Alfa'nın Cezası - Kitap kapağı

Alfa'nın Cezası

B. Luna

Bölüm 7

ALEXIA

Son birkaç saattir sürünün yemekhanesindeyim, etrafı temizleyip her şeyin hazır olması için uğraşıyorum. Akşam yemeği başlamak üzere ve Alfa Stone'un burada, sürümün içinde olduğunu biliyorum.

Sinirlerim iyice harap olmuş durumda, bu yüzden derin bir nefes alıyorum.

Hala nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyorum ama kurdum kararını verdi. Kararını vermesi çok kısa sürdü çünkü çoktan ateş bacayı sardı.

Kardeşimi sabahtan beri görmedim ve Alfa Stone’la bir tatsızlık yaşamış olabileceğini düşünerek endişeleniyorum.

Kardeşim aşırı korumacı biri olabilir ama onunla asla baş edemeyeceğinin farkında.

Bu onu öldürür. Gerçi benim için ölümü bile göze alır ama işlerin o noktaya gelmesine izin veremem. Ailemi ya da sürümü hiçbir şekilde tehlikeye atamam.

Sürü üyelerim gelmeye başlıyor ve Gennie'nin bana doğru yürüdüğünü görüyorum

"Selam,” diyor gülerek. "Sonunda her şey hazır. Sen iyi misin?"

Zoraki bir şekilde gülümsüyorum. "Sadece biraz gerginim."

"Gayet normal,” diyor sarılarak. "Yemekte ben ve Adam'la oturmak istersen, gel bizi bul."

O gidince bir bardak su almak için arkamı dönüyorum ama bir anda sırtımdaki bütün tüyler diken oluyor.

Dönüp bakınca onun kapıdan içeri girdiğini görüyorum.

Gözlerini gözlerime kilitliyor, içlerindeki bakışın tek bir anlamı var. Uzun ve manidar adımlarla bana doğru yürüyor. Gözlerini gözlerimden bir an bile ayırmadan yaklaşıyor, bense hiç kıpırdamadan duruyorum.

O kadar yakınıma geliyor ki akik rengi gözlerinde kendi yansımamı görebiliyorum.

"Benim,” d~iye hırlıyor.

Belimi tutup burnunu boynuma gömdüğünde bütün vücudum kaskatı kesiliyor.

Kocaman elleriyle beni sahiplenircesine belimi sıkıyor ve derin bir nefes alıyor.

Burnunu boynumdan kulağımın arkasına kadar gezdirerek, "Benim,” diye tekrarlayınca elektrik çarpmış gibi oluyorum.

Göğsünü delip geçen bir hırıltıyla sanki ruhumun derinliklerini görüyormuş gibi gözlerimin içine bakıyor. Kurdunun gözlerine bakıyorum ve evimi bulmuş gibi hissediyorum.

İşte ait olduğumuz yer burası." diyor kurdum.

Bana dokunduğu yerlerde kıvılcımlar çıkıyor ve sırtımdan belime kadar bir ürperti yayılıyor. Dikilmiş erkekliği karnıma değince kurdum mırlıyor.

"Erkeğimiz çok etkileyici." diyor ve ona katılmadan edemiyorum.

Adam, "ONA DOKUNMA!" diye bağırınca kendimize geliyoruz.

Kardeşim eşimi omzundan kavrıyor ama eşim çok hızlı bir atakla elini arkadan yakalıyor ve bir çıtırtı sesi gelene kadar büküyor.

Sonra boğazını sıkıyor ve Adam acıyla bağırıyor.

"DUR!" diye haykırıyorum ama alfa beni duymuyor. Kardeşimin boğazını daha da sert sıkarak onu nefessiz bırakıyor. Kolundan tutup durdurmayı deniyorum.

"Lütfen, dur!" diye yalvarıyorum.

Bana bakınca bakışları biraz yumuşar gibi oluyor ve kardeşimi bırakıp elimi tutuyor.

"Yemeği benimle yiyeceksin,” diyor sert bir sesle.

Dehşet içinde kardeşime bakıyorum.

"Yemeyeceğim!" diye bağırıyorum. "Buraya gelip süründekilere yaptığın gibi canını yakamazsın insanların!"

Gözlerinde ufak bir incinme beliriyor ama yerini hemen kayıtsızlığa bırakıyor.

"İşte bu konuda yanılıyorsun, küçük kurt. Ben uygun gördüğüm her şeyi yapabilirim. Aslına bakarsan seni eşim olarak almaya karar verdim. Senin gibi bir ateş parçası sürüm için güçlü bir kraliçe olabilir. Giderken seni de yanımda götüreceğim."

"Çok beklersin! Beni zorla hiçbir yere götüremezsin!" diye bağırıyorum.

Öfkem arttıkça odadakilerin şaşkınlığı da artıyor.

"Küçük kurt, sana istediğim her şeyi yaptırabilirim. Ancak, direk konuya girecek olursak, sürü kanunlarına göre bir erkek eşini bulduğunda eşi de onunla eve dönmek zorundadır.

Söylediklerinde doğruluk payı var mı diye kardeşime bakıyorum

Gözlerini kaçırıyor. İşte o zaman kaderimin bu alfanın ellerinde olduğunu anlıyorum.

O an doğru dürüst düşünemiyorum, gördüklerimden sonra bu mümkün olmuyor. Kapıya koşup ardına kadar itiyorum.

Dışarı çıkar çıkmaz kontrolümü kurduma bırakıyorum. Tenimden gür obsidyen kıllar filizleniyor ve burnum uzuyor. Kürkümü savurarak ormana doğru koşuyorum.

Yemekhaneden iyice uzaklaştığıma emin olunca soluklanıyorum ve soğuk gece havasını içime çekiyorum.

Karlara çöküp uzun uzun ve acı acı uluyorum. Ben kayıplarımın yasını tutarken kurdum da kendi güzel şarkısını söylüyor.

Bir daha görüp göremeyeceğimi bilmediğim kardeşim için yas tutuyorum. Beni koşulsuz sevmesi gereken eşimi kaybettiğimi düşünerek yas tutuyorum.

Uzaklardan gelen keskin bir uluma kurdumun kederli şarkısına kendi şarkılarından biriyle cevap veriyor. Eşimin ulumasındaki kederi duyabiliyorum.

En az benimki kadar hüzünlü ulumasını duyunca kalbim daha da kırılıyor ama ona boyun eğmesine izin veremem.

Tam bu noktada tavrımı belli etmem gerekiyor. Ondan korkmayacağım. Şimdiye kadar yaptıkları umurumda değil. Eğer onun eşi olarak yaşayacaksam güçlü olacağım.

Beni ezmesine izin vermeyecek ve başımı dik tutacağım. Hayatımdaki tüm zor durumlarla nasıl başa çıktıysam bununla da öyle başa çıkacağım.

Tüm bunlardan sonra, kısa bir süreliğine de olsa düşüncelerimden uzaklaşabilmek için var gücümle ormana doğru koşuyorum.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok