Lanetli Eş - Kitap kapağı

Lanetli Eş

Kelsie Tate

Bölüm 4

Sabah, odanın ışıkları birden açıldığında kızlar neye uğradığını şaşırdı. Işık gözlerini yakarken hepsi yüksek sesle inledi.

“Kızlar!” diye bağırdı küçük, tombul bir kadın odalarının kapısından. Bronz tenli ve uzun siyah saçlıydı. Elinde bir panoyla içeri girerken gözleri âdeta baktığı yeri deliyordu. “Günaydın. Beyaz Şafak’a hoş geldiniz. Ben Marsha, sizin amirinizim.”

Kızların hepsi ses çıkarmadan ona baktı, zihinleri hâlâ uyanmamıştı.

“Pekâlâ...” diye yeniden lafa girdi. Panosundaki bazı kâğıtları düzeltiyordu. “Soruları aradan çıkaralım. Evet, ben bir insanım. Evet, sizin yaşlarınızdan beri burada köleyim. Hayır, sizi yemeyecekler, size tecavüz etmeyecekler ya da sizi kurban olarak yakmayacaklar.”

Elena kıkırdayarak Marsha’ya bu sorunun ne kadar sık sorulduğunu merak etti.

“Sürü arazisinin bakımından sorumlu yeni grup siz olacaksınız. Bu da sıcakta, soğukta ve her türlü hava koşulunda dışarıda çok fazla zaman geçireceğiniz anlamına geliyor.

“Aynı zamanda dışarıda bir etkinlik olduğunda sorumluluğun bizde olacağı anlamına da geliyor. O yüzden kahvaltınızı yapın da işe koyulalım...”

Panosuna vurup koridorda önlerine düştü. “Burası köle koridoru. Sürü evinin altındayız. Kendi girişimiz var. İzin almadığınız sürece asla sürü evine girmeyeceksiniz. Anladınız mı?”

Kızlar hep bir ağızdan “Evet,” diye cevap verdi.

“Burada ihtiyacınız olan her şey var. Yemek odamız, uyku odalarımız, büyük çamaşırhanemiz ve bakım odalarımız var.”

“Peki ya eğlence... kitap ya da film gibi?” diye sordu kızlardan biri arkadan.

Marsha kıkırdadı, “Ona hiç ihtiyacınız olmayacak. Burada eğlenceye zaman yok. Sadece yemek yiyecek, uyuyacak ve çalışacaksınız. Sonra aynı şeyleri tekrar edeceksiniz.”

Kızların hepsi inleyince Marsha hızla arkasını döndü.

“Kaptan Garcia’nın size itaat konuşmasını çoktan yaptığını biliyorum. Bir şeyi açıklığa kavuşturayım. Burası yaz kampı değil, arkadaş edinmek ya da eğlenmek için burada değilsiniz. Çalışmak için buradasınız.”

Yana dönünce boynundaki uzun yara izi göründü.

“İtaatsizlik ve kaçmaya teşebbüs etmek hafife alınan davranışlar değildir. Kurtlar ünvanlarından ve güçlerinden beslenen güçlü yaratıklar. Kayıtsızlıklarını gerçekten önemsemekle karıştırmayın. Eğer bir sorun yaratırsanız, sizi ibret olsun diye cezalandırmaktan çekinmeyeceklerdir.”

Arkasını dönerek yemek odasının kapısını açtı. “Kahvaltınızı yapıp yirmi dakika içinde benimle burada buluşun.”

Kızların hepsi ses çıkarmadan içeri girdi. Her biri Marsha’nın söylediklerini düşünürken korku yavaş yavaş içlerine işliyordu. Tabaklarını almak için sıraya girdiler. Elena’nın karnı yemeklerin kokusunu alınca guruldadı. Ne kadar aç olduğunu fark etmemişti.

Sırada ilerleyip sadece tek bir seçenek olduğunu fark edince yüzü düştü: yulaf ezmesi. Başka bir şey yoktu. Sadece bir kâse yulaf ezmesi.

Bir masaya oturup üzüntüyle kahvaltısına baktı. Lütfedip esmer şeker ve kıyılmış fındık gibi birkaç malzeme sunmuşlardı. Ama hepsi bu kadardı.

Oflayarak bir kaşık aldı. Kâseyi çabucak bitirip Marsha’yı beklemek üzere dışarı çıktı.

O akşam Elena gökyüzüne baktı. Nerede olduklarını bilmiyordu ama hoşuna gitmişti. Dışarısı serindi ama yerde hiç kar yoktu. Karlı dağlardan sonra güzel bir değişiklikti.

Bir açıklıktalardı. Uçsuz bucaksız gökyüzü ve ovalar.

Derin bir nefes alıp etrafına bakındı. Sürü evi olduğunu tahmin ettiği büyük binayı çevreleyen ağaçlardan yere dökülen ölü yaprakları tırmıklama işine geri döndü.

***

Colt ikinci kattaki bir pencereden, çalışan küçük insan köleleri izlerken gümüş gözleri dışarıdaki ışığı yansıtıyordu.

“Kuzeyden gelen grup bunlar mı?” diye sordu izlemeye devam ederken, bir elini kirli sarı saçlarında gezdirerek.

“Evet alfa. Dün geldiler,” diye yanıtladı gama.

“Ee?”

“Uyum sağladılar mı diye soruyorsun?” diye sordu gama temkinli bir şekilde. Ne istediğini anlamamıştı.

“İçlerinde güçlü olanlar var mı? Yoksa hepsi ağlayıp sızlayan küçük…”

“Daha çok erken. Hepsi buraya gönderildiği için üzgün görünüyordu. Onları çözmek birkaç hafta alacaktır.”

Colt gözlerini onlardan ayırmadan başını salladı. “Onlara göz kulak ol. Yeni köleler beni her zaman tedirgin eder. Son köleler gibi sürüyü tehlikeye atmalarını istemiyorum.” Aklı iki yıl önce isyan etmeye çalışan köle grubuna gitti.

O gün çok fazla gereksiz kan dökülmüştü.

Gama odadan çıkmadan önce başını eğerek, “Emredersin Alfa,” diye cevap verdi.

Neden daha fazla köle aldık ki? Yeterince kölemiz var, ~diye homurdandı Colt’un kurdu Duke.

“Bölgedeki en büyük toprak parçasını kontrol ediyoruz. Daha çok kişiye ihtiyacımız var,” diye yanıtladı Colt. “İnsanlarımızın başka şeylere odaklanması gerekiyor. Köleler basit günlük işleri halledince sürünün bunun için endişelenmesine gerek kalmıyor.”

Hayır, ihtiyacımız olan şey bir Luna... ~diye homurdandı Duke.

Colt kurduna gözlerini devirdi. Eşleri, o alfa olmadan önce bir savaşta öldürülmüştü. O öldüğünde birbirlerini daha yeni bulmuşlar, henüz düzgünce tanışamamışlardı.

Ama yine de ölümü içinde bir boşluk bırakmıştı.

Eşinin ölmesi kendisinin ve sürüsünün savunmasız kalmasına neden olmuştu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok