Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Çalıntı Öpücük

Çalıntı Öpücük

Kapıları Çarpmada Profesyonel

ADDY

Malum olaydan sonraki pazartesi sabahı Kaylee üçüncü kez kolumu çekiştiriyordu.

Fısıldayıp, “Eminsin, değil mi?” diye soran en iyi arkadaşım gözlerini fal taşı gibi açmış bana bakıyordu.

Kimsenin bizi dinlemediğinden emin olmak için etrafıma bakındıktan sonra, “Yüzde yüz eminim. Kimse beni veya aramızda geçen öpüşmeyi görmedi,” diye karşılık verdim.

“Pekâlâ.”

“Bunu bir düşün. Eğer biri öğrenmiş olsaydı, şimdiye kadar çevredekiler gözlerini bize dikmiş olurlardı.”

“Evet, doğru, ama başkalarının Asher’ın seni aradığını henüz bildiklerini sanmıyorum.”

Kaylee’ye sorgulayan bir bakış atıp kaşlarımı çattım.

“Yani, ben Blake’ten öğrendim. Çocukluktan beri yakın arkadaşlar,” diye mırıldandı Kaylee.

“Gerçekten mi?”

“Evet. Görünüşe göre, bir sebepten dolayı kimsenin bilmesini istemiyor.” Derin düşüncelere dalmış görünüyordu. Cevap vermek için ağzımı açtım.

“Kaylee! Addalynn! Ne hakkında konuştuğunuzu sınıfın geri kalanıyla paylaşmak ister misiniz?” Bay Baldwin homurdanıyordu, oldukça sinirli görünüyordu.

Kıpkırmızı olmuştum ama Kaylee hemen başını salladı.

“Güzel, o zaman derse devam etmenizi öneririm!” Sesi sınıfta çınlamaya devam ederken ikimiz de sessizce başımızı salladık.

Aptal keltoş!
***

“Yemin ederim bazen Bay Baldwin’i tekmelemek istiyorum,” diye homurdandı Kaylee dolaplarımıza yürürken.

Gülmeden edemedim.

Sakinleşmesi için, “Adamı rahat bırak. Kız arkadaşı onu daha yeni terk etti,” diye açıklama yaptım.

“Hak ettiğini buldu,” diye alay etti.

Daha da yüksek sesle gülüp yüzüne baktım.

“Ne var? Neden bana öyle bakıyorsun?”

“Sadece bir şeyi merak ediyorum.”

“Neyi?

“Blake’ten nasıl öğrendin? Bana Asher’ın kimsenin bilmesini istemediğini söylemiştin. Blake sana öylece söylemiş olamaz. Yani, neden söylesin ki?” En iyi arkadaşıma bakarken kaşlarımı kaldırdım.

Etrafına baktıktan sonra, “Dün Blake’le görüşmüş olabilirim de olmayabilirim de,” diye fısıldadı.

“Seni sürtük!”

Kaylee kitaplarının geri kalanını dolabına tıkıştırmadan önce bana mahcup bir gülümsemeyle baktı. Sonra dolabını kapattı.

“Dün beni Blakey ~için mi ektin?” Ona suçlayıcı bir bakış attım.

Yanakları kızarmıştı, sırıttım.

“Sadece onunla mıydın yoksa biraz dudak hareketi de yaşandı mı? Seni tanıyorum, muhtemelen sonuna kadar gitmişsindir.” Sırıttım.

Kay kafeteryaya gitmeden önce bana parmağını gösterdi. “Bugün sana öğle yemeği ısmarlamayacağım.”

Gülüp ona yetişmek için hızlandım.

Yanına ulaştığımda, “Asher’ın nesi var?” diye sordum.

“Blake’le film izliyorduk, birden o aradı.”

Gülümsedim.

“Kelimenin tam anlamıyla film izliyorduk,” diye açıklayıp koluma vurdu.

Bu kez kahkahalarımı tutamadım.

“Blake’in telefonu hoparlördeydi, sen de böyle mi duydun?”

Başını salladı. “Ama inan bana, eğer Asher partide öpüştüğü kızı, yani seni, arıyorsa insanlar bunu öğrendiklerinde çılgına döneceklerdir.”

Çok uzun olmayan sıraya doğru yürüdük. Kay ne istediğini işaret etti, yardımcı kadın yemeği tepsisine bıraktı. Ardından bana bir kaşını kaldırıp daha hızlı karar vermemi işaret etti.

Kahretsin, hanımefendi bugün çok huysuz.

“Sadece bir puding alacağım, teşekkürler.”

Kadın bir sonraki kişiye homurdanmadan önce benim için bir kaşık getirmek üzere etrafta dolaşmaya başladı.

“Pudinginin parasını ödedim bile. Hadi gidelim!” Kay beni her zamanki masamıza sürüklüyordu.

“Benim için puding aldığını bilseydi, bana verebilirdi,” deyip kaşlarımı çattım.

“Ona aldırma, her zaman huysuzdur.”

Yemeğe başlamadan önce en iyi arkadaşıma gülümsedim.

Kahretsin, bu çok iyi.

“Biraz ister misin?”

Kay pudingime bakıp ağzını açtı. Ona bir kaşık yedirdim. Hemen ardından kendim de bir kaşık daha aldım.

“Gerçekten çok iyi,” deyip inledim.

“Asher’dan daha mı iyi, tatlım?” Kay sırıtıyordu.

Ne demek istediğini anlamadan ona bir an baktım. Gözlerim kısa bir süre için açıldı ama ardından ona ayak uydurmaya karar verdim.

Sırıtıp başımı salladım. “Asla,” diye fısıldadım sadece onun duyabileceği kadar yüksek sesle.

“Vay anasını! Sen kimsin ve en iyi arkadaşıma ne yaptın?” Kay heyecanla koltuğunda zıpladı.

Pudingimin geri kalanını mideye indirmeden önce şakayla omzunu tokatladım.

Sandviçini yerken, “Peki ne yapmayı planlıyorsun?” diye sordu.

“Ona söylemeyeceğim. Asher’ın öğrenmesini istemiyorum. Zaten bunu yapacak cesaretim de yok, özellikle şimdi beni aradığını öğrenmişken bunu yapamam.”

Kay başını sallarken kaşıktaki pudingin geri kalanını yaladım.

“Zaten temiz olan kaşığı yalamaya devam edecek misin?”

Kaşığa baktığımda Kay’in haklı olduğunu görebiliyordum.

“Ah, lanet olsun. Bir tane daha alıyorum. Sen de ister misin?” Kay başını salladı. Asher’ı ve öpücüğü unutup oradan uzaklaştım.

***

“Yemin ederim Kaylee, kapı zilini çalmayı bırakmazsan suratını dağıtırım,” diye söylendim yüksek sesle. Kız yedek anahtarların nerede olduğunu bilmesine rağmen bana işkence etmeye bayılıyordu.

Saati gördüğümde kaşlarımı çattım. Daha sonra geleceğini sanıyordum.

Kapıya giden son basamaklardan aşağı atlamadan önce havluyu vücuduma sıkıca sardım.

“Kay, daha kaç kere...”

Karşımda duran kişi kesinlikle en iyi arkadaşıma benzemiyordu. Ona bakarken kelimelerim ağzımda sönüp gitti.

O da gözlerini fal taşı gibi açmış bana bakıyordu.

Güzel yüz hatlarını yakından incelediğimde gözlerim daha da açılmıştı.

Ah Tanrım, çok güzel.
Neden endişeli değilim?

Onu bir saniye boyunca baştan ayağa taradıktan sonra gözlerim istemsizce dudaklarına yerleşti. O dudaklar, daha bir hafta önce öptüğüm dudaklardı. Ardından bakışlarımı onun kahverengi gözlerine doğrulttum.

Neden bu kadar şaşırmış görünüyor? Kapımı çalan oydu.

Aptal beynim yarı çıplak hâlde olduğumu sonradan hatırlayabilmişti. Kapının girişinde, şaşırtıcı derecede sakin bir şekilde duruyordum.

Lanet olsun!

Kapıyı yüksek sesle yüzüne çarpmadan önce birkaç kez gözlerimi kırptım.

Asher King zilimi defalarca kez daha çaldı. Ben ne yapıyordum? Orada dikilip ona baktıktan sonra kapıyı suratına çarptım. İnledim.

Kim yapar bunu?

Elbette sadece biricik Addalynn Reina, namıdiğer dünyanın en büyük aptalı yapar.

Aptal, aptal, aptal!

Yüzümü kapıya vurdum. Muhtemelen hâlâ dışarıdaydı. Kahretsin, burada ne işi vardı? Öğrenmiş olabilir miydi?

Hayır, olamazdı!

Üst kata koşup üzerime bir tulum giydikten sonra aşağı koşmaya başladım.

Yarı yolda durdum. Tulum mu giymiştim? Aptalcaydı!

Yukarı çıkıp üzerime bir kot pantolonla bir tişört geçirdikten sonra tekrar aşağıya koşmaya başladım. Temkinli bir şekilde kapıyı tekrar açtım, özür dilemeye hazırdım ama Asher ortalıkta görünmüyordu.

İçeri geri döndüğümde hayal kırıklığı benliğimi doldurmuştu.

Neden buradaydı ki? Öğrenmiş olamaz, değil mi?
Kesinlikle başım büyük belada.

“Addy, ramen istiyordun, değil mi?” diye seslendi babam mutfaktan. Yüzümdeki ifade yavaş yavaş kaybolmaya başladı.

“Evet, baba!” Mutlu bir şekilde bağırdım.

Lezzetli ramenimi höpürdetip yedikten ve iyi bir Kore dizisi izledikten sonra sorunlarım ve Asher hakkında düşüneceğim.

Bu düşünceyle mutfağa ilerlemeye başladım.

Continue to the next chapter of Çalıntı Öpücük

Discover Galatea

BulmakYaralı Dişi KurtKraliyet Mirası 1: Hilalin YükselişiUyanışEşim Benden Nefret Ediyor: Final

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi