Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Daha Önce Tanıştık Mı?

Daha Önce Tanıştık Mı?

Bölüm 2

EDWARD

Öfkeyle odamdan çıkan ufak tefek hemşirenin arkasından bakakalmıştım. Sigaramı elimden almasına hâlâ kızgındım ama içimde bir suçluluk duygusu da vardı. O kadar kaba davranmamalıydım. Görünüşe göre o da kanser hastasıydı ve eşarbının altındaki seyrek saçlara bakılırsa hâlâ hastalıkla boğuşuyordu.

Başımı iki yana salladım, olanlara inanamıyordum. Daha üç hafta önce her şey yolundaydı, ya da ben öyle sanıyordum. Bir de şimdiki hâlime bak. Hayat bazen gerçekten acımasızdı. Önce Bella, şimdi de bu…

Telefondan gelen bildirim sesiyle irkildim. Kimden gelmişti acaba? Hiç “geçmiş olsun” mesajı okuyacak havada değildim. Ama mesaj Robbie’dendi, bana saçma sapan bir video göndermişti.

Mesajı açıp giderek artan bir merakla izlemeye başladım. Adamın teki ölmeden önce bir ses kaydı bırakmıştı, yakınları da adamın cenazesinde o mesajı açmıştı. Herkes tabutun etrafında toplanmıştı, adam bağırarak çıkmak istediğini ve içerisinin çok karanlık olduğunu söylüyordu.

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Robbie ilginç bir çocuktu. Bence annesinden çok bana çekmiş, en az benim kadar patavatsız ve hödük.

Tatlı Bella’m da bazen sinirlenirdi ama o çok daha sakin ve nazikti. Hâlâ bana nasıl katlandığını anlayamıyordum. Bella tam bir sağlıklı yaşam delisiydi, yani benim tam tersim. Onu hatırlayıp gülsem de artık hayatta olmadığını düşününce yüreğim sızlıyordu.

Mesajlarıma göz attım ama yeni bir şey yoktu. Telefonumu kapatmadan önce Rob’a bir mesaj atıp sabah bana temiz kıyafet getirmesini istedim. Burada sadece bir gün kalacağımı sanıyordum ama tümör o kadar büyüktü ki hemen müdahale edilmesi gerekiyordu.

Koridorlarda yankılanan ayak sesleriyle düşüncelerimden sıyrıldım. Akşam nöbeti yapanlar çıkıyor olmalıydı.

Derin bir iç çektim. Gece hemşiresi odaları gezmeye başladığında zor olacaktı. Benim uykum çok hafiftir, o yüzden gözüme uyku gireceğini hiç sanmıyordum.

Eşofmanımı ve diş fırçamı alıp için banyoya gittim. Durum boktan olsa da en azından tek kişilik odada kalmak gibi bir şansım vardı, yani banyoyu paylaşmak zorunda değildim. Yapacak başka bir şey olmadığından uzun bir duş aldım.

Odaya döndüğümde bana çıkışan minyon hemşirenin yatağımın yanında durduğunu gördüm.

Yüzüme bakmadan, “Durumunu kontrol etmeye geldim, doktor bir uyku hapı yazdı. Uyuyamazsan haber ver, ilacı getiririm,” dedi. Hâlâ bana kızgın olup olmadığını merak ettim. “Bir de… Özür dilemek istiyorum.” diye ekledi bana bakarak. Yanakları kızarınca solgun yüzüne renk geldi.

Şaşkınlık içinde ona baktım. Özür mü?

“O şekilde davranmamalıydım ama ben…” dedi, gözlerini kaçırıp boğazını temizleyerek. “Neyse, boş ver. Sana bağırmamalıydım işte,” diye devam etti, tekrar yüzüme bakarak.

Kollarımı kavuşturarak hafifçe güldüm. “İtiraf edeyim, özellikle de senin gibi ufak tefek insanlar bana öyle bağıracak kadar gözü kara değildir. Cesaretine hayran kaldım doğrusu.”

Söylediklerimi duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı ama sonra gülümsedi. Bir an afalladım. Gülümsemesi o kadar içten ve doğaldı ki… Yüzündeki yorgun, üzgün ifade kaybolduğunda hastalanmadan önceki hâlini görür gibi oldum.

“Sen arıza bir tipsin, değil mi?” Gülümsemesi tatlı, bulaşıcı bir kahkahaya dönüştü.

Durumumu kontrol edip bazı notlar aldı, sonra tekrar ciddileşerek, “Ama daha önce söylediklerimde ciddiydim. Burada gerçekten sigara içemezsin. Bütün hastanede yasak, hem diğer hastalar için de çok zararlı,” dedi.

Yüzünü incelerken bir an tereddüt ettim. Onunla uğraşıp yanımda bir paket daha olduğunu söyleyebilirdim ama o kadar yorgun görünüyordu ki vazgeçip başımı salladım. “Bir daha odada sigara içmeyeceğime söz veriyorum, oldu mu?”

Cevap vermeden şüpheli bakışlarla yüzümü taradı. Ceplerimi boşaltmamı isteyecek değildi ya? Ardından başını sallayarak, “Tamam. Bir yerlerde o sigaranın devamının olduğundan eminim ama hastanede içmeyeceğine inanıyorum.” Bu sözlerin ardından kibirli bir tavırla arkasını döndü ve beni şaşkına çevirerek odadan çıktı.

***

Biri kolumu nazikçe sarstığında gözlerimi açtım. “Günaydın Edward. Operasyondan önce alman gereken bir hap var.”

Şaşkınlıkla doğrulup pencereye baktım. Perdeler hâlâ kapalıydı ama küçük bir aralıktan cılız bir gün ışığı sızıyordu. Dün geceki hemşireye döndüm. Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. “Yüzünden anladığım kadarıyla bütün gece uyumana şaşırdın.”

Gözlerinin parladığını görünce ona sırıttım. “Gece nöbetine alışkınsın, değil mi? Normalde uykum çok hafiftir ama o kadar sessiz hareket ettin ki hiçbir şey duymadım.”

Gülümsemesi iyice büyüdü. “Doğru. Genellikle gece çalışırım, sessiz çalıştığımı duymak güzel. Ben de gecenin bir yarısı uyandırılmak istemezdim.” Elindeki hapı bana uzatarak, “Az önce ameliyathane aradı. Bu sabahki ilk operasyon seninki,” dedi.

Continue to the next chapter of Daha Önce Tanıştık Mı?

Discover Galatea

Geçmişte Saklı EvDoğum Günü Sürprizi UyanışOlmaz Dediğim Her ŞeyAramızda Kalsın

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi