Alevler - Kitap kapağı

Alevler

Raven Flanagan

2: 2. Bölüm

RIVER

Eve, güvenli bir yere koşmamı sağlayacak insani düşüncelerimden eser kalmamıştı. Artık tek düşünebildiğim, sonuçları ne olursa olsun çiftleşme zamanının geldiğiydi.

Dilim ağzımdan dışarı çıkmıştı ve artık koşmaktan yorularak ofladım. Bu yabancı topraklarda rüzgâr gibi hızlı hareket ediyor, neredeyse uçuyor gibiydim.

Durup bu hissin tadını çıkarmak isterdim ama o devasa gölgenin bana yaklaştığını biliyordum. Orada bir yerdeydi.

Ve onu gözden kaybetmiştim.

Hızımı artırmaya karar verdim ama daha hızlanamadan birisi beni ormanın zeminine yapıştırdı.

Kalbim göğüs kafesimde gümbürderken ağır bir beden beni aşağı çekti ve yoğun bir enerji duyularımı elektriklendirdi. Gölgenin sahibi olduğunu biliyordum. Burnumu toprağa gömmeden hemen önce bir erkeğin kışkırtıcı kokusunu aldım.

Güçlü ağzıyla ensemden tutup beni sabitlediğinde dişleri neredeyse derimi delip geçiyordu.

Sonra hırıltısının derinliklerinde gürleyen emrini duydum.

”Dönüş!”

Zihnim ve bedenim allak bullak olmuştu. Tüm varlığım onun otoritesine boyun eğmemi, istediği her şeye sahip olmasına izin vermemi haykırıyordu.

Kurt içgüdülerimin kontrolü altındaydım ve emrettiği üzere dönüşmekten başka seçeneğim yoktu.

Sırtımda beni göğsümün altındaki serin, yumuşak orman zeminine iten bir adamın sıcak tenini hissettiğimde dudaklarımdan bir inilti koptu.

Bir kramp daha girdiğinde inleyerek kalçalarımı oynatıp acıyı hafifletmeye çalıştım. Bu hareket beni rahatlatmak yerine, bir ıslaklığın sızıp uyluklarımı kaplamasına neden oldu. Kalçalarımı iyice kaldırıp farkında olmadan arkamdaki erkeğe doğru salladım.

Bunun üzerine kurdun göğsünden minnettar bir hırıltıya benzer bir ses yükselirken kendini bana doğru sertçe itti. Bu sefer ereksiyonunu kıçımda hissedince yeni bir beklentiyle nefes nefese kaldım.

“Sen bu sürüden değilsin,” diye hırladı, kokumu içine çekerken burnunu saçlarımda gezdirdi.

“Değilim,” dedim, sesimdeki ahlaksız tınıyı tam olarak fark etmeden. Nefes nefeseydim ve sesimden çaresizlik akıyordu.

“Kızışmışken koşmamalısın. Güvenli değil.” Derin sesi boğuk ve çatallıydı, beni azarlarken hâlâ bir canavar gibiydi.

“Haklısın,” dedim güçlükle. Hiç konuşmak istemiyordum.

Çam ve şenlik ateşi dumanı gibi kokuyordu. Temiz ve ormanımsı. Kıçımı tekrar oynatıp bacaklarımı onun için ayırdım.

“Böyle kızışmış bir sürtük gibi davranmaya devam edersen seni bir sürtük gibi çiftleştiririm.” Kaba hırıltısı tüylerimi diken diken etti. Tehdidi karşısında yasak bir zevkle mırıldandım.

“Söz ver?” dedim beklenti dolu bir sesle. Penisi sıcaklığıma çarpıp duruyordu. Kalçalarımı ona sürtünecek şekilde titrettim. Hırlayarak nasırlı elleriyle kalçalarımdan tutup beni sabitledi.

Ardından bir tutam saçımı tutup başımı geriye doğru çektiğinde nefesim kesildi. Göz ucuyla yüzünü ve vücudunu görebileceğim kadar saçımdan çekti. Onu gördüğüm an içim ürperdi.

Siyah saçları alnına dökülüyordu, yanları daha kısaydı. Yüzünün keskin hatlarını vurgulayan kısa bir sakalı vardı. Bronz tenliydi, her iki kolunu da dövmeler süslüyordu. Viski rengi gözlerinde açlık ve hayranlıkla çıplak popoma bakıyordu.

Ani uyarılmamın sonucu olarak ıslaklığım uyluklarımın iç kısmından aşağı damladığında bunu hissederek usulca inledim. Kurdun gözleri karardı ve sıcaklığımın kokusu ona çarptığında burun delikleri alevlendi.

Dudaklarından korkunç bir hırıltı koptu. Bir an için bana bakarken gözbebeklerinin büyüdüğünü gördüğümü sandım. Gözleri yüzümün yan hatlarında geziniyordu. Açıkça görünen yara izlerimi sormasından korkarak gözlerimi kapattım.

Ne var ki sormadı. Bunun yerine saçlarımı bıraktı ve ben de dirseklerime dayanarak yere çöktüm. Yüzünü omzuma bastırıp derin derin nefes alırken ellerini vücudumun iki yanında aşağı yukarı gezdirdi. Burnunun omurgamda bıraktığı izi hissederek ürperdim.

“Siktir, çok güzel kokuyorsun.”

Cevap vermek için bir dakikam bile yoktu. Yüzünü ıslak amıma gömerken ağzı sonunda tenime yapıştı. Vücudumdaki her sinir alev alırken tek yapabildiğim haykırmaktı. O hınzır diliyle sularımın her damlasını yalayarak ateşimi tadıyordu.

“Ah! Ah, tanrım!” Zevk göz kamaştırıcıydı; tüm vücudumu yakarak krampların acısını hafifletiyordu. Sonra içimde parlak, harika bir his uyanarak beni daha da yükseltti.

Erkek kurt yüzünü bana gömmüş, ıslaklığımın tadını çıkararak beni daha önce hiç deneyimlemediğim bir şekilde yalayıp yutuyordu. Sonra dilini amıma soktuğunda, parmaklarımın altındaki kurumuş yaprakları ve toprağı avuçlayarak kıvrandım.

Durakladı, sıcak nefesini içime doğru üflüyordu. Sonra usta dilini dışarı çıkarıp doğrularak kalçalarımı tekrar kavramadan önce son bir kez derin nefes aldı. Vücudum hareketsizleşti ama bundan sonra olacakları beklerken içimde bir heyecan dalgası oluştu.

“Seni kızışman boyunca becereceğim. Bunu istiyor musun?”

“Lütfen,” diye yalvardım. Sesimin acınası ve çaresiz olduğunu biliyordum. Ama umurumda değildi. Geceyi atlatmam için ona ihtiyacım olduğunu biliyordum, yoksa dolunay gökyüzünü tamamen terk edene kadar acı çekecektim.

“Seni şimdi benim yapacağım,” diye ilan etti derin sesiyle.

“Evet,” dedim titrek bir sesle. Bu sarhoş edici arzu beni tamamen ele geçirmişti.

Penisinin başını ıslak amıma sürttüğü an nefes nefese, sabırsızlıkla içime girmesini bekliyordum. Beni sahiplenmesini…

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok