Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Alfa'nın Yasaklı Aşkı

Alfa'nın Yasaklı Aşkı

Tatlım, Evimizdeyiz

Ertesi sabah, herkes öpücüklerle, birbirine sarılarak vedalaştı. Luna Jenna, Mira'yı sayısız kez öperek ona anne sevgisiyle sıkıca sarıldı.

İkisi de ağladılar. Yakında birbirlerini arayıp ziyaret edeceklerine söz verdiler. Aqua ile Roman da taşınıyorlardı ama Alfa James birlikteliklerini kutsadığı için kendi evlerine.

Alfa James'in tek şartı, yeni çiftleşmiş çiftin kendisiyle Luna Jenna'nın evinin hemen yanındaki evde yaşamasıydı. Bir anda buna mecbur kaldılar.

Delta Roman, Mira’yla Alfa eşine veda etmek için yere üzerinde “benim bokum” yazan bir kutu yerleştirdi. Aqua, küçük kız kardeşine sarılırken gözyaşlarını sildi.

“Beni sürekli arasan iyi edersin. Her beş dakikada bir veya daha kısa aralıklarla.”

Alfa Phoenix kollarını Mira'nın beline sararak onu kendine doğru geri çekti. “Onu inlemekle ve adımı haykırmakla son derece meşgul edeceğim, yani...”

Mira kızardı. Arkasına dönerek göğsünü tokatladıktan sonra güldü. “Aman Tanrım, az önce bunu söylediğine inanamıyorum,” diye fısıldadı kıkırdayarak.

Phoenix onu sıkıca tutarak bir eliyle çenesini kavradı. Burnunun ucunu öpmek için eğildi. Delta, kız kardeşlere takılmadan duramadı.

“Bir fikrim var. İkiniz de birbirinize telefonda zevkten inleyerek…”

Aqua göğsünü yumrukladığında hem Phoenix hem de Roman güldü. “Bu cümleyi bitirmeye cesaret edeyim deme.”

Her iki adam da birbirlerine gülümseyerek her iki kız kardeşin de kızarmasına neden oldu.

Alfa James, Mira'nın keman kılıfını tutarak geri döndü. Mira'nın güzel yüzüne bakarken gülümsemesi gözlerine ulaşmadı. “Bebeğim, benim güzel kızım.”

Phoenix, babasının açık kollarına gidebilmesi için onu serbest bıraktı.

“Seni çok özleyeceğim,” derken Phoenix'e keman çantasını verdi. Phoenix onu alarak arabanın bagajına yerleştirdi.

Mira'nın gözyaşları, sevgi dolu babasına gülümserken pembe yanaklarından aşağı aktı. “Ben... Ben de seni özleyeceğim.”

Gözyaşlarını başparmaklarıyla sildi. Önce Phoenix'e, sonra Mira'ya baktı. “Alfa Phoenix seni koruyacak, seninle ilgilenecek. Ona güvenebilirsin.”

Mira, babasının söylediklerinin doğru olduğunu bilerek başını salladı. “Biliyorum babacığım,” diye fısıldadı.

Phoenix boğazını temizleyerek baba kız zamanlarını böldü. “Gitmeliyiz, Mira. Uzun bir yolculuk bizi bekliyor.”

Her iki Alfa da el sıkıştı. Phoenix, Mira'nın arabaya binmesine yardım etti. Onu güvenli bir şekilde içeri alırken Mira eşinin aşırı dikkatli tavırlarına gözlerini devirerek tepki verdi.

Phoenix kıkırdadı. Alnını, yanağını, burnunu, çenesini, sonra da daha uzun süre oyalandığı dudaklarını öptü. “Çok lezzetli.”

Mira gülümseyerek kızardı.

Phoenix sürücü koltuğuna oturarak kemerini bağladı. Arka yolcu kapıları her iki taraftan da sert bir şekilde kapandı.

Phoenix dikiz aynasından Dalton'a sırıtarak baktığında, Dalton elini son derece sinirli görünen Misty'nin uyluklarından itmeye devam ediyordu.

“Lanet olası ellerini benden uzak tut, fahişe kıç pisliği,” dedi gıcırdayan dişlerinin arasından. “Bana tekrar dokunacak olursan lanet olası elini kıracağım.”

Dalton göğsüne dokunarak sanki sözleri kalbini delip geçiyormuş gibi bir jest yaptı. “Ama şeker fasulyesi… Neden bana bu kadar kaba davranıyorsun?”

Misty'nin kaşları, Phoenix ile Mira'yla aynı anda, Dalton'un sevecenlik göstergesi olarak kullandığı kelimelere tepki olarak kalktı. “Yapma! Beni asla bu şekilde çağırayım deme!” Misty parmağıyla ona işaret ederken hırladı.

İleri geri çekişmeye devam ettiler.

Phoenix, Mira'ya bakarken alnını ovuşturdu. “Bu uzun bir yolculuk olacak.”

Mira onunla birlikte iç çekerken başını salladı. “Hey çocuklar, neden sadece müzik dinleyerek yolculuğu...” diye Mira’nın başladığı cümleyi Phoenix bitirdi.

“Tahammül edilebilir yapmıyoruz!” diye hırladı. “Müzik duymak isterdim, Mira. Lütfen, sadece bir şeyler çal. Herhangi bir şey.”

Dalton ona göz kırptığında Misty gözlerini devirdi.

“Daha iyi bir fikrim var,” diye ekledi Phoenix. “İkinizi de görmemeyi tercih ederim.” Bir düğmeye bastığında anında siyah bir bölücü onların bulunduğu kısmı kapattı. Böylece Mira çekişmeden kurtulmuş oldu.

Sonraki dört saat boyunca sürüş sakin seyretti.

Phoenix, arabasına yakıt ikmali yapmak için hızla bir benzin istasyonuna çekti. İkinci araç park yeri çok geride değildi.

Mira’yla Misty, biraz içecek ve atıştırmalık almak için benzin istasyonunun marketine girmek niyetiyle dışarı fırladılar.

Phoenix, Dalton'la birlikte mağazaya girerken iki adamına da her iki arabaya da benzin doldurmalarını söyledi. Misty, Mira'nın toplamaya devam ettiği abur cubur sepetini tutuyordu.

Dalton iki paket altılı bira aldı. Yanından geçerken Misty'ye sırıttı. Derin bir nefes alırken gözlerini devirdi.

“Diğer araçta oturacağım, tamam mı Mira? Alfa Phoenix'in bölücüyü yukarı çektiğine inanamıyorum. O pisliğin dolaşan elleri ve dudaklarıyla uğraşmak zorunda kaldım.”

“Kristal Ay Sürüsü’ne varana kadar yolculuğun geri kalanında o pisliği çekemem.”

Mira kıkırdadı. Kız kardeşini Dalton'dan gerçekten hoşlandığını bilecek kadar iyi tanıyordu. Misty büyük bir savaşçıydı. Kolayca ciddi hasara neden olabilirdi ama yapmamayı seçmişti.

Mira, Misty kasiyere doğru ilerleyip tüm atıştırmalıkları tezgâhın üzerine atarken, kız kardeşinin gömlek yakasının kenarından görünen öpücük izini fark etti.

Dalton ortaya çıkarak kasiyere kredi kartını verdi. “Atıştırmalıklar için ödemeyi ben yapacağım, şeker fasulyesi.”

Misty gözlerini kısarak ona baktı ama hiçbir şey söylememeye karar verdi. Ayrı bir çanta isteyerek Mira'nın atıştırmalıklarını içine yerleştirirken kendi atıştırmalıklarını koyduğu çantayı elinde tuttu.

Phoenix, Mira'nın çantasını ondan alarak küçük elini çok daha büyük elleriyle tuttu.

Mira, Phoenix'in temasından dolayı vücudunda karıncalanma fırtınası hissetti. Hepsi eş bağı sayesinde olmalıydı. Phoenix, şehvetle dolu gözleriyle Mira'ya bakmak için bir an durdu.

“Sanırım araba kullanmaya ara vermeliyim,” diye seslendi Dalton'a. “Hey, Dalt!” Ona anahtarları fırlattı. “Arabayı sen kullanıyorsun,” dedikten sonra arka kapıyı açarak Mira'nın içeri girmesine yardım etti. Hemen arkasından kendisi de içeri atladı.

Dalton, Misty'nin diğer araca doğru yürüdüğünü fark ettiğinde şeker fasulyesinin yaptığından hoşlanmadı. “Hey, şeker fasulyesi! Nereye gidiyorsun?”

Misty dönerken gözlerini devirdi. “Bu arabaya biniyorum.”

Dalton o kadar yüksek sesle hırladı ki ağaçlar sallandı. “Kıçını hemen şimdi buraya geri getir!” Ona doğru yürürken kapıyı çarparak kapattı. “Araba kullanmak zorundayım. Benimle önde oturmanı istiyorum.”

Misty onu görmezden gelerek ön yolcu koltuğuna atladı ancak bir anda kendini Dalton'un omzundan sarkacak şekilde tutulurken buldu.

“Dalton, seni horoz emici parazit. Ah!” derken poposunu ovuşturdu. “Az önce sen...” diye hırlamaya başladığında Dalton sadece kıkırdadı.

“Hoşuna gitti. Gitmediğini söyleme çünkü uyarılmanı koklayabiliyorum,” dedi. Bu ona bir puan kazandırdı çünkü Misty bunu inkâr etmedi. Kapıyı açarak onu yolcu koltuğuna yerleştirdi.

Misty emniyet kemerini takarken bölücünün hâlâ kalkık durumda olduğunu fark etti. Tam açmak üzereyken Phoenix’in hırıltısıyla Mira'nın kıkırdamalarını duydu. Misty onları rahat bırakmaya karar verdi.

Bir kutu viskiyle bir torba cips açtı. Dalton sürücü koltuğuna oturarak Misty'ye baktı.

“Bir daha benden kaçmaya çalışma, şeker fasulyesi.”

Misty yarı gülümseyerek Dalton'un gülmesine neden olduktan sonra suratındaki gülümsemeyi derhal sildi.

Arabalar sonunda tekrar eve doğru yola koyuldu.

Phoenix, Mira'yı derinden öperken elleri vücudunun üzerinde dolaşmaya başlamıştı.

“Phoenix,” dedi Mira nefes nefese. “Lütfen pencereyi biraz açabilir misin?”

Phoenix köprücük kemiğini öperken sırıttı. “Çok mu ısınıyorsun, ufaklık?” Eli onun yanından yukarı doğru süzülerek göğsünü kapladı.

“Lütfen, Nix,” diye tekrar sordu Mira nefes nefese fısıldayarak. Phoenix'in uzun kolu düğmeye basarak pencereyi kaydırdığında biraz hava almak için bir açıklık oluştu.

Serin hava onları çevrelediğinde, öpücük artan tutkusuyla devam etti. “Seni eve götürmek için sabırsızlanıyorum, Mira. Seni bütün gece boyunca benim yapacağım.”

***

Phoenix, eve geldiklerinde arabadan atlayan ilk kişi oldu. Beta Dalton dışarı çıktıktan sonra Misty'nin yaptığı gibi ağrıyan uzuvlarını gerdi.

Halley, Calypso'nun elini tutarak, babasının açık kollarına koşması için onu serbest bıraktı. Calypso, Phoenix'e doğru heyecanla koştu. Onu havaya kaldırdıktan sonra kızına sıkıca sarıldı.

“Küçük prensesim nasıl? Beni özledin mi tatlım?” diye sorarken karnını gıdıklayarak onu güldürdü.

“Evet, babacığım, seni bu kadar özledim,” derken küçük kollarını ona göstermek için olabildiğince geniş açtığında Phoenix'i güldürdü.

Halley gülümseyerek ikiliye doğru yürüdü. “Eve hoş geldin, Nix.”

Phoenix annesini alnından öptü.

“Sürprizi getirdin mi, baba?” diye sordu küçük bebek sesi heyecanla.

Phoenix arabaya döndü. Calypso hâlâ kucağındaydı. “Hadi dışarı çık Mira. Ailemizle tanışmanı istiyorum.”

Herkes etrafına toplandı. Alfalarının eş olarak kimi seçtiğini merak ediyorlardı.

Kapı yavaşça açıldığında küçük, narin bir figür sonunda kendini gösterdi. Mira yavaşça kapıyı kapattıktan sonra gergin bir şekilde ona bakan meraklı kalabalığa baktı.

Bazıları, gözleri kocaman açılmış, nefesi kesilmiş, diğerleriyle sadece suskun halde kalakalmıştı. Phoenix, Calypso'yu yere bıraktı. Mira'ya doğru yürürken kızının elini tutmaya devam ediyordu.

“Calypso, tatlım, bu benim sürprizim. Onun adı Mira, eşim.”

Mira gülümseyen tatlı küçük kıza baktı. “Merhaba Calypso. Sonunda seninle tanıştığım için çok mutluyum.”

Calypso önce Mira'ya, sonra babasına, sonra da tekrar Mira'ya baktı. “Merhaba, Mira,” diyerek kıkırdadı. “Sen çok güzelsin. Gözlerin benim en sevdiğim renkte.”

Mira, Calypso'nun sözleri telaffuz etme şekline gülümsedi. “Teşekkür ederim Calypso, bence sen de çok güzelsin.”

Halley gülümseyerek onlara doğru yürüdü. “Yani, sen benim büyük vahşi oğlumun kalbini çalan kızsın.” Bu bir soru değildi. “Ben Halley, annesiyim,” derken Phoenix'i işaret etti. “Kristal Ay Sürüsü’ne hoş geldiniz.”

Mira'ya sarılması onu şaşırttı. Halley Misty'ye doğru baktı. “Peki kim bu güzel genç bayan?”

Misty kendini tanıtmak üzereyken Beta Dalton onu kesti. “Bu benim eşim. Leydi Misty, Mira'nın kız kardeşi. Üçüzlerden biri.”

Misty gözlerini devirdi. “Ben onun eşi değilim. Yine de üçüz meselesinde haklı. Biz üçüzüz. Kız kardeşimiz Aqua evde.”

Dalton Misty'ye bağırdı. “Ah, hadi şeker...”

Ona baktı. “Bana böyle deme dedim!” dedi öfkeyle.

“Eve dönüş yolculuğunda bu ikisiyle nasıl başa çıktığını söylemelisin,” diye fısıldadı Halley, Phoenix'e.

Kavga eden çifti görmezden gelerek boynunun arkasını ovuşturdu. Ardından sürüsünün dikkatini istedi.

“Herkese merhaba. Size Mira'yı, eşimi yani Luna'nızı tanıtmak istiyorum. Bana verdiğiniz saygının aynısını ona da vereceksiniz. Anlaşıldı mı?” diye konuştu Phoenix yüksek sesle.

Herkes yüksek sesle, “Evet Alfa,” diye yanıtladı onu.

Hanımlardan bazıları Mira için hediyelerle dolu sepetlerle gelmişti. “Sizin için, Luna Mira. Sürümüze de evimize de hoş geldiniz.”

Mira gülümseyerek sepetleri kabul ederken onlara teşekkür etti. Phoenix, Misty ve Halley, Mira'nın onları taşımasına yardım etmek için sepetlerden bazılarını aldı.

Calypso, Mira'nın elini tutarak Mira'yla Phoenix'i şaşırttı. “Elini tutabilir miyim?”

Mira yürümeye başlayan çocuğa gülümsedi. “Tabii ki tutabilirsin, Calypso. Ben de senin elini tutmak istiyorum,” dedikten sonra Calypso'nun gözlerinin heyecanla parlamasını izledi.

Mira, Phoenix'e baktığında Phoenix, ona onay verici bir gülümseme gönderdi.

“Mira, sana odamıza göstereceğim. Dalton, Misty'ye odasını göster,” dediğinde başını sallayarak gözlerini yuvarlayan Misty'ye göz kırptı.

“Hadi, şeker fasulyesi,” dedi Dalton. Ardından protesto etmesini beklemeden merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.

Misty onu takip ederek Dalton'un arkasından merdivenlerden çıkmaya başladı.

Phoenix bir elinde üç sepet tutarken, diğer eliyle yatak odasının kapısını açtı. Şimdi onların yatak odasıydı burası. Calypso koşarak içeri girdi. Yatağa tırmanarak üzerine atladı.

Mira ile Halley onların peşinden yürüyerek sepetleri gömme dolabın yanına bıraktılar. Phoenix en son içeri giren kişydi. O da sepetleri yere koydu.

“Prenses, yatağa atlamayı bırak. Atlamak için kendi yatağın var.”

Calypso, sanki kendi yatağı olduğunu o an hatırlamış gibi, babasının yatağından çıkarak kendi yatağında zıplamak için kendi odasına gitti.

“Neyse ki, odanı sterilize ettirdim,” diye fısıldadı Halley Phoenix'e.

Annesine sarılırken şükranla başını salladı. “Evet, teşekkürler anne.”

İki savaşçının Mira'nın eşyalarını getirdiğini görünce ikisi de döndüler.

“Onları nereye yerleştireceğiz, Luna Mira?”

Mira gülümseyerek yerdeki sepetleri işaret etti.

“Haydi çocuklar. Luna'mızın valizlerini açarak rahat etmesine izin verelim,” dedi Halley Mira'ya göz kırparak. Sonra kapıyı arkasından kapatarak odadan çıktı.

Mira döner dönmez, Phoenix onu kucaklanarak yatağa yerleştirildiğinde nefesi kesildi. Phoenix kendi ağırlığının çoğunu vermeyerek onun üzerine kapandı.

Alnını, burnunu, dudaklarını, çene hattını, boynunu öptü. “Tanıştığımız günden beri bu anı bekliyorum,” dedikten sonra izini de öptü. Bu, Mira'nın baştan çıkarıcı bir iniltiyle sırtının kemerlenmesine neden oldu.

Phoenix, gömleğini yukarı çekerek siyah sütyenini ortaya çıkardığında hırladı. Göğüslerini görüşünden de ağzından da uzak tutan sütyen...

“Önden açılıyor,” diye fısıldadı Mira.

Cesaretini nasıl topladığını bilmiyordu ama ellerinin kendine ait bir zihni vardı. Phoenix için sütyeni açtı. Özlemle dolu gözleri göğüslerine baktı.

Daha fazla gecikmeden, Phoenix'in ağzı dik meme ucunun üzerine kenetlendiğinde emerek yumuşak bir şekilde ısırdı. Mira'nın gözleri kapandı. Vücudu ağzından gelen ıslak ısıya tepki veriyordu.

Phoenix daha sonra diğer göğsüne de aynı özeni gösterdi. Bir yandan da eliyle pantolonunu açmak için vücudundan aşağı doğru kaydı.

Mira'nın küçük elleri Phoenix’in yumuşak, karanlık saçlarına tutundu. Nefesi hızlanmaya başladığında onları çekerken, “Phoenix,” diye fısıldadı özlemle.

Phoenix Mira’nın pantolonunu açtıktan sonra, bacaklarından çekerken doğrulup oturdu. İzlerken dişleri uzamaya başladığında Mira merakla onu izliyordu.

Phoenix sırıtarak parmaklarını külodunun dikişine götürerek onları bir anda söktüğünde nefesi kesildi. Phoenix daha sonra bacaklarını açarak Mira’nın en mahrem kısımlarına bakarken kızarmasına neden oldu.

Phoenix eğilerek uyluğunun içini öptükten sonra yaladı. Cinsel bölgesiyle üst uyluğu arasındaki boşluğa ulaştığında, dişlerini batırarak Mira'nın birkaç saniye boyunca bağırmasına neden oldu.

Mira, Phoenix ikinci işaretini yaparken vücudunda bir şehvet dalgasının aktığını hissetti.

Bütün erkek kurtlar bu samimi işareti eşleri üzerinde yapardı. Böylece diğer erkek kurtlar, kiminle çiftleştiğini koklayarak anlayıp geri çekilirdi.

Dişleri geri çekildi ama şimdi dili nemli yarığını yukarıdan aşağıya kaydırarak devraldı. Phoenix'in parmakları, dili girişine yönelmişken ıslak dudaklarını birbirinden ayırdı.

Mira kıvranırken Phoenix’in başını daha fazla içine çekmeye çalıştı. Onu daha fazla hissetmek istiyordu.

Parmağını dar tüneline kaydırırken klitorisini kıstırarak emdi. “Lanet olsun, tadı çok güzel.” Parmağı zayıf noktasına masaj yapmaya başladığında Mira kıpırdanmaya başladı. Daha fazlası için büyük bir açlık duyuyordu.

“Phoenix... Ben... Ah!” Ağzına geldiğinde Phoenix hepsini içti, tertemiz yaladı.

Phoenix ayağa kalkarak gömleğini çıkardıktan sonra odanın bir yerine fırlattı.

Mira pantolonunu açışını izledi. İç çamaşırını aşağı kaydırdığında lavanta rengi gözleri dik duran son derece büyük penisine odaklanmıştı.

Mira hiç seks yapmamıştı bu yüzden korkması gerektiğini biliyordu ama nedense korkmuyordu. Olacak şey için heyecanlıydı. Onu içine almak için sabırsızlanıyordu.

Mira bacaklarını olabildiğince geniş açarak Phoenix'in onları bir araya getirmesini bekledi. Phoenix onun üstüne tırmanarak, kendini ıslak, istekli çekirdeğine yerleştirdi.

“Al beni, Phoenix. Lütfen, seni çok kötü istiyorum,” diyen Mira'nın eli büyük, kaslı omuzlarının etrafına sarılmıştı.

Phoenix kendini santim santim onun içine itti. Mira gözlerini sıkarken kocaman aleti duvarlarını geriyordu.

Phoenix mutlulukla inledi. Tıpkı Mira'nın ikinci işaretine her sürttüğünde yaptığı gibi… Mira şehvet dolu gözlerini açarak alt dudağını yaladı ve ısırdı.

“Kahretsin, güzel, kendini çok iyi hissediyorsun.”

Bacaklarını belinin etrafına sarıp topuklarını kullanarak onu daha da içine itti. Phoenix bacaklarını tutup oturduktan sonra onları omuzlarının üzerine yerleştirdi.

Phoenix Mira'yı kalçalarından tutarak ona sert bir şekilde vurmaya başladı. Mira, penisinin her yerinde patlamak üzere olan doruk noktasını hissetmeye başladığında adını haykırdı.

“Benim için gel bebeğim. Büyük aletimin her yerine gel.”

Tam üzerine, Mira tohumunu onun derinliklerine dökerken penisine sert bir şekilde geldi. Her damlayı döktükten sonra, Phoenix yanına çökerek Mira'ya sokuldu.

Her ikisi de sevişmelerinin kanıtı olan terli bedenleri parıldarken nefes nefese kaldılar. Phoenix terli alnını öpmek için ona yaklaştı.

“Bu inanılmazdı, Phoenix,” dedi Mira elinde olmadan gülümseyerek. Hâlâ içindeki zonklamayı hissediyordu.

“Evet, öyleydi. Şimdi,” derken ayağa kalktı. Mira’yı da yataktan çıkararak, “Duş alıp tekrar sevişme zamanı,” dedi.

Mira gıcırdayarak, Phoenix'in üzerine zıpladı. Bacaklarını beline sardı.

“Ah, lanet olsun, bebeğim,” diye homurdandı Phoenix banyonun kapısını kapatmadan önce.

Continue to the next chapter of Alfa'nın Yasaklı Aşkı

Discover Galatea

Sana KandımÇifte BelaGizli KurtUyanışAlfa ve Aurora Final

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi