Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Masa 11

Masa 11

Bölüm 5

ELNORA

Elnora, Mason gider gitmez telefonunu çıkarıp Marcy’nin mesajını tekrar okudu. Sonra derin bir nefes alarak tekrar kanepeye oturdu. Mason dikkatini dağıtmadan önce doğru yerde olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı.

Tabii ki Mason gibi bir adamın kör randevusu olmasına imkân yoktu. Başını kaldırıp salona baktı. Burası muhtemelen eve attığı kadınları getirdiği yerdi.

Kendisinin de onlardan biri olduğu düşüncesi kalbini sıkıştırdı. Ama Mason’a kim karşı koyabilirdi ki? O havalı, sarı saçlarına; o biçimli çenesine… Hele o gözlerine…

Elnora yaramaz bir gülümsemeyle dudaklarını ısırdı. Bu, korkunç bir yanlış anlaşılmaydı ve yapılacak en mantıklı şey geceyi sonlandırmak olsa da şu an çok pervasız hissediyordu.

Ortam oldukça müsaitti. Sadece ateşli bir gece geçirdikten sonra kendi yollarına gidebilirlerdi.

Kim takar Marcy’yi?

Elnora arkadaşına hızlı bir cevap yazdıktan sonra ayağa kalkıp gerindi. Bir an için eve gitmesi daha mantıklı gelse de hayır der gibi kafa salladı. Bu işin nasıl sonuçlanacağını görmesi gerekiyordu.

Guruldayan karnını okşarken sızlandı. Akşam yemeği randevusunu düşünerek öğle yemeğini atladığı için aç kalmıştı. Mason yemek teklif ettiğinde neden geri çevirmişti ki?

Etrafa bakınırken bu saray yavrusunu kendi gözleriyle görmeye karar verdi ve nereden başlayacağını çok iyi biliyordu.

Merdivenlere gitmeden önce son derece parlak bir piyanonun bulunduğu salondan geçerken dekorun yine tek renkli olduğunu fark etti. Altın rengi ayakkabılarının topuk sesi yüzünden yüzünü buruşturarak merdivenlerden çıktı.

Tüm kapılardan geçip tüm odalara göz attıktan sonra pek çok tek gecelik zafere ev sahipliği yapmış, büyük yatak odasına ulaştı. Kapıyı açıp kendi odasının iki katı büyüklüğündeki odaya bakarken hayretler içinde kaldı.

Ortada hemen önünde bir televizyon bulunan büyük boy bir yatak vardı. Sol tarafta tavandan yere kadar uzanan cumbalı bir pencere, yanında da modern olmasına rağmen klasik gri beyaz dekora sahip küçük bir salon vardı.

Salonla yatak arasındaki kapı dikkatini çektiği için o tarafa yöneldi.

Gömme dolaba bir göz attı. Son derece kaliteli takım elbiseler özenle asılmış, ışıl ışıl cilalanmış ayakkabılar ve pırıl pırıl ütülenmiş giysiler düzgün bir şekilde dizilmişti.

“İlginç bir şey bulabildin mi?”

Elnora bir solukta arkasını döndüğünde kapı aralığına yaslanmış Mason’ı gördü.

“Ben... Mahremiyetini ihlal ettiğim için özür dilerim,” diye kekeledi. “Sadece evini gezmek istemiştim.”

Mason hafifçe kaşlarını çatarak, “Ne zamandır buradasın?” diye sordu.

Elnora’nın o an dikkatini çeken şeyse Mısır pamuğundan nevresimler ve yatağın dörtte birini kaplayan yastıklardı.

Mason’ın sıcak kucağına düşmek istiyordu. Ona doğru hareket ettiğini görünce bakışları ona kaydı.

“Elnora, konuşmalıyız.”

Elnora ona bakarken daha önce hiç reddedilip reddedilmediğini düşündü.

Tek kaşını kaldırarak, “Neden bu kadar ciddisin?” diye sordu. Mason zoraki bir gülümsemeyle karşılık verse de Elnora bu konuşmaya devam etmek yerine başka bir şey yapmak istiyordu.

Mason’ın göğsünü okşayıp taş gibi sert kaslarına dokunmaya başladığında nefesini tuttuğunu fark etti.

Onu takım elbisesi ya da mükemmel saç modeli olmadan görmek istiyordu. Mason, yalamak istediği o inci gibi dişlerini göstererek gülümsedi.

“Şimdi zamanı değil, tesoro,” deyip göğsünde dolaşan elini yakaladı.

Elnora eğilip dudaklarını kulağına değdirerek, “Bunu muhteşem yapan da bu, değil mi?” diye sordu.

Mason’ın titremesine rağmen bakışlarının hiç değişmediğini fark etti. İradesi karşısında dehşete düşse de onu söz verdiği gibi yavaşça yalayıp yutmasını arzuluyordu.

Mason gözlerini gözlerinden ayırmadan, “Bu gecenin büyük bir yanlış anlaşılma olduğunu biliyorsun. Ben senin kör randevun değilim,” dedi.

Elnora omuz silkti. “Yine de bana bir sözün olduğunu hatırlatmama gerek var mı?”

Bir süre birbirlerine bakıp gülümsediler. Elnora Mason’ın yoğun bakışları altında güçlükle nefes alıyordu. Daha önce hiç kimseyi baştan çıkaracak kadar cesur olmamıştı ve başlangıç olarak çok zor birini seçmişti.

Mason ona fazlaydı ve şimdi onu geri çevirirse...

Ancak bir anda güçlü bir el çenesini kaldırdı.

Mason yavaşça dudaklarını dudaklarına yaklaştırıp gözlerinin içine baktığında göğsündeki çarpıntı sınırsız bir beklentiyle vücudunun geri kalanına yayıldı.

Mason dudaklarını gerçek bir sevişme için duyduğu özlemi ateşleyen bir tutkuyla kavradı. Belinden tutup kendine çekerek nazik, derin bir öpücükle iki büklüm etti.

Bir adım, iki adım derken sırtını dolabın yanındaki duvara yasladı. Geri çekilip uzun uzun gözlerine baktıktan sonra baş döndürücü, sahiplenici bir öpücükle dudaklarına yapıştı.

Elnora Mason’ın kollarında kıvranırken omuzlarından sımsıkı kavrayıp ellerini gömleğinin altına sokarak sert kaslarını sabırsızca okşadı.

Mason yüzünü avuçlayarak alt dudağını ısırdığında hafif bir inilti çıkardı.

Mason’ın bacak arasına uzanıp pantolonunun altındaki sertliği boydan boya okşayarak dudaklarından bir inilti dökülmesine sebep oldu.

Mason geri çekilip elbisesine baktı. Bakışları yapmak üzere olduğu şeyi ele veriyordu.

Elbiseyi eteğinden kavrayıp beline kadar yırtarak kırmızı iç çamaşırını ortaya çıkardı.

Şaşkın bakışlarını görünce, “Böyle daha iyi,” diyerek dudaklarına yapıştı.

Elnora nefes nefese, “Bana bir elbise borçlusun,” dedi.

Mason ona tekrar bakmak için geri çekildiğinde Elnora’nın bu bakışlar karşısında nefesi kesildi. Mason tekrar eğilip yavaşça yanağından boynuna kadar öptüğünde içi titredi.

Mason’ın sıcaklığının verdiği huşu içinde, dudaklarının nazik dokunuşlarının verdiği hazla gözlerini kapatarak iç çekti.

Parmaklarının kalçasından çamaşırına kaydığını hissettiğinde gözleri fal taşı gibi açıldı. Bacaklarının arasındaki yumuşak noktayı okşamaya başladığını hissedince titreyerek omuzlarından kavradı.

Boynuna kondurduğu nazik ısırıklarla kendinden geçti.

Mason öpücüklerinin arasında, “Ti senti come la seta,” diye inledi.

Yeşil gözlerinde hınzır bir parıltıyla parmaklarının hızını artırarak Elnora’nın damarlarında fokurdayan ateşi körükledi ve dudaklarına yapışarak kendinden geçirdi.

Birden koridor kapı ziliyle yankılandı. Buna merdivenleri hızla çıkan ayak sesleri eşlik etti.

Giderek yaklaşan bir ses, “Patron!” dedi. O sırada kapı ardına kadar açıktı.

“Bir dakika içinde aşağıda olacağım, Benny.”

“Sì, patron.” Ayak sesleri bir an için kesilip uzaklaştı.

Mason hiç bitmeyecekmiş gibi uzun bir bakıştan sonra parmaklarını birden geri çekerek Elnora’nın nefesini kesti.

“Hemen döneceğim, tesoro,” deyip gülümseyerek ceketini düzelttikten sonra kapıyı kapatıp çıktı.

Mason aslında İtalyan olsa da aksanı olmadığı için anlaşılmıyordu.

Elnora yumuşak yatağa gömülüp yorganı küt küt atan kalbinin üstüne çekerek gülümsedi. Mason’ın dönüşünü sabırsızlıkla beklerken saçlarıyla oynadı.

Yani o, bir mafya babası mıydı? Ama bu saray gibi eve sahip olmak ya da silahlı korumalara ihtiyaç duymak için ne iş yaptığını söylemek istememişti.

Elnora manzaraya bakmak için kalkıp pencereye giderken az önce mahvolmuş elbisesini düzeltti.

Garaj yolunun aşağısında siyah Cadillac ciplerden inen silahlı adamları görünce içini bir korku sardı.

Mason neyin peşindeydi?

Continue to the next chapter of Masa 11

Discover Galatea

Beşik HırsızıHayalimdeki HayatGüney Ormanı AlfalarıTam Bir Sürtükmüşüm! Yırtıcı

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi