Skylar Greene
EMILY
Bekâretimi ona vermiş olmamın Darren için önemi yokmuş gibi davranması beni derinden yaralamıştı. O benim hayatımın aşkıydı.
Benimle yatması için elimden gelen her şeyi yapmıştım. O iksiri alabilmek için karanlık bir cadıya tonla para dökmüştüm.
Cadı Darren’ın onu uyuşturduğumu anlamayacağına dair yemin etmişti. Ben de sarhoş taklidi yaparak Darren’ın içkisine iksiri karıştırmayı başarmıştım.
Dün gece hayatımın en harika gecesiydi. Sevişmemiz boyunca tam bir centilmendi.
Aleti çok büyük olduğu için başta sığmayacağını düşünsem de sığdı. İlk seferim olduğu için usulca seviştik.
Bu sabah onun da en az benim kadar mutlu olacağından emindim. Ama boş yatağımda uyandığımda birlikte geçirdiğimiz geceyi kimse bilmesin diye gittiğini düşündüm.
Ava ile Lily’nin beni yargılayacağını bildiğim için bunu kimseye anlatamazdım. Zaten anlamazlardı. Darren’ı her şeyimle seviyor, iyi bir Luna olacağımı biliyordum.
Bekâretimi aldığını öğrendikten sonra doğru olanı yapıp beni Luna olarak kabul edeceğini düşünmüştüm. Ama o aramızda yaşananları tutup Liam’a anlatmıştı.
Liam, Darren’ın beni istemediğini bildiğim hâlde ona en değerli hediyemi verdiğim için başımın etini yiyordu. O Darren’la benim için değil, kendi için endişelense daha iyi ederdi.
Öyle ya da böyle bir sonraki Luna ben olacaktım ve herkes bana boyun eğecekti.
***
JADE
Julia’yla arabayı sırayla sürdük. Sonunda Arizona’da ders denkliği alabileceğimiz bir üniversitenin bulunduğu güzel bir şehre ulaştık.
Bana attığı tokadın izi tamamen yok olmuştu. Ne morluktan ne de dudağımdaki yara izinden eser vardı. Julia’yı daha da endişelendirmemek için onun bana tokat attığını söylememiştim.
Aramızda on ay olmasına rağmen ben ondan büyük olduğum için kardeşimi gözetmem gerekiyordu.
Anne ve babamızı kaybettiğimizden beri birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Üniversiteye başladığımız zamanlarda vefat eden anne ve babamız bize iyi bir miras bırakmıştı.
Mezun olduktan sonra kendi işimizi kurmayı planlıyorduk. Ben bir yazılım geliştiricisiydim, kardeşim de yazılım mühendisiydi.
Kalan birkaç dersimizi verdikten sonra mezun olabilecektik. Buraya yerleşme kararı almadan önce bu şehri etraflıca araştırmıştım. Bir şeylerin beni buraya çağırdığını hissettiğim için işte buradaydık.
Yol kenarında bir restoranda durduk. Yolun diğer tarafı yemyeşil ormanlıktı.
Doğayı sevdiğim için ormana hayranlıkla bakarken ağaçların arasından parlak bir çift mavi göz yakaladım. Ama gözler kısa bir süre sonra kayboldu. Ben de zihnimin bana oyun oynuyor olabileceğini düşündüm.
Restorana girip bir masaya oturduk.
Yaşlı ve tatlı bir kadın siparişimizi almak için yanımıza geldi. Burger, patates kızartması ve kola sipariş ettik.
Julia, "Peki şimdi ne olacak, Jade?" diye sordu.
Ona mevcut ders kredilerimizi buradaki üniversiteye transfer edeceğimizi ardından iş yerimizi açmak için bir yer bulacağımızı anlattım.
Yemekten sonra mağazaya gidip yeni telefonlar alacağımızı, sonra da kalacak bir yer arayacağımızı söyledim.
Kadın garson siparişlerimizle geri dönünce, “Kusura bakmayın, kulak misafiri oldum ama kalacak bir yer arıyorsanız buraya yaklaşık beş dakikalık uzaklıkta bir otel var,” dedi.
Ona teşekkür ettikten sonra yemeğimizi yiyip hesabı ödeyerek restorandan çıktık. Otele vardığımızda otoparkta tek bir araba olduğu için etraf ıssız görünüyordu. Julia’ya bir ev bulana kadar burada kalacağımızı söyledim.
Odaya girer girmez ikimiz de kendimizi yataklarımıza bıraktık. Günlerdir yollarda iki büklüm olmuştuk. Ama Owen’dan mümkün olduğunca hızlı uzaklaşmam gerekiyordu.
Yüzünü neden kestiğimi anlatamayacağı için polise gitmeyeceğini adım gibi biliyordum. Tek umudum bizi burada bulamamasıydı.
Güzel bir uyku çektikten sonra mağazaya gitme ve ev bakma zamanı gelmişti. Bir an önce yerleşebileceğimiz bir yer bulmak istiyordum.
Odamızın mini bir mutfağı olduğu için yiyecek bir şeyler aldıktan sonra mağazaya gidip telefonlarımızı yeniledik.
Odaya döndüğümüzde yeni üniversitemizi arayıp kayıtlarla ilgili bilgi aldım. Tüm bilgileri edindikten sonra eski okulumu arayıp kredilerimi transfer etmeleri için öğrenci işlerine dilekçe yazdırdım.
Hafta başına kadar bu işin hallolacağını düşünüyordum.
Gazeteden evlere bakarken iyi bir fiyata güzel ve geniş bir daire gözümüze çarptı. Emlakçıyı arayıp teyit aldıktan sonra evin içimize sindiğine karar verdik.
Evi satın alıp hemen taşınmaya geçtik. Evden apar topar ayrıldığımız için pek eşyamız yoktu. Bu yüzden ertesi gün kıyafet ve ev eşyası için alışverişe çıkmaya karar verdik.
Evin üst katına çıkıp odalarımızı seçtik. Evde üç yatak odası ve üç banyo vardı. Tüm odaların kendi gömme dolabının yanı sıra ebeveyn banyosu bulunuyordu.
Mutfak da oturma odası gibi yeterince genişti. Şehre yeni taşındığımız için burası harika bir daireydi.
Başkalarının dikkatini çekmek istemiyorduk ve daireyi nakit parayla satın almamız yeterince şüphe uyandırıcıydı.
Emlakçı bu kadar parayı nereden bulduğumuzu anlamaya çalışıyormuş gibi bizi şöyle bir süzmüştü. Ama benim tek istediğim yaşadığım şeylerden sonra ev gibi hissettirecek bir yerde yaşamaktı.
Yatak odalarımızı seçtikten sonra ertesi gün yatak alana kadar bizi idare edebilecek uyku tulumlarımızı açtık.
Julia uyku tulumunu alıp odama gelerek yataklarımızı alana kadar benim odamda kalıp kalamayacağını sordu.
Ona benimle uyuyabileceğini söyledikten sonra kısa bir sürede uykuya daldı. Kaçırılmam onu sahiden sarsmıştı ve bununla başa çıkabildiği söylenemezdi.
Onun için metanetli davranmaya çalışsam da iyice uykuya daldığını anladıktan sonra gözyaşlarımı serbest bıraktım. Owen’ın beni bulup öldürebileceğinden ya da ikimizi birden öldürebileceği ihtimalinden çok korkuyordum.
İçimden bizi bulmaması için dua ederek ağlarken uykuya daldım.