Galatea logo
Galatea logobyInkitt logo
Sınırsız Erişim Edin
Kategoriler
Oturum aç
  • Home
  • Kategoriler
  • Listeler
  • Oturum aç
  • Sınırsız Erişim Edin
  • Destek
Galatea Logo
ListelerDestek
Kurtadamlar
Mafya
Milyarderler
Toksik Aşk
Slow Burn
Düşmandan Sevgiliye
Paranormal ve Fantezi
Ateşli
Spor
Kolej
İkinci Şans
Tüm Kategorileri Gör
App Store'da 4,6 puanlı
Hizmet ŞartlarıGizlilikBaskı
/images/icons/facebook.svg/images/icons/instagram.svg/images/icons/tiktok.svg
Cover image for Anlaşmalı Evlilik

Anlaşmalı Evlilik

Dördüncü Bölüm

Julia ertesi sabah gözlerini açtığında Alexander yine ortalarda yoktu.

Julia duş aldıktan sonra, ne yapacağını düşünürken telefonu çaldı. Arayan Blake’ti. En azından konuşacak biri çıkmıştı.

Julia gün boyu dinlenirken bir yandan Blake ile mesajlaşarak onu daha yakından tanıma fırsatı buldu.

Evlendiğinden beri geçirdiği en güzel gündü bu. Düğünden önce, işe gitmeyi dört gözle beklerdi. İşinde başarılıydı, işi ona bir amaç veriyordu ama şimdi ne yeni evliliğinde ne de Alexander’ın şirketinde kendine bir yer bulabiliyordu.

Bir anda, ertesi gece dışarı çıkmak isteyip istemediğini sormak için Blake’e mesaj attı.

***

Ertesi akşam kısa bir elbise giyip altına topuklu ayakkabılarını giydi. Saçlarını salıp makyajını yaptıktan sonra parfüm sürdü. Dışarı çıkacağı için en son ne zaman bu kadar heyecanlandığını hatırlamıyordu.

Blake geldiğinde onu karşılamak için kapıya koştu. Kulübe vardıklarında doğruca bara yöneldiler.

Julia, “Özgürlüğümüze!” diye kadeh kaldırdı.

Blake onunla kadeh tokuşturarak, “Bize!” diye karşılık verdi.

Dans pistine gidip dans etmeye başladılar. Kısa bir süre sonra, etrafları yakışıklı erkeklerle doldu.

Julia bir adamın yanına sokuldu. Adamın ellerini belime dolaması hoşuna gitti. Adamın dokunuşları kadar müzik de içini kıpır kıpır ediyordu.

Birkaç şarkıdan ve birkaç kadeh içkiden sonra lavaboya gitmesi gerekti.

“Tuvalete gitmem lazım, Blake. Hemen döneceğim,” dedi.

Blake başını sallayıp dans ettiği adama döndü.

Julia tuvalete gidip işini hallettikten sonra tekrar dans pistine yöneldi.

O sırada biri kolundan tuttu. Julia dönüp tanımadığı adama baktı.

“Alexander seni almamı söyledi,” dedi adam.

“Niçin?”

“Alexander burada ve evliliğin tehlikede.”

“Ne diyorsun sen?”

“Bu taraftan.”

“Bir dakika, arkadaşıma haber vereyim.”

Julia Blake’in yanına gidip, “Hemen döneceğim, çabucak halletmem gereken bir şey var,” dedi.

Blake ona göz kırptı. “Tamam, acele etme.”

Julia adamı takip ederek kulübün süper zengin müşterilere ayrılmış arka bölümüne gitti.

Girdikleri özel odada Alexander’ı görünce şaşkına döndü. Ava da onun karşısında oturuyordu, yanlarında başka erkekler ve kadınlar da vardı.

Gördükleri gerçek miydi yoksa kötü bir kâbus muydu?

“Gel,” dedi Alexander.

Julia ağır adımlarla ona doğru yürüdü. Alexander onu kucağına çekip beline sarıldı.

Boynunu öperek, “Dönmeni bekliyordum,” dedi.

Adamlardan biri, “Yeni evliler,” deyince herkes gülüştü.

“Hepimiz bir zamanlar öyle değil miydik?” diye araya girdi bir diğer adam.

Kadınlardan biri kocasını öperek, “Biz hâlâ öyleyiz,” dedi.

Julia çığlık atmak istedi. Gecesi böyle olmamalıydı. Yalnızca, arkadaşıyla ve erkeklerle dans etmek istemişti ama Alexander izin vermezse her şey berbat olacaktı.

Ancak görünüşe Alexander’ın onu bırakmaya niyeti yoktu çünkü adamlardan birine dönerek, “Karım, sekreterim ve ben size bir sürpriz hazırladık. Her şeyin hazır olup olmadığını kontrol etmemiz için biraz müsaade edin,” dedi.

“Her zamanki gibi çalışkan ve başarılısın, Alexander. Sende sevdiğimiz şey de bu zaten.”

Julia kalktı. Alexander onu elinden tutarak diğer odaya götürdü.

Julia tam, “Ne sürprizi?” diye soruyordu ki cümlesi yarım kaldı.

“Az kalsın her şeyi mahvediyordun!” diye çıkıştı Alexander.

“Yine ne yaptım?”

“Başka bir erkekle dans eden ben miydim?”

“Seninle Ava’ya ne demeli?”

“Bunun sırası değil,” dedi Ava, ters ters bakarak.

“Sanırım bu kocamla aramda özel bir konuşma,” diye karşılık verdi Julia.

“Onunla düzgün konuş!” diye çıkıştı Alexander.

Julia iç çekerek uzaklaşmaya başladı. Bunlara göz yummayacaktı. Madem eğlenmeye gelmişti o zaman dans pistine dönecekti.

Daha iki adım bile atmamıştı ki Alexander kolundan kavradı. “Geri dönmemiz gerek.”

Julia kolunu geri çekti. “Sen kız arkadaşınla git.”

Dönüp gitmek üzereydi ki Alexander onu alıp omzuna attı. Julia çırpındı, inmeye çabaladı ama Alexander onu bırakmadı.

Özel odanın kapısının önüne geldiklerinde onu yere indirdi. “Bu işe yürütmek zorundayız, Julia, o yüzden bana küfür etsen bile umurumda değil. Anlaşmada ikimiz de üstümüze düşeni yaptığımız sürece sorun yok.”

“Hâlâ toy olduğunu biliyorum ama bu işin ne kadar önemli olduğunu kesinlikle anlıyorsundur,” diye ukala ukala araya girdi Ava.

Julia ona tokat atmak istedi. Ava’nın onu küçük gördüğünü, kendini matah bir şey sandığını biliyordu.

“Ava haklı, Julia. Hadi, gidelim.”

Odaya döndüklerinde şampanya şişeleri çoğaltmıştı.

Adamlardan biri, “Harika bir parti,” dedi.

Julia Alexander’ın kucağına otururken o da onun beline sarıldı.

Herkes gülüşüp konuşuyordu. Bazı çiftler öpüşüyordu.

Julia bunu bir fırsat olarak görüp hafifçe yan dönünce Alexander ona şaşkın bir ifadeyle baktı.

Julia kollarını boynuna dolayıp dudakları dudaklarına temas edene kadar eğildi.

Alexander da onu öpmeye başladı ama belini onu itmek istercesine sıkıyordu. Belli ki durmasını istiyordu.

Julia sonunda geri çekilip onları dikkatle izleyen Ava’ya göz ucuyla baktı.

“Julia?” Alexander eğilmesini işaret etti. “Yine aynı saçmalığı yapmaya kalkma.”

Anlamazdan gelerek, “Ne saçmalığı?” diye sordu Julia.

“Ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun, uslu dur.”

“Ava ile ikiniz bana, üstüme düşen rolü oynamam gerektiğini ve toy olduğumu söylemediniz mi? O zaman...”

Julia eğilip boynuna bir öpücük kondurdu. Alexander’ın boynundaki kalp atışını duyabiliyordu ama onun ne hissettiğini hiç umursamıyordu.

Geri çekilip bu sefer daha ateşli bir biçimde öptü.

Altında nasıl sertleştiğini hissedince tam kasıklarının üstüne oturup kıpırdandı. Alexander rahat durmasını söyler gibi belinden kavradı.

Julia bir anda Blake’i hatırlayıp ayağa kalktı. Alexander’ın kulağına eğilip, “Tuvalete gitmem lazım,” diye fısıldadı.

Cevap vermesini beklemeden odadan çıkıp Blake’i bulmak üzere dans pistine gitti.

Yeni arkadaşı, “Neredeydin?” diye sordu.

“Uzun hikâye.”

Blake ona bir çabucak içtiği bir tek verdi, sonra bir tane daha, sonra bir tane daha... Dans pistine dönerlerken Julia sonunda çok özgür hissediyordu.

Blake müziğin sesini bastırarak, “Eyvah!” diye bağırdı. “Başın belada galiba.”

Julia hızla arkasını döndüğünde onlara doğru gelen Alexander’ı gördü. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Kalabalığı yararak hızla uzaklaşmaya başladı.

Kırk yılda bir eğlenmek isterken bu adamın bitmek bilmeyen talepleriyle uğraşmaya hiç niyeti yoktu.

Kalabalığın arasından sendeleyerek ilerledi. İnsanlara çarptığından sürekli, “Özür dilerim,” diyordu. Sonunda dışarı çıktı.

Adamın teki yaklaşıp, “Ne kadar güzelsin,” dedi.

Adam bir anda kolunu kavradığında Julia’nın başı döndü, elinden kurtulmaya çalıştı. “Bırak beni!”

“Yapma! Hadi, biraz eğlenelim,” diye karşılık verdi adam.

Julia direnmeye devam etti. “Hayır, dur!” Adam onu yakalayıp sıkıca kendine çekerken o da panikle çırpınmaya başladı.

“Ne oluyor lan burada?” Adam birden yere yığılırken Julia şaşkın bir nefes verdi. Dönüp adamı yere iten Alexander’a baktı.

“Gidiyoruz!”

Julia hareket etmeyince Alexander onu kucaklayıp arabaya bindirdi. Şoföre onu eve götürmesini, sonra gelip kendisini almasını söyleyip kapıyı kapattı.

Julia, onun Ava’nın yanına döneceğini biliyordu.

Eve varıp banyoya girdiğinde kendini çok hâlsiz hissederek yere yığıldı. Orada öylece yatarken oda etrafında dönüyordu.

Ne kadar acınası bir hayatı olduğunu düşündü. Onu ayağa kaldıracak, teselli edecek kimsesi yoktu.

Işıklar yanmadan önce yerde ne kadar yattığı hakkında en ufak fikri yoktu. Alexander yüksek sesle, “Ne yapıyorsun?” diye sordu.

Julia yerinden sıçradı.

“Neden yerde oturuyorsun, hem de karanlıkta?” diye tekrar sordu Alexander.

“Ben...” Julia’nın sesi titredi.

“Tamam. Ben de oradaydım.” Alexander ilk kez normal bir şey söylüyordu. Eğilip onu yerden kaldırdı.

Onu kollarında bir tüy varmış gibi taşıyarak yatağa oturtup topuklu ayakkabılarını ayağından çıkardı. Julia onun bu yeni hâlini sevmişti.

“Bana öyle bakma, Julia. Asla senin olmayacağım.”

Julia başını salladı. “Biliyorum.”

Üstünü değiştirme gereği bile duymadan yatağın içine doğru sürünüyordu ki Alexander onu bir anda ayak bileğinden yakalayıp geri çekti.

Ciyaklayan Julia’ya, “O kıyafetlerle yatağa giremezsin!” dedi.

“Neden?”

“Kulübün bütün pisliğini yatağa getireceksin.”

“Yarın çarşafları değiştirmelerini söylerim.”

Alexander onu omuzlayıp giyinme odasına taşıdı. “Üstünü değiştir.”

Julia denileni yaptı. Odaya döndüğünde Alexander yatakta sadece iç çamaşırıyla yatıyordu.

Yatağa girip Blake ile mesajlaşırken ona bakmaya devam etti. Onun da Ava ile mesajlaştığını bilse de gözlerini ondan alamıyordu.

Alexander, “Bana bakmayı kes artık,” dedi.

“Kesmeyeceğim.”

“Neden?”

“İstediğimi yaparım, Alexander.”

“Sırf bu gece sana yardım ettim diye birden âşık mı olacağız sanıyorsun?”

“Ben…”

“Ava bana yeter, gözüm ondan başkasını görmüyor. İyi geceler.”

Julia çok üzgündü çünkü Alexander ona asla o gözle bakmayacaktı, hiçbir zaman onunla olmak istemeyecekti.

Continue to the next chapter of Anlaşmalı Evlilik

Discover Galatea

Işıltılı HayatlarKutsanmış LunaDağyarı SürüsüGençlik Hatasıİşaretlere İnan

En Yeni Yayınlar

Noel Ruhuİyilik Meleği AŞ: Bonus İçerikSeroje: Gören GözViking Kralı'na Aşık Olmak ve Diğer Kötü KararlarHarley’nin Ateşi