olmuyorsun.”
“Bilmiyorum, dostum. Sevgilimin beni hem içimle hem dışımla kabul etmesi gerekiyor ve bunu yapmaya hevesli fazla kız yok,” diye karşılık verdi.
Başımı salladım.
“Hiçbir kızın beni ben olduğum için kabul edeceğini sanmıyorum.”
“Salla! Biz bize yeteriz, kardeşim.”
Bira şişesini bana doğru eğdi, ben de şişemi onunkiyle tokuşturdum.
Okuldayken Hayden ile çok iyi arkadaştık.
On dört yaşındayken aile işine girip babamla benim için çalışmaya başladı ve işi babamdan devraldığımda onu sağkolum yaptım.
İsteseydim bu işi tek başına bile yürütebilirdi.
Aşüfte annesi aşırı dozdan öldüğünde onu buraya, yanıma aldım ve bu kararımdan asla pişman olmadım.
O, hiç sahip olmadığım ve hep istediğim kardeşim gibiydi.
Hava kararıyordu, aşağıda birileri sahildeki şenlik ateşini yakmıştı ve hoparlörlerden bangır bangır müzik sesi geliyordu.
Hayden ayağa kalkarak, “Bir çizburger daha alacağım, sen de ister misin?” diye sordu.
Çok iyi olurdu.
“İsterim,” dedim.
Ayağa kalkıp korkuluğa yürüyüp evin aşağısında eğlenen insanlara baktım.
Tek gecelik bir ilişki bulma umuduyla, aralarından hiç kimseyi tanımadığı kalabalığa şöyle bir göz gezdirdim ama dikkatimi çeken biri yoktu.
Hayden bana çizburgerimi getirirken arkamı dönüp korkuluğa yaslandım.
Hayden çizburgerini kocaman ısırırken göz devirdi.
Yanmış bir soğan parçasını alıp yere attım.
Soğandan nefret ederdim!
Hayden yanımda dururken çizburgerimden bir ısırık alıp yavaşça çiğnedim.
Aşağıda şarkı değişince dönüp dans pistine baktım.
Tam çizburgerimi ısırırken donup kaldım.
Dans pistinin ortasında müziğe ayak uydurarak dans eden iki kadın dikkatimi çekti.
Yakından baktığımda kısa saçlı olanın kendinden emin bir şekilde dans ettiğini ve diğerini de aynısını yapması için cesaretlendirdiğini gördüm.
Gözlerimi kısarak diğer kızı inceledim.
Göz kamaştırıcıydı!
Uzun, siyah saçları, çok güzel bir yüzü vardı.
Gözlerinin rengini göremiyordum ama dans etmeye başladığında bacaklarına bakarak dudaklarımı yaladım.
Kot şortu poposunu zar zor örtüyordu ve bluzunun içinde zıplayan göğüsleri çok dolgundu.
Poposunu sallayarak yere eğilip kalçalarını döndürdüğünde penisim kot pantolonumun ağını zorlamaya başladı.
Arkadaşı tezahürat yaparak onu alkışlarken o, kendi etrafında dönüp ellerini havaya kaldırarak saçlarını savurdu.
Sanki beni çağırıyordu.
Kimdi bu?
Elimdeki çizburgeri bırakıp etrafındakilere baktım. Çevresindeki tüm erkekler ona bakıyordu.
Hayden heyecanla, “Bu kim ya?” diye sordu.
Aynı kızı kestiğimizi fark edince gülümsedim.
“Kızımızı bulduk. Dans etmek ister misin, kardeşim?”
“Hem de nasıl!” dedi, çizburgerini bırakırken.
Korkuluktan çekildim ve verandanın merdivenlerinden inip kalabalığı yararak dans pistine ilerledim.
Üyelerimizden birkaçı kalabalığın geri çekilmesini sağladıktan sonra, Hayden ile ikimiz dans pistindeki baştan çıkarıcı güzelliğe doğru ilerledik.
Dans pistine adım atıp gizemli kıza yaklaştığımızda pist boşalmıştı.
Ben kıza yürürken biri kısa saçlı arkadaşını yoldan çekti.
Yaklaştığımızı gören kız yavaşladı.
“Durma,” dedim.
Gülümseyerek müziğin ritmine göre kalçalarını sallamaya devam etti. Hayden etrafımızdan dolanıp arkasına geçti.
Kızla aramızdaki mesafeyi kapatırken gözlerinin benimkiler gibi yeşil olduğunu fark ettim.
Kalçalarından kavrayıp kendime çekerek kasıklarına sürtünmeye başladım.
Hayden da kalçasının diğer yanından kavrayıp baştan çıkarıcı bir şekilde poposuna sürtünmeye başladığında kızın pembe dudakları aralandı.
Hiçbir itiraz duymadan onu aramıza alıp dans etmeye devam ettik.
Elimi sırtına koyup müzikle birlikte hafifçe arkaya yatırdım ve tekrar doğrulduğunda gözlerinin içine baktım.
Kimdi bu kız?
Gerçekten çok güzeldi!
Hayden, saçlarını kenara çekip boynunu nazikçe öptüğünde kızın gözleri bir anlığına kapandı.
O böyle ikimizin arasında kıvranarak dans ederken sertleşmeye başlamıştım. Kızın vücudundan enfes bir meyveli koku yayılıyordu.
Neydi bu?
Şeftali mi kavun mu?
Ben göğüslerini avuçlarken onun da sırtına dökülen, uzun siyah saçlarını sallayarak üstümde gidip geldiğini hayal ettim.
Hayden onu arkadan sıkıştırdığında hafifçe aralanmış dudaklarından küçük bir inilti döküldü.
Aynı anda iki erkekle birlikte olmayı deneyip denemediğini merak ettim.
Hayden ile geçmişte üçlü yapmıştık ve içimden bir his, bu kızı kardeşimle paylaşmanın muhteşem olacağını söylüyordu.
Hayden tarafından arkadan becerilirken bana oral seks yaptığını hayal ederken inlememek için kendimi zor tuttum.
Penisim artık sızlamaya başlamıştı ve bana sürtünerek dans ederken beni ne kadar tahrik ettiğini onun da anlayıp anlamadığını düşündüm.
Acaba adı neydi?
Belli ki buralarda yeniydi ama nasıl olmuştu da partimize gelmişti?
Buradaki üyelerden birinin tanıdığı mıydı?
Kim olduğumuzu biliyor muydu?
Şarkı bittiğinde dans etmeyi bırakıp doğrudan gözlerimin içine baktı.
Uzanıp alt dudağını okşadım.
Bağırışları duyup arkamı döndüğümde Hayden’ın sesin geldiği tarafa koştuğunu gördüm.
Kavga mı çıkmıştı?
Hayden hallederdi.
Adını sormak için kıza döndüğümde onu göremedim.
Kalabalığı taradım ama hiçbir yerde yoktu.
Nereye gitmişti ki?
Onu bulmak zorundaydım!
Sahil bölgesini bile arayıp taradım ama yoktu.
Hayden yanıma gelip, “Nereye gitti?” diye sordu.
“Bilmiyorum,” diye homurdandım.
Öylece ortadan kaybolmuş olamazdı.
“Bak!”
Hayden kumsalın aşağısını işaret ettiğinde kızın bir adamın omzunda olduğunu ve kısa saçlı kadının da adamla birlikte koştuğunu gördüm.
Hayden’a, “Çabuk bana Land Rover’ımı getir!” dedim. Hemen, sırıtarak cipi getirmeye gitti.
