Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Alfa Landon

Alfa Landon

Bölüm 4

Althea

"Bugün... eğlenceli geçti," diye fısıldıyor Cyrus kulağıma hafifçe. Ardından dudaklarını yavaşça indirip benimkilerle birleştiriyor. Onu öperken hareketlerini taklit ediyorum. Daha iyi bir öğle yemeği geçirebileceğimizi sanmıyorum.

Cyrus hakkında çok fazla şey öğrendim: ne iş yaptığını, neleri sevip sevmediğini.

Onunla ilgili her şey neredeyse mükemmel. Görgülü, tatlı, nazik ve zeki. Yine de bana uymayan bir şey var. “Eşim” olacak kişiye benzemiyor.

Ondan uzaklaşıp gülümseyerek, "Bunu tekrarlamalıyız,” diye teklifte bulunuyorum. Gülümsememe karşılık verip dudaklarını yine benimkilere yaklaştırıyor. Parmaklarımı kalın siyah saçlarına geçiriyorum.

Şefkatli sevgisi beni ona çeken özelliklerden biri, bu da ona uyum sağlamamı kolaylaştırırken direnmemi zorlaştırıyor.

Görünüşte başarılı randevumuzun ardından güneş batarken hafif puslu havada el ele yürüyoruz. Cyrus'un beni kapıma kadar getirmesi çok hoşuma gidiyor.

Aniden kapı açılınca Cyrus korkuyla benden uzaklaşıp gömleğini düzeltiyor ve ellerini birleştiriyor. Hemen kapıya doğru bakıp babamın ortaya çıkmasını bekliyorum.

Elbette Cyrus ve benim için mutlu. Ama ilişkimize girip her şeyin planlandığı gibi gittiğinden emin olmak için kullanabileceği hiçbir şansı kaçırmayacak.

Muhtemelen garaja doğru yürürken bizi görmüş, dışarı fırlamak için doğru anı kollamıştı.

Ama bizi karşılayan kişi Landon. Saçları düzgünce geriye taranmış, etkileyici şekilde giyinmiş ve hatta göründüğü kadar karşı konulmaz baharat ve gül karışımı bir koku sürmüş. Onu görünce bir an şaşırıyorum.

Evime son gelişinde babam onu elindeki tahta kaşıklarla kapıdan kovalamıştı. Şimdiyse Landon'ın kafasına vurmaya çalışan o suçlayıcı adam burada değildi.

Landon açık kahverengi gözlerindeki bilinmeyen duyguyla Cyrus'a bakıyor. Sıkılmış yumrukları aldığı her nefesle daha korkutucu hale geliyor.

"Landon?" Ben kendime engel olamadan adı ağzımdan çıkıyor. Geçmişte babamı ikna etmek için ne kadar uğraşsak da Landon'la ilgili görüşleri hiçbir zaman değişmedi.

"Burada ne işin var?" diye soruyorum ona bakarak. Gözlerini gergin olduğu hareketlerinde görülebilen Cyrus'tan çekiyor. Düşünmeden elini tutup parmaklarımı avcunun etrafına doluyorum.

Birden babam Landon'ın arkasında görünüyor. Yüzünde kocaman bir gülümseme var. Yanından geçip Cyrus'u erkeksi bir kucaklamayla karşılayıp dostça sırtına vuruyor. Gözlerimi deviriyorum.

Sanki onunla çıkan ben değilim de babam. Cyrus'la neden ya da nasıl tanıştığını hâlâ bilmiyorum. Anladığım kadarıyla babamın iş arkadaşının oğlu.

Eğer bu mantıklı geliyorsa tabii.

"Seni görmek güzel. Akşam yemeğine kalıyor musun?" diye soruyor babam Cyrus'a.

Babamın gözlerinde Cyrus'un kalmasını istediğini görebiliyorum, böylece ona randevumuzla ilgili sorular sorabilecek. Benim ona anlatmak istemeyeceğini biliyor. Cyrus iç çekiyor.

"Üzgünüm efendim, bu akşam anneme yemek hazırlama sözü verdim. Teklifiniz için teşekkürler," diye kibarca müsaade istiyor Cyrus. Babam hayal kırıklığına uğramış gibi görünse de hiçbir şey söylemiyor.

Cyrus nazikçe alnımı öpüyor, sonra bir şeyler fısıldamak için kulağıma eğiliyor.

"Landon'ın seni etkilemesine izin verme,” diyor. O kadar sessiz ki neredeyse ben bile duyamıyorum. Ona bakıp şaşkınlık içinde uzaklaşıyorum. Beni etkilemesine izin vermek mi? Cyrus elimi sıkıyor, göz kırpıyor ve yoldan uzaklaşıyor.

Hepimiz onu izliyoruz. Hızlıca Landon'a bakıyorum, Cyrus'un söylediklerini duymadığını umuyorum. Zaten tam olarak neden bahsettiğini de anlamış değilim.

"Hadi içeri gel Althea, Landon akşam yemeğine kalıyor,” diyor babam heyecanla. Gözlerimi kırpıştırıyorum. Doğru mu duydum? Onları içeriye doğru takip ediyorum, aklımda çok fazla soru var.

Landon'ın babamı ikna etmek için ne söylediğini ya da ne yaptığını tam olarak bilmek istiyorum.

Ev sıcak, mutfaktan çok hoş bir koku geliyor. Babamın peşinden yemek odasına giremeden önce Landon'ı kolundan yakalayıp durduruyorum.

Kafası karışmış bir ifadeyle bana bakıp başını sallıyor.

"Nasıl oldu bu?" diye soruyorum fısıltıyla. Bunu önceden planladıysa ve bana söylemediyse diye düşünüp öfkeleniyorum. Yapacağı daha önemli alfa işleri yok mu?

Evde dolaşan bir alfa olmasaydı babama yalan söylemeyip yemeğe kalacağını bildiğim çocuğu korkutmaktan daha önemli işleri olmalıydı. Onu istediğim kadar çabuk atlatmanın yolu bu değil.

"Konuştuk,” diyor pek bir şey açıklamadan. Onu daha fazla sorgulamak, daha fazla detay öğrenmek istiyorum, ama o yemek odasına ilerliyor. Ben de mecburen takip ediyorum.

Babam masanın başına çoktan oturmuş, elinde bir tabak kızarmış tavuk tutan annemle bir şeyler konuşuyor. Bahse girerim Cyrus ve benden bahsediyorlardır.

Umarım bizi bu kadar erken eşleştirmeyi düşünmüyorlardır.

"Oturun bakalım, akşam yemeği hazır,” diyor annem sakince ve yanağıma bir öpücük kondurmak için aceleyle yanıma geliyor. Her akşam yemeğinde oturduğum sandalyenin karşısında bugün Landon var.

Beni içine çeken zümrüdi gözleri bir an için bile üzerimden ayrılmıyor, annem masaya bir tabak sebze koymak için omzunun üzerinden eğildiğinde bile.

"Ee, randevun nasıldı?" diye soruyor Landon başını eğip. Babamın merakla dinlemeye başladığını hissedebiliyorum. Landon'a cevap olarak aklıma gelen alaycı ifadeleri yutmama neden oluyor.

Landon saçlarını elleriyle geriye atınca gözlerim gömleğinin altından gözüken kaslı kollarına takılıyor.

Çatalımla tabağıma bir parça tavuk alırken, "Harikaydı. O çok... özenli birisi," diyorum. Landon tepki vermiyor, sadece bana bakıyor.

"İkinizin iyi anlaşması harika. O senin için mükemmel bir…"

"Eş mi?" diyerek sözünü kesiyorum.

Başıyla onaylayıp gülümsüyor.

Landon havadan sudan bahseder gibi, "Yeni tanıştığın biriyle eş olmayı düşünmek için, nasıl desem, biraz erken değil mi?" diye soruyor. Yaptığı sosu karıştırmaya dalan annemin bile dikkatini çekiyor.

Ona bakıyorum. Babamın beni rastgele birileriyle eşleştirme çabaları hakkında ne hissettiğimi çok iyi biliyor. İtiraf etmemi istiyor.

"Haklısın Landon, ama bence bu işe karışmamalısın," diye çıkışıyorum. Sözlerin ağzımdan bu şekilde çıkmamış olmasını diliyorum. Belki de ona olduğu kişi olduğu için kızıyorum. Bu kadar mükemmel olduğu için…

Çatal bıçağını düşürüp çenesini sıkıyor. Neden bu kadar kızgın?

Bana hiç ilgi göstermiyorken, neden benim için iyi olabilecek birini bulduğum gerçeğine karşı böyle küstahça davranıyor?

Hele ki Landon'ı unutmaya çalışırken bu kadar zorlandığım günlerde.

Babam araya girip neşeli bir ses tonuyla, "Senin için böyle iyi birini seçebildiğim için çok mutluyum, Althea," diyor. Bakışlarımı Landon'dan uzaklaştırıyorum, böylece ölümcül bakışmalarımız kısa kesiliyor.

"O iyi birisi, benim için fazla iyi," diye mırıldanıyorum. Landon'ı aşmayı her şeyden çok istiyorum. Ama babamın bu müdahalesi kafamı duvarlara vurmak istememe neden oluyor.

"Böyle söyleme, tatlım. Cyrus senden gerçekten hoşlanıyor. Yakında onunla eş olacağınıza eminim," diyor babam. Bunu lafının Landon'a olduğunu söyleyebilirim.

Landon babamı ikna etmiş olabilir, ama bu babamın ona geri çekilmesini söyleme şekli. Bir aile meselesi.

"Ya onla eş olmaya hazır değilse?" diye üstelemeye devam ediyor Landon. Masanın altından bacaklarını tekmeliyorum. Ne kadar çabuk kendine gelirse o kadar iyi.

Babam bu konuyla çok ilgileniyor, fikirleri ne zaman diğerlerininkine uymazsa anında gerginleşiyor.

"Hazır olacak. Düzgün biriyle eşleşmesi şart," diyor babam sakince. Gergince Landon ve babamı izliyorum.

Babamın alfayı evinden kovmasını istemiyorum. Daha önce Landon'la boy ölçüşebilirdi, ama şimdi Landon çok daha güçlü ve genç.

"Peki uygundan kastınız nedir?" diye sormaya cüret ediyor Landon. İşte başlıyoruz...

Babam, "İhtiyaç duyduğunda bütün dikkatini ona verebilecek bir adam, her zaman ilgilenmesi gereken başka işleri olan biri değil," diye yanıtlıyor.

Landon sandalyesini nazikçe geri itiyor ve odadaki iki erkeğin de fazlasıyla kızgın olduğunu görebiliyorum. Kendini ağzına tavuk doldurarak meşgul eden anneme bakıyorum.

İkimiz de alfaların neler yapabileceğini biliyoruz...

Landon dikkatlice, "Bir haftadan daha uzun süredir sevdiği biriyle birlikte olması gerektiği gerçeğini de göz önünde bulundurmalısınız," diyor. Dudağımı ısırıyorum, bakışlarını yakalamaya çalışıyorum. Benim için en iyisini istiyor.

Bunu söyleyebilirim.

Babam da Landon gibi ayağa kalkıyor.

"Ne yani, kızımın eşi olabileceğini mi söylemeye çalışıyorsun? Saçmalama!" diyor hararetle. Şu anda savunmaya geçmektense saldırganlaşan o oluyor.

Landon boyunu biraz daha uzun göstererek babamın gözünü korkutmaya çalışıyor.

"Ona değer vermek konusunda sizden çok daha iyi bir iş çıkarırdım..."

Tamam, artık durmalı.

"Durun, ikiniz de durun!" diye bağırıp odadaki herkesi susturuyorum. Hüsrana uğramış gözyaşlarım akmak üzere, ama bundan önce odadan çıkmayı başarıyorum. Şu anda ikisiyle de uğraşamam.

Merdivenlerden yukarı koşuyorum ve Landon'ın hemen arkamdan beni takip ettiğini duyuyorum.

Continue to the next chapter of Alfa Landon

Discover Galatea

BulmakKız Kardeşimin DüğünüAteşin EsiriEjderha TasmasıKontrolsüz Dürtü

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi