Anlaşmalı Evlilik - Kitap kapağı

Anlaşmalı Evlilik

Tania Shava

Üçüncü Bölüm

Julia, şarkı bitip Alexander onu bıraktığında biraz temiz hava almak istedi ve şampanya şişesini kaptığı gibi bahçeye çıkıp bir banka oturdu.

Bir kız gelip yanına oturdu. “Anlaşılan tek sıkılan ben değilim?”

Julia kıza baktı. Kız elini uzatıp, “Ben Blake,” dedi. “Sen de bütün bu şatafattan sıkıldın mı?”

“Hem de nasıl! Ben Julia.” Julia şampanyasını yudumlayıp Blake’e uzattı, o da lıkır lıkır içti.

“Kim olduğunu biliyorum. Alexander seni aramaz mı?”

Julia, “Fark ederse tabii...” deyip sustu.

Blake, “Benden çekinmene gerek yok,” dedi. “Ben de burada olmayı hiç istemiyorum ama bir kısmet bulmak için burada olmam gerekiyor.”

“Tanıştığımıza memnun oldum,” dedi Julia, içtenlikle.

Şampanya içerek sohbet etmeye devam ettiler. Julia’nın Blake’e kanı kaynamıştı. Kendinden emin, eğlenceli birine benziyordu.

Birbirlerine numaralarını verdikten sonra, “Bence artık dönmeliyiz,” dedi Blake.

Julia saate baktığında yarım saatten fazladır oturduklarını fark etti. “Haklısın.”

İçeri girdiklerinde Julia Alexander’ı aramaya fırsat bulamadan o, Julia’ya doğru yürümeye başladı.

Blake, “Eyvah, biraz sinirli görünüyor,” diye fısıldadı.

“Ben de sarhoş olduğum için öyle görüyorum sandım. Beni yalnız bırakma, Blake.”

Alexander yanlarına geldiğinde Blake’i hiç umursamadan Julia’yı bileğinden kavrayarak dışarı çıkardı. Julia arkasına baktığında yeni arkadaşının üzgün gözlerle arkasından baktığını gördü.

Dışarı adım attıkları an, Alexander durup ona döndü. Öfkeden köpürüyordu. Tam Julia bir şey diyecekti ki onu kollarına aldı.

“Sen ne…”

Lafını bitirmesine izin vermeden dudaklarına yapıştı.

Sarılıp ellerini vücudunda dolaştırdı. Julia’nın kalbi küt küt atıyordu.

Alexander dilini de işin içine katarak öpüşmenin coşkusunu artırırken o da ağzını iyice açtı.

Alexander’ın öfkeli tutkusunu hissetse de ellerini onun göğsüne, boynuna, saçlarına götürmekten kendini alamadı.

Birbirlerine sımsıkı kenetlendiler. O kadar yakınlardı ki Julia istese de ona bundan daha yakın olamazdı.

“Affedersiniz?”

Öpüşmeyi bırakıp yanlarında duran iki yaşlı adama baktılar.

“Gördüğüm kadarıyla, siz çifte kumrular hâlâ cicim aylarındasınız.”

“Nasıl olmayalım ki?” diye yanıtladı Alexander, eşine gülümseyerek.

“Bunlar görmek istediğimiz manzaralar. Bir adamın kendini karısına adaması onun karakteri hakkında çok şey söyler. Seni beğendim, Alexander. Bu iş anlaşmasını daha sonra biraz daha konuşalım.”

Julia, Alexander’ın ne kadar rahatladığını görebiliyordu. “Seve seve, efendim. O zaman görüşürüz,” diye cevap verdi.

İki adam gidince Alexander ona döndü. Aşk dolu gülümsemesi yerini şaşkın, öfkeli bir baş sallamaya bırakmıştı.

Julia, onun hışımla çekip gitmesini izlerken az ötede onu bekleyen Ava’yı gördü.

Kocasının gerçek kız arkadaşıyla gidişini izledi.

Nereye gittiklerini bilmese de içi burkuldu.

Rüzgâr saçlarını savururken orada öylece dikildi. Eve gitmek istiyordu ama o olmadan gidemezdi.

Asırlar gibi gelen bir sürenin ardından, Alexander ile Ava geri döndüler. Ava’nın üstünde onun ceketi vardı.

Julia’ya öyle gururlu bir ifadeyle bakıyordu ki Julia onun, Alexander’ın sadece onu önemsediğini göstermek istediğini anladı.

Rüzgâr artık serin eserken davetin bitmiş olmasına sevindi. Araba geldiğinde hemen bindi.

Alexander da Ava’ya sarılıp yanağından öptükten sonra arabaya bindi.

Julia ile yol boyunca hiç konuşmadılar. Julia derin düşüncelere dalmış hâlde, camdan dışarı bakıyordu.

O kadar yorgundu ki tek istediği eve varmaktı. Bu gece, bir sürü şeyle uğraşmak zorunda kalmıştı.

Eve vardıklarında hemen arabadan inip odalarına gitti.

Birkaç saniye sonra, Alexander da geldi.

Kapıyı öyle sert kapattı ki Julia irkildi.

“Sen ne yaptığını sanıyorsun, Julia?”

Julia derin bir nefes alarak ona döndü. “Ne yapıyorum, Alexander?”

“Evli bir çift gibi davranmamız gerektiğini biliyorsun ama sonra kalkıp yarım saat ortadan kaybolup kim bilir ne işler ne karıştırıyorsun?”

“Bilerek yapmadım. Sadece, yeni bir arkadaş edindim,” diye sakin bir şekilde açıklamaya çalıştı Julia.

“Hiç inanasım gelmiyor,” diye öfkeli bir cevap verdi o da.

Birden Julia da sinirlendi. “Ya sana ne demeli?” diye sordu.

“Ne yaptım ben?”

“Ava ile ortadan kayboldunuz?”

“Aynı şey değil.”

“Nasıl aynı şey değil, Alexander? Ellerini o kadının üstünden çekemiyorsun.”

“Yani, bunun için beni cezalandırmak mı istedin?”

“Seni cezalandırmıyorum.”

“Bence cezalandırıyorsun.”

“Neden öyle düşünüyorsun?”

“Dans ederken neden beni öptün?”

Julia duraksadı. “Biraz alkolün etkisinden oldu, bir de çift olduğumuzu herkesin görmesini istedim.”

“Bana yalan söyleme. O öpüşme, çok daha fazlasını istediğini söylüyordu.”

“Benden ne istiyorsun?”

“Asıl sen ne istiyorsun, Julia?”

“Ne demek istiyorsun?”

“Ne istersen iste, sana istediğin ilişkiyi vermeyeceğim. Seni istemiyorum.”

“O zaman neden bahçede beni öptün?”

“Konuştuğum adamlar, çalıştıkları kişilerin düzgün bir evliliği olmasına çok önem veriyorlar. Sen öyle ortadan kaybolduktan sonra, bizim tutkulu bir çift olduğumuza inanmaları için öyle yaptım.”

“Yani, hepsi numaraydı?”

“Evet, dokunmak ya da birlikte olmak istediğim tek kadın Ava.”

Julia başını salladı. “Gelecekte sana sorun çıkarmamak adına bunu aklımda tutarım. Hepsi bu kadarsa gidip üstümü değiştireceğim.”

Julia banyoya gitti, makyajını silmeden önce bir süre aynada kendine baktı.

Elbisesinin fermuarını açmaya çalışıp başaramadı. Biraz uğraştıktan sonra iç çekti, ne yapması gerektiğini biliyordu.

Yatak odasına döndüğünde Alexander’ı üstünde iç çamaşırlarıyla, yatağın kenarında bir şeyler okurken buldu.

Ona yaklaştı. O ise ona tuhaf tuhaf baktı.

“Fermuarımı açar mısın?”

“Şimdi de böyle yollara mı başvuruyorsun? O kadar mı çaresizsin?”

“Gerçekten yardımına ihtiyacım var, Alexander.”

Alexander onu çevirip elbisesinin fermuarını indirdi.

Julia elbisesini sıkı sıkı tutarak banyoya dönüp yatma hazırlıklarını bitirdi.

Odaya döndüğünde Alexander’ın telefonda mesajlaştığını gördü. Yüzündeki gülümsemeye bakılırsa Ava ile mesajlaşıyordu.

“Yani o öpücüğün senin için hiçbir anlamı yok muydu?” diye sordu, sessizce.

“Sana çok şey beklememeni söyledim, Julia.”

“Sadece soruyorum, tamam mı?”

“Peki.” Alexander telefonunu bıraktı. “Yoktu. Öpüşürken tek düşündüğüm Ava’ydı.”

Julia’nın boğazı düğümlendi. “Yani, sen istediğin zaman beni fiziksel olarak kullanabilirsin ama ben kullanamam, öyle mi?”

“Bu sahte evliliğin tüm amacı bu.”

“Anladım.”

“Umarım gerçek duygularını işin içine karıştırmıyorsundur?”

“Sen her seferinde Ava’yı hatırlatırken nasıl karıştırabilirim ki?”

“Kıskanç bir eş gibi konuşuyorsun.”

“En azından eşin olduğumun farkındasın.”

“Sen benim eşim değilsin, Julia.”

“Ama evlilik cüzdanı öyle diyor.”

“Bu gece neden bu kadar çok içtin?”

“Ne demek istiyorsun?”

“Aptal numarası yapma, deli gibi içiyordun.”

“Bunun ne önemi var?”

“Çünkü dilin sürçebilirdi, yanlış bir şey yapabilirdin.”

“Ama yapmadım, değil mi?”

“Evet, yaptın, beni durduk yere öptün.”

“O zaman durum berabere. Sen de dışarıda beni çok daha sert öptün.”

“Evet, çünkü senin yarım saat ortadan kaybolmuş olmanı telafi etmek zorundaydım.”

“Ava’yı bütün gece gözlerinle yemene ne demeli? Aramızda bir halt yiyen varsa o da sensin.”

“Ne dedin sen?”

“Ne dediğimi duydun.”

Julia onunla tartışmayı bitirdiğini ve ne söyleyeceğini umursamadığını belli etmek için yan döndü.

Ancak Alexander onu bir anda çevirip üstüne çıkarak onu şoke etti.

“Ne. Dedin. Sen?”

“Üstümden in, Ale…”

Julia, kocasının yüzündeki ifadeyi görünce donup kaldı. Alexander’ın baskın ve öfkeli yanı tüm dehşetiyle ortaya çıkmıştı.

“Bunu sakin sakin konuşalım,” dedi, titreyerek.

Alexander elini onun boynuna götürdü. Julia, kalbinin nasıl attığını duyabildiğini biliyordu.

“Yani, sana meydan okudum diye mi bozuldun?” diye fısıldadı.

“Bazen, ne kadar toy olduğunu unutuyorum,” diye cevapladı Alexander.

“O kadar da toy değilim.” Julia dimdik durdu. Alexander’ın onu ezmesine izin vermeyecekti. Yani, elinden geldiğince…

Alexander elini göğsünün üst kısmına indirdiğinde yutkundu, eğilip yüzünü yüzüne yaklaştırdığında da gözlerini kapattı.

O, bu şekilde arzuladığı ilk erkekti. Yakışıklılığı, otoriter havası ve gizemli hâli onu çok çekiyordu. Dışarıda öpüştüklerinde çok heyecanlanmıştı.

Beklediği öpücük gelmeyince gözlerini açtı.

Alexander’ın yüzünde, onun saflığıyla alay ettiğini belli eden bir gülümseme vardı.

Julia onun kazanmasına izin vermeyecekti. Onu boynundan kavrayıp kendine çekerek öptü.

Alexander onu itmeye çalıştığında bile sımsıkı tutmaya devam etti.

Alexander sonunda geri çekilmeyi başardığında yüzünde büyük bir şaşkınlık vardı. “Nesin sen, hayvan mı?”

“Sen başlattın, Alexander. Ben uyuyacaktım ama gelip beni kışkırttın. Seni istiyorum.”

“Ne, beni istiyor musun?”

“Evet, duydun işte.”

“Partideyken bahçede seni öptüğümde bana ayak uydurmaya çalışsan da pek tecrübeli olmadığın belliydi. Yatakta ne yapabilirsin ki?”

Julia onun haklı olduğunu biliyordu o yüzden sessiz kaldı.

Alexander üstünden kalkarken, “Beni sınama, Julia,” dedi. “Çıplak görmek istediğim tek kadın Ava.”

Bununla birlikte, Julia’yı karanlık karanlık odada şaşkın, üzgün bir hâlde bırakarak sırtını dönüp uyudu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok