Yabancı

Gabby, zar zor aydınlatılmış mekândaki bara yaslandı. Siyah saçları pullu elbisesinin bir omzuna dökülürken gülümsüyordu. Öyle ki gamzelerini görebiliyordunuz.

Buradan Voluntas Tua kulübünün manzarasını çok seviyordu. Yüzlerinde maske olan tüm bu insanların şaraplarını yudumladıklarını görmek ona gurur veriyordu.

Hayatı boyunca böyle bir işe yatırım yapmanın meyve vereceğini düşünmemişti.

Herkes son moda takım elbiseleri ve kıyafetleri içinde çok şık görünüyordu. Gabby daha azını bekleyemezdi, hepsi zengindi.

Ve zengin insanlar cinsel özgürlüğe, sefil görücü usulü evliliklerine ve ilişkilerine bir ara vermeye hasretti. Bu yüzden her zaman onun mükemmel ve gizli hizmetleri için buraya geliyorlardı.

Tüm müşterileri takma bir isimle kayıt yaptırır, maske takarlardı.

Bazı insanlar Voluntas Tua’nın bir genelev olduğunu düşünüyordu ama Gabby bunu böyle görmüyordu.

Burası birbirini tanımayan iki kişinin, tek gecelik bir ilişki yaşayıp bu birliktelikten zevk almak için geldikleri bir yerdi.

Elbette yedek personeli de vardı, bazı müşterilerin iyi eğitimli ve deneyimli birine ihtiyacı olurdu. Tıpkı en büyük müşterisi milyarder Liam Chase, namıdiğer Vintage gibi.

Son gelişinden bu yana epey zaman geçmişti. Bütün dergilerde Liam’ın sosyetik Meredith Ewan ile bir ilişkisi olduğu yazıyordu.

İlişkisi uzun sürmeyecekti, hiçbiri uzun sürmedi, geri dönecekti. Bu işe daha çok para koyacaktı ve Gabby’nin işleri daha da gelişecekti.

Barmen kokteyli karıştırırken bardağın çıkardığı tıngırtı müzik notalarının arasında altında kayboldu. Gabby yumuşak rock müziğe, renkli şişelere ve ışıltılara dalıp gitmişti.

Birinin omzuna dokunmasıyla trans hâlinden çıktı. Gabby taburesinde dönerek kızlarından biri olan Emma’ya baktı.

“Telefon geldi,” diye bağırdı gürültünün ortasında. “Vintage hatta.” Gabby’nin yüzünde bir gülümseme oluştu. Her zamanki gibi haklıydı, adam geri dönmüştü.

“Teşekkür ederim hayatım.” Gabby ayağa kalkarken kızıl saçlı kadının kolunu okşadı.

Gabby’nin ofisinin ve seks odalarının bulunduğu özel alana girdiklerinde, “Senden bir iyilik isteyebilir miyim Gabby?” diye sordu Emma. Kapı arkalarından kapanır kapanmaz gürültü kesilmişti.

“Ne istersen hayatım.”

“Bu sefer Vintage’ı ben alabilir miyim?”

“Elbette,” Gabby’nin keyfi yerindeydi, şu anda her türlü iyiliği yapabilirdi. Ayrıca Emma onun en iyilerinden biriydi. Emma geri dönmeden önce ciyakladı.

Siyah duvarlı koridorda ilerleyen Gabby, birkaç kapının yanından geçerek ofisine ulaştı. Ofis griye boyanmıştı ve ana yola bakan tek bir penceresi vardı.

Gri masanın üzerinde, kaplumbağa şeklindeki bir kâğıt ağırlığının altında kâğıt yığınları, bir defter, bir dizüstü bilgisayar ve ofis telefonu vardı. Gabby telefonu açtı. Vintage hâlâ telefondaydı.

“Aramana şaşırdım. Bu işi her zaman asistanın yapar.”

Karşı taraftan uzaktan konuşma sesleri geliyordu ama Gabby’nin Liam’ın onu duyduğundan hiç şüphesi yoktu. Birine ‘teşekkür ederim’ dediğini duyduktan sonra Liam ona odaklandı.

“Bugün özel bir isteğim var. Bunun için asistanımı rahatsız etmek istemedim.”

“Senin için ne yapabilirim hayatım?” derken Gabby’nin sesi baştan çıkarıcıydı.

“Hizmetine ihtiyacım var. Yarın. Ama VIP servisine ihtiyacım yok. Normal hizmet istiyorum, kim olduğumu bilmeyen biriyle birlikte olmak istiyorum. Liam Chase olduğum için beni tatmin eden kadınlardan bıktım.”

“Ama kızlarım çok beceriklidir.” VIP müşterisini hayal kırıklığına uğrattıkları için onlara bir ayar çekecekti. Bu Gabby’e büyük kayıplar getirecekti.

“Sorun da bu Gabby. Ne beklediğimi biliyorlar. Beklediğim tepkiyi veriyorlar. Gerçek bir sikiş istiyorum.”

“Peki ya para?” Her şey paraya bağlıydı.

“Lanet kadın, beni kurutacaksın. Her zamanki gibi parası neyse ödeyeceğim.”

Kayıp yoksa sorun da yoktu. “Seni hemen biriyle eşleştireceğim.”