
Günün sonunda Autumn iç çekerek yatağına yığıldı.
Marie üniformasını çıkarıp dolabına asarken, “İşe alışıyorsun,” dedi.
“Beni öldüren iş değildi, işlerin arasında yürümekti! Bu kadar iyi görünmene şaşmamalı. Her gün tam bir antrenman yapıyorsun. Çok... Çok... Merdiven var.”
Marie tişörtünü çekiştirirken güldü. “Çok büyük bir yer, değil mi?”
“Gerçekten öyle,” dedi Autumn gözlerini kapatırken.
“Bu sabah Lydia’nın senin kim olduğunu bildiğinde şaşırdım,” dedi Marie sessizce. Autumn, Marie’nin merak ettiği şeyler olduğunu anlayabiliyordu.
Yatakta doğrulmadan önce nefes verdi. “Yüksek Dağ Sürüsü, alfa kralın yaptığı bir anlaşmayı bozdu. Cezası ya savaş ya da ağır bir para cezasıydı.”
“Parayı ödeyemeyince ceza olarak beni sattılar.” Autumn başını eğdi, öfkesi hâlâ tazeydi.
Marie şaşkınlıkla bakakaldı. “Bunu sana sürün mü yaptı? Bu korkunç!”
Autumn omuz silkti. “Bir gün buradan gideceğim. Yıllar sürebilir ama hayatımın geri kalanında bir hizmetçi olmayacağım.”
Marie sırıttı. “Sana iyi şanslar kızım.”
Autumn uykuya daldı, yarınki görevi ne olursa olsun, ona buradan uzaklaşmak için ihtiyaç duyduğu fırsatı vereceğini umuyordu.
Saat çabucak beş buçuk olmuştu, alarm çaldığında Autumn inledi. Marie ile giyinip aşağıya indiler.
Marie kendi işlerini yapmaya koyulurken Autumn da Bayan Timmons’ı bulmak için yoluna devam etti.
“Günaydın,” dedi. Bayan Timmons’ın ofisine girerken gülümsüyordu.
“Günaydın Autumn. Görevlerin için hazır mısın?”
Autum masanın karşısındaki sandalyeye otururken, “Evet, hanımefendi,” dedi.
Bayan Timmons masasının üzerindeki kâğıtlara bakarken, “Güzel,” dedi. “Günlük görevin kralın dairesinin, üst kattaki koridorun ve ek odaların temizliği olacak.”
“Bu, yemek odası ve kattaki yedek misafir yatak odalarından sorumlu olduğun anlamına da geliyor. Alfanın dairesindeki görevlerin arasında mutfak ve oturma alanı, banyolar, ofis ve dört yatak odasının temizliği yer alıyor.”
“Ve tabii ki diğer hizmetçilerle birlikte yemeklere yardımcı olmak da var. Uygun mu?”
Autumn başıyla onayladı. “Evet.”
Baş hizmetçi, “Güzel. Beni takip et, sana oraya nasıl gideceğini göstereyim,” dedi ve ayağa kalkıp ofisten dışarı çıktı.
Autumn da onu takip ederek küçük bir merdivenden ikinci kata çıktı. Kapıdan geçerek koridorda büyük bir çift kapıya doğru yürümeye başladılar.
İçeriye girdiklerinde Bayan Timmons, “Burası senin mıntıkan,” dedi. “Gerekli tüm malzemeler mutfağın yanındaki hizmetçi dolabında.”
“Saat ona kadar daireye girmeyeceksin. Daireyi her gün temizlemek için dörde kadar vaktin var.”
“Kral gün içinde buraya nadiren gelir ama onu görürsen önce o seninle konuşmadıkça onunla konuşma. Eğilecek, saygı gösterecek ve uslu duracaksın.”
“Evet efendim,” dedi Autumn sessizce. Burada olmasının suçlusu olan adamla karşılaşma ihtimalinden korkuyordu.
“Ayrıca, eşyalarını sordum. Gün sonuna kadar gönderilecekler.”
Autumn parlak bir şekilde gülümsedi. “Teşekkür ederim Bayan Timmons. Minnettarım.”
Bayan Timmons gülümseyerek Autumn’u yalnız bıraktı.
Autumn derin bir nefes aldıktan sonra dolaptan ihtiyacı olan şeyleri aldı ve işlerine başladı. Üst kattaki koridordan başlayarak etrafı süpürdü ve toz aldı.
Alfanın dairesine geri dönmeden önce misafir odalarını toparladı ve yemek odasını sildikten sonra kahvaltı hazırladı.
Ardından yatak odalarının temizliğine başladı. Buradaki odalar boştu ve kullanılmıyordu. Yatakları değiştirdi, yerlerin tozunu alıp süpürdü ve banyoları sildi.
Yavaşça kralın odasına doğru ilerledi. Onun orada olmadığını görünce rahat bir nefes almıştı.
Bayan Timmons onun orada olmayacağını söylemiş olsa da, Autumn yine de orada olabileceğinden endişeleniyordu.
Odaya girer girmez hemen kralın kokusunu aldı. Kokusu çok güçlüydü ve duyularını bastırıyordu. Başını iki yana salladı ve omuz silkerek etrafına bakındı, ortalık biraz dağınıktı.
Autumn yeniden çalışmaya başlamadan önce bir of çekti. Yerdeki giysileri ve ayakkabıları topladıktan sonra yatağı yaptı.
Yerlerin ve banyonun tozunu aldı. Yerleri süpürdü ve sonra oturma alanına ve mutfağa geçerek aynı işleri yaptı.
Autumn saatine baktığında öğle yemeği vakti olduğunu fark etmişti. Açlıktan ölmek üzereydi. Temizlik malzemelerini dolaba kaldırdıktan sonra aşağıya indi.
Personel öğle yemeği için masaya otururken, “Nasıl gidiyor?” diye sordu Bayan Timmons.
“İyi gidiyor. Yapmam gereken sadece birkaç şey daha var. Öğle yemeğinden sonra bitiririm,” diye cevap verdi Autumn.
Bayan Timmons, “Çok iyi,” derken yemeğine devam etmeden önce gülümsedi.
Autumn ev işlerini bitirmişti, olaysız bir gün geçirdiği için mutluydu.
Akşam olduğunda yatağına uzandı ve nefes verdi. “Yani her gün aynı şey mi oluyor?”
Marie gülümsedi. “Yarın izin günümüz, yani istediğimiz kadar uyuyabilir ve kendimiz için bir şeyler yapabiliriz. Yarın sana sürü arazisini gezdirmemi ister misin?”
Autumn gülümsedi. “Bu harika olur.”
Ertesi sabah Marie ve Autumn neredeyse saat ona kadar uyudular. Autumn kendini iyice dinlenmiş hissederek gerindi.
İkisi de duş aldı ve Autumn bir gece önce gelen eşyalarını gözden geçirdi.
Dar bir kot pantolon ve bol bir tişört alarak güne hazırlanmaya başladı, biraz makyaj yaptı ve uzun, dalgalı saçlarını evcilleştirmeye çalıştı.
Banyodan çıkarken, “Tatlı şey!” diye bağırdı Marie.
Autumn güldü. “Teşekkürler. Gitmeye hazır mısın?”
Marie başını salladıktan sonra aşağı inip saraydan dışarı çıktılar.
“Bizim sürümüzün aslında çoğu sürüye benzemediğini göreceksin. O kadar büyük ki neredeyse kendi kasabamız var. Gideceğimiz yer şehir merkezi,” dedi Marie tepeden aşağıya doğru yürürlerken.
Kızlar ağaçların arasından uzun bir patikaya girdiler. Autumn keyifle etraflarını saran güzelliğe bakıyordu.
Ağaçlar seyreldiğinde Marie’nin bahsettiği küçük kasabayı gördü.
İki yanında sıra sıra dükkânlar olan bir ana cadde vardı. Ana caddeyi çevreleyen küçük binalarda başka iş yerleri vardı ve bunların ötesinde Autumn’un sürüye ait olduğunu tahmin ettiği evler bulunuyordu.
Kaldırıma adım attıklarında, “Bu harika,” dedi.
“Değil mi?” dedi Marie, Autumn’un koluna girerken. “Hadi dolaşalım!”
Autumn gülümsedi, bir arkadaş bulduğuna sevinmişti. Küçük bir smoothie dükkânında öğle yemeği için durdular ve Autumn’un dört yıl sonra sahip olduğu ilk izin gününün tadını çıkararak vitrin alışverişine devam ettiler.