Batı'nın Kurtları - Kitap kapağı

Batı'nın Kurtları

Abigail Lynne

Beşinci Bölüm

HAVEN

Onu tanır tanımaz harekete geçip altından sıyrıldım. Arkamdan uluduğunu duydum ama arkama bakmadım, sadece kaçtım.

Eşimiz! Eşimizin yanına dön! Kurdum bana bağırdı.

Durup Logan'ı aradım ama neyse ki ortadan kaybolmuştu.

”Neden bahsediyorsun? Eş nedir?” diye sordum kurduma, hala Logan’ı arıyordum.

”Ona geri dön! O senin eşin!”

Doğrulup etrafa baktım, duruşumu düzelttim. Eş olmanın ne demek olduğunu bilmem gerekiyordu.

Bildiğim kadarıyla, bu kelimenin karşılığının Logan olmasını istemiyordum.

Birden ayaklarım yerden kesildi ve bir kez daha yere çakıldım. Homurdanıp manevra yapmaya çalıştım ama başarısız oldum.

Logan yine hırladı, ama bu sefer neredeyse eğleniyor gibiydi.

Bunun bir çeşit oyun olduğunu mu düşünüyordu? Ondan kaçmamın sebebi kovalanmak istemem değildi, korktuğum için kaçmıştım.

Logan üzerimden çekilip kuyruğunu havaya kaldırdı. Sonra kulaklarını kaldırdı, oyun oynamak istiyordu. Biraz sızlanıp oyununa katılmamı istermişçesine zıpladı.

Bakakaldım, gördüklerime inanamıyordum.

Yüzümü yaladı, etrafımda koşturup uludu. Geri çekildim, maskaralıklarından rahatsız olmuştum ama o resmen gülüyordu.

Mutlu görünüyordu, eğleniyor gibiydi. Bu beni de mutlu etti.

Farkına bile varmadan, kendimi onunla oynarken buldum. Koştuk ve birlikte mutlu bir şekilde uluduk.

Eğlenmeye başlamıştım. Kurdumun sevindiğini hissedebiliyordum çünkü 'eşimizin' yanındaydık.

Bu düşüncenin ardından durup ona bakmak için güreşmeyi bıraktım, eş olmanın ne olduğunu bilmek istiyordum.

Logan da durdu. Yerde yatarken ağzından dili sarkıyordu. O anda, yırtıcı bir kurttan çok bir köpek yavrusuna benziyordu.

Yüzümü yaladı, bana sorunun ne olduğunu sordu. Etkili bir şekilde iletişim kuramayacağım belli olunca insana dönüştü.

Bir an için çıplak vücudunu görünce dikkatim dağıldı.

Sanki büyük bir güç tarafından özenle yontulmuş gibi görünüyordu. Kaslı göğsü ve midesi güzelce oyulmuştu, kaslı kolları bronz ve güçlüydü.

Gözlerimin karnının aşağısına bakmasına izin vermedim.

Logan sırıttı. “Gördüklerin hoşuna mı gitti Haven?”

Birkaç adım geri çekildim, en büyük sırrımı bildiği için biraz korktum. Kibri, içinde olduğum eğlenceli ruh halini öldürdü.

Şimdi sadece sinirlenmiş ve korkmuştum.

Sırıtışı söndü. “Seni gördüğüm andan beri kurt olduğunu biliyordum.”

Biraz aptal hissederek uludum. Tabii ki kurt olduğumu biliyordu. Neden diğer kurt adamları tanıyamıyordum ki?

Aklımı okur gibi “Zavallı kurt yeteneklerine bakarsak, sanırım çok sık dönüşemiyorsun. Kendi kurduna aşina değilsen diğer kurtları nasıl hissedebilirsin ki?” dedi Logan.

Gözlerimi devirip arka ayaklarımın üzerine oturdum.

Logan kollarını kavuşturdu, “Şu an konuşamıyoruz. İnsana dönüşmelisin.”

Tam dönüşecekken bunun ne anlama geldiğini fark ettim. Beni çırılçıplak görecekti.

Tehditkar bir şekilde hırlayıp ona doğru bir adım attım, ama etkilenmedi. “Haven, kurdun o kadar eğitimsiz ki seni bu halde bile alt edebilirim.”

Yine hırladım ama o sadece güldü.

Garaj yoluna yanaşmakta olan bir arabanın sesini duyup ayağa kalktım, koşmaya hazırlanıyordum. Bir şekilde Logan da duymuş olmalıydı.

“Gitmeden önce bir saniye bekle Haven. Bunu konuşmamız gerektiğini biliyorsun. Şu an, daha az giyinikken konuşmamızı tercih ederdim.”

Hırladım. Sırıtışı genişledi. “Ama kendini benim gözlerimden korumayı tercih ettiğine göre okulda konuşmalıyız. Bu çok önemli.”

O son kısım tüylerimin diken diken olmasına sebep oldu. Söyledikleriyle ilgili bir şey beni ürpertti.

Ondan kaçıp teyzemin evine doğru koşmadan önce birkaç saniye daha ona baktım.

Eve vardığımda, arka kapıdan girip odama gitmeden önce insan halime geri döndüm ve kıyafetlerimi giydim.

“Haven! Ben geldim! Okul nasıldı?” diye sordu Sarah teyzem.

Derin bir nefes aldım. “İyiydi!” diye cevap verdim. Saçlarımı düzeltip gülümseyerek merdivenlerden indim. “Yemek hazırlamaya başlamak için mutfağa geliyordum.”

Teyzem bana sarıldı. Ardından mutfağa gidip kendine bir bardak su koydu.

“Bu gece ne pişiriyorsun?”

Kafamı kaşıdım. “Tavuk ve kızarmış patates kulağa nasıl geliyor?”

Güldü. “Aylardır yediğim en iyi yemek gibi geliyor!”

Güldüm, sonra annemin tariflerini hatırlamaya çalışarak yemek yapmaya başladım. Bir saat sonra teyzem ile yemek yedik.

Yemek boyunca Logan’ı düşündüm.

Kurt hali ve çıplak vücudu zihnime kazınmıştı.

Eş ne demekti? Logan benim eşim miydi?

Bu ne anlama geliyordu? Logan ve ben buradaki tek kurt adamlar mıydık?

Yoksa daha fazlası da mı vardı?

İç çekip biraz daha tavuk yedim, umutsuz hissettim. Bir sürü sorum vardı ama cevap yoktu. Umarım yarın tüm bunların cevabını öğrenebilirdim.

Ertesi sabah okula giderken sessizdim. Rachel ve Cecily'nin boşboğazlıklarını sessizce dinledim. Jude da konuşmaya pek istekli görünmüyordu.

İngilizce dersine girip her zamanki sıralarımıza oturduk. Logan içeri girdiğinde ona bakmadım. Yüzümü kitaplarıma gömüp dersin bitmesini umdum.

Ders bitti ve farkına bile varmadan tarih dersine geçtim, içinde olmak istemediğim tek sınıftı. Kurtulmayı düşündüm, ama sonra aklıma daha iyi bir fikir geldi.

Tarihte Logan'la yüzleşmekten daha kötü olan tek şey beni takip etmesi ve onunla tek başına yüzleşmem olurdu.

Sınıfın arkasına oturdum. Logan içeri girdiğinde, sanki karnıma kurşun girmiş gibi hissettim.

Bay Gades konuşurken Logan’ın bana baktığını hissettim. Bay Gades projelerimize odaklanmamızı söyleyene kadar ona bakmadım.

“Dün sana ne dediğimi hatırlıyor musun?” diye sordu, yanımda otururken.

Onu duymamış gibi yaptım. “İsveç hakkında herhangi bir fikrin var mı?”

Logan'ın çenesi gerildi. “Bu proje umurumda değil. Haven, seninle sadece bu derste yalnız kalabiliyoruz. Tabii okuldan sonra benimle ormanda eğlenmek istemiyorsan?”

Ona baktım, dünkü anımızı düşününce pişman oldum.

“Ne hakkında konuşmak istiyorsun?” diye sordum gergin bir sesle. Gözlerinin içine bakmadım.

“Kurt adamlar hakkında tabii ki. İlk kez ne zaman kurda dönüştün?”

Dudağımı ısırdım. “On yedinci yaş günümde.”

Sırıtıp ıslık çaldı. “Birisi geç çiçek açmış.”

Deli gibi kızarıp ellerime baktım. Duygularımı kontrol etmeye çalıştım, bu konunun benim için ne kadar hassas olduğunu bilmediğini kendime hatırlatmaya çalıştım.

“Kes sesini. Benim için oldukça kötü bir deneyimdi.”

Logan kaşlarını çattı. “Ne demek istiyorsun?”

Gözlerinin içine baktım. “Ailem insan, Logan. Neler olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Şimdi hepsi benim yüzümden akıl hastanesindeler.”

Logan üzülmüş görünüyordu. “Bu yüzden mi buradasın? Bu yüzden mi teyzenle yaşıyorsun?”

İçim aniden ev özlemiyle doldu. Başımı sallayıp kaşlarımı çattım.

“Genin bütün bir nesli atladığını hiç duymamıştım. Likantropiyi kalıtsal bir virüs olarak düşün. Bir ailedeki herkese bulaşır, dokunmadığı kimse kalmaz.”

“Ama yemin ederim ailem normaldi, yoksa neden bu kadar kötü tepki versinler ki?”

Logan omuz silkti. “Bilmiyorum, bunu araştıracağım. Peki, sen bir sürünün parçası mısın?” diye sordu Logan aniden ciddi bir sesle. Bana o kadar yoğun bakıyordu ki titredim.

“Sürü ne demek?” Bunu daha önce internette aramıştım. Kurtların sürülerin parçaları olduğunu biliyordum ama yine de yanılıyorsam diye salağa yattım.

Logan kalp krizi geçirecekmiş gibi görünüyordu. “Gerçekten hiçbir şey bilmiyor musun?”

“Sana söyledim! Ailem normaldi!” dedim. Kırılmış, gücenmiştim.

Logan kafasını salladı. “Kurt adamlar sosyal hayvanlardır. Kendilerinden daha büyük bir şeyin parçası olmak, kendilerini bir şeye dahil hissetmek isterler. Sürü bir aile gibidir. Birlikte avlanır, birlikte yaşar, birbirine yardım edersin.”

Dudaklarımda isteksiz bir gülümseme belirdi. “Yani kurt adamlar ailesi gibi mi?”

Logan başını salladı. “Her sürüde farklı hiyerarşiler ve işler var. Ben alfayım,” dedi Logan, göğsünü gururla şişirdi.

“Bu lider gibi bir şey, değil mi?” diye sordum. Bu terimi daha önce duymuştum.

Logan sırıttı. “Yani beyin ölümün tamamen gerçekleşmemiş!”

Ona baktım. Kafasını sallayarak güldü. “Evet, bu lider olmak gibi bir şey.”

“Senden önceki alfa baban mıydı?”

Logan yine güldü. “Aptal sarışına döndün.”

Ona yine sinirli gözlerle baktım.

“Hayır, değildi. Alfa konumu kan yoluyla geçmez. Ya alfa olarak doğarsın ya da doğmazsın. Alfalar kontrolü ele alır, en başından beri lider olurlar, bir sonraki alfa tamamen rastgele olacak.”

Kafasını salladı. “Aslında, babam omegaydı, ki bu da çok ironik.”

“Omega nedir?”

Logan gülümsedi. “Omega, bir sürüdeki en düşük rütbedir. Omegalar aslında diğer kurtların kum torbalarıdır ve eninde sonunda yemek olurlar. Kimse omega olmak istemez.”

“Başka ne var?” diye sordum heyecanla. Kültürümü öğrenmek güzeldi.

Logan sırıttı. “Beta var, Deacon gibi. Alfanın yardımcısı gibi bir şey. Başka bir alfa doğmadan önce bana bir şey olursa, sürüyü o devralır.”

Logan'a bir şey olması düşüncesi hırlamama sebep oldu.

Yüzümün kızarmasını örtbas etmeye çalıştım. “Tüm pozisyonlar bunlar mı?”

Kendini beğenmiş görünerek başını salladı. “Hayır, gözcü var, ki bu da kurtları hizada tutan kişidir. Ayrıca infazcı var, ne olduğu adından belli.”

Parmaklarını kütletmeye başladı. “Sürü üyeleri arasındaki kavgaları durduran barışçı var, oldukça hırpalanırlar.”

Sırıttı. “Bu Jude'un işi. Aslında bu işte oldukça iyi. Bu kadar yumuşak biri olmasının nedeni kısmen bu.”

Dondum kaldım. Logan'a baktım, nefes alamadım. Birkaç dakika sonra Logan'ın yüzünde bir endişe ifadesi belirdi.

Omuzlarımı tutup beni hafifçe salladı, konuşturmaya çalıştı.

“Sorun ne? İyi misin?”

Gözümü kırptım. “Jude kurt adam mı?”

Logan başını salladı. “Evet, bilmiyor musun?”

Kafamı salladım. “Başka kim var?”

Logan kaşlarını çattı. “Çok fazla kişi var. Rachel, Dakota, Cecily, Bri… Tanıdıkların bu kadar sanırım.”

Ona baktım. Hepsi çok normal görünüyordu. “Bunu herkes biliyor mu... Benim de kurt adam olduğumu mu?” Son kısmı fısıldadım, normal bir şekilde söyleyecek kadar rahat değildim.

Logan başını salladı. “Sürüdeki herkes senin kim olduğunu biliyor. Jude ve Rachel buraya ilk taşındığında senin kokunu aldılar.”

Kafamda bir ampul yandı. Jude'un kokumu aldığını biliyordum!

“O malikane, hepinizin yaşadığı yer mi?”

Logan yine başını salladı. “Orası senin de yaşayacağın yer.”

“Ne demek orada yaşayacağım? Teyzemi bırakamam,” dedim.

Logan kaşlarını çattı. “Ama sürüye katılırsan, bizimle yaşamak zorundasın. Sürünün içinde olmanın tek amacı bu.”

Çenem gerildi. “Sürüne katılmak istediğimi kim söyledi?”

Logan'ın gözleri karardı. “Sen sürüme katılacaksın, anladın mı? Başka seçeneğin yok Haven. Ya sürüme katılırsın ya da bölgemden çıkarsın. Benim eşim düzenbazlık yapamaz.”

Kaşlarımı çattım. Yine aynı kelime... “Teyzem bir insan. Tanımadığım bir grup insanla yaşamamı anlayamaz. Ayrıca, sadece birkaç ev yanınızdayım.”

Logan, “Benim çatımın altında, benimle yaşamanı istiyorum,” diye hırladı.

Gözleri artık serin gri renkte değil, gece yarısı kadar karanlıktı.

“L-Logan, e-eş nedir?” diye sordum kekeleyerek.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok