Alevler - Kitap kapağı

Alevler

Raven Flanagan

3: 3. Bölüm

RIVER

Penisini ıslak vajinama sürterken umutsuzca inledim. Islaklığım damla damla akıyordu ve bana sürtünürken sadece saniyeler geçmesine rağmen sanki sonsuzmuş gibi geldi. Penisinin başı klitorisime her sürtündüğünde içimde zevk dalgası oluşuyor ve dudaklarımdan küçük iniltiler kaçıyordu.

İri ellerinden birini neredeyse acı verecek şekilde kalçama geçirdi ama bu, uzun aletini içime soktuğunda verdiği acının yanında solda sıfır kalırdı. Penisi zorlukla içime girdiğinde ani acıyla çığlık attım.

Büyüklüğünün bu kadar zorlayacağını tahmin etmemiştim.

“Ah, siktir! Çok sıkısın!” Dişlerinin arasından tısladığını duydum. Penisinin tamamını içime sokup bir an hareket etmedi, bu da ona alışmak için bana yeterli zamanı verdi. Kalçalarımı yuvarladığımda sessizce küfrettiğini duydum.

Tekrar hareket etmemi engellemek istercesine kalçalarımdan daha sıkı kavradı. Omzumun üzerinden geriye bakarak o inanılmaz kaslı vücudunu gerip göğsünü kabartmasını izledim. Gözleri sımsıkı kapalıyken başını geriye atıp derin bir nefes aldı.

Göğsünden gergin bir hırıltı yükseldi ve vücudum içgüdüsel olarak bu sese ve vücudundan yayılan güçlü enerjiye tepki verdi. Islaklığım penisinin etrafından akıp geçerek daha da kayganlaşmasını sağladı.

Ardından, beni sabit tutan ellerine rağmen kalçamı oynatarak penisini sıktım.

“Lütfen,” diye yalvardım. “Sana ihtiyacım var.” Hiç beklemediğim bu kızgınlığın verdiği acıdan kurtulmanın tek yolu oydu.

“Sana zarar vermemi mi istiyorsun? Kımıldama. Sadece bir dakika bekle.” Sesi titriyordu, sanki beklemek ona acı veriyormuş gibi.

“Ben hazırım. Lütfen...” Penisinin büyüklüğüne alışmıştım ve artık hareket etmesi için can atıyordum.

“Ah, sikerler!” diyerek çıkıp tekrar içime girdi.

O an kendimden geçtim, tepeden tırnağa elektrik çarpmışa döndüm. Kurt yavaşça geri çekilip aynı yavaşlıkla tekrar içime girerken belimi iyice büktüm.

“Ah... evet,” diye inlerken yüzümü serin çimlere gömerek kıçımı havada tuttum. O hızını artırdı. Bana her vuruşunda, penisinin daha önce hiç böylesine tatmin olmayan kısımlarıma çarptığını hissedebiliyordum.

Açısı ve derinliği beni çılgına çevirdi. Nefes nefese kalmıştım. Her hamlesini karşılamak için kalçalarımı geriye atmaktan kendimi alamıyordum.

“Kahretsin, çok ıslaksın.” Ormandaki hayvanlar gibi çiftleşirken vücutlarımızın çıkardığı sesler beni daha da çıldırtıyordu. O anda, işte buyduk: dolunayın altında çiftleşen iki ilkel yaratık.

Derken bir eliyle uzun, dalgalı saçlarımı tekrar kavrayıp sırtım geniş gövdesine dayanana kadar başımı kaldırdı. Belimi tutan elini kaldırıp göğsümü okşadı.

İri avucuyla göğsümü okşayıp boynumun kenarını yalayarak titrememe neden oldu. Tenimin tadına bakarken boğazının arkasından inlediğini duydum. Kulak mememi ağzına alıp tüm vücudumu ve doğrudan karnımı zevkle titretti.

Usta parmaklarıyla göğüslerime masaj yaparak meme uçlarıma tatlı tatlı eziyet ediyordu. Eliyle başımı sabit tutuyor ya da uygun gördüğü şekilde beni hareket ettiriyordu. Dudaklarını ise boynumun ve omuzlarımın önce bir tarafında, sonra diğer tarafında gezdiriyordu.

Dudaklarını tenimden ayırıp dişlerini boynuma geçirdiğini hissettiğimde gerildim. Gözkapaklarım titreyerek kapandı. Kalbim bu hisle göğsümde bir sinek kuşunun kanatlarını çırpması gibi hızla çarpmaya başladı.

“Bunu sana kim yaptı?” Şiddetli hırıltısını duyunca nefesim kesildi. Parmakları nazikçe yüzümde geziniyordu. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bakışlarının altında titrerken dudaklarımı büktüm.

Cevap vermek yerine, sol gözümün üzerindeki yara izini görmemesi için yüzümü yere çevirdim. Sonra bacaklarımı beline dolayıp kalçalarımı yukarı kaldırarak nefes nefese inlemelerle devam etmesi için onu cesaretlendirdim.

O kadar yüksek sesle hırladı ki tüm ormanın onu duyduğuna yemin edebilirdim. Ellerinden birini boynuma dolayıp benimle tekrar göz göze gelmek için başımı geriye çevirdi.

Sert bakışları beni olduğum yere çiviliyordu; sahip olduğu gücün çekiciliğini görmezden gelemiyordum. Bu seviyede hükmedici bir güç uygulayabilmesi için sürüde yüksek rütbeli olması gerektiğini biliyordum.

Bir kez daha ne kadar yürek parçalayıcı bir yakışıklılığa sahip olduğuna hayran kaldım. O viski rengi gözler, derinliklerinde saklı kurdunun altın ışıltısıyla beni izliyordu.

Teninin tenime değmesini istiyordum ama o hâlâ bir yabancıydı ve ona bir cevap borcum yoktu. Ne kendimle ne de yaralarımla ilgili.

Dolunayın altında arzularımız ve içgüdülerimiz bizi kontrol ediyordu. İnsan yanımın bir parçası bana bu gecenin tamamen arzu ve içgüdüden ibaret olduğunu hatırlattı. Kendilerinden daha güçlü bir güç tarafından kontrol edilen iki canavar. Dolunayın ışığı altında bir kurdun kızgınlığı.

Penisi beni gitgide öylesine tatmin ediyordu ki dudaklarının tenimde ya da burnunun saçlarımda nasıl gezindiğini fark etmedim bile. Birlikte hareket edip doruğa doğru tırmanan bedenlerimizin çılgınlığına kapıldığım sırada zangır zangır titremeye başladım.

Aniden saçlarımı bıraktığında başım omzuna doğru düştü. Şimdi her iki kolunu da kaburgalarıma sıkıca sarıp vücudum yaklaşan orgazmla titrerken sabit, sert bir tempo tutmaya başladı. Elektrik çarpmış gibi titriyordum. Arkamdaki bu adamın şehveti ve azmiyle sanki gerçekten çarpılmış gibi hissettim.

O coşkuya doğru hevesle tırmandım. Bulutların tepesindeydim; kapalı gözkapaklarımın arasından bile dolunayın ışığını görebiliyordum. Her şey çok parlak ve bembeyazdı.

Tenim ateş içindeydi ve gecenin geç saatleriyle gelen serin esinti bile dürtülerimin beni kontrol etmesini engelleyemiyordu. Tek bildiğim, tek ihtiyacım olan ormanda hayvanlar gibi sevişmekti.

“Ah! Ah! Ah, lanet olsun! Evet... Evet!” Beni yerimde tutan tek şey bu adamın vücuduyken, çığlık atıp kıvranarak zevkin zirvesine çıkıp onun sayesinde boşaldım.

İçimde yayılan dalgalarla titriyordum; yoğun orgazm vücudumu yıkarken penisini kenetledim. Orgazmın etkisi hafiflediğinde nefes nefese kucağına yığıldım, yorgun bedenim sonunda gevşemişti.

“Boşalmış olman seninle işimin bittiği anlamına gelmiyor,” dedi kurt. “Seni kızgınlığın boyunca becereceğimi söyledim. Eğer şimdi durursak güneş doğmadan tekrar acı çekeceksin.”

Sözleri karşısında tahrik olsam da sanki dilimi yutmuştum. Cevap olarak tek yapabildiğim hafifçe başımı sallamak oldu.

Parmaklarını saçlarımın arasından geçirip diliyle boynumdan yüzüme doğru sıcak, ıslak bir yol çizdi. Maskülen ve ormanımsı notalar içeren kokusu sinirlerimi uyarırken tüylerim ürperdi.

Haklıydı. Vücudum kısa bir aradan sonra tekrar kasılmaya başlamıştı ve karnım bir kez daha ihtiyaçla zonkluyordu.

Kalçalarımı oynattığında kaya gibi sert penisinin içimde seğirdiğini hissettim. İçim yeniden alev aldı ve ikinci bir enerji dalgasıyla yeniden canlandım.

“Artık benimsin ve sana doyana kadar durmayacağım.” Zihnimi saran dürtünün de etkisiyle, ses tonunda kalbimi yerinden hoplatan bir şey vardı. “Şimdi uslu bir kız ol ve benim için kıçını kaldır.”

Bir çırpıda vücudumun üst kısmını yere indirdim, böylece penisi beni tekrar ele geçirdi. O kadar derindi ki eskisinden daha büyük bir güçle içime nüfuz ediyordu. Daha da yabanileşebileceğini bilmiyordum. Yine de onun coşkusuyla çılgına döndüm.

Penisinin başı bana öyle sert bir biçimde vurdu ki beni ikiye bölebileceğini düşündüm. Boğazımın arkasından yükselen çığlıkları bastırmak için elimin kenarını ısırdım.

Bir yandan ellerini vücuduma sertçe geçirip tırnaklarını kalçalarıma batırıyor ya da sırtımdan aşağı pençeliyordu. Arada bir eğilip başımı yere daha da bastırıyor, parmaklarını saçlarımda dolaştırarak beni kontrol ediyordu.

Bundan nefret etmedim. Hem de hiç.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok