Alfa ve Aurora Final - Kitap kapağı

Alfa ve Aurora Final

Delta Winters

Aile

RORY

Parmak uçlarımda merdivenin kenarına kadar geldim. Toplantı salonunun ışıkları yanıyordu. Konuşmaları dinlerken duyduğum sesin o kişiye ait olmaması için dua ediyordum.

Bir kadın ayağa kalkıp görüş alanıma girdiğinde kanım çekilmişti. Bu o kadındı. Martha, annemin kuzeni, Kızıl Ay Sürüsü’nde hayatımı cehenneme çevirmek için elinden geleni yapan o kadın.

Evlatlık olduğum için, bir insan olduğum için benden nefret ediyordu. Eğer o buradaysa, bu Everett’e katılmayı reddeden Kızıl Ay üyelerinin de burada olduğu anlamına mı geliyordu?

Başım dönüyordu. İyi bir sebepten dolayı burada olamazlardı. Bu insanlar, nefretlerinden vazgeçmeyen Kızıl Ay sürüsünün en korkunç ve mantıksız üyeleriydi.

Martha’nın yükselen sesini duyabiliyordum. Beni azarlamak ve küçümsemek için kullandığı sesini asla unutamazdım. “Aurora benim akrabam. Ona ve çocuğuna sahip çıkmaya geldim...”

Göğsümde çarpan kalbimin sesinden başka bir şey duyamıyordum. Hayır. Beni Everett’ten uzaklaştırmak, ailemi parçalamak istiyordu!

Bacaklarımı hissedemiyordum. Tehlikeli bir şekilde yalpalarken başım dönüyordu. İstemsizce nefes alırken kendime gelmeye çalıştım.

Ortalık sessizdi ama Everett beni duymuştu. Tabii ki beni duymuştu. Hemen dönüp bana bakmıştı, yüzündeki öfkeli ifade beni görünce endişeye dönüşmüştü.

Hızla yerinden fırladı ve merdivenleri üçer üçer çıkarak birkaç dakika içinde yanıma geldi. Martha’nın bağırdığını duyabiliyordum. “Alfa Everett! Özür dilemeden bu toplantıyı terk edemezsin!”

Everett ona aldırmadı bile, sadece beni nazikçe kucakladı ve dikkatlice manevra yaparak bizi merdivenden uzaklaştırdı. “Küçük eşim, iyi misin? Bir hayalet kadar solgunsun.”

“Hayır, iyi değilim,” diye tısladım. “O kadınla ne işin var?”

“Buraya ateşkes bayrağı altında geldi. Onunla konuşmak zorundaydım. İnan bana, kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.” Çenesi gergindi. Acımasız ve kızgın görünüyordu.

“Neden beni çağırmadın?”

“Ne istediklerini öğrenmek istedim. Seni strese sokmak istemedim,” derken yavaşça karnıma dokundu.

“Çok geç. Bak, oraya geri dönelim ve şu işi bitirelim.”

Everett kaşlarını çatmıştı. “Oraya gelmene izin vermiyorum.”

“İzin mi?” dedim gerilerek.

Everett sinirli bir şekilde kolumu sıktı. “Ne demek istediğimi biliyorsun Aurora. Ne dediğini duydun. Ya seni kaçırmaya çalışırsa? Odamıza geri dönmeli ve güvende kalmalısın.”

Islık çalarak savaşçıları çağıran bir hareket yaptı. Onlara kapıyı korumalarını söyleyeceğini biliyordum. “Everett, beni odaya hapsedemezsin. Onları geri gönder!”

Savaşçılar merdivenin dibinde garip bir şekilde duraklarken bizi duymuyormuş gibi yaptılar. “Seni bir yere hapsettiğim yok. Cidden aşağı inmek istiyor olamazsın. Neredeyse bayılıyordun!”

Everett’in benimle ilgilenmesini seviyordum ama bana her an paramparça olacakmışım gibi davrandığında ona katlanamıyordum. “Şimdi iyiyim. Onlar benim eski sürüm.”

“Ben de tam olarak bunu diyorum,” diye mırıldandı.

“Sözümü kesme! Bu benim meselem. Beni senden bile daha fazla etkiliyor!” dedim çenemi kaldırarak. “Ben senin Luna’n mıyım, değil miyim?”

“Tabii ki öylesin,” dedi iç çekerek. “Pekâlâ, küçük eşim. Eğer istediğin buysa, seni destekleyeceğim.”

Everett merdivenlerden inerken dirseğimi tuttu. Normalde buna sinirlenebilirdim ama en az üç kez kaymamı engellemişti. Bacaklarım hâlâ titriyordu.

Salona girdiğimizde, Kızıl Ay Sürüsü üyeleri ayağa kalktı. Bana bir saygı göstergesi olarak ayağa kalkmaları gerekirdi ama hiçbiri başını eğmiyordu. Hepsi meydan okurcasına gözlerimin içine bakıyor, yüzlerindeki tiksinti açıkça belli oluyordu.

Martha dudağının kıvrılmasına engel olamıyordu. Bu boş bir gösteriydi. Hâlâ benden nefret ediyorlar, beni küçümsüyorlardı. Beni sürülerinde istemiyorlardı.

Ama bebeği istiyorlardı. Çocuğum yarı kurt olacaktı ama bu Martha için aniden önemsiz bir mesele olamazdı. Nemesis’le olan savaşımı ve bebeğimin sahip olduğu güçleri duymuş olmalıydılar.

Lucius ve Ace gelip iki yanımda durdular. Lucius’un eli kılıcının üzerinde dururken Ace savaşa hazır bir pozisyonda duruyordu. Biri bir şey yapmaya kalkışırsa ne olacağını herkes biliyordu.

Martha sanki beni kucaklayacakmış gibi kollarını kaldırıp bana yaklaştı. Düşüncesi bile midemi bulandırıyordu.

Everett bir volkan gibi gürleyerek homurdanınca Martha olduğu yerde durdu.

Ardından boğazını temizledi. “Kızıl Ay yasalarına göre, sürü dışından çiftleşmek isteyen herkes konseyin onayını almalıdır. Bu yapılmadığı için Aurora ve çocuğu bize iade edilmeli.”

Ağzım bir karış açık kalmıştı. “Benimle dalga mı geçiyorsun? Kızıl Ay beni hiç kabul etmedi. Beni ölüme terk ettiniz! Hiçbir zaman sürünüzün gerçek bir üyesi olmadım.”

“Tabii ki öyleydin çocuğum,” dedi alaycı bir şekilde. “Sen Kızıl Ay Sürüsü’nün kızısın. Gençliğin boyunca bizim tarafımızdan büyütüldün, beslendin ve giydirildin.”

Başımı salladım. “Beni önemseyen tek kişi annemdi. Beni yanına aldı. Beni o büyüttü. Benim sadakatim ona, sizin zorba sürünüze değil.”

Martha gülümseyerek bana baktı. “Bir insanın bunu anlamasını beklemiyorum. Söylediklerini affediyorum ama geri çekilmeyeceğim. Sözümün arkasındayım.”

Sırtına astığı bir tüpten dikkatlice bir parşömen çıkardı. Eski ve yıpranmış görünüyordu, toz hâline gelmesine iki saniye kalmıştı.

Martha parşömeni bize doğru uzattı. Ace öne çıkıp parşömeni ondan aldıktan sonra Everett’e uzatmıştı. O da yavaşça açıp yazılanları okumaya başladı. Okudukça yüzü kararıyor, kaşları çatılıyordu.

Ciğerlerim çalışmayı bırakmıştı. Tekrar başımın döndüğünü hissedebiliyordum. Ne yazıyor olabilirdi? İddiasının bir aslı yoktur, değil mi? Çaresizce nefes almaya çalışıyordum.

Sıcak, sert bir kol omuzlarımı sardı ve ben bayılıp kendimi utandırmadan önce beni sabitledi. Ardından Everett parşömeni tekrar sarıp Martha’ya geri verdi.

Gözlerini Martha’nın gözlerine dikmişti. “Yasalarınızın gerçekliğini kabul ediyorum. Ancak, o yasaların bu durumla herhangi bir ilgisi olduğunu kabul etmiyorum.”

Martha hırıltısını tutarken ağzı seğiriyordu. “Neden?”

“Kanlı Gölge Sürüsü sizin yasalarınızı tanımayacak. Siz gerçek bir sürü değilsiniz.” Everett kollarını kavuşturmuş, sırıtıyordu. “Haydutlardan daha iyi değilsiniz.”

Bunun üzerine Kızıl Ay Sürüsü bağırmaya başladı. Everett’in iddiasını reddediyor, onu dövüşmeye davet ediyorlardı.

Martha elini kaldırdığında yandaşları hemen sessizliğe gömüldü. “Görüyorum ki bu meseleyi bugün çözemeyeceğiz,” dedikten sonra grubuyla arabaya yöneldi. Yol boyunca savaşçılarımız onları takip etmişti.

Martha arabaya binmeden önce dönüp kapıda duran Everett’le bana baktı.

“Kanun kanundur. Sırf siz saygı göstermeyi reddediyorsunuz diye onu görmezden gelmeyeceğim. Kızımızı bize geri vermek için üç gününüz var. Sizi sınırda bekleyeceğiz. Eğer kızımızı teslim etmezseniz savaş çıkar.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok