Gizli Kurt - Kitap kapağı

Gizli Kurt

Enola Forfatter

Bölüm 3

SOPHIE

Üniversiteye giderken öğle yemeğini birlikte yemeye karar vermiştik. Ne yazık ki derslerimiz aynı değildi. Birbirimizle vedalaştıktan sonra yollarımızı ayırdık.

İlk dersim iyi geçmişti. Her şey çok ilginçti.

Öğle yemeğinden önce son bir dersim kalmıştı ama kaybolmuştum. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyordum. Dersin başlamasına birkaç dakika kalmıştı, bu yüzden birine sınıfın nerede olduğunu sormaya karar verdim.

Ama arkamı döndüğüm gibi birine çarptım. Kitaplarım yere düşerken sessizce küfrettim ve kitaplarımı toplamak için yere eğildim. Çarptığım kişiden özür dilerken başımı kaldırdım.

Yakışıklı bir çocuk bana bakıyordu. Gözlerimiz buluşur buluşmaz birbirimize gülümsedik.

“Merhaba, iyi misin?”

Ayağa kalktım ama ne diyeceğimi şaşırmıştım. “Ben... Sen... Özür dilerim, nereye gittiğime dikkat etmiyordum.”

“Böyle güzel bir kızla çok sık karşılaşmadığımı söylemeliyim,” dedi kıkırdayarak.

Sözleri karşısında kızarmıştım. Çocuk büyüleyiciydi. Ona bakmaktan kendimi alamıyordum. Futbol oyuncusuna benziyordu. Muhtemelen lisedeyken öyleydi.

Kahverengi saçları biraz uzundu, mavi gözleri oldukça çekiciydi. Dolgun dudakları çok öpülesi görünüyordu ve geniş omuzları...

Aman Tanrım, kendine gel Sophie.

“Şey, teşekkürler…”

Çocuğun yüzünde bir gülümseme belirirken, “Burada yenisin, değil mi?” diye sordu.

“Evet, yeniyim ve şimdiden kayboldum. Profesör Grant’in dersine gidiyordum ama doğru binayı bulamadım.”

“Sana yolu gösterebilirim ama bana adını söylemen gerekecek.”

“Harika, teşekkürler. Ben Sophie, ya sen?”

“Adım Will. Buradaki ikinci yılım.”

Will bana yolu gösterirken yurdunun nerede olduğunu, hangi profesörden hoşlanıp hangisinden hoşlanmadığını anlatmaya koyulmuştu. Beni doğru binaya götürmesi uzun sürmedi.

“İşte geldik güzellik. Hey, bu gece için bir planın var mı? Yurtta bir parti düzenliyoruz. Belki sen de gelmek istersin,” dedi umutla.

Bir parti, benim ilk partim! Bonnie çok heyecanlanacaktı!

“Çok isterim ama arkadaşım da davetliyse.”

Arkadaş ~kelimesini duyunca Will’in yüzü ifadesi değişmişti. Bozulmuş gibi görünüyordu ama hızla toparlandı ve önceki nazik Will’e geri döndü.

“Elbette, arkadaşın da gelebilir!”

“Harika! Bonnie çok heyecanlanacak!”

Bonnie’nin adını duyunca Will’in yüzünde bir rahatlama ifadesi belirdi. “O zaman akşam görüşürüz Sophie.”

“Görüşürüz Will, teşekkürler,” derken ona el sallayarak sınıfıma girdim.

Öğle yemeğinde hiç vakit kaybetmeden Bonnie’ye her şeyi anlatmıştım. Beklediğim gibi partiyi duyduğuna çok sevinmişti.

Günün geri kalanı çok hızlı geçti. Dersler son derece keyifliydi. Kendimi gerçekten de büyümüş hissediyordum. Son dersimden sonra Bonnie’den bir mesaj aldım.

BeeHey Soof, bir proje için kütüphaneye gitmeliyim. Bir saat sonra evde görüşürüz.

Tek başıma eve döndükten sonra akşam yemeği hazırlamaya koyuldum.

Yemek hazır olur olmaz Bonnie içeriye girmişti. Her zamanki gibi mükemmel zamanlamaydı. Hamburgerle salatalarımızı yerken ilk günümüz hakkında konuşmaya başladık.

Bonnie’nin konuyu Will’e getirmesi uzun sürmemişti. Onu çok merak ediyordu.

Bonnie beni soru yağmuruna tutarken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Üstümüzü değiştirip parti için hazırlanmaya karar verdikten sonra yatak odalarımıza gittik.

Dolabımdan tatlı, lacivert renk bir elbise çıkardım. Elbise vücudumu mükemmel bir şekilde sarıyor, kıvrımlarım çok güzel görünüyordu. Üzerimi giyindikten sonra makyaj yaptım.

Hazırlanmayı bitirip aynada kendime bakarken görüntüm hoşuma gitmişti. Dumanlı göz makyajımı dudaklarıma sürdüğüm nude bir dudak parlatıcısıyla tamamlamıştım.

Bonnie kapımı çalarak içeriye girdi. Dekolteli yeşil bir elbise giymişti. Ona çok güzel göründüğünü söyledim ama Bonnie benim elbisemin onunkinden daha güzel olduğunu düşünüyordu.

Gözlerimize ve elbiselerimizin renklerine dikkat çekti. Benim elbisem onun gözlerine, onun elbisesi de benim gözlerime uyuyordu. Böylece elbiselerimizi değiştirmeye karar verdik. Ne diyebilirim ki? Bonnie haklıydı.

Elbisesinin yeşili gerçekten de yeşil gözlerimi öne çıkarmıştı. Kolyem bile bu elbiseyle daha dikkat çekici görünüyordu. Kolye göğüs dekoltemin tam üstünde duruyordu.

Sonunda partiye gitmeye hazırdık. Bir taksi çağırdık çünkü partinin düzenlendiği yurt üniversitenin diğer tarafındaydı. İkimiz de yüksek topuklu ayakkabı giymiştik, bu yüzden oraya yürümemiz mümkün değildi.

Taksi tam zamanında geldi. Çok geçmeden Will’in yurdunun önünde duruyorduk. Büyük, modern bir binaydı. Soğuk ve farklı görünüyordu... Vücudumdan bir ürperti geçti.

“Sorun nedir Soof?” diye sordu Bonnie.

“Bir şey yok.”

Bir an şüphe etse de gülümsediğimi görünce rahatladı.

“Hadi içeri girelim Bee,” dedim.

Yurdun içi de dışı gibi çok moderndi. Kendimi evimde hissetmiyordum ama sonuçta buraya eğlenmeye gelmiştim. İçimdeki tuhaf duyguyu bir kenara iterek kalabalığa karıştım.

Bonnie’ye ayak uydurmaya çalışıyordum ama çok hızlı yürüyordu. Birden bir kol belime dolanarak beni kendine çekti. Başımı kaldırdığımda Will’in yakışıklı suratına baktım.

“İyi akşamlar güzellik. Seni burada gördüğüme çok sevindim.”

Ona cevap veremeden biri kolumu tuttu. “İşte buradasın Soof. Az kalsın seni kaybediyordum.” Bonnie bazen drama queen olabiliyordu.

Gözlerimi devirdim. “Sadece bir dakikalığına kayboldum. Ama iyi bir nedenim var,” dedim Will’e bakarak.

Bonnie de başını çevirip Will’e bakarken yüzü ay gibi parlamıştı.

“Çok özür dilerim,” dedi. “Seni fark etmedim. Sen Will olmalısın. Ben Bonnie. Senin hakkında çok şey duydum...”

“BEE,” diye fısıldadım. “Kes şunu!”

Will keyifli bir surat ifadesiyle bana baktıktan sonra Bonnie’ye döndü.

“Seninle tanışmak bir zevk Bonnie.”

Bonnie’yle Will çabucak kaynaşmıştı. Eski arkadaşlar gibi konuşup sohbet ediyorlardı.

Ama bir süre sonra Will’in Bonnie’ye olan ilgisini kaybettiğini fark ettim. Artık ona bakmıyordu, bunun yerine sanki bir şey ya da birini arıyormuş gibi etrafına bakınıyordu.

Birden elini sırtıma koydu ve bir adamı çemberimizin içine çekti. “Matt, seni görmek harika dostum. Sophie ve Bonnie’yle tanıştın mı?”

Matt şaşırmış görünüyordu ama bizi görünce yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.

Matt denen çocuk boksöre benziyordu. Burnu biraz yamuktu ama yine de çok yakışıklıydı. Bana Bruce Willis’in genç hâlini hatırlatıyordu.

Bonnie ona hayranlıkla bakarken Matt ikimize de sarıldı ve sonrasında Will’e döndü. Will sinsice Bonnie’yi işaret ettikten sonra dikkatini bana verdi.

“Bonnie, benimle bir şeyler içmek ister misin?” diye sordu Matt.

Bonnie bana kocaman bir gülümsemeyle bakarken Matt’le birlikte oradan ayrıldı.

“Odamı görmek ister misin?” diye sorarken Will gözlerimin içine bakarak bana gülümsüyordu.

Sorusu karşısında vücudumdan garip bir his geçmişti. Onunla birlikte odasına gitmek akıllıca mıydı? Yani, bu tür partilerle ilgili hikâyeler duymuştum.

Ama Will harika birine benziyordu. Ona güveniyordum, değil mi? Bu duyguyu bir kenara itmeye karar verdim ve başımı salladım.

“Ellerini kendine sakladığın sürece sorun yok.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok