Geceyi Isıranlar - Kitap kapağı

Geceyi Isıranlar

A. Oliver

Bölüm 4

LAURA

Ertesi sabah, ışık perdelerimin arasından süzülürken uyandım. Neredeyse bütün gece uyanıktım. Gözlerimi her kapattığımda o parlayan yeşil gözleri ve simsiyah kurdu görüyordum.

Athena ona güvenmiyordu ve tetikteydi. Haksız da sayılmazdı. Sürü topraklarında tanımadığımız kurtların olması alışılmadık bir durumdu. Ama Sebastian ve Ewan'ın olayı araştıracağına emindim.

Yatakta döndüm. Sanki savaşçı kurtlarla antrenman yapmışım gibi kaslarım ağrıyordu. Ellerimi vücudumda gezdirdim. Yeni kıvrımlarımı hissedince yüzüme bir gülümseme yerleşti. Sonunda sürünün kadını olmuştum.

Birden yatak odamın kapısı çalındı ve Carly kafasını içeri soktu. "Lulu? Benim. İçeri gelebilir miyim?" Bana gülümsedikten sonra yanıma geldi.

"Of, senin de ilk şekil değiştirmenden sonra bu kadar ağrın var mıydı?" diye sordum.

"Evet, pek hoş bir his değil ama yakında geçer," dedi nazikçe.

Orada oturmuş, kocaman sırıtarak bana bakıyordu.

"Ne var? Neden öyle bakıyorsun?" diye sordum.

"Alışverişe gitmemiz lazım," dedi kıpırdanarak. Yatak zıpladı.

Kızardığımı gizlemek için yorganı başımın üzerine çektim. Dün gece insanlar kibarlıktan bir şey söylememişti ama yatmadan önce aynada gözlerimi kendimden alamıyordum. Tamamen şaşkına dönmüştüm.

Bebeksi yüzüm ve tombul yanaklarım kaybolmuş, yerini belirgin elmacık kemikleri almıştı. Dudaklarım daha dolgundu. Saçlarım, buklelerim bile gürleşmişti.

Bir de vücudumun geri kalanı vardı. Artık gerçek kıvrımlara, dolgun göğüslere ve yuvarlak kalçalara sahiptim. Vücudum ütü masasından kıvrımlı bir soda şişesine dönüşmüştü.

Bana kalırsa gayet iyi bir değişim geçirmiştim.

Carly, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yorganın altından şöyle bir baktı. "O zaman kahve ve alışveriş günü mü yapıyoruz?"

Gülerek, "Aynen öyle," diye cevap verdim.

***

Oturup kahvelerimizi yudumlarken Carly endişeyle bana bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum.

Derin bir iç çekti. "Abin dün geceki siyah kurt yüzünden çok sinirli. Sen ilk kez şekil değiştirirken kimse o ormanda olmamalıydı Lulu. Beklemede olan muhafızlar vardı ama mesafeliydiler. O an sana özel olmalıydı. Ewan yeterince koruma sağlamadığını düşünüyor."

En iyi arkadaşıma gülümsedim. Beni önemsediğini ve sadece korumak istediğini biliyordum. Başımı iki yana sallayarak, "O gözleri aklımdan çıkaramıyorum. Athena bir şeyler hissediyor ve bu onu huzursuz ediyor. Neler olduğunu bilmiyorum ama sanki onu tanıyor gibi," dedim.

Carly'nin gözlerinde endişeli bir ifade vardı. "Lulu, abin o kurdun ormana girdiğin andan itibaren seni izlediğini düşünüyor. Şöyle olabileceğini düşünü…"

Carly'nin lafı, kafenin kapısı açılırken çıkan çan sesleriyle kesildi.

Dikkatim dağılmıştı, gözlerimi az önce içeri giren adamdan alamıyordum. Başlarım böyle işe. Neden şimdi buraya gelip günümü mahvetmek zorundaydı ki? Pislik.

JETT

Kafenin kapısından içeri girdiğimde kahvenin baştan çıkarıcı kokusu yüzüme çarptı. Tezgâha doğru ilerlerken birdenbire burnuma farklı bir koku geldi. Sarhoş edici bir kokuydu. Tyson da kokuyu alınca canlandı. Tarçın ve bal. Nereden geliyordu bu?

Etrafıma bakınıp kokuyu bulmaya çalışırken gözlerim beni uzak durmam konusunda uyardıkları kişiye takıldı. Küçük kurda.

Tyson onun çekici ve baştan çıkarıcı kokusuna doyamıyordu. Daha önce kokladığım hiçbir şeye benzemiyordu.

Burada olduğumu biliyordu. Arkadaşıyla bana öldürecek gibi bakıyorlardı, sanki bakışlarıyla beni oracıkta öldürebilirlerdi.

Sırıtarak masalarına doğru ilerledim. "Selamlar hanımlar. Sizi buraya hangi rüzgâr attı?"

Küçük kurt bana ters ters bakarak, "Senin aksine biz burada yaşıyoruz," dedi sinirli bir tavırla.

Bu yönünü seviyordum. Ufak tefekti ama sivri dilliydi.

"Sadece kadınlığa geçişini tebrik etmek istedim. Hayat buradan sonra yokuş aşağı gidiyor, özellikle de dişi kurtlar için."

Ayağa kalktı, belli ki benimle yüzleşmekten korkmuyordu. Telefonunu ve çantasını aldı. "Tavırlarındaki toksik maskülenlik çekici değil. Şimdi izin verirsen gitmemiz gerekiyor."

"Ayıp ediyorsun küçük kurt," dedim gülerek.

Sadece omzumu hafifçe oynatabilse de beni iterek geçti, sonra etrafımdan dolandı. Ters ters bakarak bana döndü. Konuşmak için ağzını açtı. Sonra bir an durup beni inceledi ama hemen kendini toparladı.

"Benim adım küçük kurt ~değil. Adım Laura, pislik." Ardından kafeden çıktı, arkadaşı da biraz geriden onu takip etti.

Arkasından baktım. Değişim onda harikalar yaratmıştı. Dün gece değiştiğini anlamıştım ama gün ışığında daha da belliydi. Vücudu mükemmeldi. Yürürken kalçalarının sallanışı, o popo… Sertleşmemi gizlemek için kot pantolonumu düzeltmem gerekti.

Laura, ~diye düşündüm içimden. Kafenin penceresinden onu izlerken Tyson sızlandı.

"Öf, kes şunu Tyson. Son zamanlarda sana ne oldu böyle? Sana eğlenmen için yeterince dişi kurt vermiyor muyum? Kendine gel,~" diye çıkıştım, baristaya yaklaşırken.

"Sanırım bugün farklı bir şey deneyeceğim." diye güldüm ve derin bir iç çektim. "Bir kaşık bal, krem şanti ve tarçın serpilmiş bir latte alayım."

LAURA

Kafedeki karşılaşmamızın ardından ormanlık alanda uzun bir yürüyüş yapmaya karar verdim. Ağaçlar çıplaktı ve donla kaplı zemin akşam güneşinin ışığında parlıyordu.

Buraya bayılıyordum. Çok huzurlu bir yerdi. Artan yeni duyularımla ormanda çınlayan her sesi duyabiliyordum. Yukarıdaki ağaçlarda cıvıldayan kuşları. Uzaktan akan derenin şırıltısını. Yakınlardaki bir kurdun alçak hırıltısını.

Bir dakika.

Topuklarımın üzerinde döndüğümde afalladım. Önümde dün geceki kurt duruyordu. Gün ışığında onu daha net görebiliyordum.

Şimdiye kadar gördüğüm bütün kurtlardan daha iriydi, kürkü gece kadar siyahtı. Ama beni büyüleyen gözleriydi. Bana lezzetli bir yemekmişim gibi bakıyor, sanki beni bütün olarak yutmak istiyordu.

Vücudum ısınmaya başlarken Athena uludu.

Hayır ya. Hayır, hayır. Şimdi şekil değiştirmeyelim!

Ama artık çok geçti. Athena kontrolü ele geçirmişti.

Başım dik önünde durarak siyah kurda baktım. Pençelerimin altındaki toprak anda kalmamı sağlıyordu. Athena tüyleri diken diken olmuş bir hâlde başını eğdi ve yabancı kurda hırladı. Güçlü hırıltısı beni anda tutuyordu.

Siyah kurt yavaş ve temkinli bir şekilde bize doğru yürüdü. Bizden çok daha uzun boyluydu ama Athena korkmuyordu.

Ona ulaşamayacağım bir yerde durdu. Birbirimize bakıyor, ikimiz de kıpırdamıyorduk. Ama sonra başını bize doğru eğdi. Bu bir teslimiyet işareti değil, bir saygı jestiydi.

Athena başını hafifçe yana eğerek onu dikkatle izliyordu.

"Kimsin sen?" Onunla zihin bağlantısı kurmaya çalıştım ama nafile.

Demek ki bizim sürüden değil. Athena onun kim olduğunu anlayamıyor gibi görünüyor. Ne istiyor acaba? ~diye düşündüm içimden.

Aniden hareket ederek kayaların üzerine atladı ve kuyruğunu sallayarak tekrar yere indi.

Oyun mu oynamak istiyor? ~Ne yapacağıma karar vermeme kalmadan Athena kontrolü ele geçirdi. Şakacı bir şekilde ona doğru atıldı ve etrafında daireler çizerek koşmaya başladı.

"Athena! Ne yapıyorsun? Kes şunu!"

Ama beni dinlemiyordu.

Siyah kurt da yüksek sesle uluyarak etrafımızda dönüyordu. Athena uzaklara doğru koşmadan önce ulumasına karşılık verdi.

Kurt bizi takip etti, yanımızdan geçerken şakacı bir şekilde boynumuzu ısırdı.

Athena neşeyle uluyarak ormanda siyah kurdu kovalarken, "Tamam, öyle olsun madem,~" dedim başımı iki yana sallayarak. Sanki kurtla biraz flört bile ediyordu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok