Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Eşsiz Kral

Eşsiz Kral

Dördüncü Bölüm

Arabasını yolun ortasına kim park eder ki zaten?

Beatrice’leyken tanıştığım adam sahiden tuhaftı ama bugünkü yabancı meseleyi bambaşka bir seviyeye taşımıştı. Tepeden tırnağa ürpermiştim.

Ama Tanrı aşkına, aşırı ateşliydi. Keşke biraz normal olsaydı.

İç çektim. Onun delici bakışlarını hatırlayınca yeniden irkildim. Bakışlar birini öldürebilseydi, o zaman kesinlikle çok tehlikeli bir insan olurdu.

Koşmaya devam ederken kalbim artık deli gibi atıyordu.

Nedenini bilmesem de inatla arkamı dönüp onun yanına giderek öylece yüzüne bakmak istiyordum.

Başımı iki yana salladım. O ucube herif muhtemelen bir katildi.

Yine de bu aşırı çekici olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Hayal kırıklığıyla, “Ahhh be!” diye haykırdım. Daha önce onun kadar yakışıklı birini görmemiştim.

Tüm ilgiyi güzel ya da yakışıklı insanların görmesi çok üzücüydü. Bu duruma oldum olası karşıydım. Şekilci bir insan olduğumu düşünmüyordum.

Elbette ben de çekici insanlara tutulabiliyordum ama kendime her zaman güzelliğin en önemli şey olmadığını söylerdim.

Sırf güzel ya da yakışıklı oldukları için her şey yanlarına kâr bırakılmamalıydı. Ama şimdi, onun tuhaflıklarını görmezden gelerek görünüşüne takılı kalıyordum.

Kendimden biraz utandım. Fazla yüzeysel mi olmaya başlamıştım?

Evimi gördüğümde derin bir nefes aldım. Evde tuhaf ama aynı zamanda çekici yabancılardan uzak olabilecektim.

Evin kapısına ulaştığımda ilk yaptığım etrafı kolaçan etmek oldu. Tuhaf tiplerin her zaman kurbanı evine kadar takip ettiğini bilecek kadar film izlemiştim.

Eve girer girmez kapıları kilitledim. İçeride ses seda olmadığı için ağır nefeslerimi duyabiliyordum.

Dışarıda kimsenin gizlenmediğinden emin olduktan sonra evin içinde ilerledim. Dizlerim artık tutmayacak hale geldiği için yere çökerken kendi kendime, “Tanrım, yoksa paranoyalarım geri mi geliyor?” diye sordum.

Ev sessizdi. Annem dışarıda en sevdiği şeyi yapıyor olmalıydı. Fotoğrafçılık.

Benim annem gibi kendimi adayabileceğim bir tutkum yoktu. Ne bir hobim ne de özel bir yeteneğim vardı.

Şarkı söylemeyi denedim ama sesim berbattı. Spor yapmayı denedim ama beşinci gün pes ettim. Fotoğrafçılığı da denedim ama kendimi yeterince veremedim.

Muhtemelen herhangi bir tutkum olmadan öleceğimi düşünerek iç çektim.

O tuhaf herifin beni eve kadar takip edip etmediğini düşünmem gerekirken, kafamı yeteneklerime yorduğuma inanamıyordum.

Durumun ciddiyetini görmezden gelmeye çalışıyor olmalıydım. Gelgelelim, daha önce hiç kimsenin bir yabancıya Kraliçe’m dediğini görmemiştim.

Sadece onun yakışıklılığını düşünebilecek kadar sığ birine mi dönüşmüştüm?

Hoş, bana herhangi bir zarar vermemişti.

Hıçkırarak ağlarken kendi kendime, “Delirmeme ramak kalmış gibi hissediyorum,” dedim.

***

Durumun üzerine birkaç saat düşündükten sonra bunun bir şaka olduğuna karar verdim. Bulabildiğim tek mantıklı açıklama buydu.

Ayrıca evimin etrafında tuhaf bir herif de olmadığına göre artık endişelenmeme gerek yoktu.

Telefonum çalınca düşüncelerimden uzaklaştım. Ekranda beliren annemin numarasıydı.

Telefonu açarak, “Alo?” dedim.

Annem hattın diğer ucundan, “Bu akşam geç kalacağım için üzgünüm tatlım. Senin için pizza sipariş ettim. Parayı vermeyi unutma,” dedi.

Esnedim. “Tamamdır. Kendine dikkat et.”

“Tamam, ederim. Kapıyı düzgünce kilitledin mi? Yabancıları içeri alma, anlaştık mı?”

“Evet, anne! Biliyorum. Merak etme.”

“Güzel, seni seviyorum.”

Telefonu kapattıktan sonra iç çektim. Belli ki birkaç saat daha yalnız kalacaktım.

Bu ürkütücü kasabaya dönme kararımızdan pişmanlık duymaya başlamıştım.

Boşuna heyecanlanmıştım. Eski arkadaşlarım gitmişti. Hem buradaki herkes yabancıydı hem de hepsi benden nefret ediyor gibiydi.

Kaş çatmalar. Şüpheli bakışlar. Burada apaçık istenmiyordum.

Duvarımdaki saati izliyordum. Saat akşam sekizi beş geçiyordu.

Dışarıda eğlenmem gerekirken evin içinde tıkılıp kaldım.

İçimi daha da karartmamak için bu düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Sadece pizzayı beklemeliydim. Favori yemeğim pizzanın beni keyiflendireceğine emindim.

İnternetteki rastgele videolarla dikkatimi dağıtmaya geri döndüm.

Sadece kapının çaldığını duyunca başımı bilgisayar ekranından kaldırdım. Parayı alıp aşağı indim.

“Hey, bu…”

Kapının önünde duran kişiyi görünce cümlem havada asılı kaldı.

Karşımda daha da uzun dururken, ondan yayılan gücü neredeyse hissedebiliyordum. Yaydığı güçlü enerji yüzünden tek yapmak istediğim önünde eğilmekti.

Boğazım birden kurudu. Bakışlarımı onun kahverengi gözlerinden kaçırdım.

İzlediğim korku filmlerinden bir ders çıkarmış olmalıydım.

Tuhaf adamlar kurbanı her zaman bulurdu.

Continue to the next chapter of Eşsiz Kral

Discover Galatea

İblisin Esiri 2Üçlü HazBeşik HırsızıArsızIşıltılı Hayatlar

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi