Ölümsüz Şafak - Kitap kapağı

Ölümsüz Şafak

Jennifer Brian

Ziyaret saatleri

LIAM

Bugün Lea'ya göz kulak olmak zorundaydım.

Tüm sabah gelebilecek herhangi bir ses için gözümü bile kırpmadım.

Belki de deliriyordum. Ona daha dün gece Ölümsüzler Dünyası’ndan bahsetmiştim, bundan başka kimsenin haberi olamazdı.

O gün başka kurtlarla karşılaşmıştım ama yine de, gri kurdu benim öldürdüğümü bilen kimse yoktu. Kimse görmemişti.

Ama Lea ve ben, ona daha kendimi belli etmeden önce birlikte görülmüş olabilirdik. Bu da ikimiz için de tehlike demekti.

Eğer Lea’nın başı derde girerse kolayca takip edilebilirdi.

Bir suçluluk duygusu içimi kapladı. Onu bu işe ben bulaştırmıştım. Eğer başı derde girerse ya da ona bir şey olursa, bu vicdan azabıyla yaşayamazdım.

Üst kattaki yatağında kıpırdadığını duyabiliyordum.

Buzdolabını açıp kahvaltıda ne yemek isteyebileceğini düşünmeye başladım.

Pastırma: imkanı yok.

Aynı şey yumurta, peynir, süt için de geçerli.

Lanet olsun, insanlar bu günlerde vampirlerden daha seçici. ~

Geriye sadece kahve ve kızarmış ekmekle reçel kalıyordu.

“Günaydın,” diye mutfağa girdi Lea. Dinlenmiş görünüyordu.

“Günaydın. Kahvaltı?” diye sordum az önce hazırladığım kahveyi göstererek.

“Tabii,” diye gülümsedi. “Ama sonra çıkmam lazım. Annemi ziyaret edeceğim.”

“Sorun değil,” dedim. Sonra, bugün ona göz kulak olmam gerektiğini hatırlayarak, “Seninle gelmemin bir sakıncası var mı?” diye sordum.

Sorumdan dolayı şaşırmıştı. “Ben...”

“Lütfen?” diye yalvaran gözlerle ona baktım.

“Bu gözlerle sana hayır diyebilmek mümkün mü? Tabii ki gelebilirsin,” diye bir kahkaha patlattı.

Annesine Ölümsüzler Dünyası’ndan bahsedeceğini sanmıyordum. Yine de, sadece kendi güvenliği için değil, aynı zamanda tüm olanlara nasıl tepki verdiğini gözlemlemek için onunla biraz daha zaman geçirmek istiyordum.

Dün gece anlattıklarım çok fazlaydı.

İyi olacağını bilmek istiyordum.

Bir fincan kahve aldım ve içine biraz krema ekledim. Tost makinesinden gelen sesle ikimizde olduğumuz yerde zıpladık.

Sessizlik içinde kahvaltımızı yaptık, kendi düşüncelerimizde kaybolmuştuk.

Pencereden dışarı baktım. Güzel bir gün olacak gibi duruyordu.

“Annen nerede yaşıyor?”

Lea kızardı. Tıpkı benimki gibi esmer teninde olmasa da yanaklarında gözle görülür bir kızarıklık hasıl olmuştu.

Bu da ne demek oluyor? ~

Ekmeğinden bir ısırık alarak “Yakında değil,” dedi. “Araban var mı?” diye devam etti.

“Evet.”

“O zaman hadi kalkalım.” Masadan hızlıca kalkarak tabağını lavaboya bıraktı. “Annem ziyaret saatleri konusunda biraz hassastır da geç kalmak istemem.”

Ziyaret saatleri mi? ~

Kahvemin kalanını kafama diktim ve hazırlanmak için yukarı çıktım.

Ben banyoda yüzümü yıkarken, Lea da aynayı kullanmak için arkamdan banyoya girdi.

Aynanın önünde duran yedek diş fırçasına ve banyonun etrafına dağılmış diğer hijyen ürünlerine bakarken yakaladım onu. Etrafa bakınca ben de bana ait olmayan eşyaları fark ettim.

“Benim için bu kadar hazırlık yapmana gerek yoktu,” diye espri yaptı aynadan gözlerime bakarak.

Dediğini duymamış gibi yaparak yüzümü yıkamaya devam ettim.

Eski sevgilimle burada geçirdiğim tüm hafta sonları aklıma geldi. ~

Burada bile her yerde onun izleri vardı. ~

Ayakkabılarımı ve ceketimi giymek için banyodan çıktım.

Ben hazırlanırken, kapımın önünde volta atıyor, gergin görünüyordu.

Duvardaki kancada asılı olan araba anahtarını alarak arabanın park edildiği garaja doğru ilerlemek için evden çıktım.

Lea’nın gözleri arabanın amblemine takıldı: Audi.

Bununla mı gideceğiz?”

Gülerek “Üzgünüm,” diye cevap verdim.

Yolcu kapısını açarak arabaya binmesine yardımcı oldum. Sürücü koltuğuna geçerken kendimi neye bulaştığımı merak etmeden duramadım.

“Nereye?” diye sordum emniyet kemerini takarken. Ama Lea çoktan GPS'e konum girmeye başlamıştı.

Kadın monoton bir sesle: “Hedef—Washington—Kadın—Islah—Merkezi—” diye yönlendirmesine başladı.

LEA

Annemi görmek için bana eşlik etmesine neden izin verdim bilmiyordum.

Ona açıklama yapmam gerektiğini düşündüm, biraz arka plan bilgisi vermeliydim - ama ne diyeceğimi bilemedim.

İçinde olduğum ikilemi hissediyor gibiydi. Beni biraz rahatlatmak için radyoyu açmayı denedi.

Bir arkadaşımın hayatımın bu tarafını görmesine izin vermek pek bana göre değildi, ama Liam dün gece hayatını görmeme izin vermişti.

Tüm gerçekliğiyle hem de.

Ve ayrıca “Ölümsüz bir kurt adamım!” diyecek kadar şaşırtıcı ve sürprizlerle dolu bir hayatım da yoktu düşününce.

Benle gelmesine izin vermek doğru karardı. Bana çok güveniyordu.

Yanımda bir arkadaşımın olması güzel bir histi.

Araba yolculuğu radyo dışında sessiz başlamıştı. Sonra biraz garip bir şekilde sohbet etmeye başladık - zihnimizdeki en belirgin iki konu olan Ölümsüzler Dünyası ve annemin işlediği suç dışında her şeyden konuşmaya hazırdık.

“Barmenlik yapmayı seviyor musun?”

“Fena sayılmaz, her gün yeni insanlarla tanışıyorum,” daha fazla konuşmadan önce durakladım. “Çalışma saatleri iyi, gündüzleri antrenman yapmam için bana kalıyor. Boks beni her şeyden çok heyecanlandırıyor.”

“Fark ettim, geçen gün neredeyse beni ringe yapıştırdın!” diye gülümsedi.

“İyi olduğumu söylemiştim,” dedim sırıtarak. Döneceğimiz kavşağı kaçırmaması için yolu işaret ettim.

Biraz ilerde Liam arabayı park etti ve birlikte binaya girdik. Yeşil gözlerinin tesisin her bir köşesini merakla incelediğini fark ettim.

Talimatları dinleyip her zamanki giriş prosedürünü atlattıktan sonra sessizlik içinde annemi beklemeye başladık.

Annem birkaç dakika sonra, yüzünde parlak gülümsemesiyle uzun zamandır onu görmediğim kadar sağlıklı bir şekilde bize doğru geldi.

Sanırım burada uyuşturucu bulmak daha zor. ~

“Lea!” diye bağırdı sesi normalden daha yüksek bir tonda. “Seni burada görmek ne hoş!” diye ekledi.

Bunu sanki geleceğimi bilmiyormuş gibi söyledi. Oysaki ne zaman geleceğimi çok iyi biliyordu.

Liam yanımda olduğu için rol yapıyor. ~

“Peki ya bu yakışıklı genç adam da kim?” diye sordu Liam'a bakarak.

“Adım Liam, memnun oldum hanımefendi,” diye kendini tanıttı Liam.

“Sandra,” diye karşılık verdi. “Erkek arkadaşın mı?” diye sordu bana dönerek.

Alışık olmadığım bu coşkulu halinin verdiği şokla önce biraz sessiz kaldım.

“Hayır,” dedim. “O...”

“Yakıştırmanız için teşekkürler ama ben erkeklerden hoşlanıyorum,” dedi.

“Anladım,” dedi annem gözle görülür bir şekilde hayal kırıklığına uğrarken.

Erkeklerden mi? Lanet olsun, Hector'un haklı olmasından nefret ediyorum! ~

En iyisi buydu. Bir arkadaşa, erkek arkadaştan daha çok ihtiyacım vardı.

“Bunu göreceğiz,” dedi annem bana göz kırparak.

“Anne!”

“Ne? Deneyene kadar tam olarak bilemezsin.”

“Bence hepimizden daha iyi biliyordur,” dedim konuyu kapatmaya çalışarak.

“Sadece biraz eğleniyorum, Lea! Niye her zaman bu kadar ciddisin?”

Tabii ki öyleyim! Kim beni kendime bakmak zorunda bırakarak kendi hayatını yaşamak için terk etmişti acaba? ~

Konuyu ikinci kere değiştirmeye çalışarak “Burayı sevdin mi?” diye sordum.

Annem sanki ilk kez nerede olduğunu fark edermiş gibi etrafa bakındı.

“Yani sevdim işte. Her şey güzel. Hatta harika bile diyebilirim. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Şimdilik her şey yolunda gidiyor.”

Homurdanarak “Anne, buraya iyileşmek için geldin, bunu ciddiye almalısın,” dedim. Az önceki sözlerinin yalan olduğunu biliyordum.

“Biliyorum, Lea,” dedi. “Geçmişte sana yaşadığım her şey için çok üzgünüm. Sana çok haksızlık ettim ama artık her şey çok farklı olacak.”

Bu sözleri daha önce binlerce kez duymuştum.

Umudun her zaman olası hayal kırıklıklarına gebe olduğunu biliyordum.

Annem daha önce de rehabilitasyona birçok kez gelmişti. ~

Liam'a dönerek “Bana inanmıyor. Kendi kızım bana inanmıyor,” diye samimiyetsiz bir tonla yakınmaya başladı.

Tüm bu sahtelikten ve oyunlardan bıkmıştım.

Liam orada durmuş ifadesiz bir suratla annemi dinliyordu.

“Benim hatam olduğunu biliyorum. Onu birçok kez hayal kırıklığına uğrattım.”

“Her şey yoluna girecektir eminim,” dedi Liam.

“Keşke Lea beni affetse,” diye cevap verdi annem ağlamaklı bir tonla.

“Benden hiç af dilemedin ki!” diye bağırdım kendimi daha fazla tutamayarak.

“Şey, ben -” diye kekeledi, üzgün olduğu yüzünden belliydi.

Beni Liam’ın gözünde kötü düşürmeye mi çalışıyor? ~

“Hayatım boyunca beni ihmal ettin ve şimdi de kurbanı mı oynuyorsun? Sen ciddi olamazsın!”

“Lea, bekle,” diye arkamdan seslendi ama çok geçti.

Onun saçmalıklarının bir kelimesini dahi duymak istemiyordum artık.

LIAM

Lea gittikten sonra annesiyle yaklaşık bir dakika daha oturdum.

“Geri dönmeyecek,” dedi. “Ziyaret saatleri henüz bitmedi, ama biliyorum. Beni görmek istemiyor.”

“Anlıyorum,” dedim bulunduğum durumdan rahatsız olarak.

Yine de yanına gitmeden önce Lea'ya sakinleşmesi için biraz zaman tanımak istiyordum.

Lea kendini haklı bulacağımı düşünüyor olmalıydı, belki de haklıydı ama annesinin de üzgün olduğu her halinden belliydi.

Bundan bahsetmeyeceğim. Buradaki görevim Lea'yı desteklemek. ~

Sandra'ya gülümseyerek arkadaşımın peşinden gitmek için ayağa kalktım ve çıkışa doğru birkaç adım attım.

Son anda kafamı çevirdim ve...

“Sizinle tanışmak güzeldi,” dedim samimi bir şekilde.

Sandra, bir gardiyanın nezaretinde yanımdan uzaklaştırılırken gülümsedi.

Ziyaretin neden bu kadar kötü geçtiğini anlamaya çalıştım.

Aynı kavgayı kaç kez yaptıklarını merak ediyorum. ~

Güvenlik görevlilerinin yanından geçtim ve otoparka çıktım.

Lea arabanın yanında dikilmiş beni bekliyordu. Hala çok sinirli olduğu belliydi.

Otoparkta birkaç araba daha vardı. Ziyaret saati 19:30'a kadar devam edecekti ama Lea bir an önce gitmek için hazır görünüyordu.

Beni görmesi için ona el salladım ve yürümeye başladım. Hafif bir rüzgar esti ve burnuma bir ölümsüzün kokusunu getirdi. Havayı öfkeyle koklarken duyularım daha uyarıldı.

~Kim var orada? ~

Göz ucuyla bariyerlerin diğer tarafında hareket eden bir gölgeyi fark edince vücudum adrenalinin de etkisiyle kaskatı kesildi.

Bakmak için kafamı çevirdiğim anda, gölgenin binanın arkasında çoktan gözden kaybolduğunu gördüm.

Belki de kimseyi görmemişimdir.

Umarım hayaldir. ~

Ama dünkü yaşadıklarımızın sonuçları olacağını biliyordum.

Takip ediliyor olabilir miyiz? ~

Bunu düşününce kanım dondu.

Kraliyet ailesi eğer peşimizdeyse...

Boku yemiştik.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok