Emma - Kitap kapağı

Emma

C. Wright

İkna Uzmanı

DIABLO

Emma'nın ofisimden çıkıp gitmesinin üzerinden iki gün geçti. İki uzun gün. Lanet olası bir kadın nasıl bu kadar sinir bozucu olabilirdi?

Artık en azından sadece kızgındım ve öfkeden kudurmuyordum. Emma'yı dün görseydim, bugün yürüyemezdi. Lanet olsun, cezası o kadar şiddetli olurdu ki günlerce ~yürüyemezdi.

Beni en çok neyin kızdırdığını bilmiyordum. Benimle bu kadar saygısızca konuşması mı yoksa meydan okuması tarafından tahrik olmam mı?

Gerçek şu ki, onu hâlâ istiyordum. Onu daha önce hiçbir kadını arzulamadığım kadar arzuluyordum. Bu beni çileden çıkarıyordu. Onda bu kadar etkileyici ne vardı ki? Ateşe çekilen bir güve gibi ona çekiliyordum.

New York'un en korkulan adamı olmam gerekiyordu ama kılıbık yerine konmuştum ve daha onun tadına bakmamıştım bile!

Luis'den onu birkaç kez aramasını istedim ve her seferinde çağrıyı reddetti. Pazartesi yola çıkmayı planladığını biliyordum.

Travis en iyi arkadaşı Carly ile çok zaman geçiriyordu. Yoksa hiçbir şey bilemezdim.

Bebeğimin benim olmasını garantilemek istiyorsam, asla yapmadığım ve hiç hoşlanmadığım bir şey yapmak zorunda olacağım açıktı… Ama zaman da daralıyordu.

EMMA

Yatağımda sadece bir tişört ve tangayla uzanıyordum. Dean'in ayarladığı eğitim için seyahatimi planlamakla meşguldüm.

Bu şartlar altında gereksiz olsa da yine de eğitimi almaya karar verdim.

Dean bu konuda bana yardım etmek için bir sürü kişiden torpil istemişti ve ben bir hedefe odaklandığımda asla geri adım atan biri değildim.

Her zamanki gibi, her şeyi en ince detayına kadar planladım. Zavallı Dean'i tüm ayrıntılarla delirtiyordum. Muhtemelen yardım eli uzattığı için pişmandı. Tek yapabildiğim kendi kendime kıs kıs gülmekti.

Carly son birkaç gündür Travis'le çok meşguldü. Her gece geliyor ve sabaha kadar kalıyordu. Luis beni neredeyse durmadan arıyordu ama ben aramalarını reddedip duruyordum.

Diablo yüzünden aradığını biliyordum.

Kapı çaldığında öğleden sonra neredeyse dörttü.

Ayyy.

Evde olduğumu kimse bilmiyordu. Carly’yle Travis bir yere gitmişlerdi ve yalnızdım.

Hiç kimse -hatta bizim çocuklar için bile- havamda değildim, bu yüzden ısrarla çalınan kapı zilini duymamazlıktan geldim. Bir süre sonra duracak diye düşünüp planlarıma odaklandım.

“Yüzünü gören cennetlik, bebeğim.” Yatak odamın kapısından Diablo'nun derin boğuk sesini duydum.

O yöne bakınca elleri kotunun ceplerinde kapı çerçevesine yaslandığını gördüm.

Beni en çok neyin şok ettiğinden emin değildim: Diablo'nun odamda duruyor olması mı, yoksa siyah kot üzerine giydiği yeşil düğmeli gömleğin gözlerinin yeşilini öne çıkarıyor olması mı?

Ağzım onu görünce sulandı. Muhteşem görünüyordu.

Nasıl içeri girdi?

Kapıyı kilitlemediğimi hatırladım. Daha dikkatli olmaya başlamam gerekiyordu.

Sesimi bulduğumda kekeleyerek konuşabildim. “Burada ne işi var, Diablo?”

“İş anlaşmamızın şartlarını tamamlamak için seninle konuşmaya geldim.”

“Hatırlamıyor musun? Pazar günü beni o kadar kaba bir şekilde kovduktan sonra tamamlanacak bir iş olmadığını zaten tespit ettik.” Ona hâlâ ciddi anlamda kızgındım.

“Hadi bebeğim, böyle yapma. Rahatlamalı ve her şeyi bu kadar ciddiye almamalısın.”

“Benimle dalga mı geçiyorsun, Diablo? Hayat değiştiren konuları tartışıyorduk ve şimdi de ben aşırı ciddiye alıp abartmışım gibi konuşuyorsun. Defol git,” diye bağırdım.

Tepkimden rahatsız, bana baktı. Daha yakına geldi. Hâlâ yatağımdaydım ama birden üzerimde sadece bir tişört olduğunu, altında sütyensiz olduğumu ve bir tanga giydiğimi fark ettim. Siktir!

Elimi tuttu ve beni sertçe göğsüne doğru çekti.

Tüm duyularım aynı anda yükseldi. Gözlerinin yeşilini ve yüzünde beliren tebessümü gördüm. Yeni favori kokum olduğuna karar verdiğim parfümünü içime çektim.

Bir eli kıçımı kavradı ve beni vücuduna daha da yaklaştırdı. Anında kot pantolonundan ereksiyonunu hissettim.

O kulağıma fısıldamadan önce orada öylece sonsuza kadar kenetlenmişiz gibi geldi. “Seni arzuluyorum, bebeğim. Ne olursa olsun benim olacağına dair sana söz verdim.”

Yüzüne bakmak için vücudundan biraz uzaklaştım. Benden çok daha uzundu ama hoşuma gitti. Gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Bir an için hiçbir şey söylemeden derinliklerinde kayboldum.

Kafasını benimkine doğru o kadar yavaşça eğince dudakları benimkinden birkaç santim uzakta kaldı. Nefesim kesildi. Dudaklarını dudaklarımda hissetmek istiyordum. Uzun bir süre sonra dudaklarımızın arasındaki boşluğu kapattı.

Lanet olsun, çok ateşli. Dudakları benimkine karşı ustaca hareket etti ve dilinin içeri girmesine izni vermek için ağzımı açtım. Öpücükte boğuluyormuşum gibi hissettim. Daha önce öpülmüştüm ama bu şekilde değildi.

Bu saf tutkuydu. Öpücüğü daha da derinleştirirken dili ağzımı keşfetmeye devam ediyordu. Yavaşça alt dudağını ısırdım ve hafifçe inlediğini duydum.

Bir eli kıçımdan tangamın önüne geçerken diğer eli göğsümü kavradı.

Bu tam bir işkenceydi. Tangam sırılsıklam olmuştu. Deneyimsiz olmama rağmen, vücudumu en sevdiği enstrüman gibi çaldığını biliyordum ve ona göre tepki veriyordum.

Daha da aşağı inmeden önce karnıma çizgiler çizmeye devam etti. Beni öpmeyi bıraktı ve nazikçe yatağıma yatırdı.

Üzerime çıktı, bacaklarımı ona sardı ve beni tekrar öpmeye başladı.

İçimdeki tüm tutkuyla onu öptüm. Bacaklarımı belinden ayırınca ıslaklığımın kotunu lekelediğini gördüm. Kıpkırmızı oldum ve tepkisini görmek istemediğim için kafamı yana çevirdim.

Elleri çenem boyunca hareket etti ve beni gözlerinin derinliklerine bakmaya zorladı, şişmiş dudakları sırıttı.

“Seni bu kadar ıslatan ilk erkek ben miyim, bebeğim?”

Cevap veremeden beni tekrar öptü, kabaca ve aciliyetle... Tangamın kenarlarını çekiştirmeye başladı. Tamamen çıkarmasına yardım etmek için kalçamı kaldırdım. Durmasını istemediğimin farkındaydım.

Tenime dokunması için yanıp tutuşuyordum. Bana daha önce hiç hissetmediğim şeyler hissettiriyordu. Gözlerimin içine bakarak beni öpmeyi bıraktı ve eli ıslak vajinama doğru hareket etti.

Klitorisime masaj yapmaya başlayınca yüksek sesle inledim. Ellerinin vücuduma dokunuşu harika hissettiriyordu.

Durup bana baktı ve kulağıma nasıl mastürbasyon yaptığımı ona göstermemi istediğini fısıldadı. Beni izlemek istiyordu. Kafamı bir yandan diğer yana salladım.

“Yapma, bebeğim. Nasıl yaptığını görmek istiyorum.”

“Kendime hiç dokunmadım, senden başka kimse de dokunmadı,” diye fısıldadım. Gözleri henüz aşina olmadığım bir bakışla bulutlandı.

“İlkin olmak ve hatta bütün cinsel deneyimlerinde ilk olmak fikri muhteşem. Sonsuza dek benim olacaksın,” dedi boğuk bir sesle. Klitorisimin etrafında dolandı ve parmaklarını ağzıyla değiştirmeden önce masaj yaparak devam etti.

Yüksek sesle inledim. İçime bir parmağını sokmadan önce ağzı ve diliyle bana işkence etmeye devam etti.

“Aman Tanrım, Diablo, harika bir his!”

Bir parmağını daha sokmadan önce kısa bir süre bana baktı.

“Sıkısın… Hem de çok sıkısın, bebeğim. Lanet olsun, sen benim sonum olacaksın.” İçimdeki zevk yükselirken son kısmını duymadım.

Vücudumun içinde garip bir şeyler olduğunu hissettim ve Diablo'nun adını inledim. Parmakları ve ağzıyla tempoyu arttırdı. Klitorisimden ağzını çekti ve bana kendimi bırakıp boşalmamı söyledi.

Temposu hızlandı ve vajinamın parmakları etrafında kasılmaya başladığını hissettim. Başparmağıyla klitorisime masaj yaparken diğer iki parmağını içeri ve dışarı pompalıyordu.

Vajinam tekrar kasılmaya başladı ve bu sefer öncekinden daha yoğun oldu. Orgazmımı sonuna kadar yaşamamı beklerken parmaklarını çıkarıp ağzına soktu.

Bana gülümseyerek “Tadın muhteşem,” dedi.

“Ne oldu öyle?” diye sordum.

“Bu, bebeğim, gelecek birçok orgazmının ilk iki orgazmıydı.”

“Şimdi durmam için yalvarana kadar seni becermeden önce giyin ki şu iş meselesini sonuçlandıralım.”

Çok soğuk, ilgisiz ve mesafeliydi. Yanlış bir şey mi yapmıştım? Neden benimle sevişmek istemiyordu?

Benimle sevişmek istediğini söyledi ama durdu. Kotundaki kocaman şişkinliği fark ettim ama bakarken beni yakalamadan önce gözlerimi başka yöne çevirdim.

DIABLO

Kahretsin, kahretsin, kahretsin. Durmak zorundaydım. Ona tamamen sahip olmak istiyordum, ama o şekilde olamazdı. Ne de olsa o bir bakireydi. En azından ilk seferinin odasına yaptıklarımdan daha özel olmasını sağlayabilirdim.

Volta atarak oturma odasından çıkmasını bekledim. Artık onun tadına bakmıştım, şimdi daha fazlasını istiyordum. Hepsini istiyordum. O benimdi.

Oturma odasına girdiğinde döndüm. Siyah dar kot pantolon ve aynı tişörtü giyiyordu. Lanet olsun, inanılmaz derecede göz alıcıydı.

Yanakları hâlâ orgazm sonrası biraz kırmızıydı. Onu daha da güzel gösteriyordu. Doğal güzelliğinden habersiz olması da çok hoşuma gidiyordu. Hiç makyaja ihtiyacı yoktu.

Onu daha çekici yapan şey, muhteşem güzelliğinin farkında bile olmamasıydı. Bir odaya girdiğinde, erkekler üzerinde böyle bir etkisi olduğunu bile fark etmeden herkesin dikkatini çekiyordu.

EMMA

“Son buluşmamız hiç iyi bitmedi, değil mi, bebeğim?” dedi.

“Hayır, Diablo. Dürüst olmak gerekirse tam bir felaketti.”

“Şartlarını düşündüm. Bugüne kadar hiçbir kadının şartlarını kabul etmemiş olsam da, seninkileri kabul edeceğim. Dediğin gibi, senin için geçerli olan benim için de geçerli.”

“Luis söyledi, değil mi?”

“Luis bana her şeyi anlatır, bebeğim. Bana olan sadakati her zaman sarsılmaz oldu ve olmaya da devam edecektir. Bunu asla unutma!”

“Cuma akşamı randevumuz var ve Cumartesi günü de veda partin olacak. Pazartesiden tam dokuz hafta sonra yatağıma dönmeni bekliyorum. Anladın mı?”

Sadece başımı salladım, konuşamadım.

“O zaman seni ‘bana ait’ olarak damgalarım.”

“Zaten yaptın sanıyordum,” diye kekeledim.

“Nasıl? Seni parmaklarımla becererek mi?”

Sadece başımı salladım, o da gülme cüreti gösterdi.

“Bebeğim, o seni ‘bana ait’ olarak damgalamak değildi. O sadece sana gelecekleri göstermek içindi. Cuma gecesi benim olduğunda göreceksin.”

“Bundan sonra başka hiçbir erkek sana dokunmaya cesaret edemez. Başka kimse de seninle kıyaslanamaz. Anlıyor musun?”

Tonu sert ve hatta agresifti. Tutarlı bir cümle kuramıyordum ya da herhangi bir şey söyleyemiyordum.

“Şimdi nutkun tutulduysa, bebeğim, Cumaya kadar bekle.”

“Sözleşmeyi hazırla. Cuma günü her şeyi imzalayacağız. O zaman gecemizi yaşarız ve Cumartesi günkü veda partini de planlamaya başla.”

Kotunun cebinden bir kredi kartı çıkarıp bana uzattı. Üzerinde adı yazılıydı.

“İhtiyacın olabilecek tüm aksesuarlarla hafta sonu için iyi kıyafetleri bununla alabilirsin. Bütçede sınır yok.”

“Hemen doğum kontrolüne başla,” diye de ekledi.

“Cuma günü kırmızı, Cumartesi de sarı bir elbise giymeni istiyorum.”

“Bu konuda bana karşı gelme. Gelirsen cezalandırılırsın.”

“Tamam, Diablo,” diye fısıldadım.

“Benim için iyi kız ol, Emma.”

“Cuma akşamı sekizde seni alması için Travis'i göndereceğim. Geç kalma.”

Öylece, arkasını dönüp gitti. Öpücük yoktu, veda yoktu, hiçbir şey yoktu. Sadece Diablo'nun bir dakika önce işgal ettiği boş alan vardı.

Az önce ne oldu?

Bir süre sonra soğukkanlılığımı geri kazandım ve Carly'e mesaj atıp yarın alışverişe gitmemiz gerektiğini söyledim. Hemen “Evet!” dedi.

Odama geri döndüm ve telefonum çaldığında tavana bakarak kendimi yatağıma attım.

Bilinmeyen NumaraBu benim özel numaram. Bana ihtiyacın olursa, buradan ara ya da mesaj at. Diablo.
EmmaTamam D.
DiabloBana D deme.
EmmaNeden? Sen bana bebeğim diyorsun.
DiabloBenim adım Diablo, D değil. Hoşlanmıyorum.
EmmaTamam D 😀
DiabloTanrı aşkına, alışverişin keyfini çıkar ve başını belaya sokma. Yoksa seni cezalandırırım ve bana itaat etmeye zorlarım.

Cevap vermedim. Bugün aramızda geçenleri ve ona taktığım aptalca lakabı düşündüm.

Sadece onu rahatsız edeceğini bildiğim için kullanmaya devam edecektim. Sinirlenip beni düşündüğünü bilerek gülümsedim, uykuya daldım.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok