Kaosun Sesi - Kitap kapağı

Kaosun Sesi

Lotus O’Hara

Ateşten Gömlek

KAHLİ

Şehir o geceden beri dedikodularla çalkalanıyordu. Babası onunla konuşmayı defalarca reddetmişti. Kahli odasında volta atmakla meşguldü. Samantha ve Alexi’nin çoktan dönmüş olmaları gerekiyordu.

Titanyum olmadan planı işe yaramazdı. Oyalanmış olabilirler miydi? Altahanlar’la mı karşılaşmışlardı? Panik ve endişeye kapılacakken uzakta bir ışık topu belirdi.

Hızlı hareket ediyordu. Ama Altahanlar olamazdı. Onların ışığı daha parlaktı, hem onlar çok daha hızlıydı.

“Kapıyı açın,” diye seslendi kadın, yüzeye doğru iniyordu.

Kapı açılınca küçük araçlar, toprak patikadan hızla zemine indi. Bu sırada neredeyse birkaç yayaya çarpacaklardı. Kahli bir sağlık görevlisiyle birlikte ön tarafa koştu. Koşarken araçların kasasında yalnızca iki kutu titanyum olduğu dikkatini çekti.

Alexi ile Samantha hemen araçlardan inip yaralılara yardım ettiler.

“Ne oldu?”

“Saldırıya uğradık,” dedi Alexi.

“Altahanlar mı?”

“Başta biz de öyle sandık,” dedi Samantha.

“Başımıza ödül konmuş,” dedi Alexi. “Yakıt almak ve ticaret yapmak için durmuştuk. Bize ateş edip diğer kutuları çaldılar.”

Küçük grupların göçebe gibi dolaşması alışılmadık bir durum değildi. Bu, Altahanlardan kaçmayı da kolaylaştırıyordu.

Diğer insanlara ateş etmek ve onları soymak ise yeni bir şeydi. Ayrıca, çalışma kamplarının daha fazla ortaya çıkmasıyla ticaretleri yarı yarıya azalmıştı. İki kutu, halkın hepsini kurtarmaya yetmeyecekti.

“Biraz dinlenin. Ben bunu demirciye götüreyim de hemen işe koyulsun.”

Demirci kutuların içindekileri inceledikten sonra kaşlarını çattı.

“Her birinden sadece birkaç tane yapabilirim.”

Durum korktuğu gibiydi. Yine de ellerindekiyle yetinmeleri gerekecekti. Plan hâlâ suya düşmüş değildi.

Tüm deneyimli askerler yeni silahları alır, diğerleri de bol bol koruma ateşi açarak müdahale edebilirdi. Bu, düşmanı bozguna uğratmazsa da canlarını yeterince sıkardı.

“Elinden geleni yap,” dedi, demirciye.

“En son ne zaman uyudun?” diye sordu, demirci.

“Biraz kestirdim. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra iyi bir uyku çekeceğim.”

Adam homurdandı. “Her geçen gün annene daha çok benziyorsun.”

Bunu duyunca Kahli’nin kalbi duracak gibi oldu. Biri annesinden bahsetmeyeli ne kadar uzun zaman olmuştu? Babasının rafında duran fotoğrafını hatırladı. Güvende olmaları için yaptığı onca fedakarlığı nasıl unutabilirdi?

“Zırhını tasarladın mı? Ya şarkın?” diye sordu. “Annenin zırhı üzerine büyük gelecektir. Ama istersen sana uygun hale getirebilirim. Yine de savaş şarkın tamamen sana ait olmalı.”

“Tüm bunlar biraz eski moda değil mi? Altahanlar ne giydiğimi ya da hangi savaş şarkısını söyleyeceğimi umursamayacaklar.”

“Bu, onlar için değil,” dedi.

Demirhaneden cızırtı sesleri yükseliyordu. Sırf motivasyon olsun diye uyguladıkları bu geleneklerle neden uğraşmak zorundaydı? Onun motivasyon kaynağı hayatta kalmak, bu şehri düşmandan korumaktı.

Yine de kafasını sallayarak demirciyi onayladı ve güneş doğarken demirhaneden çıktı.

Giderken, demirci “Bize ölümün korkusunu aşan bir zafer ver,” dedi.

Kahli tepeyi tırmanıp eve dönerken ne kadar yorulduğunu fark etti. Belki de demirci uyku konusunda haklıydı. Hemen oracıkta yere uzansa deliksiz bir uykuya dalabilirdi.

Sessiz koridordan geçerken ceketini ve botlarını çıkarıp attı. Babasının ofisinin önünden geçerken duyduğu seslere kulak kabarttı.

Kapıdan içeri şöyle bir baktı; Hayatta Kalanlar’ın liderleri toplantı yapıyordu.

Kapıyı açıp; “Bilmem gereken bir şey var mı?” diye sordu.

Stanis ile Jamie, hızla masadaki kâğıt yığınını topladılar. Diğerleri ise odayı terk etmeye başladı. Bu tavırları, onu biraz olsun üzmüştü. Şüphesiz daha fazla destekçi toplamalıydı.

“Kaybetmeye mahkûm olduğunuz savaşınızla ilgili bir şey yok,” dedi babası. “Başarısızlığından sonra belki evliliği yeniden düşünürsün.”

“Kendimi ateşe atarım, daha iyi,” dedi Jamie’ye bakarak.

“Biz o aşamayı çoktan geçtik, ama yine de düşüncelerini açıkça söyleyen birine saygı duyarım, dedi Jamie.

Jamie ve babası Stanis odadan çıktıktan sonra, Kahli kapının pervazına yaslandı. Babası, sinir bozucu kalemiyle yine bir şeyler karalıyordu.

“Ya kazanırsak?” diye sordu.

“Kazanmak mı?”

“Eğer onları geri püskürtebilirsek... O zaman ne diyeceksin?”

“Hayal dünyandan çıksan iyi olur. Bizi kesinlikle yok edecekler.”

***

Günler gelip geçti. Sonunda hazırlıklar tamamlanmış, zamanı gelmişti. Yıllardır umut ettiği, uğrunda çalıştığı planını hayata geçirmesi gerekiyordu.

Penceresinden alışılmadık derecede boş ve sessiz sokaklara baktı. Ay, o gece neden bu kadar parlak görünüyordu? Kapısı sessizce çalınınca korkuyla sıçradı.

“Bu size geldi. Demircidenmiş,” dedi hizmetçi.

Kutuyu yatağın üzerine koydu, üzerinde bir de kart vardı:

Şarkın da güçlü olsun.

~Kahli derin bir nefes alıp kutuyu açtı. Demirci, annesinin zırhını onun için yeniden elden geçirmişti. Kullanışlı bir zırh değildi ama nefes kesici görünüyordu. Annesi her zaman gösterişe ve şatafata önem verirdi. Ustalıkla işlenmiş altın başlığı alıp başına geçirdi.

Göz kalkanı, önündekinden başka bir şeyi görmesini zorlaştırıyordu.

Kahli, kutuda göğüs ve bacak zırhını aradı. Ama tek bulduğu, bir dizi sarkan zincirdi. Hepsinin nasıl bir araya getirileceğini anlamak için epey uğraştı, ama sonunda başardı.

Bu zırh, değil savaşta, dışarıda bile giymeye uygun değildi. En azından demircinin kutuya koyduğu küçük kılıç işine yarardı.

Sonunda mermiden çok, bıçak ve bombaları kullanmaya karar vermişlerdi. Ancak Kahli, ellerindeki az sayıda merminin doğru kişilere verildiğinden emin olmuştu.

Sokaklar bomboştu, ama ön kapı hınca hınç doluydu. Herkes orada onu bekliyordu. Kahli, kalabalığın önüne geçti.

Onu ilk karşılayan yüzbaşı oldu. Yüz ifadesi, zırh hakkındaki görüşlerini ele veriyordu.

“İlginç bir seçim,” dedi.

“Her şey yolunda mı yüzbaşı?”

“Evet, Altahanlar grup tarafından dışarı çekildi. Bir saat içinde burada olurlar. Bombalar dün gece yerleştirildi. Biz de yola çıkmaya hazırız,” dedi yüzbaşı.

“Alexi nerede?”

Kalabalığa göz gezdirdi, ama ortalıklarda görünmüyordu. Alexi onun sağ kolu sayılırdı.

“Karısıyla geçirebileceği son anların tadını çıkarıyor olmalı,” dedi yüzbaşı. “Bizimle orada buluşacak. Diğer herkesi hazırlamamız gerekiyor.”

“Hadi gidelim o halde.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok