J.A. White
JUSTIN
Orada oturup duşu açmasını ve duşa girmesini izliyordum. Göğsümün üzerinden külotunu alıp burnuma götürdüm ve kokladım. Vay canına, çok güzel kokuyor, neredeyse sarhoş edici.
Kokusunu daha fazla içime çekerken aletim seğirmiş, tekrar sertleşmeye başlamıştı. İçkimi bırakıp ayağa kalktım ve elimde külotla banyoya girdim.
Külotunu burnuma dayadım ve aletimi işaret ettim. Duş perdesini yana çekerken yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti. İçeriye girdiğimde dudaklarıma ıslak bir öpücük kondurdu.
Saniyeler sonra onu döndürüp göğsümü sırtına dayadım. Yana uzanıp lifi aldıktan sonra life duş jeli sıkıp göğüslerini yıkamaya başladım.
Ardından kollarına ve karnına geçtim. Ben göğüslerini yıkarken o da uzanıp sabunlu elleriyle aletimi kavramış, beni okşuyordu.
Bunu birkaç dakika yapmasına izin verdikten sonra kendimi geri çektim ve bacaklarını yıkamak için eğildim. Bacaklarının ön tarafını yıkamak için onu çevirdiğimde bir çalıyla karşılaşmıştım.
70'lerin porno filmlerinden fırlamış gibi görünen bir çalısı vardı. Üçgen şeklinde tıraş edilerek temiz tutulmuştu. Hiçbir şey söylemedim.
Lifi alıp çalılarını yıkadıktan sonra ayaklarına indim. Ardından arkasını döndürüp kıçını yıkamaya başladım. Çıkardığı inlemeleri duyabiliyordum.
Ayağa kalktığımda önüne dönüp bana kocaman sarıldıktan sonra beni öptü.
“Bunun için üzgünüm,” dedi aşağıyı işaret ederken.
“Sorun yok.”
“Genelde biraz düzeltirim ama bu gece seks yapmayı beklemiyordum,” dedi biraz kızarırken. Ben onu izlerken üzerindeki sabunu durulamaya başlamıştı.
Vay canına, ~dedim içimden. Çıplakken çok güzeldi. Hâlâ kırk dokuz yaşında olduğunu aklım almıyordu. Kesinlikle kendine iyi bakıyordu.
Dönüp bana baktı. “O şeyi içimde istiyorum,” dedi penisimi işaret ederken.
Arkasını dönüp suyu kapattıktan sonra duş perdesini yana çekip önce o duştan çıktı. Kolumdan tutup beni yatak odasına çekerken yerler sırılsıklam olmuştu.
Yatağa sırtüstü uzanarak bacaklarını iki yana açtı ve parmağıyla beni yanına çağırdı. Ona doğru sürünerek uyluklarının içini öperken her yerimden sular damlıyordu.
Kıllarına kadar geldim ve ellerimle vajina dudaklarını ayırarak kılların altındaki güzel, pembe amcığı gördüm. Dilimi kullanarak yüzümü vajinasına gömdüm.
Kıllar burnumu gıdıklarken dilim klitorisine çarptıkça Katie'nin nefesi kesiliyordu. Elleriyle beni daha da içeriye itti. Onu yemeye devam etmek için ellerimi kullanmaya devam ediyordum.
Onu öpmem için beni yukarı çekmeden önce kalçalarını yüzüme sürtmeye başlamıştı.
Göbek deliğinde küçük bir su birikintisi gördüğümde yukarı çıkmaya başladım. Yavaşça göbeğine doğru onu yalarken deliğindeki suyu emdim ve ardından biraz daha yukarı çıktım.
Gözleri üzerimdeydi, memelerindeki tüm suyu emmeye başlamıştım. Yüzüne doğru ilerleyip dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdum.
“Dudaklarında kendi tadımı alabiliyorum,” dedi. Bir dakika daha öpüştükten sonra gözlerimin içine bakmak için başımı itmişti.
“Lütfen beni becer,” diye fısıldadı.
“Prezervatifin yok mu?” diye sordum.
“Yıllardır ihtiyacım olmadı.”
Kollarım başının iki yanında dururken ona baktım. Aletimi içeri sokmak için kalçalarımı oynatmaya başlamıştım. Katie bir eliyle ıslak noktayı bulmama yardım ediyordu. Isıyı hissettiğimde kapısına geldiğimi anlamıştım.
Bana bakarak başını salladı. Sıkı olacağını bildiğim için yavaşça içeriye ittim. Sonuna kadar girdiğimi hissettiğimde Katie'nin ağzı açık kalmıştı.
Nefesi kesilmişti. Dilimi ağzına soktuğumda beni diliyle selamladı.
“Bu çok iyi hissettiriyor,” dedi.
“Yanıyorsun. Vajinan çok sıcak ve ıslak.”
Onu yavaşça becermeye başladığımda gözleri geriye doğru kayıyordu. Bir an durdum ve tekrar nefes almaya başlayıp başlamadığını kontrol etmek için ona baktım. Bakışlarıma karşılık vermişti.
Katie vuruşlar arasında nefes almaya çalışırken yavaşça ileri geri hareket etmeye başladım. Çok geçmeden içine girip çıkmamı izleyebilmek için bacaklarını kaldırıp omuzlarıma koymuştu.
Sonra göğüslerini tuttu ve ben aşağı inip meme uçlarını emerken göğüslerini birleştirdi. Birkaç saniye içinde tekrar nefes almayı bırakmıştı.
“İyi misin?” diye sordum.
“İyiyim. Daha yeni geldim,” dedi nefesini kontrol etmeye çalışırken.
“Yavaşlamamı ister misin?”
“Sakın yavaşlama,” dedi şeytani bir bakışla. Ardından gülümsedi.
“Tamam o zaman,” diyerek biraz daha hızlandım. Onu becerirken beni izlemeye çalışıyor ama ne yaptığımı göremiyordu.
Bir elini çalıların üzerine koyarak onları aşağı doğru itti. Şimdi onun becermemi izlerken yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti. Diğer elini de aşağı indirerek aynı anda klitorisini ovmaya başladı.
Ağzı açık bir şekilde yüzünü buruştururken tekrar nefes almayı bırakmıştı.
“Yine mi geliyorsun?” diye sordum ve başını salladığında onu daha sert becermeye başladım.
“Ah kahretsin. Lanet olsun,” diye inliyordu.
“Bunu hissettim,” dedim. Boşalırken vajinasının içindeki kasların penisimi kavradığını hissedebiliyordum.
“Yıllar oldu,” demeye çalışırken nefesi kesik kesikti. “On dakika içinde iki kez boşalmayalı yıllar oldu.” Biraz yavaşladım. “Sıra bende,” dedi ben yanına yığılırken.
Dizlerinin üzerine çökerek bana kıçını gösterdi. Doggy yapmak istediğini anlamak için müneccim olmama gerek yoktu. Yatakta arkasına geçtim. Katie uzanıp aletimi tuttuktan sonra vajinasına sokup geri çekildi.
“Ah, evet,” dedi nefesinin altından.
“Özür dilerim. Bir şey mi dedin?” derken kalçasını kavradım ve arkadan çivilemeye başladım. Şiddetim arttıkça, “Ah” sesleri daha da yükseliyordu. Saniyeler içinde, daha fazla dayanamadım.
“Gelmek üzereyim,” dedim Katie'ye.
“Hadi, gel,” dedi başını yastığına gömerek. Kendimi bırakarak daha fazla itemeyene kadar içine boşaldım.
“Bunu hissettim,” dedi ben içinden çıkıp nefes nefese yatarken. Yanıma yatarken bana bir öpücük verdikten sonra başını göğsüme yasladı.
KATIE
Başımı göğsüne yaslamış, parmakları saçlarımda gezinirken kalp atışlarının yavaşlamasını dinliyordum.
Ona anlatmak zorundaydım. Ona geçmişimi anlatmalıydım.
Ona bakmak için doğruldum. “Dinle. Bu gece hayatımda yaşadığım en iyi tanışma randevularından biriydi. Bu konuda hiçbir şeyi değiştirmezdim. Restoranda ve yatakta harikaydın.”
“Ama kimseyle çıkmaya hazır değilim ve sana bunun nedenini açıklayacağım.”
Justin yatakta doğrularak beni dinlemek için elini başının arkasına koydu.
“İlk kocam Brian beni daha genç bir kadın için terk etti. Kadın dadımızdı, üç oğluma bakmam için bana yardım ediyordu. Birinci ıska,” dedim küçük bir kıkırdamayla.
“İkinci kocam Kenneth ise gizli geydi. Üçüncü evlilik yıldönümümüzde, ilkokuldan beri tanıdığım en iyi arkadaşım Jason'a âşık olduğunu açıklayana kadar bana açılmadı. İkinci ıska.”
“Üçüncü kocam Robert en iyisiydi. Bana hiçbir yere gitmeyeceğini, bana bağlı olduğunu söyledi. Gerçekten birlikte yaşlanacağımızı ve Florida'da emekli olacağımızı düşünmüştüm.”
Şimdi söyleyeceğim şeye gülmeye başladım. “Amımı çok severdi. Ne zaman sevişsek bana bu amın onu öldüreceğini söylerdi.”
Yüksek sesle gülmemek için ağzımı kapattım. “Sonra bir gece yine bunu söyledi, içimde doruğa ulaştığı anda kalp krizi geçirdi ve içimdeyken göğsüme düşerek öldü.”
“Bu korkunç,” dedi Justin.
“O zamanlar öyleydi. Her şey yüzünden yara bere içindeydim. Ölümünün üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Üçüncü ıska.”
“Buradaki düzeni görebiliyorsundur... Yakın zamanda biriyle çıkmak ya da evlenmek istemiyorum,” dedim gözlerinin içine bakarak.
“Neden bir ilişki istemediğini yüzde yüz anlıyorum. Üç evliliğinin de bir şekilde senin yüzünden bittiğini düşünüyorsun,” dedi.
“Öyle düşünüyorum. Sana ya da herhangi birine çok yaklaşırsam bir şey olmasından korkuyorum.”
“Tamam, sana şunu sormama izin ver. Hâlâ arkadaş olmak istiyor musun?”
“Elbette, senden hoşlandım,” dedim gülümseyerek.
“Ben de senden hoşlandım. Peki, arkadaş kalsak, dışarı çıkıp birlikte bir şeyler yapsak ve belki arada bir seks yapsak nasıl olur?”
Yatakta doğruldum ve gözlerinin içine baktım. “Arkadaştan Öte filmindeki gibi mi?”
“Evet, onun gibi bir şey.”
Ayağa kalktım ve evdeki tüm ışıkları kapattım. Ardından yatak odama dönerek yatağa girdim. Battaniyeyi üzerimize çektikten sonra başımı Justin'in göğsüne yasladım.
“İyi geceler arkadaşım,” dedim.
“İyi geceler arkadaşım,” dedi Justin de uykuya dalarken.
***
Penceremden içeriye vuran güneş ışığıyla uyandım. Sabah ışıkları üzerimde parlarken uyumayalı uzun zaman olmuştu.
Gözlerimi açtım. Justin'in hâlâ uyuyordu. Gözlerim alt tarafa kaydığında battaniyenin altında çadır kurduğunu gördüm. Ne olduğunu görmek için battaniyeyi başımın üzerine çektim.
“Sabah ereksiyonu olmuş,” dedim sessizce. Gözlerimi ondan alamıyordum. “Bu da ne böyle?” Battaniyenin altına girdim ve sabah odununu tutup dudaklarımı etrafına doladım.
“Vay canına,” dedi Justin esnemeye çalışırken. “Evliyken böyle bir şey hiç olmamıştı,” dedi esneyerek.
“Özür dilerim. Bana onu emmemi söylüyordu,” dedim, ağzımı çekip gülerek. Ağzından kısık bir inilti çıktığını duyduğumda hızımı artırmaya başladım.
Justin beni izleyebilmek için battaniyeyi üzerimden atmıştı. Bir elini nazikçe enseme koyarak bana küçük bir masaj yaptı. Sonra biraz daha alabilmeme yardım etmek için elini başımın arkasına koydu.
Dün geceden biraz daha fazla aldığımda Justin'den bir inleme geldi. Vuruşlarıma uymak için kalçalarını hareket ettirmeye başlamıştı. Omzuma hafifçe vurarak neredeyse yaklaştığını söylüyordu.
Hızımı kesmeden devam ederken Justin yükünü boğazımın arkasına kadar boşalttı. Bana verdiği her şeyi yuttuktan sonra da geri çekildim ve başımı kaldırıp ona baktım. “Günaydın.”
“Yuttun mu?” diye sorduğunda başımı salladım. “Benimle evlenmek ister misin?” dedi gülerek.
“Eski karım hiç böyle yapmazdı. Ağzına bir damla bile girse, banyoya koşar ve tükürürdü. Bazen çıkardığı ses, tadının kötü süzme peynir gibi kötü olduğunu düşündürürdü.”
“Pek çok kadın için durum farklı. Bazıları bundan hoşlanır çünkü diğer erkekler üzerinde güç sağlar, bazıları ise yüzlerinin yakınında olmasını istemez. Tuhaf olduğumu düşüneceksin ama ben bunu sıcak bal olarak düşünmeyi seviyorum.”
Yataktan kalkarak hızlıca bir duş aldım. Ben çıktıktan sonra Justin de bana katıldı. Ardından kurulanarak giyindik.
Beni restorana bıraktıktan sonra da kendi evine geçti.
Görünmeden restorana girmeye çalışmıştım ama Christine'in her şeyi gören kartal gözleri vardı.
“Aman Tanrım. Seni eve mi götürdü? Seks yaptınız mı? Az önce seni geri getirdi değil mi?” dedi heyecanla.
“Evet, evet ve evet.”
“Ahh. Nasıldı?”
“İnanılmazdı. Muhteşem.”
“Peki düğün ne zaman?” diye sordu gülerek.
“Siktir git, öyle bir şey olmayacak. Arkadaş kalacağız.”
“Arkadaş mı? Bu da ne demek oluyor?”
“Ona geçmişimden bahsettim, arkadaş kalmaya karar verdik.”
“Arkadaş!” dedi Christine üzgün bir yüz ifadesiyle.
Bütün gün yüzümde bir gülümsemeyle çalışmıştım. Restoranda hiçbir sorun yoktu ve her şey normalden daha sorunsuz gitmişti.
İyi ki yanımda fazladan külot getirmişim çünkü akşam yemeği sırasında dün geceyi düşünürken külotumu değiştirmek zorunda kalmıştım.