
Wagner Şirketleri ile Ryder Geliştirme’nin birleşmesiyle ilgili söylentiler bir süredir ortalıkta dolaşıyordu ama süreç uzadıkça ben de dâhil olmak üzere diğerleri bunun asla gerçekleşmeyeceğini düşünmeye başlamıştı.
Anlaşılan, Amelia’nın babası ve Skylar’ın dedesi Levi Wagner şirketin bir kısmını ona devredebilmek için torununun mezun olmasını beklemişti.
Skylar mezun olunca anlaşmayı hemen imzaladılar.
Levi elimi sıkarken, “Seni iş başında izlemek bir zevkti genç adam,” dedi. Altmışlı yaşlarının sonlarında bir adama göre sıkı bir tokalaşması vardı.
“Teşekkür ederim efendim,” diye karşılık verdim gülümsemeye çalışarak.
Güldü. “Bana lütfen Levi de. ‘Efendim’ bana yaşlı hissettiriyor.”
“Ayrıca, kararlaştırılan bu değişiklikleri kabul ettiğin için teşekkür ederim.”
“Ailemden başkasına güvenmem. Artık sen de aileden sayılırsın evlat. Torunumla harika işler başaracağınıza eminim.”
Bilmiyormuş gibi yaparak babamın ofisine göz gezdirdim. “Sahi, Skylar nerede? Burada olması gerekmez miydi? Yoksa yine havuz başında güneşleniyor mu?”
Babam bana kaşlarını çattı. Annesi ve dedesi beni henüz bunu anlayacak kadar iyi tanımıyor olsa da babam Skylar’ı ailesinin önünde küçük düşürmeye çalıştığımı anlamıştı.
Amelia kızından parlayan gözlerle bahsederken, “Yakında eve dönecek,” dedi.
“Bana bu yaz ders almayacağını söyledi. Meğer tüm zamanını işle ilgili okumalar yaparak geçiriyormuş. Bu kız durmak bilmiyor.”
“Güzel,” dedim. “Eğer Skylar’a ve bana şirketin yüzde kırkını devretmeyi düşünüyorsanız Skylar’ın da bu işi ciddiye aldığını bilmek isterim.”
Yeni üvey annemin şirket yöntemindeki etkinliğini görünce şaşırmıştım. Bu yüzden Levi’yla toplantımıza o da dâhil olmuştu. Sözleşmelere o da imza atmıştı.
Babam nasıl benim işleri tek başıma yürütebileceğimi düşündüğü noktaya kadar bana yardım edecekse Amelia da Skylar için aynısını yapacaktı.
Skylar’la yeni çoğunluk sahipleri ve yönetici ortaklar olacaktık ama Amelia ile babam azınlık sahipleri olarak bize rehberlik etmeye hazırdı.
“Bu konuda endişelenmene gerek yok,” dedi Amelia bana sarılarak. “Kızım tanıdığım en çalışkan insandır.”
Levi başını salladı. “Onu beklemek isterdim ama eşim için ertelenemeyecek özel bir gezi planladım.”
Babam güldü. “Mutlu hayatın sırrı mutlu bir eş, değil mi?”
Levi damadına döndü. “Bu gezi için onu bir süredir bekletiyorum. Bir daha ertelersem beni öldürebilir.”
Amelia babasına sarıldı. “İyi tatiller baba. Skylar eve döndüğünde seni arayıp teşekkür eder. Tabii sözleşmeleri imzaladıktan sonra.”
“Bu, kutlama barbeküsüne katılamayacağınız anlamına mı geliyor efendim?” diye sordum.
Levi gözlerini kısarak bana baktı. “Sana az önce efendim dememen gerektiğini söylemedim mi?” Tekrar gülümsedi. “Hayır evlat. Size iyi eğlenceler. Bu şirketlerin birleşmesi kutlanmaya değer!”
Öğleden sonra barbekü hareketlenmeye başlamıştı ve Skylar’ı yine havuz başında görmek beni hiç şaşırtmamıştı.
Skylar’la uğraşmaya hazırlanarak ona yaklaşırken dilimin damağımın kuruduğunu fark ettim.
Skylar’ın üzerindeki mor bikini takımı vücudunu ortaya koyuyordu. Daha önce üzerine su sıçrattığımda üzerinde mayosu vardı.
Bronz teni, tepeden topuz yaptığı koyu renk uzun saçları ve sıkı vücuduyla iyi görünüyordu.
Yüzüm ısınırken şortumun kasıldığını hissettim. Gözlerimi kapatıp ters yöne yürümeye çalıştım.
Fazla uzaklaşamadan tanımadığım bir ses duyunca tekrar onun olduğu yöne döndüm.
“Al bakalım tatlım.” Tanımadığım bir adam ona bir içecek uzattı.
Skylar içeceğini alırken bana odaklandı. “Sonunda yataktan çıkmaya karar verdin demek, Jenson.” Skylar sırıtırken gözlerini güneşten korumak için elini kaldırdı.
“Aslında, yeni şirketimin belgelerini imzalıyordum. Hepimiz yazı yan gelip yatarak geçiremeyiz.”
“Şirkete gelirsen tabii,” diye mırıldandım.
O cevap veremeden babam kapıdan seslendi. “Mitch, Amelia’nın yemekleri getirmesine yardım eder misin? Ben de barbekünün başına geçeyim.”
“Yeni kız kardeşinle iyi anlaşıyorsunuz, değil mi?”
Arkamı döndüğümde nazik gözleri ve kırışıklıkla dolu yüzüyle ufak tefek yaşlı bir kadın gördüm.
“Affedersiniz?” dedim.
“Öfkeyle baktığın o genç kadın benim torunum, Skylar. Çatık kaşlarından anladığım kadarıyla sen de Jenson olmalısın.”
Yüzündeki tatlı ifade sözlerindeki sertlikle örtüşmediği için bir anlığına afalladım.
Gelip bana sarıldı. “Bu kadar korkma. Ben de artık nenen sayılırım. Adım Rose.”
Sarılmadan geri çekilip ona elimi uzattım. “Jenson. Tanıştığımıza memnun oldum.”
Birinin omzuma vurmasıyla döndüğümde Jeff’in bana bir bira uzattığını ve kendi birasını yudumladığını gördüm.
Jeff liseden eski bir arkadaştı ve babamın şirketinde, artık benim şirketim sayılırdı, muhasebeci olarak çalışıyordu. Aynı zamanda çapkınlıkta kimse eline su dökemezdi.
Ne yazık ki insanlar genellikle benim de onun gibi olduğumu düşünüyordu. O ne zaman bir kıza laf atsa genellikle yanında ben oluyordum ve insanlar da beni onun gibi görüyordu.
Jeff, “Şu seksi hatun kim?” diye sordu.
Havuzun öteki tarafındaki kalabalığa baktım.
Babamın başarısından ve cömertliğinden faydalanmak için yabancıların evime gelmesine alışkındım. Ama gelenlerin taş çatlasın yarısının ismini biliyordum.
“Kızılı mı soruyorsun? Sanırım adı Jenny,” diye cevap verdim.
Başını iki yana salladı. “O da çok güzelmiş ama hayır, mor bikinili esmerden bahsediyorum.”
“O mu? O benim yeni üvey kardeşim, Skylar. Anlaşılan aynı lisede okumuşuz.”
“Öyle mi? Onu görsem hatırlardım. Acayip seksi.” Elini indirip kasığını avuçladı. “Direkt etkisini gösteren türden.”
Karnına bir yumruk geçirdiğimde nefesi kesildi.
“Kızı tanımıyorum bile. Onu sevdiğimden bile emin değilim. Yine de üvey kardeşim, bu yüzden onunla ilgili fantezi kurma. Ayrıca o da benim gibi senin patronun, o yüzden saygılı ol.”
“Ben sadece manzaranın tadını çıkarıyorum,” dedi Jeff. “Hem, asıl endişelenmen gereken ben değilim.”
Evden çıkıp tekrar Skylar’ın yanına dönen Mitch’i işaret etti. “Sakın o sıska ineğin ona göz koyduğunu söyleme.”
Jeff haklıydı. Mitch uzun boyluydu ama kası yok. Hayatında yaptığı tek egzersiz derse geç kaldığında koşmakmış gibiydi.
Ama Skylar’ın tepesinde dikilmesi, gözlerinin sürekli yüzünden memelerine ve bacaklarına kayması beni iyiden iyiye sinirlendirmeye başlamıştı.
“Nasıl gidiyor, Jeff?” dedi babam aniden arkamızda belirerek.
“Yuvarlanıp gidiyoruz,” diye cevap verdi.
Babam başını salladı. “Jenson, Skylar’ı pazartesi günü ofise götürsen iyi olur. Kitaplardan öğrenebilecekleri sınırlı. En sağlıklısı işi sahasında öğrenmesi olacaktır.”
“Şirketi yönetmek için biraz genç değil mi, Richard?” diye sordu Jeff.
“Annesi küçüklüğünden beri bu işe gönül verdiğini söylüyor,” diye yanıtladı babam.
Jeff tek kaşını kaldırarak, “Etkileyici,” dedi.
“Beni rahat bırakır mısın? Sen sürekli etrafımda dolanırken kitaba odaklanamıyorum.”
Skylar’ın sesi öfkeli gelse de Mitch’in onun yanındaki şezlonga oturduğunu gördüm. Skylar’a döndüğümde kaşlarını çattığını ve yüzünde belli belirsiz bir korku olduğunu fark ettim.
“Şu adam kim baba?” diye sordum.
Babam tek kaşını kaldırarak bakışlarımı takip etti. “Ah, Mitch. Yaz için geçici eleman.”
Babam cümlesini bitirir bitirmez onlara yöneldim. Pisliğin eli Skylar’ın dizindeydi ve Skylar kıvranarak ondan uzaklaşmaya çalışıyordu.
“Hey sen, ahmak!” dedim ikisinin tepesinde dikilince.
Skylar bana geçen günkü gibi öfkeyle baksa da iri gözlerindeki bir şey beni gördüğüne memnun olduğunu söylüyordu.
Mitch ise iri cüssem altında büzülmüş gibiydi. “Şey… Selam, Jenson. Nasıl…”
“Bugünkü birleşmede var mıydın?” diye sert bir tonda sordum.
“Ne?”
“Parti davetiyeni görebilir miyim?”
Benden Skylar'a baktı. “Davetiye mi? Davetiye yok ki. Bu açık bir…”
“Öyleyse geçici işinden olmamak için evimden hemen defol. Üç, iki…”
Mitch yerinden fırladı. Titreyen gözlerle bir anlığına omzumun üzerinden babama baktıktan sonra hızlı adımlarla evin yan tarafından geçip gitti.
“Onunla kendim başa çıkabilirdim,” dedi kitabını sinirle alıp içeri giderken.
Babamla Jeff’in yanına döndüğümde hâlâ Skylar’la ilgili konuştuklarını gördüm.
“Sky’ın başını ağrıtmasına izin verme evlat,” dedi babam. “Eğer zorlanırsa ona oyalanması için küçük bir proje ver. İşin başında her türlü deneyim iyidir.”
Amelia ona seslenince parmağını bize doğru kaldırdı. “Üzgünüm çocuklar, işim çıktı.”
Babam yeterince uzaklaşınca Jeff bana yaklaştı. “Bu yaz ofisine daha sık uğrayacağım.”
“Kendine hâkim ol,” dedim.
Sırıttı. “Küçük bir ofis kaçamağından ne zarar gelir?”
“Dikkatli ol. Üvey kızını malzeme odasında becerdiğin için babamın seni kovmasını istemem,” diye uyardım.
“O zaman bir dahaki sefere kapıyı kilitlemeyi unutmasam iyi olur,” diye şaka yaptı.
“Şirkette bulduğun her odada seks yapmayı bıraksan iyi olur. Yanlış kişiye basılırsan seni kurtaramam,” dedim.
Jeff duvara yaslandı. “Her şeyin tadını kaçırıyorsun. Kızıl saçlının adı ne demiştin? Jenny mi?”