Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Kör Lycan Kralın Kraliçesi

Kör Lycan Kralın Kraliçesi

Bölüm 3

LUCIAN

Gecenin en çok beklediğim kısmına az kalmıştı. İsteyen herkes kurt formuna geçebilir, arazide veya çevredeki ormanlık alanlarda istediği gibi özgürce dolaşabilirdi. Ben kesinlikle koşma havamdaydım. Rüzgârı yüzümde hissetmeye ihtiyacım vardı. Ayrıca bir süreliğine görüşüme de ihtiyacım vardı. Ancak bu geceden itibaren, dönüşmek aynı zamanda korktuğum bir sürece işaret ediyor olacaktı. Kapalı kapılara bakarken arkalarında bekleyenin ne olduğunu çok iyi biliyordum.

Kia'nın yanıma yaklaştığını hissediyordum.

“Bundan emin misin?” diye sordu sessizce. Yanıt olarak sadece homurdandım. Açıkça sorusundan kaçıyordum. O anda tartışacak zamanım yoktu. Seçeneklerim tükenmişti.

Konu son derece basitti aslında. Bir yıl içinde bir varis yoksa ünvanım elimden alınacaktı.

Kral olarak mutlak güce sahip olduğum düşüncesi ile son derece ironik olan bu yasaya kızsam da konu veraset kanunlarına gelince otoritemin kapsamı sınırlanıyordu. Kudretli bir hükümdar bile bu kadim yasalara boyun eğmek zorundaydı. Elbette yasaların ardında yatan haklı sebepleri anlayabiliyordum. Yine de bu bilgi, durumu benim için daha katlanılabilir kılmıyordu. Lycan doğurganlığı sonsuza dek sürmüyordu. Benim bir son kullanma tarihim vardı ki bu tarih hızla yaklaşıyordu.

Belki de eşimi bulma hayalime veda etme vakti gelmişti. Bu düşünceyle içimde sanki bir şeyler koptu.

“Gidelim,” diye mırıldandıktan sonra ilerlemeye başladım. Kapılar açılırken başını salladığını hissedebiliyordum.

***

Göremesem de önümde sıralanmış bekleyen dişi kurtların sessiz, heyecanlı fısıltılarını duyabiliyordum.

Baş döndürücü kokuları havayı dolduruyordu. Kia beni sıranın başlangıcına yönlendirirken odaklanmaya çalıştım.

Derin bir nefes alıp sıraya yaklaşmaya başladım.

Onları görmeme gerek yoktu, sadece kokuları yeterliydi. Her birini koklayıp döngülerinin neresinde olduklarını kontrol edecektim. Salona çoğunlukla sessizlik hâkimdi, sadece ara sıra sarhoş bir inilti veya belli belirsiz bir sızlanma sessizliği kısa süre için bozuyordu.

“Yolu yarıladık efendim.” Yürümeye devam ederken Kia'nın sesi kafamın içinde yankılanıyordu.~
Ardından konsey başkanı Alexandre'ın sesi zihnime girip, “Sadece birini seç. Herhangi birini…” ~diye araya girdi.

Duraksadım. Sağımda keskin bir nefes alma sesi duymuştum. Emin olmak için kaşlarımı çatıp bir süre daha bekledikten sonra anlamıştım. Başımı çevirdim. Onun güçlü kalp atışlarına odaklandığımda kalbimin eşini bulduğumu fark ettim.

Ah evet! İhtiyacım olanı buldum.
“Efendim, hangisi?” Kia kafamın içinde fısıldıyordu.~
“Nasıl görünüyor?” diye sordum. Kalp atışları hızlanmaya başlarken yanımda hareket ettiğini hissediyordum.~
“Kumral, ince, uzun, atletik, parlak bir gülümseme... Hevesli görünüyor.” Başımı hafifçe sallayıp onu durdurdum. “Siyah saçlı, etine dolgun, yeşil gözlü...”~
“O,” ~dedim kendimden emin bir şekilde. Kalbim hızla çarparken vücudumda anlamlandıramadığım tepkiler oluşuyordu.
“Sol.”

Öne atılıp bileğini tutmaya çalıştım ama elim tenini sıyırdı. Bu esnada ikimizin de hissettiğini bildiğim ateşten irkilip kesik bir nefes aldı. Elimden tüm bedenime yayılan ısıya karşılık homurdanmaya başladım.

“Liana!” diye bağırdı bir kız. Ardından koşan ayak seslerini duydum.

“Kaçıyor efendim!”

Gülümsedim. Bulunduğumuz ortamı umursamadan kıyafetlerimi çıkarıp dönüştüm. Kan donduran bir ulumayla sürüleri gecenin tadını çıkarmaları için serbest bıraktım.

İçim kıpır kıpırdı.

Kesinlikle onu elimden kaçıramazdım.

“Hangi yöne gitti?” Kia doğuyu işaret etti.~

Sırıtmaya başladım.

Ah, küçük kurt…

İstediği kadar kaçabilirdi ama sonunda onu bulacaktım.

Sürü gecenin tadını çıkarmaya hevesli bir şekilde etrafımda dönmeye başladığında vakit kaybetmeden harekete geçtim, ona yetişmek için hızla ilerlemeye başladım.

Benden saklanamazdı.

***

Ormanlık alana daldığımda, onun muhteşem kokusunu aldım. Omurgamdan aşağı yayılan ürperti kısa zamanda tüm vücuduma yayıldı. Nefesimi tutup bir an duraksadım.

Havayı koklamaya başladım. Kokusunu tekrar yakaladığımda içime dolan saf adrenaline şaşırıp kalmıştım. Sersemlemiş bir hâlde çalılıkları delip geçmeye başladım. Benden kaçmasına imkân yoktu.

Gerçekten benden kaçıp saklanabileceğine inanıyor muydu?

Etrafıma baktığımda, sarayın loş ışıklarının ağaçların arasından sızdığını gördüm. Kaşlarımı çattım. Onun kokusuna kilitlenmiş bir şekilde hızla saraya koşmaya başladım.

Neden buraya geri gelmişti?

Binaya ulaştığımda, kapıyı açmak için hızla dönüşüp ellerimi kullandıktan sonra tekrar kurt formuma geri dönüp havayı koklamaya başladım. Kesinlikle buraya gelmişti.

Gülümsüyordum.

Evin içinde yolumu bulmaya çalışırken, kokusu beni merdivenlere götürdü. Kafam karışmıştı. Merdivenleri çıkmadan önce kaşlarımı hafifçe çattım. Kokuyu takip edip koridorlardan geçtim, yatak odamın kapısına ulaştım.

Kapıyı itip açtım ama oda boştu.

Halının üzerinde bir giysi vardı. Eğilip yerden aldığım giysiyi burnuma götürdükten sonra hırlayıp kokuyu derin derin içime çektim.

Elimdeki kumaşı değerli bir eşya gibi tutarken haklı olduğumu anladım. Koku kesinlikle ona aitti. Şimdi neredeydi?

Sürünüp yatağa ilerledim. Koku gitgide yoğunlaşıyordu, yastığa ulaştım. Yüzümü yastığa gömdükten sonra insan formuma geri döndüm. Kokudan başım dönmeye başlamıştı.

Lanet olsun, Tanrıça…

Zihin bağımızdan, “Kia!” ~diye seslendim. Gelmesini beklerken odanın içinde sabırsızca volta atmaya başlamıştım.

Kia kapı aralığında durup, “Efendim,” dedi.

“Beta, o buradaydı. Kokusunu alabiliyorum.”

“Kimden bahsediyorsunuz kralım?”

“Eşim... Bu onun kokusu, o buradaydı. Ah, her yerde onun kokusunu alıyorum.” Ondan bahsettikçe ses tonum derinleşiyor, sahiplenici bir tını kazanıyordu. Ah, bu koku, lavantayla bal gibi… Lanet olsun!

“Bul onu,” diye homurdandım. Tarifsiz bir ihtiyaç duyuyordum.

“Kralım anlayamadım.”

“Al bunu, onu bul! Kimse ona dokunmamalı. Onu doğruca bana getir!” Kokusunun yarattığı ürperti damarlarımdaki kan gibi vücudumda dolaşmaya başlamıştı. Bu lanet odadan çıkmayacaktım. Kovalamaca heyecanı bitmişti, artık tehlikeye atamayacağım bir hazinem vardı. Ondan kalan tek işaret buradaki kokuydu. Gidersem ona dair tüm izlerin beni terk edeceğinden korkuyordum.

Yastığı betama uzattım. Nazikçe elimden alıp kumaşı kokladı. Tanrıça, bunun için onu yumruklamak istiyordum, eşimin tatlı kokusunu içine çekmesi beni kızdırıyordu.

“Emredersiniz efendim,” dedikten sonra odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı.

Ona sahip olacaktım. Onu bulacaktım. Lanetimin beni eşimden mahrum bırakacağına inandığımdan uzun zamandır umutsuzluk içinde bekliyordum.

Sonunda onu karşıma çıkardığı için Tanrıça’ya şükrettim.

Yalnız başıma çıplak bir şekilde yatağa geri sürünüp kokusunun beni tüketmesine izin verdim.

Yanımdaki yastığı kapıp vücuduma bastırdım, bedenimi onun kokusuyla buluşturdum. Ardından tekrar yüzüme götürüp eşimi derin derin içime çektim. Sanırım sarhoş oluyordum.

Çılgına dönmüş bir hâlde çarşafların üzerinde yuvarlanıp kokuyu içime çekmeye devam ettim. Aletim sadece onun kokusuyla bile sertleşmeye başlamıştı. Kendimi okşamaktan kaçamıyordum.

Lycanım vahşi bir hırıltı çıkardığında umutsuz bir ihtiyaç, yatağımda yatan bu yaratığa sahip olma ihtiyacı tüm benliğimi ele geçirdi.

Elim penisimde hızla hareket etmeye başladı. Artık benim için rastgele seks olmayacaktı. Onu bulana kadar olmazdı. O benim olacaktı, bundan emin olacaktım. Yastığı ısırdım, penisim kumaşa değerken yastığı vücuduma bastırdım. Âdeta onunla kaplanmak istiyordum. Kızgınlık döneminde olmamasına rağmen kokusu o kadar güçlüydü ki... Her ayrıntı içimdeki lycanı çılgına çeviriyordu. Uyarılmışlığın kokusunu alıyordum. Burada yapmış olabileceklerini hayal ederken gittikçe daha fazla tahrik oluyordum.

Bu düşünceler dayanılmazdı. Hızla boşaldım, yüküm üzerime yayılırken bir gram utanç duymuyordum.

Onu istiyordum. Ona ihtiyacım vardı! Onu derhâl bulması gerekiyordu!

***

Kia'nın dönmesini beklerken tekrar ayağa kalkıp odamda volta atmaya başladım. Çıldırmak üzereydim. Tek istediğim ona sarılmaktı. Onu hissetmek, gerçekten var olduğunu, benim olduğunu bilmek istiyordum. Olur da buraya gelirse korkmasın diye eşofman altımı giydim. Niyetim asla onu korkutmak değildi.

Kapı açılıp Kia içeri girdiğinde sakinleşebilmek için adımlarımı saymaya başladım. Onunla birlikte değildi, kokusunu alamıyordum.

“Efendim...”

Sakinleşme çabalarım pek işe yaramamıştı. “Nerede o?” diye hırladığımda irkildi. Genelde Kia'ya bu kadar sert davranmazdım ama bu durum farklıydı. Bunun bana ne kadar acı verdiğinden haberi yoktu.

“Kalan sürüleri tek tek kontrol ettik efendim, ama...” Hayal kırıklığıyla kısık bir hırıltı çıkarıp sözlerini bitirmesini bekledim. İç geçirip devam etti: “Orada değildi.”

“Peki o kim, Kia?” Sabrım tükenmek üzereydi.

“Alfa Zayne'in kızı... Liana.”

Liana. Onun adını duymak bile kalbimin daha hızlı çarpmasına neden oluyordu. “Hazırlan, gidiyoruz.”

Kia, “Nereye efendim?” diye sordu. Kafası karışmıştı.

“Onu bulamayacağımı düşünüp üç yüzyıl geçirdim! Asla bir eşim olmayacağına inandım! Şimdi ona ihtiyacım var!” Sakinleşmek için duraksayıp derin bir nefes aldım. “Özür dilerim.” Volta atmayı bırakıp başımı yatağımın olduğunu bildiğim yere çevirdim. Kaçmış olabilirdi ama geride kartvizitini bırakmıştı. Onu bulabileceğimi biliyordu.

Küçük sevgilim kovalanmak istiyordu.

Memnuniyetle kabul edip onun izini sürecektim.

Kaçtığını düşünmesine izin verecektim. Yatağında yatarken kraldan kaçtığını düşünüyor olmalıydı.

Düşüncesi bile heyecan vericiydi.

“Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkıyoruz,” diye mırıldanıp odadan çıkarken betamın da benimle aynı fikirde olduğunu hissediyordum.

Yalnız geçecek bir gece daha kalmıştı.

Ve sonra... Benim olacaktı.

Continue to the next chapter of Kör Lycan Kralın Kraliçesi

Discover Galatea

Latin Tutkusu 2: Ateş Çiçeğiİyilik Meleği A.Ş.:Kristal Komutanİblisin Esiri 2CEO ile Aynı Çatı AltındaAşkın Büyüsü

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi