Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Kuzey Ormanı Alfaları

Kuzey Ormanı Alfaları

Dördüncü Bölüm

EMMANUEL

“Dikkat edin!” Annemin sesi alkışları yararak kulağıma ulaşmıştı.

Turner’ın bana doğru hamle yaptığını görmek için tam zamanında arkamı döndüm. Ezekiel benden daha hızlı tepki vererek elini Alfa’nın göğsüne çarpmış, sonra aynı hızla elini geri çekmişti.

Ez’in elindeki kalpten çimlere damlayan kanı gördüğümde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Eski Alfa, cansız bir şekilde yere düşmeden önce göğsündeki delikle önümüzde sallandı.

“Hayır!” Brock’un kırık sesi içimi bir bıçak gibi kesmişti.

Onu öldüren ben olmasam da suçluluk duygusu içimi delip geçiyordu.

“Seni piç!” diye bağırdı Beta.

Ez’e doğru koşuyordu. Beta kardeşime uzandığında üstüne atılıp betanın boynunu kırdım. Ez şok içerisinde sanki elindeki kalp elini yakmış gibi onu yere düşürmüştü.

Kardeşimle iki cesedin yanında dururken kalabalık sessizleşti, ikimizin de yüzünde şok ifadesi vardı.

Yavaş bir şekilde başlayan alkışlar çok geçmeden sağır edici bir kutlamaya dönüşmüştü. Annemle babam yanımıza gelip bizi tebrik ederken teselli edici sözler söylüyordu.

Babam Dane, ellerini omuzlarıma koydu. Yüzümü tutup benimkiyle aynı olan turuncu gözlerine bakmamı sağladı.

“Oğlum, bana bak,” diye emretti. Ben ona bakarken yüz ifadesi yumuşamıştı. “Her şey yoluna girecek. Sen kardeşini kurtarmak için yapman gerekeni yaptın.”

“Birini öldürdüm,” dedim uyuşmuş bir şekilde.

“Can almak hiçbir zaman kolaylaşmayacak ama bir Alfa olmak için bunu yapabilmelisin. Bir sürüyü korkunç bir muameleden kurtardın.”

“Onlara daha iyi bir yaşam şansı verdin Emmanuel. Bunun rahatlığını yaşa.”

“Oğlu nerede? Brock?” diye sordum etrafıma bakınarak.

Onu hiçbir yerde göremiyordum.

“Biz onu durduramadan kaçtı. Arkadaşın Harvey onu kovalamaya çalışıyor.”

Sonraki bir saat biraz bulanık geçmişti. Duş alıp yaralarımı tedavi ettirmiştim. Kulağım yenilenip çenem iyileşmişti. Ez ile baş başa kalmıştık. Sessizce oturuyorduk, ikimiz de yaptıklarımızdan dolayı rahatsızdık.

“Yapmak zorundaydık,” dedi Ez huysuzca. Sonra boğazını temizlemek için öksürdü. “Başka seçeneğimiz yoktu.”

“Hayır, yoktu,” dedim sessizce onu onaylarken. “Keşke olsaydı.”

“Yönetimi devralmamıza asla izin vermeyecekti. Geri gelip bize saldırmaya devam ederdi.”

“Peki ya oğlu?”

Ez dudaklarını birbirine bastırırken başını sertçe salladı. “Harvey onu bulamadı.”

“Ya intikam için geri gelirse?”

“O zaman icabına bakarız.”

***

Ofisimize girdiğimizde, “Eee? Haber aldın mı?” diye sordum Ezekiel’e.

Başını sallayarak beklentiyle bana baktı. “Sen aldın mı?”

“Evet. Sonuç?”

“Evet. Sen?”

“Evet!” dedim heyecanla.

“Girdik!” diye bağırdı Ez.

Zıplayıp birbirimize sarılırken kesinlikle ülkenin en genç ve en güçlü iki Alfasına uygun şekilde davranmıyorduk.

Bugün, Yunan mitolojisi okumak üzere Kuzey Ormanı Üniversitesi’ne kabul edildiğimizi öğrenmiştik. Ez de ben de çocukluğumuzdan beri folklor ve mitolojilere hayranlık duyuyorduk.

Bir efsanenin parçası olmak heyecan vericiydi ama aynı zamanda onu incelemek de eğlenceliydi.

İkimiz de öğretmen olmak istediğimize karar vermiştik. Alfa rolü bize bunu öğretmişti. Ne öğretmemiz gerektiğinden emin değildik ama sonra mitolojiye olan sevgimiz aklımıza gelmişti.

Okulda bu konuda pek fazla çalışma fırsatımız olmamıştı. Araştırmalarımızın çoğu boş zamanlarımızda kişisel tercihlerimize göre şekillenmişti.

Eylül ayında birinci sınıf öğrencisi olarak üniversitedeki ilk yılımıza başladık. Peter Turner ve Beta’sıyla savaşmamızın üzerinden tam bir ay geçmişti.

Tüm bu süre boyunca izini sürmemize rağmen Brock’tan hiçbir iz bulamamıştık.

Tek bir kez bir ipucu bulmuştuk. O zaman da ülkeyi terk etmek için bir gemiye biniyordu.

Ez ile son birkaç haftadır tek gözümüz açık uyuyorduk. Umarım bu ondan son haber alışımız olurdu.

Her Alfa’nın, ya da bizim durumumuzda Alfa’ların, bir deneme süresi vardı. Sürüye liderlik etmeleri için Alfa’lara dört hafta verilirdi.

Dört hafta dolduktan sonra sürü üyeleri Alfa’nın sürüye katılıp katılmayacağını oylardı. Eğer oylamada reddedilirsek konsey devreye girmek zorunda kalacaktı.

Bugün dört haftalık sürenin sonuna gelmiştik. Oylama bu geceydi.

Her zaman sakin olan Ezekiel liderliğimize güvenirken ben oldukça gergindim. Son bir ay içinde sürümüzde bazı ciddi değişiklikler yapmıştık.

Yeni bir baş savaşçı da dahil olmak üzere daha fazla kadın lideri göreve almıştık. Harvey Beta olarak atanmış olsa da, kadın bir Gama ve Deltamız vardı.

Genç kızların savaşçı veya sürü doktoru olmak gibi sürünün erkek egemen sektörlerine daha fazla dahil olmalarını sağlamak için yeni eğitim programları oluşturmuştuk.

Ay Tanrıçası’ndan gelen öğretilerimiz üzerine bir dizi başarılı atölye çalışması ve konferans gerçekleştirmiştik.

Turner’ın sürü üyelerini gerçek eşlerini reddetmeye ve “daha iyi” eşler bulmaya zorlayarak verdiği zararı tersine çevirmek istemiştik.

Gerçek eşlerin önemini vurgulamış, zorla dayatılan çiftleşmeleri kabul etmeyeceğimizi ya da desteklemeyeceğimizi açıkça belirtmiştik.

Değerlerimizi ortaya koyduğumuza ve bu sürünün neyi temsil etmesini istediğimizi açıkça belirttiğimize inanıyordum. Şu ana kadar oldukça olumlu tepkiler almıştık.

Turner’ın öğretilerini kabul eden azınlık ilk hafta içinde kendi istekleriyle sürüden ayrılmıştı. Artık, sadece eşimize ihtiyacımız vardı.

***

Beta Harvey kalabalığa hitaben, “Gelip oy kullandığınız için teşekkür ederiz,” dedi.

Sürü salonu sürü üyeleriyle doluydu. Salonda neredeyse bin kişi vardı. Bu sayıyı artırmayı umuyorduk. Turner yönetimi devraldığında sürü nüfusu azalmıştı. Bunda şaşılacak bir şey yoktu.

“Oylar sayılıp kontrol edildi ve hepinizin görmesi için şu masanın üzerine bırakıldı.”

Harvey yan tarafta üzerinde iki yığın bulunan uzun bir masayı işaret etti. Aslında bu oldukça eğlenceliydi. Masanın bir tarafında yığınla oy kartı vardı.

“Oylar sayıldı. Size iki yeni Alfanızı takdim etmekten memnuniyet duyuyorum. Alfa Emmanuel ve Alfa Ezekiel.”

Mikrofonlara doğru ilerlerken salondan muazzam bir alkış tufanı koptu. Kardeşimle birlikte mikrofonu elimize aldığımızda konuşmaya ilk onun başlaması için başımı salladım.

“Desteğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Bizi liderleriniz olmaya layık görmenizin kardeşim ve benim için ne kadar anlamlı olduğunu anlatamam.”

“Çocukluğumuzdan beri, liderlik etmek ve korumak için kendi sürümüze sahip olmayı hayal ettik. Size sahip olduğumuz için çok minnettarız.”

Mikrofonu indirip devam etmem için bana bakarken sesindeki duyguyu duyabiliyordum. Mikrofonu ağzıma götürdüm.

“Kardeşimin de dediği gibi, kelimeler ne kadar minnettar olduğumuzu ifade edemez. Bu bizim hayalimizdi ve siz bunu gerçeğe dönüştürdünüz. Bu sürüyü özveri ve adaletle yöneteceğimize söz veriyoruz.”

“Geçtiğimiz ay boyunca sürüyü daha iyi hâle getireceğine inandığımız pek çok yeni öğreti ve programı uygulamaya koyduk.”

“İstekleriniz bizim için her zaman çok önemli. Görüş ve düşüncelerinize açığız. Bir tür birlik oluşturma kararı aldık. Sürü üyelerinin sesi olarak hareket edecek on gönüllü istiyoruz.”

“Herhangi bir endişesi ya da önerisi olan varsa temsilcilerinden birine söyleyebilir. Onlar da bunu bize iletecektir.”

“Bu şekilde hepinizle sürekli iletişim hâlinde olabiliriz. Böylece sesinizin duyulduğunu hissedebilirsiniz.”

Bu fikir alkışlarla karşılanmıştı, belli ki bunu onaylıyorlardı. Ezekiel tekrar sözü devraldı.

“Temsilci panelinde yer almak isterseniz lütfen bu toplantıdan sonra geride kalın.”

“Şimdilik size tekrar teşekkür etmek istiyoruz. Size minnettarız. Ay Tanrıçası sizi kutsasın.”

Kalabalık, “Sizi de kutsasın,” derken sesleri koro hâlinde salonda yankılanmıştı.

Herkes yavaş yavaş salondan çıkmaya başlarken koltuklar boşalıyordu. Ez rahatlamış bir ifadeyle bana döndü.

“Başardık,” diye soludu. “Gerçekten başardık.”

“Daha sonra kutlama için içelim,” dedim ona. “Buna inanamıyorum.”

Düşüncelerim hüzünlü bir hâl alırken omuzlarım çöktü.

“Bu durumu daha iyi ne yapardı biliyor musun?” dedim Ezekiel’e.

Gözlerini bana dikti. “Yapma. Bunu düşünme. Doğru zaman geldiğinde onunla karşılaşacağız.”

“Biliyorum. Keşke daha erken olsaydı. Onunla tanışmak için yanıp tutuşuyorum.”

“Biliyorum kardeşim. Ben de öyle.”

Sürü üyelerinin temsilciler için toplanmasını beklerken onu aklımdan çıkarmaya çalışıyordum. Alfa eviyle ilgili yapacağımız şeyleri düşünüyordum.

Sürüye düellodan iki hafta sonra taşınmıştık. Oylamayı kazanamazsak diye evi kendimize göre düzenlemeyi erteliyorduk.

Evi değiştirmek, kardeşimle benim ve eşimizin rahatça sığabileceği bir hâle getirmek istiyorduk.

Ailemizin evinde büyüdükten sonra, üç kişilik bir ailenin ne kadar alana ihtiyacı olduğunu biliyorduk.

Harvey yanımıza geldi ve ikimizin de sırtına tokat attı. “Başardınız, gerçekten başardınız!”

Başarımızdan dolayı kendimizi mutlu hissederek ona sırıttık. Alfa olmak için yola çıkmış, bunu başarmıştık.

“Başardınız,” derken inanamayarak başını salladı.

“Kuzey Ormanı’nın Alfaları.”

Continue to the next chapter of Kuzey Ormanı Alfaları

Discover Galatea

Gençlik HatasıCeo'nun AsistanıHokey OyuncusuLycan'ın KraliçesiKuş ve Kurt

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi